Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/31 E. 2022/1684 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/31
KARAR NO : 2022/1684

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12.09.2019
NUMARASI : 2018/414 E. – 2019/905 K.
DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 11.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 11.11.2022
Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 12.09.2019 gün ve 2018/414 E. – 2019/905 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, 05.09.2016 tarihinde davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın müvekkili …’nin babası, diğer müvekkilini eşi olan …’e çarpması nedeniyle müvekkillerin yakınının vefat ettiğini ileri sürerek, sigorta poliçesi kapsamında manevi tazminat bulunmaması durumunda sigorta şirketi bu kalem yönünden muaf tutulmak üzere her bir müvekkili için 100.000.00’er TL manevi taziminat ile müvekkili eş … için 2.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar … ve davalı … vekili, davanın reddini istemiştir.
Davalı …A.Ş. davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı araç sürücüsünün %25 oranında, kazada yaralanan ve müteakiben vefat eden davacıların murisi …’in ise %75 oranında asli kusurlu olduğu, kaza sebebiyle davacı …’in vefat eden eşinin desteğinden yoksun kalması sebebiyle kusur oranına göre talep edebileceği destekten yoksun kalınan tazminat miktarının 33.946,99 TL hesaplandığı, davalı … şirketinin ZMSS poliçesi limiti ve kapsamı dahilinde yaptığı ödeme miktarının 33.624,45 TL olduğu, bakiye tazminat miktarının 322,54 TL kaldığı, davalı … yönünden ödeme tarihi ve miktarına göre ödemesi gereken bakiye tazminat alacağı bulunmadığı, diğer davalılardan araç sürücüsü ve araç maliki işleticisinin ödemesi gereken bakiye destekten yoksun kalma tazminat miktarının 322,54 TL olduğu gerekçesiyle davacı …’nın davalı … şirektine karşı açtığı davanın reddine, davalı sürücü ve işletene karşı açtığı maddi tazminat davasını kısmen kabulü ile 322,54 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı sürücü ve işletenden müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı …’nın davalı sürücü ve işleten hakkında açtığı manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 5.000,00 TL, davacı … için 4.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalı sürücü ve işletenden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, müvekkillerini murisinin kazanın oluşumunda kusuru bulunmadığıın, davalının hız sınırını aytığının sabit olduğun ceza dosyasında mübrez CDlerden … Büfeye ait olan kamera gürüntüleri incelendiğinde davalıya ait aracın ne kadar hızlı bir şekilde geçtiğinin görülebileceğini, ceza dosyasındaki tanık … da kendi hızının 40-50 km/s, davalıya ait olan öndeki aracın hızının ise 50-60 km/s olduğunu ifade ettiğini, kaza tespit utanağında davalıya ait 6,8 metrelik fren izi de hızını gösterdiğin, bu ölçümün arka tekerleklerin başladığı yerden yapılmış olması yönüyle esasen hatalı olduğunu, zira frenleme esnasında araçtaki dört teker ayın anda kenetlendiğini ve frenleme ön tekerleklerden başladığı için fren mesafesinin ön tekerleklerden hesaplanması gerektiğini, bu durumda mesafe daha da arttığını, bilirki incelemesinde olayın vuku bulduğu meskun mahalde alanın kendi özel konumu nedeniyle hem insan yoğunluğu hem de caddenin dar olması nedeni ile karşılıklı olarak mahalle içinde yoğun şekilde karşıdan karşıya insan geçişinin olduğunu, kazanın olduğu yerdeki işyerinden sağlanan kamera kayıtalırnda aracın meskun mahalde mevcut trafik koşullarında gidilmesi gereken azami hızdan daha hızlı bir yekilde trafik ışıklarından geçerek ilerlediği ve trafik ışıkları yaya geçidine yaklaşırken de hızını da azaltmadığı açık şekilde gözlemlendiğini, bu noktadan 80 m sonra da kazanın meydana geldiği alanda merhumun çay ocağı kayıtlarında karşıdan karşıya geçmek içinyaklaşık 5 dakika beklediğini, Konak yönünden gelen son aracın geçmesini de bekledikten sonra karşıdan karşıya geçerken geçişini tamamlayamayacağı son adımda aracın çarptığının görüldüğünü, müteveffanın karşıdan karşıya geçmeden önce yolu yeterince kontrol ettiğini, ancak davalının aşırı hızlı olması nedeniye çarpmanın gerçekleştiğini, ceza dosyasındaki tanıklardan …, müteveffanın … marka bir aracın arkasında tahminen birkaç dakika bekledikten sonra hızlı bir şekilde oradan çıkarak karşıya geçmeye bayladığını ifade ettiğini, kararda yolun sağından soluna geçtiği yazılı ise de murisin yolun solundan sağına geçtiğini, mütevefanın yola ıçıktığı anda çarpılmadığını, kendisi geçişini tamamlamak üzereyken çarpıldığını, hatalı kusur oranları temel alınarak hazırlanan maddi taziminat hesabı da doğal olarak hatılı olduğunu, müvekkillerinin tarifi olmayan acılar yaşadığını, maveni tazminatın az takdir edildiğini istinaf nedenleri olarak ieri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacılar vekili, davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın müvekkili …’nın eşi, müvekkili …’nin babası olan …’e çarparak ölümüne sebebiyet verdiğini ileri sürerek, eş yönünden destek tazminatı ile tüm davacılar yönünden manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda vefat eden yayaya % 75, davalı araç sürücüsüne % 25 kusur izafe edilmiş, davacılar vekilince kusur raporuna ilişkin ciddi itirazlarda bulunmuş olmasına rağmen rapora itirazları karşılar şekilde ek rapor veya yeni bir bilirkişiden rapor alınmamıştır. Buna göre mahkemece öncelikle ceza dosyasında ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda geçen olay anına ilişkin video kaydını içeren CD ile ceza dosyası getirtilerek, ceza dosyasında dinlenen tanıkları, alınan raporları ve hukuk dosyasında alınan raporları, kaza tespit tutanağını ve delilleri irdeleyen daha önceki bilirkişilerden farklı yeni bir trafikçi bilirkişiden veya bilirkişi kurulundan rapor alınarak ve rapora itirazlar giderilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF 1931” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Yargıtayda uygulama birliğinin sağlanması yönünde tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınması için içtihat geliştirmesi nedeniyle, tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’nun kullanılması gerektiğinden, TRH 2010 Yaşam Tablosu kullanılarak hesaplama yapılması uygundur. Ancak; Anayasa Mahkemesi’nin 17/07/2020 tarih- 2019/40 E.- 2020/40 K. sayılı kararı gereği, destek tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, uygulanmasının mümkün değildir. Bakiye ömrün belirlenmesi ve %1,8 teknik faiz uygulanmadan tazminatın hesaplanması; bilinmeyen/işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için %10 artılıp %10 iskonto edilmesi(progresif rant metodu) yönteminin kullanılması gereklidir. (Yargıtay 4. H.D’nin 30.03.3022 tarih 2021/12228E 2022/6289K).
Somut olayda mahkemece benimsenen aktüerya raporunda davalı … için 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartlarına göre TRH 2010 Yaşam Tablosu ve % 1.8 teknik faiz uygulanarak dava tarihinden önce yapılan ödeme (30.01.2017) tarihi itibariyle davacı eşin destek zararı 21.886,10 TL olarak belirlenmiş ise de davalı … tarafından bu miktarı aşar şekilde 28.22027 TL ödendiği için davacı eşin davalı sigortadan destek tazminatı isteyemeyeceği, davalı sürücü ve işleten yönünden ise 1931 PMF Yaşam Tablosu ve progresif rant metoduna göre rapor tarihi itibariyle yapılan hesaplamada davacı eşin 33.946,99 TL destek zararı bulunduğu, davalı sigortanın davadan önce yaptığı ödemenin güncellenmiş haliyle mahsup edilmesi halinde davacı eşin bakiye 322,54 TL destek tazminatı alacağı bulunduğu belirtilmiş, mahkemece bu rapora aynen itibar edilerek hüküm kurulmuştur. Oysa ki yukarıda açıklandığı üzere tazminat hesabında sürücü, işleten ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı için bir ayrıma gidilmeksizin hepsi yönünden TRH Yaşam Tablosu ve progresif rant metodu uygulanarak davacı eş için tek bir destek tazminatı hesabı yapılmalıdır. Yine davalı … tarafından dava tarihinden önce ödeme yapıldığı için mahkemece öncelikle ödeme tarihi olan 30.01.2017 tarihi itibariyle davalı sigortanın yaptığı ödemenin davacı eşin tüm destek zararını karşılayıp karşılamadığı, eğer davalı sigortanın yaptığı ödeme, ödeme tarihi itibariyle davacı eşin zararını karşılamıyor ise bu durumda en son alınacak rapor tarihi itibariyle TRH 2010 Yaşam Tablosu ve progresif rant metoduna göre davacı eşin toplam destek zararı belirlenip davalı sigortanın davadan önce yaptığı ödeme güncelenerek tazminattan düşülmek suretiyle bakiye destek zararının tespit edilmesi için ek rapor alınması, bakiye destek alacağı tespit edilir ise de tüm davalıların müteselsilen sorumlu tutulması gerekmektedir. Elbetteki bunlar yapıldığında davacının hiç veya hüküm altına alınandan daha az destek tazminatı alacağı hesaplanması halinde sadece davacının istinaf yoluna başvurduğu gözetilerek usuli kazanılmış haklara uygun şekilde karar verilmelidir.
Manevi tazminat miktarına gelince, kaldırma kararının sebep ve şekline göre mahkemece ilk kararla bağlı olmadan makul ve hakkaniyete uygun yeni bir manevi tazminat belirlemesi mümkün bulunduğundan Dairemizce manevi tazminat ile ilgili istinaf itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre davalı vekilinin sair isitinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.09.2019 tarih 2018/414 E, 2019/905 K sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacılar vekilinin manevi tazminata ilişkin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 11.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.