Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2066 E. 2023/1223 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2066
KARAR NO : 2023/1223

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2020
NUMARASI : 2016/1218 Esas 2020/567 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 20.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.09.2023

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.10.2020 tarih 2016/1218 Esas 2020/567 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, 19/11/2014 tarihinde … caddesinden … yolunu takiben sürücüsü ve plakası tespit edilemeyen bir aracın karşıdan karşıya geçmeye çalışan davacıya çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında davacının ağır şekilde yaralandığını, kazaya sebebiyet veren aracın tespit edilemediğinden davanın …na yönelttiklerini, davacının belirtilen kazadan kaynaklı geçici ve kalıcı maluliyet tespiti ile bu maluliyete tekabül eden maddi zararın tazmini ile dava masrafları vekalet ücretlerinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, 19.11.2014 tarihinde plakası tespit edilemeyen araç ile yaya …’in karışmış olduğu trafik kazasında yaya olan davacı …’in yaralandığını, davacı tarafın davadan evvel kazaya karışan aracın plakası tespit edilemediğinden bahisle …’na maluliyet talepli başvuruda bulunduğunu. yapılan başvuru üzerine davalı kurum nezdinde 136364 sayılı hasar dosyası açıldığını, plakası tespit edilemeyen araçların ispatının somut delillere dayandırılmasını, davaya konu kazaya ilişkin kusur oranlarının tespitinin Adli Tıp Kurumu vasıtasıyla yapılmasını, davacının daimi maluliyet durumunun tespiti adına Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Dairesi’nden özürlü sağlık raporu alınması gerektiğini, davaya konu maluliyet tazminatının uzman bilirkişilerce hesaplanması gerektiğini, davalı kurumun geçici iş göremezlik tazminatından kaynaklanan sorumluluğu bulunmadığını, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarı tespit edilerek davalı kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesini, …’nın sorumluluğu poliçedeki teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın faiz talebinin mesnetsiz olduğunu davalı kurum yönünden dava tarihinden itibaren yasal faizin talep edilebileceğini, bu neden yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 11/09/2017 tarihli Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi ATK raporunda, incelenen evrak yapılan muayene bulguları ve Göz hastalıkları Anabilim dalının konsültasyon raporuna dayanılarak … ‘de davaya konu 19/11/2014 tarihli araç dışı trafik kazası sonucu oluşan yaralanmanın olay tarihinde yürürlükte olan 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 01/09/2013 tarihinde yürürlüğe giren maluliyet tespit işlemleri yönetmeliğine göre kalıcı nitelikte bir arızaya sebep olmaması nedeniyle herhangi bir maluliyete ( meslekte kazanma gücünde azalmaya ) neden olmadığı tıbbi iyileşme süresinin 3 (üç ) ay olarak kabulünün uygun olacağı mütalaasına varıldığını bildirdiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 19/02/2018 tarihli raporunda, plakası tespit edilemeyen kimliği belirsiz araç sürücüsünün %100 yüzde yüz oranında kusurlu davacı yaya … ‘in kusursuz olduğu kanaatini bildirdiği, İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesinin 26/08/2019 tarihli raporunda, mevcut belgelere göre … kızı … doğumlu … ‘in 19/11/2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı iyileşme süresinin 19/11/2014 tarihinden itibaren 3 ( üç) aya kadar uzayabileceği kanaatini bildirdiği, dosya içerisinde yer alan davacının maluliyetine ilişkin bilirkişi raporları dikkate alındığında davacının daimi iş göremezliğinin bulunmadığının anlaşıldığı, kaza tarihinde davacı …’in küçük olduğu ve kanunen çalışmasının mümkün bulunmadığı kaza tarihinde çalıştığına dair dosya içeresinde herhangi bir bilgi ve belgenin de bulunmadığı davacının bu yönde bir iddiasının da olmadığı anlaşılmakla davacının geçici iş göremezlik zararında bulunmadığı kanaatine varıldığında açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gibi hakkaniyete de aykırı olduğunu, dava konusu trafik kazasında davacının yaralandığını, bu durum göz önünde bulundurulmaksızın 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında değerlendirilebilecek sekel mahiyetinde arızası olmadığından sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı yönündeki tespitin hatalı olduğunu, aynı şekilde, anılan yaralanmaların ağırlığı ve davacı geçirdiği ağır tedavi süreci göz önünde bulundurulduğunda davacı davalının geçici iş göremezlik süresinin ise 3 (üç) ay olduğu yönündeki tespit açıkça eksik ve hatalı olduğunu, Yerel Mahkemece davacının İstanbul Adli Tıp Kurumu’na sevk edilmesi akabinde İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nca 05.02.2018 tarihli ön rapor tanzim edildiğini, işbu 05.02.2018 tarihli ön raporda bildirilen eksikliklerin giderilmesinin istendiğini, bahse konu ön raporda bildirilen eksiklikler giderilerek son durum raporları mahkeme dosyasına kazandırılmışsa da davacının yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu’nca 05.02.2018 tarihli ön rapor ile bildirilen muayene gününde hazır bulunamadığını, davacı İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’nca muayene edilmediği ve yeni bir muayene günü verilmediği halde, müvekkil davacının maluliyetine ilişkin evrak üzerinden rapor düzenlenmiş olması bile başlı başına 26.08.2019 tarihli adli tıp raporunun eksik ve hatalı inceleme ile tanzim edilmiş olduğunu, yalnızca meslek sahipleri ve çalışıp kazanç elde etmekte olanlar değil, tedavi ve iyileşme süresince günlük işlerini yapamayanların da geçici işgöremezlik tazminatı isteyebileceklerini, hatta trafik kazasında yaralanıp bir süre okuluna gidemeyen ve bu yüzden yıl kaybına uğrayan öğrenci de, çalışma yaşamına geç atılacak olması nedeniyle gelecekteki kazanç kaybını tazminat olarak isteyebileceğini, davacı müvekkilin geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin maddi tazminat talebi efor kaybı ile ilgili olduğunu, davacı küçüğün iyileşme döneminde başkalarına göre daha fazla efor sarf ederek hayatını idame ettireceği ve bu nedenle bu dönem için zarar hesabı yapılacağı Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile kabulünde olduğunu, davacının yargılama konusu kaza neticesinde ağır şekilde yaralanması nedeniyle tıbbi iyileşme süresinin 3 ay süreceği ve bu süre içerisinde %100 malul sayılacağı dikkate alındığında, müvekkilin 3 ay boyunca okuluna dahi devam edemeyeceği açık olup davacı müvekkilin 3 ay boyunca okula devam edememesinin ve %100 malul sayıldığı bu dönemde günlük hayatını idame ettirmekte yaşıtlarına oranla daha fazla güç (efor) harcamak durumunda olmasının tazminat hukuku bağlamında maddi bir karşılığının olmayacağı anlayışının hakkaniyete uygun olmadığını, açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının eksik inceleme ile ve müvekkil muayene edilmeksizin ve şikayetleri dinlenmeksizin tanzime edilen adli tıp raporuna yapılan itirazlar gözetilmeden söz konusu adli tıp raporunun hükme esas kılınarak verilmiş olduğunu, yine söz konusu adli tıp raporları ile müvekkilin açıkça geçici iş göremezliğinin bulunduğu tespiti karşısında tarafımıza talep artırımında bulunmak üzere verilmeksizin, müvekkilin kaza tarihinde henüz çocuk olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, bu durumun açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, 19.11.2014 tarihinde meydana gelen kazada davacı küçüğe çarptıktan sonra tespit edilemeyen araç sürücüsünün kusuruna dayalı küçüğün geçici ve kalıcı maluliyetine ilişkin maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Yerel Mahkemece delillerin toplanıldığı, bu bağlamda meydana gelen kazada yaralanan küçük …’in ilgili kuruma sevkinin sağlanarak yapılan muayenesi sonucunda düzenlenen 11/09/2017 tarihli Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu raporunda, incelenen evrak yapılan muayene bulguları ve Göz hastalıkları Anabilim dalının konsültasyon raporuna dayanılarak … ‘de davaya konu 19/11/2014 tarihli araç dışı trafik kazası sonucu oluşan yaralanmanın olay tarihinde yürürlükte olan 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve 01/09/2013 tarihinde yürürlüğe giren maluliyet tespit işlemleri yönetmeliğine göre kalıcı nitelikte bir arızaya sebep olmaması nedeniyle herhangi bir maluliyete ( meslekte kazanma gücünde azalmaya ) neden olmadığı tıbbi iyileşme süresinin 3 (üç ) ay olarak kabulünün uygun olacağı mütalaasına varıldığının rapor edildiği görülmüştür.
Yine maluliyete ilişkin alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesinin 26/08/2019 tarihli raporunda, mevcut belgelere göre … kızı … doğumlu … ‘in 19/11/2014 tarihinde geçirmiş olduğu trafik kazasına bağlı gelişen yaralanmasının 11/10/2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri kapsamında fonksiyonel araz bırakmadan iyileşmiş olduğu sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığı iyileşme süresinin 19/11/2014 tarihinden itibaren 3 ( üç) aya kadar uzayabileceği kanaatine varıldığı, alınan her iki kurul raporunda davacı …’in kaza tarihi itibariyle kalıcı maluliyetinin bulunmayıp, geçici maluliyet süresinin ise üç aya kadar olarak belirlenmekle raporların birbiriyle ve dosya kapsamı ile uyumlu, hükme esas almaya elverişli ve yeterli mahiyette tanzim kılındığı anlaşılmıştır.
Öte yandan meydana gelen kazada kusur durumlarının tespiti yönünden dosyanın bilirkişi heyetine tevdii edildiği, bu bağlamda İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 19/02/2018 tarihli raporunda, plakası tespit edilemeyen kimliği belirsiz araç sürücüsünün %100 yüzde yüz oranında kusurlu davacı yaya … ‘in kusursuz olduğunun rapor edildiği görülmüştür.
Her ne kadar davacı vekili tarafından alınan ATK raporunun çocuğun muayenesi yapılmadan verildiğinden usulüne uygun olmayıp, hükme esas alınamayacağı iddia edilmiş ise de, esasen dosyada alınan ve küçük …’in fiziken muayene edilerek fiziki bulgu ve şikayetlerinin incelenmesi suretiyle yapılan konsültasyonda da kazadan dolayı yaralanmasının herhangi bir maluliyetine neden olmayıp tıbbi iyileşme süresinin de üç ay olarak kabul olacağının belirtildiğinden alınan bu raporların hükme esas alınarak karar verilmesinde herhangi bir usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Yine davacı vekilinin efor tazminatı yönünden istinaf nedenlerinin incelenmesinde, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 17.10.2017 tarih 2015/3443 Esas 2017/9234 sayılı içtihatında da belirtildiği üzere, efor tazminatı olarak tarif edilen durumun sürekli maluliyetin varlığı halinde göz önüne alınması gereken bir husus olup, tedavi müddeti boyunca mahrum kalınan herhangi bir kazancı bulunduğuna dair delil sunulmayan küçük yönünden Mahkemece geçici iş göremezlik zararının bulunmadığının gözetilmesi de yerinde görülmüştür.
Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında, dosyada alınan sağlık kurulu raporlarına nazaran kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici ve kalıcı iş göremezlik zararından davalının sorumluluğuna dair açılan tazminat davasının reddi kararı isabetli olup, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar yönünden istinaf karar harcı olan 269,85 TL’den peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 215,45‬ TL’nin davacılardan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacıların yaptıkları giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.20.09.2023