Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2033 E. 2023/1178 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2033
KARAR NO : 2023/1178

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14.01.2020
NUMARASI : 2016/394 Esas 2020/16 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ : 14.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.09.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 14.01.2020 gün ve 2016/394 Esas 2020/16 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili ve davalı … A.Ş. vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 29.01.2016 tarihinde, davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalanan, davalı …’a ait, davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, karşıdan karşıya geçmekte olan müvekkiline çarptığını, kaza nedeniyle müvekkilinin kalıcı maluliyetinin oluştuğunu, ayrıca eğitim durumunun etkilendiğini, kaza tespit tutanağında davalı sürücünün tali kusurlu olduğu belirtilmiş ise de gerçekte asli kusurlu olduğunu, manevi olarak büyük sıkıntılar yaşadığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 200,00 TL tedavi ve bakım masrafı, 200,00 TL efor kaybı nedeniyle maddi tazminat, 200,00 TL geçici ve sürekli iş görmezlik tazminatının her üç davalıdan müteselsilen tahsiline, ayrıca 10.000,00 TL manevi tazminatın, davalı işleten ve sürücüden müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 28.02.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile, sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 34.639,15 TL, geçici iş göremezlik tazminatı talebini 1.648,44 TL, tedavi ve bakım masrafı talebini 3.057,02 TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP : Davalı … ve …, davacının dikkatsiz ve kontrolsüz olarak karşıdan karşıya geçmek isterken, aracın önüne çıkması sonucunda kazanın meydana geldiğini, kazadan sonra davalı …’in bizzat sağlık görevlilerini aradığını, hastaneye kadar refakat ettiğini, doktorlarla konuşup bilgi aldığını, ameliyatında bulunduğunu, davacının %75 oranında kusurlu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir.
Davalı … A.Ş. vekili, davacının maluliyetini ve sürücünün kusurunu ispat etmesi gerektiğini, geçici iş göremezlik taleplerinin tedavi giderleri kapsamında olduğunu ve SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, müvekkilinin tedavi ve bakıcı giderlerinden sorumlu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davacının meydana gelen trafik kazasında %65 oranında, sigortalı araç sürücüsünün ise %35 oranında kusurlu olduğu, adli tıp raporuna göre davacının sürekli iş göremezlik oranının %15,2; tıbbi iyleşme süresinin 4 ay olarak tespit edildiği, aktüerya bilirkişi raporunda davacının geçici iş göremezlik zararının 4.709,84 TL, sürekli maluliyetten kaynaklı maddi zararın 91.568,12 TL, bakım giderinin 6.089,36 TL, ileriye dönük tedavi giderinin 1.300,00 TL, FTR uygulanmasından kaynaklı tedavi giderinin 795,00 TL, pansuman ve sarf malzemesinden kaynaklı tedavi giderinin 250,00 TL, tedavi amaçlı ulaşım giderinin 300,00 TL olmak üzere, toplam maddi tazminat alacağının 105.012,32 TL olarak tespit edildiği, kusur durumuna göre davacının bakiye maddi tazminat alacağının 36.754,31 TL olduğu gerekçesiyle, maddi tazminat talebi yönünden dava ve ıslah dilekçesinin kısmen kabulü ile 32.048,85 TL sürekli işgöremezlik, 1.648,44 TL geçici iş göremezlik, 3.057,02 TL tedavi, bakım ve ulaşım gideri olmak üzere toplam 36.754,31 TL’nin davalı … A.Ş.’den dava tarihinden, davalılar … ve …’dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 5.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı … A.Ş. vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davalı sürücünün bir gözünün kör olması nedeniyle moleküler ehliyet ile araç kullandığını, ilk derece mahkemesince İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’nün 03.04.2017 tarihli yazısında davalının raporunun 14.11.2015 tarihinde geçerliliğini yitirdiğinin, bu tarihten sonra şubelerine herhangi bir rapor ibraz etmediğinin bildirildiğini, moleküler ehliyetlerde sürücünün her sene sağlık raporu alması gerektiğini, davalının kaza tarihinde trafiğe çıkmak için geçerli bir ehliyetinin bulunmadığını, kazanın meydana geldiği yerin bilirkişi raporunda yanlış belirtildiğini, kazanın bilirkişinin belirlediği noktada olduğunun kabulü halinde aracın ters yönde gidiyor olması gerektiğini, bu durumda davalı sürücünün %100 oranında kusurlu olması gerektiğini, dosya içindeki fotoğraflara göre aracın sağ tarafında hasar olduğunun görüldüğünü, çizilen krokiye göre kazanın oluş yerinin yolun ortası olarak belirtildiğini, kazanın müvekili kaldırımdan iner inmez gerçekleştiğini, krokiye göre yolun ortasında kazanın meydana geldiğini, davalının %100 kusurlu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan maluliyet raporunun hatalı yönetmeliğe göre düzenlendiğini, “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” esas alınarak belirlenen maluliyet oranının hatalı olduğunu, poliçe tanzim tarihi itibariyle “Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerinin esas alınması gerektiğini, yeni genel şartların kabul edildiği 01.06.2015 tarihinden sonra tanzim edilmiş poliçelere dayalı alınan raporlarda 20.02.2019 tarihinden itibaren “Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davacı kaza tarihinde 18 yaşını doldurmamış olduğundan 20.02.2019 tarihinde yürürlüğe giren “Çocuklar İçin Özel Gereksinim Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre yen bir maluliyet raporu alınması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatı, tedavi gideri, bakım gideri ve ulaşım masraflarının teminat dışı olduğunu, ıslah edilen kısım yönünden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 – 01.09.2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 – 01.06.2015 tarihleri arasında ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015 – 20.02.2019 tarihleri arasında ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra ise Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4.HD 20/06/2022 tarih ve 2021/13933 E. 2022/9109 K. Sayılı kararı) Somut olayda, kazanın gerçekleştiği 29.01.2016 tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre davacının iş göremezliğinin belirlenmesi gerekirken, yürürlükte olmayan yönetmelik hükümlerinin uygulanması hatalıdır.
İş gücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda 1931 tarihli PMF cetvellerine göre saptanmakta ise de gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle TRH 2010 yaşam tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi güncel veriler ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olduğundan tazminat hesaplamasında TRH 2010 yaşam yönteminin kullanılması gerekir. (Yargıtay 4. HD 03.01.2022 tarih ve 2021/9412 E – 2022/3622 K., 17. HD 23.03.2021 tarih 2020/ 6173 E. – 2021/3121 K. sayılı ilamları) Aynı şekilde, yeni genel şartlar zamanında düzenlenen poliçelerde yeni genel şartlardaki hesaplama tekniği uygulanamayacağı için tazminat hesabında eski uygulamalardaki gibi progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi icap etmektedir. (Yargıtay 17. HD 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 E. 20121/1848 K. Sayılı ilamı) Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, hükme esas alınan aktüerya raporunda kazanın 01.06.2015 tarihli ZMMS Genel Şartlarındaki değişiklikten sonra gerçekleştiği gerekçesiyle TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1.8 teknik faiz uygulanarak tazminat hesaplanmıştır. Oysa ki yukarıda açıklandığı üzere tazminat hesabının usuli kazanılmış hakları gözeterek, TRH 2010 Yaşam Tablosuna ve gelirin %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi esasına dayalı progresif rant metoduna göre yapılması gerekmektedir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14.01.2020 tarih 2016/394 Esas 2020/16 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı vekilinin istinaf itirazları ile davalı vekilinin sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde istinaf yoluna başvuranlara ayrı ayrı iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14.09.2023