Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2069 E. 2022/997 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2069
KARAR NO : 2022/997

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13.10.2020
NUMARASI : 2019/615 Esas 2020/592 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 23.06.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.06.2022

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.10.2020 tarih 2019/615 Esas 2020/592 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin kendisine ait biçerdöver ile ücret karşılığında diğer çiftçilerin buğday ve arpalarını biçerek geçimini sağladığını, müvekkilinin, muhasebecilik yapan ve daha önce biçerdöver ile traktörlerinin sigorta ve kaskosunu yaptırdığı için tanıdığı davalı …’ya ait büroyu 02.06.2019 tarihinde telefonla aradığını, telefonu açan davalı …’in biçerdöverin kaskosunun bittiğini, yenilemek istediğini söylediğini, davalı …’in bayram tatili olması nedeniyle davalı …’in ve kendisinin büroda olmadıklarını, ancak biçerdöverin kaskosunu sistem üzerinden yaptığını, bayramdan sonra da poliçesini istediği adrese gönderebileceğini söylediğini, müvekkilinin daha sonra davalı …’yı arayarak 09.06.2019 günü tarla biçmeye gideceğini, biçer döverin bütün işlemlerinin tamam olup olmadığını teyit etmek için aradığını, davalı …’in biçer döverin kaskosunun yapıldığını, gönül rahatlığıyla yolculuk yapabileceğini, tarlayı biçebileceğini belirttiğini, müvekkilinin aynı gün tarlada buğday ve arpa biçmekte iken biçerdöverin elektrik aksamından kaynaklı arıza yapması nedeniyle çıkan yangında biçerdöverin yanarak ağır hasarlandığını, biçer döverin hazinesinde bulunan hasat edilen arpanın tamamının yandığını, müvekkilinin davalı … ve davalı …’den biçerdöverin kasko poliçesini talep ettiğinde, biçerdöverin kasko poliçesinin olmadığını öğrendiğini, bu kişilerin sorunu çözeceklerini söyleyip Eskişekir merkezinde sigortacılık yapan davalı …’ya yönlendirildiğini, davalı …’yu aradığında davalının 3.000,00 TL talep ettiğini, bu bedeli elden davalının çalışanına ödeme belgesi karşılığı teslim ettiğini, davalı …’ın biçer döverin yandığını bilmesine rağmen biçer döver sağlammış gibi 26.06.2019 tarihinde kasko poliçesi tanzim ettiğini, davalıların sırf müvekkilinden para tahsil edebilmek için fikir ve iş birliği içerisinde sahte kasko poliçesi tanzim ettiklerini, müvekkilini kandırdıklarını, müvekkilinin kendi çabasıyla yaptığı araştırma sonucu bu durumun hukuken yasal olmadığını öğrenerek kasko poliçesini iptal etmelerini talep ederek kısa bir süre sonra kasko poliçesini iptal ettirdiğini ileri sürerek, müvekkilinin maliki olduğu biçerdöverin hasar bedeli için şimdilik 7.000,00 TL, yanan buğday ve arpa hasatı için şimdilik 7.0000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, müvekkilinin biçerdöverin ve hasadın yanmasından neden sorumlu tutulduğunun anlaşılamadığını, sigorta şirketlerinin sigorta acenteleri aracılığıyla sigorta sözleşmeleri kurup poliçe düzenlediğini, müvekkilinin sigorta acentesi olmadığını, dava dilekçesinde müvekkilinin muhasebeci olduğu belirtildiğine göre davacının müvekkilinin sigorta acentesi olmadığını bildiğini, davacının herhangi bir yere ödeme yapmadan aracının kasko sigortasının yapılmamış olduğunu sanması davacının kendi basiretsizliğinden kaynaklandığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı …, Ramazan Bayramından önce davacıyla yaptığı telefon görüşmesinde, o sırada büroda olmadığını, izinli olduğunu, ofiste kimsenin bulunmadığını ancak zaten çalıştığı iş yerinde sigorta ve kasko işlerine bakamadığını, gittiği gün biçerdöverin kaskosunun yapılıp yapılmadığını bakarak kendisine bilgi vereceğini söyleyerek telefonu kapattığını, ancak ertesi gün işe gittiğinde işlerin yoğun olması ve hamile olması sebebiyle kaskoya bakamadığını, davacı daha sonra aramadığı için bu hususu tamamen unuttuğunu, kaldı ki iş yerinde işçi olarak çalıştığını, davacı ofise geldiğinde kasko ve sigorta işleri ile patronu olan …’nın ilgilendiğini, davacının daha sonra aradığında işlerin yoğunluğu nedeniyle kontrol edemediğini, davacının bir sonraki aramasında sistemden bakıldığında poliçenin yapılmamış görüldüğünü belirttiğini, hatayı kabul ettiğine dair bir beyanda bulunmadığını, davalı …’yu tanımadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, müvekkilinin sigorta acentesi olup davacı ile dava dışı … A.Ş. arasında yapılan 26.06.2019 tanzim tarihli poliçeye aracılık ettiğini, dava konusu uyuşmazlığın bir önceki acentenin aktetmiş olduğu sigorta poliçesinin yenilenmemesinden kaynaklandığı için müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, 09.06.2019 tarihinde gerçekleşen yangın olayı ile uğradığı zarar ile müvekkilinin 26.06.2019 tarihli poliçe düzenleme eylemi arasında illiyet bağı bulunmadığını, davacının aracın hasarlandığından hiç bahsetmeyerek aracının poliçesini yenilemek istediğini, bu sırada ofiste olmadığı için davacıyı ofisteki başka bir çalışana yönlendirdiğini, bu şekilde poliçenin düzenlendiğini, müvekkilinin aracın hasarlı olduğunu bilmediğini, müvekkilinin davacıyı tanımadığını, aracın hasarlı olduğunu öğrenir öğrenmez poliçeyi iptal etmek istediğini, davacının belki hasarının ödenebileceğini söyleyerek baskıcı davrandığını, müvekkilinin poliçenin iptal edilmesi için davacıdan feragatname istemiş olmasına rağmen davacının iptal yönünde beyan vermediğini, müvekkilinin telefonlarına çıkmadığını iptal süreciyle ilgili imza atmaya yanaşmadığını, müvekkilim insiyatif kullanarak poliçeyi iptal ettiğini, davacının ödediği primleri de davacının … Bankasında bulunan hesabına ödediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı …’nın, davacının tanıdığı bir muhasebe işlerini yapan mali müşavir olduğu, sigorta acentesi olmadığı, davacının da bunu bildiğinin dava dilekçesinden anlaşıldığı, sigorta ile ilgili poliçe işlemlerinin ancak sigorta acentelerince gerçekleştirilebileceği, bu davalını işlem yetkisinin bulunmaması nedeniyle sorumluluğu bulunmadığı, kaldı ki Ticaret Kanunu m.1421’e göre sigorta sözleşmelerinde sigortacının sorumluluğunun başlaması için primin veya ilk taksitinin ödenmesi gerektiği, bu anlamda davalılar … ve sigortalı işçisi …’in sigortacı olmadıklarından bir sorumluluklarının söz konusu olmadığı, davalılar … A.Ş ve bu sigorta acentesinde çalışan … yönünden ise bu kişilerin yangın olayından sonra kasko poliçesini düzenleyen acente ve acente çalışanı olarak poliçe öncesi meydana gelen zarardan sorumlu tutulamayacakları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, dava konusu taleplerinin hiçbirisine ilişkin gerekli inceleme tahkikat yapılmadığını, kararda dellilerin tartışılması ve değerlendirilmesine yönelik herhangi bir gerekçeye yer verilmediğini, müvekkilinin bir yanılgıya sürüklenmek suretiyle kasko poliçesi yaptırıldığına inandırıldığını, davacı … ve …’in kasko poliçesi yapılmasına ilişkin görüşmelerinin bulunduğunu, davalıların müvekkilinin talebinin yerine getireceklerine ilişkin vaatlerinin olduğuna dair delillerinin sabit olduğunu, dosya kapsamına kazandırdıkları deliller göz önüne bulundurulduğunda davalıların müvekkilinin yaşadığı maddi zararların meydana gelmesinde ihmalleri bulunduğu, müvekkilinin kandırıldığının apaçık ortada bulunduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … vekili, müvekkilinin davalının abesle iştigal dava açtığı için HMK’nın 329/1 maddesine dayanarak müvekkiliyle arasındaki avukatlık ücretinin talep edildiğini, müvekkilinin bu zararını ispatlayan serbest meslek makbuzlarını dosyaya sunduğunu, mahkemenin talebini değerlendirmeye alınmadığını, müvekkilinin 10.000 TL avukatlık ücreti ödediğini istinaf nedeni olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, kasko poliçesinin yenilenmemesi nedeniyle ortaya çıkan zararın tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Somut olayda davacıya ait biçerdöverin dava dışı … Şti isimli sigorta acentesi aracılığıyla 17.05.2018-17.05.2019 tarihleri arasında genişletilmiş kasko poliçesi düzenlendiği, sigortalı biçer döevrin 09.06.2019 tarihinde tarlada çalışırken yanarak hasarlandığı, hasar tarihi itibariyle geçirli bir kasko poliçesi bulunmadığı, hasardan sonra 19.06.2019 tarihinde davalı şirket tarafından yeni bir kasko poliçesi tanzim edildiği, sonrada bu poliçenin zeyilname ile iptal edildiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili, davalı … ve çalışanı olan …’in müvekkilini yanıltarak kasko poliçesinini yenilendiğine inandırdığını, bu inanç ile biçerdöveri ile yola çıktığını, diğer davalıların da hasar tarihinde poliçenin geçerli olacağı yönünde telkinde bulunması üzerine 3.000,00 TL poliçe primi ödediğini, sonradan bu kişilerin yaptığı 19.06.2019 tarihli poliçenin hasar tarihini kapsamadığını öğrendiğini, bu şekilde müvekkilinin zarara uğratıldığını ileri sürerek davalılardan uğradığı zararın tahsili talebinde bulunmuştur. Dosyadaki belgelerden davalı …’nın resmi olarak acentelik faaliyetinde bulunduğuna dair yeterli delil bulunmadığı gibi ilk poliçe priminin ödenmemesi halinde poliçenin geçersiz hale geleceği hususu gözetildiğinde davacının bu kişiye poliçe primi adı altında bir ödeme yaptığını iddia ve ispat etmemesi nedeniyle davalı … ve çalışanı olan davalı … hakkındaki davanın reddi doğrudur. Diğer davalılar ise hasardan sonra yapılan poliçeyle ilgili olarak sorumlu tutulmayacakları, zira poliçenin iptal edildiği ve hasar tarihini kapsayıcı şekilde düzenlenmediği için sorumluluklarına gidilemeyeceği, hasardan sonra düzenlenen poliçeyle ilgili olarak eksik ödeme var ise bunun da ayrı bir davanın konusu olacağı, dava dilekçesinde belirtilen zararla ilgili olmadığı anlaşılmakla bu davalılar hakkındaki davanın reddi de yerindedir. Mahkemece deliller değerlendirilerek sonuca ulaşılmış olup verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Davalı … vekili, HMK’nın 329/1. maddesi uyarınca müvekkili ile vekili arasında kararlaştırılan vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini istinaf nedeni olarak ileri sürmüş ise de, HMK’nın 329/1. maddesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilebilmesi için davacının hiçbir hakkı olmaması veya kötüniyetli olarak dava açması gerektiği, davalı …’nın davacıyı yanlış yönlendirip yönlendirmediğinin tespitinin yargılamayı gerektirdiği, bu durumun ancak yargılama sonucunda ortaya çıkacağı, davacının yasal başvuru hakkını kullandığı için HMK’nın 329/1. maddesindeki şartların oluşmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin ve davalı … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL maktu harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının ve davalı …’nın yaptığı giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23.06.2022