Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/263 E. 2022/1795 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/263
KARAR NO : 2022/1795

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24.10.2019
NUMARASI : 2017/184 E. – 2019/622 K.
DAVANIN KONUSU : Kooperatif Ortaklığından Kaynaklanan Tazminat
DAVA TARİHİ : 21.03.2017
KARAR TARİHİ : 01.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.12.2022

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.10.2019 tarih 2017/184 E. – 2019/622 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacılar vekili, davacının davalı kooperatifin üyesi olduğunu, tüm yükümlülüklerini yerine getirdiğini, kooperatife bir borcunun bulunmadığını, kooperatife ait D Blok 29 nolu bağımsız bölümün davacı adına tapuya tescil edildiğini, kooperatifin üçüncü kişiye olan borçları nedeni ile İzmir 4. İcra Müdürlüğü’nün 2005/9041 E. sayılı takip dosyası kapsamında taşınmazın satıldığını, davacının maddi ve manevi zarara uğradığını; belirterek; şimdilik 10.000,00-TL maddi, 20.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı, davanın zamanaşımına uğradığını, davanın belirsiz alacak olarak açılamayacağını, taşınmazın davacı adına tahsis edildiği sırada üzerinde haciz olduğunu, davacının taşınmazı hacizli olarak devraldığını, davacıya B blok 7 nolu dairenin tahsis edildiğini, herhangi bir zararının bulunmadığını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kesin olarak ve aynı nitelikte tahsis edilecek bir konut bulunmadığı anlaşıldığından davacının yapılan hesaplama uyarınca konut teslimi borcunu yerine getirmeyen davalı kooperatiften 85.000,00-TL maddi tazminat alacağının bulunduğu, konut sahibi olma durumu ve isteği sona eren bir kişinin ıstırap çekmesinin, olağan yaşamının sürekli şekilde olumsuz olarak etkilenmesinin doğal olmasına göre, davacılar ortağın kişilik haklarının zedelendiği, belirtilerek; davacının davasının kısmen kabulü ile 85.000,00-TL maddi 10.000,00-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı ve davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davacının tüm sorumluluğunu eksiksiz yerine getirmesine rağmen kooperatifin haksız tutumu, kötü niyetli ve dürüst olmayan bir tutum sergilemesi sebebiyle davacının maddi zararının yanında bir de manevi zararı meydana geldiğini, taşınmazın cebri icra ile satıldığı tarihten mevduata uygulanan en yüksek faiz yürütülmesi gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, zamanaşımı definin dikkate alınmadığını, dava konusu taşınmazın satıştan davacının haberdar olduğunu, satış ilanının 21.06.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, 2 yıllık zamanaşımı süresinin geçtiğini, manevi tazminat talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının taşınmazı ihaleden satın alma imkanının bulunduğunu, taşınmazın ihalede satıldığı bedelden daha yüksek bir bedele hükmedilemeyeceğini, taşınmazın rayiç bedelinin yüksek belirlendiğini, ıslah edilen kısmım için ıslah tarihinden faiz yürütülmesi gerektiğini, icra takibine ilişkin açılan menfi tespit davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, kooperatif ortağı olan davacıya konut tahsis edilmediği iddiasına dayalı, maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davalı kooperatifin ortağı olan davacı adına ferdileşme yolu ile tescil edilen A Blok D 29 numaralı bağımsız bölüm sayılı taşınmazın, kooperatifin dava dışı üçüncü kişilere olan borcu nedeniyle yapılan icra takip dosyası kapsamında cebri icra ile yapılan satışı neticesinde davacının elinde çıktığı sabittir.
Kooperatif ile kooperatif üyesi arasında üyelik ilişkisi devam ettiği sürece tapu iptali ve tescile, üyelik tespitine, tahsis hakkına dayalı davalarda olduğu üzere ortaklığa sıkı sıkıya bağlı taleplerde zamanaşımı işlemez. Ortaklıkla yapışık olmayan talepler yani sadece aidat tahsili gerekipte karşılığında tapu ve benzeri edim beklenmeyen hallerde TBK’da öngörülen zamanaşımı süresi işler. (Yargıtay 23. HDB’nin 05.06.2018 tarih ve 2016/6803 E. – 2018/3527 K. Sayılı ilamı) Eldeki dava, tahsis hakkına dayalı olup zamanaşımı söz konusu değildir.
Bir yapı kooperatifinin ortağına karşı asıl sorumluluğu parasal yükümlüğü karşılığında anasözleşmeye uygun oturmaya ya da kullanmaya elverişli konut ya da işyeri teslim etmektir. Çeşitli nedenlerle konut ya da işyeri tahsisi imkansızlığı ortaya çıktığında ortağın uygun bir tazminat isteme hakkı bulunmaktadır. Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına ortağın tüm ödemelerini yapmış olduğu belirlenirse verilecek tazminat emsal bir konutun veya işyerinin dava tarihi itibari ile rayiç değeridir. ( Yargıtay 23. HDB’nın 28.02.2018 tarih ve 2015/9265 E. – 2018/589 K .sayılı ilamı )
Davacının kooperatif üyesi olduğu, eksiksiz ödemede bulunduğu, davacıya konut tahsisi yapılmadığı ve davalı kooperatifin elinde tahsis edilecek daire bulunmadığı uyuşmazlık konusu değilidir. İDM tarafından dosyaya kazandırılan bilirkişi raporu ile dava konusu taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç değerinin 85.000,00-TL olduğu tespit edilmiş olup tespit edilen değerin piyasa koşulları ile dosya kapsamına uygun ve makul olduğu anlaşılmaktadır.
6098 sayılı Borçlar Kanununun 117. ( 818 sayılı BK’nun 101.) maddesine göre muaccel bir borcun borçlusu, alacaklının ihtarıyla temerrüde düşer. Temerrüt, ya bir ihtar ile ya da dava açılması vs. suretiyle gerçekleşir. Borçludan faiz talep edilebilmesi için zenginleşenin iyiniyetli ya da kötüniyetli olduğuna bakılmadan bir ihtar ile ya da aleyhine bir dava açılmak suretiyle temerrüde düşürülmesi gerekir. Borçlunun temerrüdü, borçluya gönderilen ihtarnamenin tebliğinden veya ihtarnamede ödeme için süre verilmişse bu sürenin bitiminden ihtarname yok ise dava / takip tarihinden itibaren oluşur. Davacı tarafından davalıya yönelen bir ihatarname sunulmadığından davalı ancak dava tarihinde temerüte düşecek ve bu tarihten önce alacağa faiz yürütülemeyecektir. Öte yandan, ıslah ile artırlan kısım yönünden ise ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir.( Yargıtay 23. HDB’nın 15.06.2016 tarih ve 2015/8355 E. – 2016/3681 K. Sayılı ilamı ) Yine Kooperatif ile üyesi arasında ticari ilişki bulunmadığından yasal oranda temerrüt faizi uygulanması yerindedir.
Manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil ve fakat kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade eder. 6098 sayılı TBK’nın 58. maddesine göre, kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören kişi, uğradığı manevi zarara karşılık olarak manevi tazminat adı altında bir miktar paranın ödenmesini isteyebilir. Şahsiyet haklarına saldırıda, manevi tazminat istenebilmesi için maddede belirtilen şartların gerçekleşmesi gerekir. Bu şartlar ise şahsiyet haklarına saldırı olması, saldırının haksız olması, manevi zarara uğranılması, kusurlu olunması ve illiyet bağı bulunmasıdır. (Bkz. Prof Dr. Safa Reisoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, yirminci baskı, S.202-208) Aynı Yasa’nın 114/2. maddesinde ise, haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümlerin kıyasen sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanacağı belirtilmiştir. Buna göre, sözleşmeye aykırı bir davranış sebebiyle kişilik hakları zarar gören kişinin manevi tazminat talep etme hakkı mevcuttur. Ancak, her borca aykırı davranışın da kişilik haklarını zedeleyecek nitelikte olduğundan söz edilemez. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için borca aykırı davranışın kişilik haklarını ihlal eder nitelikte olması gerekmektedir. ( Yargıtay 11. HDB’nın 24/10/2019 tarih ve 2018/5385 Esas – 2019/6709 Karar sayılı ilamı ) Kooperatif üyeliği kapsamında üzerinde haciz olan taşımazı ferdileşme ile kooperatiften edinen davacının, taşınmazının cebri icra yolu ile elinden çıkması nedeniyle konut sahibi olaması doğrudan doğruya manevi tazminatı gerektirecek ölçüde davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunmadığından manevi tazminatın yasal koşullarının oluşmadığının kabulü gerekir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; İDM tarafından kooperatif üyesi olup ödeme borcunu eksiksiz yerine getirmesine rağmen kendisine konut tahsis edilmemesi nedeniyle zarara uğrayan davacının maddi tazminat davasının taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç değeri olan 85.000,00-TL üzerinden kooperatifin daha önce temerrüte düşürülmemesi nedeni ile 10.000,00-TL’sinin dava, 75.000,00-TL’sinin ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline, manevi tazminat talebinin ise yasal koşulları oluşmadığından reddine karar verilmesi gerekirken, aksi yönde varılan hukuki kabulde isabet bulunmamaktadır.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca açıklanan yönlerden davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine, kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı ve davalının sair istinaf itirazlarının reddine, karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.10.2019 tarih 2017/184 E. – 2019/622 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davacının maddi tazminat davasının KABULÜNE, 85.000,00-TL maddi tazminatın 10.000,00-TL’sinin dava tarihi olan 21.03.2017 bakiye 75.000,00-TL’sinin ise ıslah tarihi olan 07.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı …’a verilmesine,
Davacının manevi tazminat davasının reddine,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince manevi tazminat davası yönünden alınması gereken 80,70-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince maddi tazminat davası yönünden alınması gereken 5.806,35-TL harçtan peşin ve ıslah ile alınan 1.520,09-TL harcın mahsubu ile bakiye 4.286,26-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından sarfedilen 1.520,09-TL peşin harçlar ve ıslah harcı, 60,00-TL yazı ve tebliğ gideri, 800,00-TL bilirkişi ücretleri olmak üzere toplam 2.380,09-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Manevi tazminat yönünden yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve müddeabihte bir değişiklik bulunmadığından ilk derece mahkemesince hükmedilen vekalet ücreti aynen tekrar edilerek A.A.Ü.T.’ye göre hesaplanan 9.550,00-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
3-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı ve davalının sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde kendilerine iadesine,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 121,30-TL başvurma harcı, 88,00-TL posta masrafı olmak üzere toplam 209,30-TL giderin takdiren 104,65-TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye masrafın davalı taraf üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 02.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.