Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2030 E. 2023/1154 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2030
KARAR NO : 2023/1154

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08.10.2020
NUMARASI : 2019/532 Esas 2020/576 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 13.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.09.2023

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.10.2020 tarih 2019/532 Esas 2020/576 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davalının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu … plakalı araç ile davacıya ait ve davacının sevk ve idaresinde … plakalı araçların çarpışmasıyla meydana gelen kazada, davacının aracında meydana gelen hasarın tespiti için İzmir 5.SHM nin 2019/145 D.İş sayılı dosyası ile tespit yapıldığını, tespit raporu ile birlikte 07.09.2019 tarihinde davalıya müracaat edildiğini, ancak ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 10.000,00.-TL maddi tazminatın sigorta şirketine müracaat tarihinden itibaren ve ödeme için verilen 8 iş günü sürenin dolduğu 18.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davadan tahsiline, İzmir 5.SHM nin 2019/145 D.İş sayılı dosyasında sarf edilen tespit gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 14.08.2020 tarihli sunmuş olduğu ıslah dilekçesi ile, 10.000,00 TL’lik talebini 22.679,60 TL’ye arttırmıştır.
CEVAP: Davalı vekiline usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen süresinden sonra cevap dilekçesi sunduğu görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, olayın meydana gelmesinde davalı tarafa ait araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacının ise kusursuz olduğu, dava konusu … plakalı araçta kaza nedeni ile yedek parça ve işçilik olmak üzere ve KDV dahil 22.679,60 TL hasar meydana geldiği, hasarın kaza ile uyumlu olduğu, davacının da bu miktara uygun olarak dava miktarını artırdığı anlaşılmasına göre davanın kabulü ile 22.679,60 TL hasar tazminatının 19.09.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine, tespit dosyası giderlerinin yargılama giderleri kapsamında tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davalı vekili, davacının huzurdaki dava bakımından husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacı ilgili aracın sahibi olmayıp araçta meydana geldiği iddia edilen zarar kapsamında talepte bulunma hakkından yoksun olduğunu, bu durumun varlığına rağmen usulden ret kararı verilmesi gerekmekteyken davalı şirket aleyhine hasar tazminatına hükmedilmesi hukuka aykırı olduğunu, mahkemece hükmedilen hasar tazminatının hukuka aykırı olduğunu, … plakalı aracın satış sözleşmesi kapsamında devredilmiş olup olmadığının tespiti ile davacının iddia ettiği kazanın gerçekleşip gerçekleşmediği ve gerçekleştiyse iddia edilen zararın kaza tutanağında belirtildiği gibi olup olmadığı, aracın onarılıp onarılmadığının aracın şuan ki durumu ve bulunduğu yerin tespitinin bilirkişi raporunda yapılmadığını, davalı şirket sigortalısı aracın sürücüsünün fiiliyle meydana gelen kaza arasında illiyet bağının kesilmesi halinde haksız fiil sorumluluğundan bahsedilemeyeceğini, alınan ATK raporunun hükme esas alınamayacağını, kazanın mevcut hasar sebebi olup olamayacağı ve kaza ile hasar arasında uygun illiyet bağının bulunup bulunmadığının raporda incelenmediğini, sigortalıya atfedilen %100 kusuru kabul etmediklerini, müvekkil şirket sigortalısının kanuni hız limitleri üzerinde araç kullandığına dair emare bulunmadığını, eksik ve hatalı inceleme içeren bilirkişi raporunun hükme esas alındığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, 06.08.2019 tarihinde meydana gelen trafik kazası sebebiyle davacının aracında oluşan hasar bedeline yönelik tazminat istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Her ne kadar davalı yanca davacının davada husumet ehliyetinin bulunmadığı ve aracın ruhsat sahibi olmadığı ileri sürülmüş ise de, davacı kaza tespit tutanağı içeriğine göre dava dışı üçüncü kişi adına kayıtlı aracın sürücüdür. Her olaya göre, araç maliki yerine, sürücünün tazmin davası açmasında aktif dava ehliyeti bulunup bulunmadığı hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir. Tazminat davasında davacı olma ehliyeti, kural olarak mal varlığından doğrudan doğruya zarar gören kişiye aittir. Ancak, bir şeyi sözleşmeyle (kira, ariyet v.s.) elinde bulunduran kişi, onu aldığı gibi malikine aynen iade etmekle yükümlü olup, ödemek zorunda olduğu onarım giderlerini isteyebilecektir. Dolayısıyla, kazaya karışan araç sürücüsü olan davacının hasar tazminatı yönünden zilyet olarak dava açmakta hukuki yararı ve aktif dava ehliyeti var olduğunun kabulü gerekir. ( Yargıtay 17. HDB’nın 24.10.2011 tarih ve 2010/12391 Esas – 2011/9645 Karar sayılı ilamı ) Davalı tarafın aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde değildir.
Davaya konu somut olayda 06/08/2019 günü saat 22:15 sıralarında sürücü … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı araç ile … istikametinden … istikametine doğru seyri sırasında kaza mahalline geldiği esnada idaresindeki aracın ön kısımları ile seyir istikametine göre ön ilerisinde yavaşlayan sürücü … sevk ve idaresinde bulunan … plaka sayılı aracın arka kısımlarına çarptığı, çarpmanın etkisi ile ötelenen … plakalı aracın yolun sol tarafında bulunan orta refüj başına çarpması suretiyle meydana gelen trafik kazası nedeniyle dosyada mevcut Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından tanzim edilen 31.03.2020 tarihli bilirkişi heyet raporunda, meydana gelen maddi hasarlı kazanın kaza tespit tutanağı, olay yeri basit krokisi, olay yeri fotoğrafları, olayın oluş şekli, konumu ve tüm beyanların uyumlu olup sürücü …’nın sevk ve idaresindeki araç ile gece vakti seyri sırasında gerekli dikkat ve özeni yola vermesi, bahse konu kaza mahalline geldiği anda görüş alanını kontrol altında bulundurması, önünde aynı istikamete doğru seyir halinde olan araçları güvenli bir mesafe gözeterek seyretmesi, ön ilerisinde yavaşlayan araç nedeniyle etkili tedbir alması gerekirken, bu hususlara riayet etmeden kontrolsüzce seyri sırasında idaresindeki aracın ön kısımları ile ön ilerisinde yavaşlayan aracın arka kısımlarına çarpması sonucu gerçekleşen kazada %100 oranında kusurlu olduğu, sürücü …’in ise sevk ve idaresinde bulunan araç ile gece vakti seyri sırasında bahse konu kaza mahallinde yavaşladığı esnada gerisinden gelen ve aynı istikamete doğru seyir halinde olan aracın sadmesine maruz kaldığı olayda atfı kabil kusurunun bulunmadığı rapor edilmiş, bilahare dosyanın hasar ve kusur yönünden tevdii edildiği bilirkişi tarafından düzenlenen 11.08.2020 havale tarihli bilirkişi raporunda da dava konusu araçta tespit edilen hasarların, araçla karşılaştırılması neticesinde mevcut hasarların nitelik ve boyut anlamında kaza tespit tutanağı ile uyumlu olabileceği kanaatine varılarak, Adli Tıp raporunda belirlenen kusur durumuna iştirak edilmiş ve … plaka sayılı araçta kaza nedeniyle yedek parça ve işçilik olmak üzere KDV dahil toplam hasar tutarının 22.679,60 TL olduğu yönünde tanzim edilen raporların birbiriyle ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, hükme esas almaya yeterli, elverişli mahiyette bulunduğu değerlendirilmiş, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Kaldı ki, dosyada tanzim edilen 31.03.2020 tarihli ATK raporunun Yerel Mahkemece taraflara uygun olarak tebliğ edildiği, davalı vekilinin işbu rapora süresi içerisinde itirazda bulunmadığı, bu itibarla karşı taraf lehine usulü kazanılmış hakkın doğduğu, ancak davalı yanca aynı hususlarda istinaf dilekçesinde itirazda bulunulduğu görülmekle bu itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.549,24 TL’den peşin alınan 441,71 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.107,53 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 13.09.2023