Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2084 E. 2023/1272 K. 25.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2084
KARAR NO : 2023/1272

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/09/2020
NUMARASI : 2015/428 Esas 2020/471 Karar
BİRLEŞEN İZMİR 1.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2019/141 ESAS 2019/487 KARAR SAYILI DOSYASINDA
DAVANIN KONUSU : Tazminat
ASIL DAVA TARİHİ : 10.04.2015
BİRLEŞEN DAVA TARİHİ : 02.05.2019
KARAR TARİHİ : 25.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25.09.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.09.2020 tarih 2015/428 Esas 2020/471 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL DAVA :Davacı vekili, 01.05.2010 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki … plakalı motosikleti ile seyir halinde iken kırmızı ışıkta duran davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araca, yolların ıslak ve kaygan olması nedeniyle sol dikiz aynasından çarptığını, müvekkilinin motosikletin dengesini sağlamaya çalışırken olaya sinirlenen davalı tarafından fiili saldırıya uğradığını, davalı …’ın eylemlerinden kurtulmak isteyen müvekkilinin kaçmaya çalıştığını, ancak davalının seyir halinde iken arabasıyla motosiklete arkadan çarptığını ve müvekkilinin yaralanmasına sebep olduğunu, kasten yaralamadan dolayı İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/333 E. 2014/313 K. sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda davalı …’ın mahkumiyetine karar verildiğini, hükmün kesinleştiğini, olay nedeniyle müvekkilinin iş gücü kaybına uğradığını, motosikletinin de kullanılmaz hale geldiğini iddia ederek, belirsiz alacak davası niteliğinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, kazanç kaybı, geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, ekonomik geleceğinin sarsılmasından kaynaklı kayıplar ile motosikletinde oluşan hasar bedeli ve değer kaybı olmak üzere şimdilik 2.000,00 TL maddi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline ayrıca 15.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 01.05.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılar … ve …’dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 11.01.2017 tarihli dilekçesinde tazminat kalemlerini açıklamış, hasar bedeli talebinin 1.190,00 TL, sürekli iş göremezlik tazminatı talebinin 500,00 TL, geçici iş göremezlik tazminatı talebinin 310,00 TL olduğunu beyan etmiştir.
Davacı vekili, 17.09.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, geçici iş göremezlik tazminatı talebini 2.530,64 TL’ye, sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 68.593,53 TL’ye yükseltmiştir.
ASIL DAVAYA CEVAP : Davalılar … ve … vekili, 1 yıllık zamanaşımı süresinin 01.05.2011 tarihinde dolduğunu, müvekkili …’ın diğer davalı müvekkili …’a ait araç ile seyir halinde iken kırmızı ışıkta durduğu esnada davacının, motorsikleti ile kırmızı ışıkta durmayıp hızlı bir şekilde müvekkiline ait aracın sol yan aynasına çarparak kırdığını, kazanın ardından kaçtığını, müvekkilinin de davacının plakasını alabilmek için peşinden gittiğini, müvekkilinin kendisini takip ettiğini fark eden davacının süratli ve kontrolsüz bir şekilde çimento fabrikasının bahçesine girdiğini ve ıslak ve kaygan zemin nedeniyle motosikletin hâkimiyetini kaybederek fabrikanın bahçesindeki kaldırıma çarptığını, kazanın bu şekilde meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, ceza dosyasında yapılan keşif sonucunda alınan bilirkişi raporunda olayın trafik kazası olduğunun ve davacının kazanın oluşumunda asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, 17.06.2011 tarihli ATK Trafik İhtisas Dairesi raporunda ise yine olayın trafik kazası olduğunun ve müvekkili …’ın asli kusurlu, davacının ise tali kusurlu olduğunun belirtildiğini, talep edilen tazminat tutarlarının fahiş olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili, asıl dava dosyasında 27.08.2018 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda dava değerini sehven %30 kusur indirimi yaparak artırdıklarını, oysa dosyada bulunan ATK raporuna göre kusur indirimi yapılmadan karar verilmesi gerektiğini, rapor doğrultusunda ek dava açmak zorunda kaldıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 4.305,72 TL geçici iş göremezlik, 78.613,75 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalı … ve … yönünden haksız fiil tarihi olan 01.05.2010 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, davalı sigorta şirketi açısından ise temerrüt tarihinden itibaren davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVAYA CEVAP : Davalı … A.Ş. vekili, müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur tespiti yönünden KGM Trafik Kürsüsünden, maluliyet yönünden ATK 3. İhtisas Dairesi veya Üniversite hastanelerinin adli tıp anabilim dalı bölümlerinden rapor alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe kapsamında olmadığını, tedavi giderlerinin SGK tarafından karşılanacağını, asıl dava tarihinden itibaren faiz talebinin haksız olduğunu, davacının müvekkili şirkete müracaat ettiğini ve hesaplanan tazminat bedelinin davacı tarafa ödendiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili, davaya konu olayın trafik kazası olduğunu, kazanın davacı sürücünün hatalı manevraları, trafik kurallarını ihlal etmesi ve aşırı sürati nedeniyle meydana geldiğini, ceza dosyası kapsamında alınan bilirkişi raporu ve ATK raporunda müvekkilinin eyleminin taksirle yaralama olduğunun tespit edildiğini, ceza mahkemesince bilirkişi raporları göz ardı edilerek ve suç vasfının tayininde hataya düşülerek TCK’nın 86/1 ve 87/3 maddeleri uyarınca hüküm kurulduğunu, geçici iş göremezlik tazminatı talebinin haksız olduğunu, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece; ceza dosyasında alınan ATK Trafik İhtisas Dairesi raporunda, trafik kazasının meydana gelmesinde davacının %30, davalının %70 oranında kusurlu olduğu, Ege Üniversitesi ATK tarafından düzenlenen 27/03/2018 tarihli raporda davacının meydana gelen kaza nedeniyle sürekli göremezlik oranının olay tarihindeki yaşına göre %21,2; rapor tarihindeki yaşına göre de %23,2 olduğu, geçici iş göremezlik süresinin 6 ay olarak belirtildiği, 19.02.2019 tarihli ek bilirkişi raporuna göre davacının geçici iş göremezlik zararının 6.836,36 TL, sürekli iş göremezlik tazminatının ise 147.207,28 TL olduğu, mevcut kusur durumuna göre davacının talep edebileceği toplam tazminatın 154.043,64 TL olduğu, %30 kusur indirimi sonrasında bakiye alacağının 107.830,54 TL olduğu, hasar bedeli zararının ise 11.10.2019 tarihli rapora göre 1.588,00 TL olduğu, kusur indirimi yapıldığında ise 1.116,60 TL hasar bedelini davalılardan talep edebileceği, asıl dava yönünden davacının 17/09/2018 tarihli değer artırım dilekçesindeki taleplerinin nazara alındığı, asıl davada 1,00 TL değer kaybına yönelik davadan davacı vekilinin feragat ettiği, her ne kadar davacı vekili birleşen davada sehven %30 kusur indirimi yapılarak talepte bulunulduğunu, olayın taksirle işlenen bir eylem olmaması sebebiyle davalının tam kusurlu olduğunu ileri sürmüş ise de, ceza mahkemesinde verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, TBK 74. maddesi anlamında hukuk hakimini bağlayıcı nitelikte bir karar olmadığı, davacının rapora itiraz etmediği, bu yönüyle davalılar yönünden usulü kazanılmış hak teşkil ettiği, bu nedenle 01.08.2016 tarihli kusur raporuna itibar edildiği, davalılar vekili 19.02.2019 tarihli aktüerya raporuna itiraz etmiş ise de, davacının SGK işe giriş bildirgesine göre kaynakçı olarak çalıştığı, TUİK verilerine göre olay tarihi itibariyle net ücretinin 1.100,00 TL olduğu, …’nın cevabi yazısında 2010 yılı itibari ile kaynakçı olarak çalışan bir işçinin net ücretin 1.928,74 TL olduğunun tespit edildiği, KTK’nın 109. maddesi gereği, davacının birleşen davayı 8 yıllık zamanaşımı dolduktan sonra 02/05/2019 tarihinde açtığı, davalılar … ve … vekilinin zamanaşımın itirazında bulunması nedeniyle birleşen dosyada bu davalılar yönünden davanın zamanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak; Asıl dava yönünden davacının değer kaybı tazminatına yönelik davasının feragat nedeniyle reddine, davacının hasar bedeline yönelik tazminat davasının kısmen kabulü ile 1.116,60 TL hasar tazminatının davalılar … ve …’dan kaza tarihinden itibaren, davalı … AŞ yönünden ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine; Davacının sürekli işgöremezlik ve geçici işgöremezlik tazminatına yönelik davasının kabulü ile 2.530,64 TL geçici işgöremezlik, 68.593,53 TL sürekli işgöremezlik olmak üzere toplam 71.124,17 TL maddi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihinden, davalı … AŞ yönünden ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, Birleşen dava yönünden, davalılar … ve …’a yönelik açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, … AŞ’ne yönelik açılan davanın kısmen kabulü ile 2.254,81-TL geçici işgöremezlik ve 34.451,56-TL sürekli işgöremezlik tazminatının ilk dava tarihi olan 10/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … AŞ’den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, yargılama sırasında İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen 01/08/2016 tarihli raporda, davalı sürücünün %70, müvekkilinin ise %30 oranında kusurlu olduğu yönünde görüş bildirildiğini, davalıların itiraz etmesi üzerine ATK’dan alınan raporda kazanın kast ile meydana geldiği kabul edilerek müvekkilinin kusursuz olduğunun belirtildiğini, ilk derece mahkemesince müvekkilinin rapora itiraz etmemesi nedeniyle davalılar lehine usulü kazanılmış hak oluşturduğuna dair gerekçesinin hatalı olduğunu, mahkemenin hatalı ATK raporu ile bağlı olmadığını, 20.10.2016 tarihli celsede ATK raporunun aleyhe tespit ve değerlendirmelerine karşı itiraz ettiklerini, manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla 01.08.2016 tarihli ATK kusur raporuna itiraz etmeyen davalı … A.Ş. lehine kusur indirimi yapılmasının hatalı olduğunu, birleşen davada maddi tazminatlar yönünden davalı sürücü ve işleten yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, müvekkilinde birden fazla arizi durum meydana geldiğinden %21.2’lik engel durumunun 05.04.2018 tarihinde öğrenildiğini, asıl davada ilk ATK raporuna itiraz etmeyen davalı sigorta şirketi lehine birleşen davada kusur indirimi yapılmasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, mahkemece davacının gelirine ilişkin çelişki giderilmeden düzenlenen hesap raporu üzerinden davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olmadığını, hesap raporunun hatalı olduğunu, TÜİK emsal ücret
belgesinde bildirilen kazanç tutarlarının afaki olduğunu, dosyaya sunulan hizmet döküm belgelerine göre davacının asgari ücretle çalıştığının anlaşıldığını; araç hasar bedeline ilişkin tazminat talepleri poliçe kapsamında olmadığını, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe kapsamında olmadığını, tazminat tutarından müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, davacının meydana gelen trafik kazasında motosiklet sürücüsü olup hiçbir koruyucu önlem almaması sebebiyle yaralanmasının derecesini kendi ihmali ve kusuru sebebiyle arttırdığını, ıslahtan sonraki tazminat talepleri için ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili, müvekkili sürücü …’ın kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığını, kazanın davacı sürücünün hatalı manevraları, trafik kurallarını ihlal etmesi ve aşırı sürati nedeniyle motosikletin kontrolünü kaybetmesi neticesinde meydana geldiğini, tazminat hesaplamasının hatalı olduğunu, mahkemesince yapılan tazminat hesabında davacının aylık ücretinin TÜİK verileri esas alınarak belirlendiğini, oysa davacının gerçek geliri üzerinden hesaplama yapılması, gerçek gelirin tespitinin imkansız olması halinde muhtemel gelirinin tespit edilmesi gerektiğini, hasar bedeli yönünden bilirkişi raporunda liste halinde gösterilen parça değişim tutarlarının kaza tarihi olan 2010 yılı için fahiş olduğunu, maluliyet yönünden ilk derece mahkemesince, hükme esas alınan maluliyet raporunun hatalı olduğunu, tespit edilen arızaların kazadan önce davacıda bulunup bulunmadığının ya da kazadan sonra oluşup oluşmadığının, başka sebeplerle artıp artmadığının değerlendirmediğini, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Asıl dava, trafik kazası nedeniyle karşı aracın sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısından hasar bedeli, değer kaybı, geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı, ayrıca sürücü ve işletenden manevi tazminat; birleşen dava ise asıl davada talep edilmeyen bakiye geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle, değer kaybı talebinin feragat nedeniyle reddine, hasar bedeli ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne, sürekli ve geçici işgöremezlik tazminatı taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İzmir 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/333 E. 2014/313 K. Sayılı dosyasında davalı … hakkında kasten yaralama suçu nedeniyle yapılan yargılama sırasında, mahallinde yapılan keşif üzerine düzenlenen bilirkişi raporunda davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracına trafik ışıklarında beklerken davacının motosikleti ile çarpıp kaçtığı, davalı sürücünün motosikletin plakasını almak ve yakalamak için kovalarken davacının motosikleti kaydırarak düştüğü, kazanın meydana gelmesinde davacının davalı sürücüden kaçmak için dikkatsiz ve tedbirsizce davranarak tehlikeli bir şekilde motosikleti ile seyir halinde iken motorunun hızını yolun zeminin durumuna uydurmadığı ve motosikletini ıslak ve kaygan zeminde kaydırmak sureti ile yere düşmesi neticesinde kendi yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazasına sebebiyet verdiğinden kazanın oluşunda asli kusurlu olduğu, davalı sürücünün ise kendisine çarpan motosikletli sürücüyü kovalarken motosiklet sürücüsünün korkuya kapılmasına sebebiyet verdiği ve motosikleti yakın mesafeden takip ederek kaza yapmasına sebebiyet verdiğinden kazanın meydana gelmesinde tali kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Yine ceza dosyasında ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan 17.06.2011 tarihli raporda davacının tali, davalı sürücünün asli kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Yargılama sonucunda sanığın kasten yaralama suçu nedeniyle mahkumiyetine karar verildiği, hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı anlaşılmaktadır.
Davacı vekilinin birleşen davada maddi tazminatlar yönünden davalı sürücü ve işleten yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğu yönündeki istinaf sebebinin incelenmesinde, davaya konu fiil yaralama suçunu oluşturmakta olup, TCK’nın 89 ve 66/e maddesine göre uygulanması gereken zamanaşımı süresi 8 yıldır. Birleşen davanın açıldığı 02.05.2019 tarihi itibariyle kazanın gerçekleştiği 01.05.2010 tarihinden itibaren 8 yıllık zamanaşımı süresi dolmuş olduğundan, esasa cevap süresi içerisinde zamanaşımı definde bulunan davalılar yönünden birleşen davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Davalı … A.Ş. vekilinin araç hasar bedeline ilişkin tazminat taleplerinin poliçe kapsamında olmadığı yönündeki istinaf sebebi, poliçede araç başına 15.000,00 TL maddi zarar teminatı bulunduğundan yerinde görülmemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili hüküm altına alınan geçici iş göremezlik tazminatının teminat kapsamında olmadığını istinaf nedeni olarak ileri sürmüştür. 25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59.maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı”, Yasanın geçici 1. maddesi ile de “Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, sözkonusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve …nın yükümlülüklerinin sona ereceği,” öngörülmüştür. Sigorta şirketi, motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alır. Sigorta şirketinin, işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülüğü, 6111 sayılı Yasa ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. 2918 sayılı Yasa’nın 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluğun dava dışı Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere geçici işgöremezlik talebi yönünden sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam ettiğinden mahkemece gecici iş göremezlik tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik yoktur. (Yargıtay 4. H.D’nin 13.09.2021 tarih 2021/3454E, 2021/4465K sayılı kararı). Davalı sigorta vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Davalı … A.Ş. vekilinin müterafik kusura ilişkin istinaf isteminin incelenmesinde; dosya kapsamında davacının kaza sırasında kask takıp takmadığı tespit edilememekle birlikte, davacının maluliyetinin pelvis-kalça kemiği ve bacaklarındaki yaralanmasından kaynaklandığı anlaşılmakla, davcının maluliyetinin müstakilen kask vb. koruyucu ekipman bulunmamasına bağlı olmadığı, dolayısıyla somut olayda bu durumun illiyet bağının varlığına neden teşkil etmediği kanaatine varılmakla davalı … A.Ş. vekilinin müterafik kusur indirimi yapılmamasına ilişkin istinaf nedeni yerinde görülmemiştir.
Davalı … A.Ş. vekilinin, ıslahtan önceki tazminat talepleri için dava tarihinden itibaren, ıslahtan sonraki tazminat talepleri için ise ıslah tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerektiği yönündeki istinaf sebebinin incelenmesinde; 6100 Sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasını düzenleyen 107. maddesi hükmüne göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Dava dilekçesinin istem kısmında, davanın açıkça belirsiz davası olarak açıldığının belirtilmemiş olması, açılan davanın kısmi dava olduğunun kabulü için yeterli olmayıp, dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirilerek, davanın niteliği belirlenmelidir. Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat davası olup davacının tazminat miktarının ancak rapor alındığında belirlenebilecek olması dikkate alındığında davanın belirsiz alacak davası olduğu kanaatine varılmıştır. (Yargıtay HGK 24.02.2022 tarih ve 2019/11-220 E. – 2022/376 K. sayılı ilamı) Bu nedenle, gerek dava dilekçesinde istenen kısım için, gerekse yargılama sırasında artırılan kısım için temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesine hükmedilmesi yerinde olup, davalı sigorta şirketi vekilinin faizin başlangıç tarihine ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir.

Davalılar … ve … vekili, hasar bedeli yönünden parça değişim tutarlarının kaza tarihi itibariyle fahiş olduğuna ilişkin istinaf sebebi, bilirkişi raporunun açık, usul ve yasaya uygun, denetime elverişli bulunması nedeniyle yerinde görülmemiştir. Yine maluliyet raporunun hatalı olduğuna dair istinaf sebebi de, hükme esas alınan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi sağlık kurulu raporunun kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğe göre ve usulüne uygun düzenlendiği anlaşılmakla yerinde görülmemiştir.
Davalılar … ve … vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf sebebinin incelenmesinde; manevi tazminat, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Manevi tazminatın kapsam ve miktarını takdir hakkı kural olarak hakime aittir. Hakim, manevi tazminatı hak ve nesafete uygun olarak belirlemeli, bu belirlemede hukuk kurallarının yanında tarafların sosyal, ekonomik ve sosyal yapısı ile özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Manevi tazminat olarak takdir edilecek tutar manevi acıları kısmen de olsa gidermesinin yanında kamuoyu ve sosyal vicdanda da kabul görmeli ve zarar gören açısından da bir zenginleşme aracı olmamalıdır. Somut olayda hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı kazanın oluş şekli, kusur durumu, olay tarihi, sosyal ve ekonomik koşullar, zararın ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında makul ve ılımlı bulunmuş olmakla, davalılar … ve … vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf sebepleri de yerinde görülmemiştir.
İlk derece mahkemesince eldeki yargılama sırasında tarafların kusur durumlarının tespiti amacıyla ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 01.08.2016 tarihli raporda, davalı sürücü …’ın davacının seyir durumunu tehlikeye düşürdüğü, dengesini bozduğu ve motosikletin kaldırıma çarparak devrilmesine sebep olduğu olayda %70 oranında asli derecede kusurlu olduğu, davacının ise davalı sürücünün takibine rağmen durmayıp mevcut hızı ile olay yeri fabrika sahası içine girdiği ve fabrika sahası içinde kaldırıma çarptığı olayda %30 oranında tali derecede kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Davalılar … ve … vekilinin ATK raporuna itirazı üzerine bu kez ATK Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonunca düzenlenen 08.12.2017 tarihli raporda kazanın taksirli bir eylem olmadığı, kasti bir eylem olduğunun ceza mahkemesi kararı ile sabit olduğu, bu nedenle kusur oranı dağılımı yapılamayacağı yönünde görüş bildirilmiştir.
Ceza dosyasında alınan kusura ilişkin bilirkişi raporlarında ve eldeki dosyada ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 01.08.2016 tarihli raporunda olayın meydana gelmesinde davacının tali derecede kusurunun bulunduğu belirtilmiş ise de, ATK Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonunca düzenlenen 08.12.2017 tarihli raporda da isabetli bir şekilde belirtildiği üzere, kazanın davalı sürücü …’ın motosikletli haldeki davacıyı aracıyla kovalamak şeklindeki kasti eylemi neticesinde meydana geldiği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesince, dosyada mevcut müzekkere cevabı uyarınca tespit edilen kazanç üzerinden, olayın meydana gelmesinde davalı sürücünün tam kusurlu olduğu kabul edilerek, aktüerya raporunda hesaplanan tazminatın tamamına hükmedilmesi gerekirken, davacının da kazanın meydana gelmesinde %30 oranında kusurlu gerekçesiyle düşük miktarda tazminata hükmedilmesi yerinde görülmemiştir. Davalılar vekillerinin sair istinaf sebepleri reddedilmiş, davacı vekilinin kusura ilişkin istinaf sebebi ise yerinde bulunmuştur.
Yukarıda açıklanan gerekçe ışığında, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davalılar … ve … vekili ile davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … ve … vekili ile davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.09.2020 tarih 2015/428 E. – 2020/471 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, kararın düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına,
3-A-Asıl dava yönünden;
Davacının değer kaybı tazminatına yönelik davasının feragat nedeniyle reddine,
Davacının hasar bedeline yönelik tazminat davasının KISMEN KABULÜ ile 1.116,60 TL hasar tazminatının davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 01/05/2010 tarihinden itibaren, davalı … AŞ yönünden ise dava tarihi olan 10/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Davacının sürekli işgöremezlik ve geçici işgöremezlik tazminatına yönelik davasının KABULÜ ile 2.530,64 TL geçici işgöremezlik, 68.593,53- TL sürekli işgöremezlik olmak üzere toplam 71.124,17-TL tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 01/05/2010 tarihinden itibaren, davalı … AŞ yönünden ise dava tarihi olan 10/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacının manevi tazminat talebinin KISMEN KABULÜ ile 10.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan kaza tarihi olan 01/05/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 5.617,86 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 58,07-TL nispi harç ve 241,00-TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 5.318,79-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, (Davalı … AŞ 4.934,76-TL sinden sorumlu olmak kaydıyla)
Davacı tarafından yatırılan 27,70-TL başvuru harcı, 58,07 TL peşin harç ve 241,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 326,77-TL yargılama harç giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 950,00-TL bilirkişi gideri, 212,00 TL ATK fatura gideri ile 432,50-TL posta+tebligat gideri olmak üzere toplam 1.594,50-TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre 1.592,74’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, (Davalılar … ve … 1.501,83-TL sinden sorumlu olmak kaydıyla)
Kabul edilen maddi tazminat yönünden; Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Kabul edilen manevi tazminat yönünden; Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki A.A.Ü.T. gereğince hesaplanan 10.000,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Reddedilen maddi tazminat yönünden; Davalılar …, … ve davalı … AŞ’nin kendilerini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir edilen 74,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Reddedilen manevi tazminat yönünden; Davalılar … ve …’ın kendilerini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/2 maddesi uyarınca 10.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’a verilmesine,
B-Birleşen dava yönünden;
Davalılar … ve …’a yönelik açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine,
Davalı … A.Ş.’ye yönelik açılan davanın KABULÜ ile 4.305,72 TL geçici işgöremezlik ve 78.613,75 TL sürekli işgöremezlik tazminatı olmak üzere toplam 82.919,47 TL maddi tazminatın ilk dava tarihi olan 10/04/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
Karar tarihi itibariyle alınması gerekli 5.664,22 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 283,22 TL nispi harcın mahsubu ile bakiye 5.381,00 TL harcın davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından iş bu davada sarf edilen 44,40-TL başvurma harcı, 283,22-TL peşin harç olmak üzere toplam 327,62-TLnin davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
Davacı kendisini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir edilen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalı … A.Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
Davalılar … ve … kendilerini duruşmalarda vekil ile temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre takdir edilen 17.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … ve …’a verilmesine,
Taraflarca yatırılan ancak kullanılmayan artan gider avansının karar kesinleştiğinde resen taraflara iadesine,
4-Davalılar … ve … yönünden istinaf karar harcı olan 5.617,86 TL’den peşin alınan 281,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.336,86‬ TL harcın davalılar … ve …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davalı … A.Ş yönünden istinaf karar harcı olan 7.442,17 TL’den peşin alınan 1.860,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.581,47‬ TL harcın davalı … A.Ş’den alınarak hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
7-İstinaf başvurusu nedeniyle davalılar … ve … ile davalı … A.Ş tarafından yapılan giderlerin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
8-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 11,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 159,6‬0 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.25.09.2023