Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2072 E. 2023/1187 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2072
KARAR NO : 2023/1187

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07.10.2020
NUMARASI : 2018/17 Esas 2020/565 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 15.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 15.09.2023

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.10.2020 tarih 2018/17 Esas 2020/565 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, 30.08.2011 tarihinde müvekkillerin yolcu olarak bulundukları, davalı şirket tarafından ZMMS poliçesi ise sigortalanan … plakalı aracın seyir halindeyken sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kaza yaptığını, kaza sonucunda müvekkillerinin yaralandığını belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50,00 TL geçici, 50,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının davalıdan başvuru tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacı tarafın gerekli belgelerle birlikte başvuru şartını yerine getirmemesi nedeniyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddi gerektiğini, davacı … için müvekkili şirket tarafından hasar dosyası açıldığını ve ilgili evrakların talep edildiğini, ancak davacı tarafın eksik evrakları sunmak yerine eldeki davayı açtığını, davacı … için de hasar dosyası açıldığını, medikal eksper incelemesi neticesinde maluliyetinin oluşmadığının tespit edildiğini, müvekkili şirketin sorumluluğunun ancak sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, geçici iş görmezlik tazminatının poliçe kapsamında olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacı …’nun kaza nedeniyle kalıcı fonksiyon kaybının bulunmadığı, iyileşme süresinin 2 hafta olduğu, davacı …’nun %10,3 oranında sürekli iş göremezliğinin oluştuğu, iyileşme süresinin 3 ay olduğu, aktüerya raporunda davacı …’nun geçici iş göremezlik tazminatı alacağının 1.797,63 TL, sürekli iş göremezlik tazminatı alacağının ise 256.127,91 TL olduğu, davacı …’nun geçici iş göremezlik tazminatı alacağının 299,60 TL olduğunun tespit edildiği; kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğu, davacılara atfedilecek bir kusurun bulunmadığı, kazanın meydana geldiği tarihte davacıların 16 yaşından küçük oldukları ve kanunen çalışmalarının yasak olması nedeniyle tıbbi iyileşme süresi içerisinde geçici iş göremezlikten kaynaklı bir tazminat alacaklarının doğmayacağı gerekçesiyle, davacı … tarafından açılan davanın reddine, davacı … tarafından açılan davanın kısmen kabulüne, poliçe limiti dahilinde 200.000,00 TL daimi iş göremezlik tazminatının 07.07.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, geçici iş göremezlik talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, bilirkişi raporunda yapılan toplama hatası nedeniyle davacı …’nun sürekli iş göremezlik zararının 125.557,98-TL yerine 257.925,54 TL olarak fahiş hesaplandığını, raporda kişinin bakiye ömrünün kaza tarihindeki yaşı esas alınarak 54,9 yıl olarak hesaplandığını, oysa raporda bilinen dönemin ayrı olarak incelendiğini, mükerrerlik olmaması için mağdurun rapor tarihindeki 16,26 yaşının esas alınarak 48,74 yıl hesaplanması gerektiğini, davacı kaza tarihinde 9 yaşında olmasına rağmen çalışma yaşının dikkate alınmadığını, hesaplamanın 18 yaş sonundan itibaren başlatılması yerine kaza tarihinden itibaren başlatıldığını, müvekkili şirket tarafından dava dışı …’ne yaptırılan incelemede ATK raporundaki bulgularla muayenede elde edilen bulguların uyuşmadığının; maluliyet raporunda tespit edilen %10,3’lik oranın değerlendirmeye alınmaması gerektiğinin tespit edildiğini, davadan önce müvekkili sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, davacı tarafından müvekkili şirkete eksik evrak ile başvurulduğunu, davacı tarafın dava öncesinde müvekkili şirkete başvuruda bulunduğunu, ancak bu başvurunun KTK’nın 97. maddesi’ne uygun bir başvuru olmadığını, eksik belgelerin tamamlanmadığını, müvekkili şirketin faiz ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasının temerrüt hükümleri ile bağdaşmadığını, mahkemece savunmaları dikkate almadan hüküm kurulduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeniyle davacıların yolcu olarak bulundukları aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, bu başvuru yapılmadan dava yoluna gidilmesi hali dahi HMK’nın 115/2. maddesi gereği tamamlanabilir dava şartı olduğuna göre, başvurunun yapıldığı, ancak eksik ya da usule uygun olmayan belge ile başvurulduğu savunmasının olduğu durumlarda usule uygun olmadığı savunulan belgedeki eksiklik de yargılama aşamasında tamamlanabilecektir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3042 E.- 2021/1562 K. sayılı içtihatı). Somut olayda, KTK’nın 97. Maddesi uyarınca davacı tarafından davalı sigorta şirketine dava açılmadan önce yapılan başvuru üzerine dava dışı … isimli sağlık kuruluşunda görevli tek hekim tarafından düzenlenen tıbbi mütalaada davacıların iş göremezliklerinin bulunmadığının, davacıların iddialarının devamı halinde sağlık kurulu raporu alınması gerektiğine yönelik görüş bildirilmesi üzerine reddedilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Davacıların kaza nedeniyle iş göremezliklerinin oluşup oluşmadığı hususu İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3. İhtisas Dairesinden veya üniversitelerin adli tıp anabilim dalı başkanlıklarından kaza tarihi itibariyle yürürlükte olan yönetmeliğe göre usulünce düzenlenmiş maluliyet raporu ile belirleneceğinden, kesin ve sürekli maluliyet oranına ilişkin sağlık kurulu raporu davacı tarafça kısa sürede alınıp tamamlanamayacağından, davalı sigorta şirketinin bu istemi davacının haklarının sürüncemede kalmasına yol açacaktır. Yargılama aşamasında kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiş sağlık kurulu raporu alınarak eksiklik tamamlanabileceğinden, davacının başvurusunun sonuçsuz kaldığı, anılan maddede düzenlenen başvuru dava şartının gerçekleştiği kabul edilerek, davalı vekilinin dava şartının gerçekleşmediği, temerrüde düşülmediği ve faiz isteme hakkının doğmadığı yönündeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir
İlk derece mahkemesince alınan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin 05.11.2018 tarihli Adli Sağlık Kurulu raporunda davacı …’nun davaya konu trafik kazasına bağlı olarak meydana gelen meslekte kazanma gücü azalma oranının, olay tarihinde yürürlükte olan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” esas alınmak suretiyle %10,3; iyileşme süresinin ise 3 ay olarak mütalaa edildiği; raporun olaya ve dosya kapsamına uygun, denetime ve hükme esas almaya elverişli nitelikte olduğu; yine hükme esas alınan aktüerya bilirkişi raporunda olay tarihinde henüz 16 yaşında olan davacı … yönünden 18 yaşına kadar dönem için AGİ’siz asgari ücret, 18-60 yaş dönemi için AGİ dahil asgari ücret, 60 yaş sonrası pasif dönemde gelirinin AGİ’siz asgari ücret düzeyinde olduğu kabul edilerek işgöremezlik zararının hesaplandığı, buna göre maddi tazminat tutarının belirlendiği anlaşılmakla davalı tarafın aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 13.662,00 TL’den peşin alınan 3.415,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 10.246,50 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15.09.2023