Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2008 E. 2023/1149 K. 13.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2008
KARAR NO : 2023/1149

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12.10.2020
NUMARASI : 2020/72 E. 2020/473 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ : 13.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.09.2023

İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.10.2020 tarih 2020/72 E. 2020/473 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 17/08/2018 tarihinde …’e ait ve onun sevk ve idaresindeki … plakalı aracın , davacı …’na ait ve onun sevk ve idaresindeki … yabancı plakalı araca çarpması neticesinde maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, davacının kazanın meydana geldiği … ili, … ilçesinde … caddesinde seyir halindeyken önünde seyreden … plakalı aracın durması ile yavaşlayarak durduğu sırada davacı aracının arkasından gelmekte olan ve yeterli takip mesafesi bırakmayan davalı sigortalı araç sürücüsünün duramayarak davacının aracına arkadan çarptığını, bunun soncunda davacı aracında arka tampon ve çamurluk kısımlarında maddi hasar meydana geldiğini, davacının Almanya trafiğine kayıtlı aracına yine bu ülkede bulunan bir bilirkişi bürosu aracılığıyla oluşan hasar miktarının KDV dahil 2.889,80 EUR olarak hesaplandığını, iş bu bilirkişi raporunun tanzimi için müvekkili tarafından 576,67 EUR ödemede bulunulduğunu, bu nedenle hasar bedelinden oluşan 2.889,80 EUR maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden temerrüde düştüğü 23/12/2019 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış kuru karşılığı Türk Lirası olarak tahsiline, davacının bilirkişi ücreti olarak ödediği 576,67 EUR ‘un fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak yargılama giderlerine dahil edilerek davalıdan tahsiline, vekalet ücreti KDV hariç olarak hükmedilerek yargılama giderleri ile birlikte davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, yetki itirazında bulunulduğu, kusur ve poliçe limiti kapsamında talebin değerlendirilmesi gerektiğini savunarak açılan davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki uyuşmazlığın kazaya karışan araç sürücülerinin olayda kusurlarının bulunup bulunmadığı bulunuyor ise oranının ne olduğu, davacıya ait araçta kaza nedeniyle meydana gelen hasarların neler olduğu, hasardan davalı şirketin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, davacının hangi tarihten itibaren ne tür faiz talebinde bulunabileceğinin tespiti noktalarında toplandığı anlaşılmakla ; mahkemece yapılan yargılamada toplanan deliller ve bilirkişi raporu kapsamına göre 17/08/2018 tarihli trafik kazasının oluşumunda davalı tarafa ait … plaka sayılı araç sürücüsünün %100 oranında tam ve asli kusurlu olduğu, davacı tarafa ait … plaka sayılı araç sürücüsünün kusursuz olduğu, dava konusu … plaka sayılı araçta yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 2.889,80 EUR (KDV dahil) hasar meydana geldiği, dava konusu … plaka sayılı aracın bilirkişi ekspertiz rapor ücretinin 576,67 EUR (KDV dahil) olduğu , davacı vekili tarafından dava dilekçesinde dava konusu trafik kazası nedeniyle expertiz incelemesi açısından 576,67 Euro (KDV Dahil) masraf yapıldığı belirtilmiş olup davacı vekilinin bu talebi dosya içinde bulunan ve davacı vekili tarafından dosyaya ibraz edilen fatura kapsamında Yargıtay 17 Hukuk Dairesinin 2015/3828-12514 Ek sayılı kararında da belirtildiği üzere fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kuru üzerinden belirlenecek TL karşılığının davalı … A.Ş’den alınarak davacıya verilmesine şeklinde yargılama giderleri kapsamında değerlendirilerek açılan davanın kabulü ile, 2.889,80 Euro maddi tazminatın davalı sigorta şirketinin temerrüt tarihi olan 23/12/2019 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 Sayılı Yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faizi ile birlikte ödeme günündeki TCMB efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığının davalıdan alınıp davacı tarafa verilmesine, ekspertiz ücretinin yargılama gideri kapsamında değerlendirilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki hesaplamanın hatalı olduğunu, itirazlar doğrultusunda ek rapor aldırılmadan eksik inceleme sonucunda hüküm kurulduğunu, bu hükmün kanun ve usule aykırı olduğunu, itirazlar dikkate alınmamış olup hasar ile kaza arasında uyum, parça ve işçilik bedelleri bakımından ayrıntılı rapor tanzimi yapılmadığını, davalı sigorta şirketinin sorumluluğu genel şartlara göre belirlenen hasar miktarından iskonto uygulanmak suretiyle sınırlı olduğunu, burada önemli olan hasarlı araca sigortacılık mevzuatının öngördüğü vasıfta parçaların takılması ve hasarlı aracın layıkıyla onarılarak gerçek zararın karşılanması olduğunu, iskonto uygulanması için parça tedariki yapılması gerekmediğini, zira burada başvuran yetkisiz ve anlaşmasız serviste aracın onarımını gerçekleştirerek sigorta şirketini iskonto uygulanmasına ilişkin hakkını elinden almakta ve gerçek zarardan değil, kendi fiili ile artırmış olduğu fiili zarardan sorumlu tutulmasını sağlamaya çalıştığını, dolayısıyla her halükarda müvekkil sigorta şirketi yalnızca iskonto uygulanmış bedel üzerinden ve o bedelle sınırlı olarak sorumlu tutulabileceğini, davalı şirketin KDV’den sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, kusura ilişin itirazlar dikkate alınmaksızın hasar hesaplaması yapılması eksik inceleme niteliğinde olduğunu, somut olayda davacı tarafın müvekkil sigortalısının tam kusurlu olduğunu iddia ettiğini, meydana gelen kazaya 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunun 60. Maddesini ihlal eden davacı taraf sebep olduğunu, başvuran tarafından gerçek zarar miktarı muteber delillerle ortaya konulamadığı gibi zararın miktarının da denetimine engel olduğunu, işbu nedenlerle araç üzerinden davalı tarafça ekspertiz incelemesi yapılmadan zararın tespitinin ve denetiminin mümkün olmayacağını, başvuran tarafından denetim imkanlarının kötüniyetli bir şekilde kasten ortadan kaldırıldığını, dolayısıyla itiraz yöneltme ve savunma haklarının kasten önüne geçildiğini, başvuran tarafın kötüniyetli ve haksız tazminat taleplerinin reddini istediğini, her halükarda davalı sigorta şirketinin ancak ZMMS sigortası genel şartlarından öngörülen şekilde belirlenecek gerçek zarar miktarından sorumlu tutulabileceğini, haksız fiilden kaynaklanan zararın ancak haksız fiil tarihinde ve memleket parası üzerinden gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerektiğini, araçta meydana gelen hasar ve tamir bedeli poliçe genel şartlarına göre tespit edilmesi gerektiğini, bu nedenle davacı tarafından talep edilen hasar tutarının fahiş olması ve piyasa rayiçlerine uygun olmaması nedeniyle kabul edilmesinin mümkün olmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazasından kaynaklı davacı aracında oluşan hasar bedeline ilişkin maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan maddi zarardan davalı sigorta şirketi, işleten sıfatına haiz sigortalı araç maliki ile araç sürücüsünün, sürücünün kusuru oranında sorumlu oldukları amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’ nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K. )
17.08.2018 tarihinde saat 14.03 sularında sürücü davacı … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracı ile … ili … ilçesi … Caddesi üzerinde seyir halinde iken, önünde seyir halinde olan … plaka sayılı aracın durmasıyla yavaşlayarak durduğu sırada aracının arka kısımlarına ZMMS ile sigortalı aracın sürücüsü … idaresindeki … plaka sayılı aracın ön kısımları ile çarpması şeklinde maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, mahkemece kazaya karışan araç sürücülerinin kusurlarına ilişkin uzman bilirkişiden rapor alındığı, her ne kadar davalı sigorta vekili tarafından tespit edilen kusur oranlarının doğru olmadığı ileri sürülmüş ise de, dosyadaki trafik kazası tespit tutanağı, kroki ve tüm dosya kapsamından davalı tarafa ait sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile dikkatini gereği gibi yola ve seyir yönüne verip aracının hızını yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uygun kullanmayarak görüş mesafesinin açık olduğu iki yönlü yolda önünde aynı yön ve istikamette önünde durmakta olan ve davacı sürücünün sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca önlemsiz vaziyette çarpmak suretiyle olayın meydana gelmesine sebebiyet verdiği, meydana gelen kazanın araçların durması esnasında yaşandığı, bilirkişi raporunda davalı tarafa ait … plaka sayılı araç sürücüsünün %100 oranında tam ve asli kusurlu olduğu, davacı tarafa ait … plakalı araç sürücüsünün ise kusurunun bulunmadığı yönündeki değerlendirmenin dosya kapsamı ile uyumlu olduğu anlaşılmakla, kusur durumuna ilişkin istinaf nedenleri yerinde değildir.
2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, bu başvuru yapılmadan dava yoluna gidilmesi hali dahi HMK’nın 115/2. maddesi gereği tamamlanabilir dava şartıdır. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2021/3042 E.- 2021/1562 K. sayılı içtihatı).
Davacının Almanya’da ikamet edip, geçici olarak Türkiye’ye getirdiği aracının trafik kazası sonucunda hasara uğradığı, davacının aracının onarımını Türkiye’de yapması konusunda zorlanamayacağı, aracını Türkiye’de veya ikamet ettiği ülkede tamir ettirmek konusunda seçimlik hakka sahip olduğu, araç sahibinin bu seçimlik hakkını ikamet ettiği ülkede tamir ettirme yönünde kullanması durumunda, yurt dışı tamirine dair gerçek hasar bedelinin tespit edilerek bu bedelin Türk Lirası karşılığının tazminine karar verilmesi gerekir. (Yargıtay HGK’nun 24.06.2015 tarih ve 2014/17-28 E. – 2015/1745 K. ) 6098 sayılı TBK’nın 99. maddesi hükmüne göre, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası olarak ödenmesini isteyebilir. Yabancı para cinsinden yapılan harcamalar, yabancı para alacağı olarak dava edilebilir ve ödeme günündeki kura göre işlem görür. Davacı alacağı, yabancı para cinsinden meydana gelmiş olup fiili ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden TL karşılığının tahsiline karar verilmesi gerekir. ( Yargıtay 17. HD’nin 17.05.2018 tarih ve 2015/8003 E. – 2018/5155 K. ) Yabancı para borcuna hangi faizin uygulanacağı 3095 sayılı Kanun’un “Yabancı para borcunda faiz” kenar başlıklı 4/a maddesinde düzenlenmiş olup ilgili düzenlemede; “Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” kuralına yer verilmiştir. somut olay bu kapsamda bulunmadığından yabancı ülke piyasa değeri karşılaştırılmasının yapılamayacağı, bu bağlamda seçimlik hakkının Almanya ülkesinde yaptırmak yönünde kullanan davacı yönünden o ülke KDV’sine göre ödeme yapıldığından davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Öte yandan Yargıtay’ın yerleşmiş kararlarında belirtildiği üzere davalı sigorta şirketi ile anlaşmalı ya da yetkili servisleri arasında yapılan anlaşmalara göre iskonto uygulanması davacıyı bağlamayacak olup, davalı taraf iskonto indirimi yapılmadan davacının gerçek zararından sorumludur. Bu nedenle davalı tarafın iskontoya ilişkin istinaf nedenleri yerinde değildir.
Sigorta şirketi, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumludur ve kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigorta şirketi tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Bir başka ifade ile zararın poliçe kapsamı dışında kaldığı hususunda ispat külfeti üzerinde davalı sigorta şirketindedir. Sigorta şirketinin, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığını somut deliller ile ispat etmesi gerekir. Eldeki dava dosyasına konu somut olayda, aksi ispat edilinceye kadar geçerli resmi belge olan kaza tespit tutanağı içeriği ile sigorta şirketi tarafından sunulan deliller ve hasar dosyası kapsamında zararın poliçe kapsamı dışında kaldığı hususunun davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilemediğinin anlaşılması karşısında, sigorta şirketinin davacının oluşan gerçek zararından sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
Sigorta şirketi poliçeden kaynaklanan tazmin borcunu yerine getirirken gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğundan, aracın onarımı yapılsın yada yapılmasın onarıma ilişkin fatura olsun yada olmasın hasar bedeli üzerinden hesaplanan KDV’yide zarar görene ödemek zorundadır. (Yargıtay 17 HD’nın 05.06.2014 tarih ve 2014/9038 E. – 2014/9078 K. ) Dosyada alınan bilirkişi raporunda dava konusu araçta tespit edilen hasarların araçla karşılaştırılarak, mevcut hasarların nitelik ve boyut anlamında kaza tespit tutanağını doğrular şekilde uyumlu olduğu, tespit edilen hasarın tutanakta belirtilen şekilde gerçekleşmesi ile oluşabileceği, olay ve hasarın oluş şekli itibariyle teknik olarak uyumlu olduğu kanaatine varılarak toplam hasar bedeline KDV ilave edilmek suretiyle hesaplanan 2.889,80 Euro tutarındaki hasar miktarının yerinde olduğu ve dosya kapsamı ile örtüştüğü değerlendirilmekle, davalı tarafın aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Davalı sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olup Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.b maddesi uyarınca kabul edilen dava değerinin poliçe limitini aşması halinde davalıya yükletilecek yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin toplam tazminatın, dava değerinin limite oranı dahilinde hüküm altına alınması gerekir. ( Yargıtay 17.HD’nin 14.06.2017 tarih ve 2016/12075 E. – 2017/5498 K. Sayılı ilamı)
İstikrarlı bir şekilde kabul edildiği üzere, yabancı para borcu ile ilgili alacaklarda talep edilen yabancı paranın dava tarihindeki efektif döviz kuru karşılığı Türk Lirası üzerinden, karar tarihindeki tarifeye göre vekalet ücreti ile nisbi karar ve ilam harcının hesaplanması gerekmektedir. ( Yargıtay 11. HD’nin 12/05/2022 tarih ve 2020/6387 E. – 2022/3774 K. )
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, hasarın anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak tespit edilmesine, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilememesine, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.302,85 TL’den peşin alınan 325,71 TL’nin mahsubu ile bakiye 977,14 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 13.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.