Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2034 E. 2023/1318 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2034
KARAR NO : 2023/1318

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2020
NUMARASI : 2014/1872 Esas 2020/238 Karar

DAVANIN KONUSU : Haksız Rekabet
DAVA TARİHİ : 24.12.2014
KARAR TARİHİ : 28.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28.09.2023

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.03.2020 tarih 2014/1872 Esas 2020/238 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalılardan …’ın davacı şirkette 01/09/2011 ile 12/09/2014 tarihleri arasında genel müdür olarak çalıştığını, şirketteki görevi sırasında şirkete ait iş makinelerinin modellerini, çizimlerini, planlarını, üretim maliyet hesaplarını ve müşteri listesini üçüncü kişilere verdiği ihbarı üzerine iş akdinin haklı olarak feshedildiğini, daha sonra davalı …’ın davalı … A.Ş unvanlı şirketin kurucusu olduğunu, davacı ile davalı arasında rekabet yasağı sözleşmesi bulunduğuğunu, iş sözleşmesinin feshinden sonra davalının rakabet yasağına aykırı şekilde davrandığını, davalı şirket ile birlikte davacıya ait üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa ettiğini, davacıdan edindiği bilgileri üretiminde kullandığını, bu surette haksız rekabete neden olduğunu, belirterek; haksız rekabetin tespitine, durdurulmasına, önlenmesine ve giderilmesine, fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak üzere şimdilik 1.000,00-TL maddi, 1.000,00-TL manevi tazminatın tahsiline, kararının ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili, davacı şirket ile davalı … arasında iş sözleşmesi ile getirilen rekabet yasağının geçersiz olduğunu, sözleşme imzalandıktan iki yıl sonra davalının şirkete ortak olduğunu, bu nedenle şirket ana sözleşmesi ile getirilemeyen rekabet yasağının davalı yönünden ortadan kalktığını, sözleşmenin çoğrafi sınırlarının iş ve çalışma hürriyetini sınırlayacak şekilde düzenlendiğini, davalının iş sözleşmenin davacı tarafından haklı nedene dayanmaksızın fesedildiği, davacıya ait üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa edildiği ve üretiminde kullandığını iddialarının gerçeği yansıtmadığını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı ile davalı … arasında akdedilen iş sözleşmesin haklı nedenle fesedildiğini ispatlayamadığı, rekabet yasağının iş sözleşmesinin feshi ile birlikte sona erdiği, davalı … ‘ın şirketin genel müdürü konumunda çalıştığından söz konusu bilgileri izinsiz olarak ele geçirdiğinin söylenemeyeceği, söz konusu bilgilerin ifşa edildiğine dair somut bir delil de bulunmadığı, belirtilerek; davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davalının iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini, davacı şirket tarafından iş sözleşmesi haklı sebeple feshedilmesinden önce, davalının çalışması esnasında edindiği mühendislik ve teknik bilgileri kullanarak davacı şirkete rakip firma kurma gayesi içinde olduğunu, internet ve domain adresleri satın almaya başladığını, iş akdinin feshedilmesinin hemen akabinde … A.Ş. unvanlı davalı şirketi kurduğunu, davacı şirketin iş makineleri modellerini, çizimlerini, planlarını, üretim, maliyet hesaplarını, müşteri bilgilerini, üretim ve iş sırlarını kullandığını, davalı şirket adresinde yapılan tespitte ofis duvarlarında iş makinelerine ait dizayn çalışmalarının asılı olduğu, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporlarının yetersiz olduğunu, gerçek durumu yansıtmadığını, bilirkişilerin alanında yeterli tecrübeye sahip olmadığını, incelenen her iki makinede yalnızca fiziksel özelliklerinin benzer olup olmadığı yönünden incelenme yapıldığını, çalışma prensipleri, toplam yük kapasiteleri, üretim benzerlikleri gibi özellikleri yönünden inceleme yapılmadığını, incelenen ve davalı yana ait iş makinesi dava konu iş makinesi olmadığını, davalının davacı yanında çalışırken edindiği ticari sırlarını davacı ile rakabet etmek üzere kullandığını, rapora itirazların karşılanmadığını, tanıkların davacının iddialarını doğruladığını, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalılar vekili, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilmiş olması nedeni ile AAÜT hükümleri gereğince red edilen maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden ayrı ayrı maktu vekalet ücretine karar verilmesi gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, haksız rekabet nedeniyle maddi ve manevi tazminat isstemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. Taraflar arasındaki 09.01.2011 tarihli iş sözleşmesi ile öngörülen rekabet etmeme taahhüdü ile iş akdinin sona ermesinden sonrası için rekabet yasağını düzenlenmiş olması nedeniyle sona erdiği tarih itibariyle somut uyuşmazlıkta 6098 Sayılı TBK’nın rekabet yasağı sözleşmesine ilişkin 444 ve devamı maddelerinin tatbik edilmesi gerekmektedir. 6098 sayılı TBK’nın 444. maddesi uyarınca, fiil ehliyetine sahip olan işçi, işverene karşı, sözleşmenin sona ermesinden sonra herhangi bir biçimde onunla rekabet etmekten, özellikle kendi hesabına rakip bir işletme açmaktan, başka bir rakip işletmede çalışmaktan veya bunların dışında, rakip işletmeyle başka türden bir menfaat ilişkisine girişmekten kaçınmayı yazılı olarak üstlenebilir. Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olabilmesi için, işveren tarafından sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması veya ayrılan işçi tarafından haksız olarak feshedilmemiş olması, davalı işçinin iş akdinin devamı sırasında işyerinin önemli müşteri çevresi veya üretim yönünden ticari sırlarına vakıf olabilecek bir pozisyonda çalışmış ve ayrıldıktan sonra yasaklı süre içerisinde rakip bir işyerinde çalışmaya başlaması veya kendisinin bu tür bir faaliyeti icra etmesi, önceki işyerinde edindiği bilgileri yeni işyerinde kullanmasının önceki işverene önemli zarar verebilme ihtimalinin varlığı yeterlidir.
3. 6102 sayılı TTK’nın 54. maddesinde belirtildiği üzere, haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. Kanununda dürüstlük kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamalar başlığı altında haksız rekabet hallerinin örnek mahiyetinde belirtilmiştir. 6102 sayılı TTK’nın 55/1-c,d, e başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma, üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek, iş şartlarına uymamak halleri haksız rekabet teşkil eden eylemlerden sayılmıştır. TTK’nın 57. maddesi gereğince haksız rekabet fiili, hizmetlerini veya işlerini gördükleri sırada çalışanlar veya işçiler tarafından işlenmiş olursa çalıştıranların da sorumlu olduğu ifade edilmiştir.
4. Haksız rekabetin varlığı halinde haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse fiilin haksız olup olmadığının tespitini, haksız rekabetin men’ini talep edebileceği gibi kusur varsa zarar ve zıyanın tazminini ve 6098 sayılı TBK’nın 58. maddesinde öngörülen şartların varlığı halinde manevi tazminat verilmesini, isteyebilir. Davacı lehine maddi tazminat olarak hakim, haksız rekabet sonucunda davalının elde etmesi mümkün görülen menfaatin karşılığına da karar verebilir.
5. Davacı, davalının iş sözleşmesinin feshinden sonra iş sözleşmesiyle kararlaştırılan rekabet yasağına aykırı şekilde davrandığını, davalı şirket ile birlikte davacıya ait üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa ettiğini, davacıdan edindiği bilgileri üretiminde kullanmak sureti ile davalıların haksız rekabete bulunduğu ileri sürülmüştür. Eldeki davada ispat yükü, MK’nın 6. maddesi uyarınca davacı üzerindedir. Davacının iddialarına yönelik yapılan soruşturma kapsamında atılı eylemlerden kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş ve davalı tarafından davacıya karşı açılan iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshi nedeniyle işçilik alacağı davasınında da iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği davacı tarafından ispat edilemediğinden, davalının işçilik alacağına hak kazandığı belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Gerek soruşturma gerek ise yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporlarında ise her iki firmaya ait ekskavatörlerin ana unsurlarında kullanılan tüm parça ve ekipmanlar ile bu ekipmanların bir çoğunun çalışma prensiplerinde bezerlik bulunmadığı ve bu nedenlerle davalıların haksız rekabet oluşturulacak bir eyleminin söz konusu olmadığı belirtilmiştir.
6. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, rekabet yasağı öngörülen iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshedilmesine, haksız rekabet olgusunun davacı tarafından ispat edilmemesine, red edilen maddi tazminat istemi yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/2-4. maddesine göre davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesine, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının tüm, davalının ise aşağıda belirtilen hususlar dışındaki sair istinaf itirazlarının reddine karar verilmiştir.
7. Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/3. maddesine göre manevi tazminat davasının tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, bu Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunacağı ifade edilmiştir. Buna göre ilk derece mahkemesince davacının manevi tazminat talebinin de tümden reddine karar verilmiş olması nedeniyle ( talep ile bağlı kalınarak İDM karar tarihide yürürlükte bulunan ) AAÜT’nin 10/3 maddesine göre davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, aksi şekilde verilen kararda hukuki isabet bulunmamaktadır. Bu itibarla, belirtilen hususlar yönünden davalının istinaf başvurusu yerindedir.
Bu durumda, davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davalıların istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından ilk derece mahkemesi kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine, yerinde görülmeyen sair istinaf itirazlarının ise reddine, karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıların istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.03.2020 tarih 2014/1872 Esas 2020/238 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Kaldırılan kararın yerine geçmek üzere yeniden hüküm tesisi ile;
Davacının davasının REDDİNE,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince maddi ve manevi tazminat talebi yönünden alınması gereken toplam 539,70-TL karar harcından başlangıçta peşin olarak alınan 34,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 505,50-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiklerinden reddedilen maddi tazminat miktarı yönünden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 1.000-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiklerinden reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden ( talep ile bağlı kalınarak İDM karar tarihide yürürlükte bulunan ) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 3.400,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-Davalının yerinde görülmeyen sair istinaf itirazının REDDİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran davalıların ödediği istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine,
5-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 269,85-TL’den peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 215,45-TL’nin davacıdan tahsiline,
6-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
7-İstinaf başvurusu nedeniyle davalılar tarafından yapılan 148,60-TL istinaf yoluna başvuru harcı istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 28.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.