Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/2002 E. 2023/1186 K. 15.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/2002
KARAR NO : 2023/1186

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.09.2020
NUMARASI : 2018/605 Esas 2020/493 Karar

DAVANIN KONUSU: Tazminat
KARAR TARİHİ : 15.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ: 15.09.2023

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.09.2020 tarih 2018/605 Esas 2020/493 Karar
sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … A.Ş. vekili ile davalılar …. ve … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 09.03.2018 tarihinde, davalı şirket tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan, davalı … ‘e ait, davalı … ‘ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müvekkiline ait … plakalı araca arkadan çarptığını, müvekkiline ait aracın şerit değiştirerek refüje çarptığını, onarım bedelinin 18.508,26 TL olduğunu, ayrıca değer kaybı meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün tam kusurlu olduğunu, davalı şirkete değer kaybı bedelinin ödenmesi için 29.03.2018 tarihinde başvurduklarını, ancak bir cevap alamadıklarını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100,00 TL değer kaybı tazminatının davalı gerçek kişilerden kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte, davalı sigorta şirketinden poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı … A.Ş. Vekili, yetkili mahkemenin müvekkili şirketin yerleşim yeri olan İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, poliçeden dolayı sorumlu olunan miktarın, sigortalının kusuru oranında maddi zararlarda araç başına azami 36.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, davaya konu kaza nedeniyle değer kaybı zararının tazmini talebi ile yapılan başvuru üzerine hasar dosyası açıldığını ve inceleme başlatıldığını, ancak aldırılan ekspertiz raporunda davacı sürücünün kazanın meydana gelmesine %100 oranında kusurlu olduğunun, sigortalı araç sürücüsünün ise kusursuz olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle tazminat talebinin reddedildiğini, müvekkili şirketin ancak temerrüt tarihinden itibaren faizle sorumlu olabileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinin 03/02/2020 tarihli ek raporuna göre, davalı … ‘ın kazanın meydana gelmesinde %100 oranında asli kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsünün ise kusursuz olduğu, davacı ya ait araçta 20.000,00 TL değer kaybı meydana geldiği, davacı vekilince değer kaybı talebini 19.000,00 TL olarak ıslah etmesi nedeniyle taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne, 19.000,00 TL değer kaybı tazminatının davalılar … ve … ’tan kaza tarihinden itibaren, davalı sigortadan 09.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müteselsilen alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … A.Ş. vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı … A.Ş. vekili, dava konusu trafik kazasında sigortalı yana atfı kabil kusur bulunmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte, ZMMS poliçelerinde sigorta şirketlerinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı şekilde ve sigortalının kusuru ile orantılı olarak belirlendiğini, trafik kazasının meydana gelmesinde tüm kusurun sigortalı araç sürücüsüne ait olduğunun kabulünün hatalı olduğunu, kaza tespit tutanağında davacının sol şeritte ani manevra yapması neticesinde aracının sol arka tampon ve çamurluk kısımları ile çarptığının bu nedenle davacının %100 ve asli oranda kusurlu olduğunun tespit edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında hatalı hesaplama yöntemi kullanıldığını, Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları Eki uyarınca belirlenen yöntemin esas alınması gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar … ve … vekili, bilirkişi raporlarına karşı ileri sürdükleri itirazlarının dikkate alınmadığını, müvekkili … ‘ın %100 oranında asli kusurlu kabul edildiğini, kaza tespit tutanağı ve diğer davalı … A.Ş. tarafından alınan ekspertiz raporunda davacının %100 oranında kusurlu bulunduğunu, davacının sevk ve idaresindeki aracın sol şeride ani manevra yapması neticesinde kazanın meydana geldiğini, kaza üzerinden 7 ay sonra yapılan ve kazanın oluş şeklinin aydınlatılmasına hiçbir etkisi olamayacak keşfe dayanılarak düzenlenen raporda belirlenen kusur oranlarını kabul etmediklerini, kazadan 7 ay sonra işlek bir yolda lastik izinin kalmasının mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere değer kaybı miktarı, hasar yönünden yapılan tespitlerin ve aracın piyasa değerinin fahiş olarak belirlendiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeniyle davacının aracında oluşan değer kaybının karşı aracın ZMMS sigortacısı, işleteni ve sürücüsünden tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Kaza tespit tutanağında, davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile seyir halindeyken, kavşağa yaklaştığı esnada aynı istikamette orta şeritte seyreden davacının sevk ve idaresindeki … plakalı aracın sol şeride ani manevra yapması neticesinde, davacının aracının sol arka tampon ve çamurluk kısımları ile davalı sürücünün aracının sağ ön teker çamurluk ve tampon kısımlarına çarptığı, kazanın oluşumunda davacının KTK’nın 56/1a maddesini ihlal ettiğinden dolayı kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın kusurunun bulunmadığı tespit edilmiştir.
İlk derece mahkemesince trafik bilirkişisi ve makine mühendisinden oluşan heyetten alınan bilirkişi raporunda, davalı sürücünün bölünmüş yol yapısında olan bulvar üzerinde en sol şeritte seyri sırasında, kavşağa yaklaştığı sırada, orta şeride geçmek istediği esnada, orta şeritte kendisi ile aynı istikamette seyreden davacının sevk ve idaresindeki aracın sol arka kısımlarına kendi aracının sağ ön kısımları ile çarpması sonrasında, davacının direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu, sol şeride geçmesi ve aracının sol ön köşe kısımları ile orta refüje çarpması ile sonuçlanan maddi hasarlı trafik kazasında davalı sürücü …’ın %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacının ise kusurunun bulunmadığı tespit edilmiştir. Mahkemece Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 21.08.2019 tarihli raporda, olay mahallindeki lastik izleri, olay mahalli fotoğrafları ve araçların son konumları da dikkate alındığında, kaza esnasında davacıya ait … plakalı otomobilin sola ani şerit değiştirme manevrasının olmadığı, kazanın davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın arkadan çarpması sonucunda gerçekleştiği, davalı sürücünün kazanın meydana gelmesinde tam ve asli kusurlu olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Kaza tespit tutanağı ile bilirkişi raporu arasında kusur durumuna dair çelişki Adli Tıp Kurumu raporu ile giderilmiştir. Aksi sabit oluncaya kadar geçerli resmi belge niteliğinde olan trafik kaza tespit tutanağının aksinin ispatı her zaman mümkün olup, ATK raporuyla kaza tespit tutanağının aksi ispatlanmış olmakla, davalı …A.Ş. Vekili ile davalılar … ve … vekilinin kusur oranlarına ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Trafik kazasında zarar gören aracın hasarı onarılsa dahi onarımdan sonra aracın piyasa rayiç satış fiyatında düşüklük oluşacağı gerçeği karşısında, kaza nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybı gerçek zarar içinde değerlendirilir ve bu zarardan hem zarar veren işletenler hem de ZMSS şirketi sorumludur.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. (Yargıtay 17. HD’nin 03.12.2020 tarih 2019/6271 E. – 2020/8104 K.). Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Dava tarihinden sonra 19.06.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanunun 18. maddesiyle KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı olarak dikkate alınarak…. hesaplanır” ibareleri eklenmek suretiyle Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Böylelikle poliçe tarihi itibariyle ister eski genel şartlar ister yeni genel şartlar yürürlükte olsun Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra değer kaybı tazminatının yeni genel şartlara göre hesaplanması mümkün değildir. Değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınarak belirlenmelidir. (Yargıtay 17. HD’nın 07.03.2016 tarih ve 2015/15003 E.- 2016/2856 K.)
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan ATK ek raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, kusur, hasar ve değer kaybı bedelinin anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak tespit edilmesine, aracın hasarlı ve hasarsız ikinci el bedelinin piyasa rayiçlerine göre belirlenmesine, değer kaybı bedelinin ıslah dilekçesi doğrultusunda taleple bağlı olarak poliçe limiti dahilinde hüküm altına alınmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davalıların istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı …A.Ş. vekili ve davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı …A.Ş. yönünden alınması gerekli istinaf karar harcı olan 1.297,89 TL’nin peşin alınan 1.298,08 TL’den mahsubu ile bakiye 0,19 TL harcın talep halinde davalı A.Ş.’ye iadesine,
3-Davalılar … ve … yönünden alınması gerekli istinaf karar harcı olan 1.297,89 TL’den peşin alınan 324,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 973,39 TL harcın davalılar … ve …’tan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davalılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15.09.2023