Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1989 E. 2023/1059 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1989
KARAR NO : 2023/1059

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.10.2019
NUMARASI : 2017/478 E. 2019/1084 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
DAVA TARİHİ : 24.07.2017
BİRLEŞEN İZMİR 2.ATM’NİN 2018/688 E. SAYILI DOSYASINDA
DAVANIN KONUSU : Tazminat
DAVA TARİHİ : 04.06.2018
KARAR TARİHİ : 13.07.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.07.2023

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.10.2019 tarih 2017/478 E. 2019/1084 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA : Davacı vekili, davalı sigorta şirketleri nezdinde İMMS ve ZMMS ile sigortalı aracın karıştığı kazada davacının aracının zarar görerek hasara uğradığını, davalılar tarafınfan sigortalı aracın kusurlu olduğunu, hasarın 38.200,14-TL değer kaybının ise 84.000,00-TL olarak tespit edildiğini, yapılan başvuruya rağmen zararın karşılanmadığını, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile belirsiz alacak davası olarak asıl davada 20.000,00-TL’nin davalı ZMM sigortacısından birleşen davada 200,00-TL’nin ise davalı İMM sigortacısıdan dava tarihinden işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesi dava ve talep etmiş, yargılama sırasında asıl dava değerini 22.600,00-TL hasar 8.400,00-TL değer kaybı olarak, birleşen dava değerini ise 15.600,14-TL olarak artırmıştır.
CEVAP : Davalı … Sigorta A.Ş vekili, sigortalı aracından davalı nezdinde İMMS poliçesi ile sigortalı olduğunu, davalının sorumluluğunun doğması için ZMM sigorta limitinin tüketilmesi gerektiğini, davacı tarafından yaptırılan tespitin gerçek zararın üzerinde olduğunu, yeniden rapor alınması gerektiğini, araçta değer kaybı oluşmayacağını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ile davalılar tarafından sigortalı racın karıştığı kazada sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu, davacının kusurunun bulunmadığı, araçta 38.200,14-TL hasar meydana geldiği, zmms genel şartları ekinde belirlenen formülasyona göre hesaplama yapıldığında değer kaybının oluşmadığı, piyasa rayiçlerine göre yapılan hesaplamada ise 8.400,00-TL değer kaybı oluştuğu, bir kez ıslah yoluna başvurabileceği belirtilerek; asıl davanın kısmen kabulü ile 22.600,00-TL hasar bedelinin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, birşelen davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, verilen iki dilekçe tamamlama dilekçesi olduğunu, tamamlama dilekçelerinden birisi asıl dava yönünden, diğeri ise birleşen dava yönünden sunulduğunu, piyasa koşullarına göre davacının aracında 8.400,00-TL değer kaybı oluştuğunu, davalının raporlara süresinde itiraz etmediğini, ihtiyari mali sorumluluk sigortasının zorunlu mali sorumluluk sigortası hadlerinin üzerinde kalan kısmı kapsadığını, araçta 38.200,14-TL hasar ve 8.400,00-TL değer kaybı olmak üzere toplam 46.200,14-TL zarar oluştuğunu, ZMMS sigorta teminat haddini 15.200,14-TL aşıldığını, asıl ve birleşen davanın tam kabulünün gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Asıl ve birleşen dava, trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan hasarın ZMMS ve İMMS kapsamında tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle asıl davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan maddi zarardan davalı sigorta şirketi, işleten sıfatına haiz sigortalı araç maliki ile araç sürücüsünün, sürücünün kusuru oranında sorumlu oldukları amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’ nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K. )
3. Motorlu Kara Taşıt Araçları İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının 1. maddesine göre ise, sigortacı, zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçe limitinin dışında (üstünde) kalan miktardan başlayıp, ihtiyari mali sorumluluk sigortası teminat limitine kadar sorumludur. Bahse konu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere işletenin sorumluluğunu zorunlu mali mesuliyet trafik sigortası hadlerinin üzerinde kalan kısmının poliçede yazılı hadlere kadar teminat altına alan sigorta türüdür. Zorunlu mali trafik sigortacısı ve ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından sıralı bir sorumluluk benimsenmiştir. ( Yargıtay 17. HD’nin 08.12.2020 tarih ve 2019/1797 E. – 2020/8207 K.).Bahse konu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, yasa koyucu trafik sigortacısı ve ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk değil, sıralı bir sorumluluk öngörmüştür. ( Yargıtay 17. HD’nin 08.12.2020 tarih ve 2019/1797 E. – 2020/8207 K. ) Somut olayda davalı … Sigorta şirketi kazaya neden olan aracın ihtiyari mali mesuliyet (İMSS) sigortacısı olup, olay tarihi itibariyle davalı sigortanın, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısının limitini aşan kısımdan (ve temin ettiği İMSS poliçe limiti dahilinde sınırlı olarak) sorumlu olacağı açıktır.
4. Sigorta şirketi, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumludur ve kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigorta şirketi tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Bir başka ifade ile zararın poliçe kapsamı dışında kaldığı hususunda ispat külfeti üzerinde davalı sigorta şirketindedir. Sigorta şirketinin, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığını somut deliller ile ispat etmesi gerekir. Eldeki dava dosyasına konu somut olayda, aksi ispat edilinceye kadar geçerli resmi belge niteliğinde olan kaza tespit tutanağı ile sigorta şirketi tarafından sunulan deliller ve hasar dosyası içeriğinden zararın poliçe kapsamı dışında kaldığı hususunun davalı sigorta şirketleri tarafından ispat edilemediğinin anlaşılması karşısında, sigorta şirketlerinin davacının oluşan gerçek zararından sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
5. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, hasarın anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilememesine, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davacının aşağıda belirtilen hususlar dışındaki sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
6. Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. (Yargıtay 17. HD’nin 03.12.2020 tarih 2019/6271 E. -2020/8104 K.). Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Dava tarihinden sonra 19.06.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanunun 18. maddesiyle KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı olarak dikkate alınarak…. hesaplanır” ibareleri eklenmek suretiyle Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Böylelikle poliçe tarihi itibariyle ister eski genel şartlar ister yeni genel şartlar yürürlükte olsun Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra değer kaybı tazminatının yeni genel şartlara göre hesaplanması mümkün değildir. Değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınarak belirlenmelidir. (Yargıtay 17. HD’nın 07.03.2016 tarih ve 2015/15003 E.- 2016/2856 K.)
7. 6100 Sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasının düzenleyen 107. madde hükmüne göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Dava dilekçesinin istem kısmında, davanın açıkça belirsiz davası olarak açıldığının belirtilmemiş olması, açılan davanın kısmi dava olduğunun kabulü için yeterli olmayıp, dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirilerek, davanın niteliği belirlenmelidir. Hukuki nitelendirme mahkemeye ait olup bir davanın belirsiz alacak davası mı kısmi dava mı olduğu mahkemece tespit edilmelidir. Mevcut yasal düzenlemeler karşısında zararın tazmini amacı ile ister kısmi, ister tam eda veya belirsiz alacak davası açılsın, dava açmakta her zaman hukuki yarar bulunmaktadır. ( Yargıtay 11. HD’nin 21.06.2022 tarih ve 2021/4318 E. – 2022/5118 K. )
8. Belirsiz alacak davasında davacı, alacağının tam ve kesin olarak belirlenmesinden sonra HMK’nın 107.maddesine dayalı olarak bir kez alacağını artırabilir.Ayrıca davasını HMK’nın 176. ve devamı maddelerine göre bir kezde ıslah edebilir.( Yargıtay 17. HD’nin 04.11.2019 tarih ve 2017/2842 E. – 2019/10129 K. )
9. Yukarıda izah edildiği üzere, değer kaybı yönünden davalı sigorta şirketleri davacıya ait aracının kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki piyasa rayiç değeri arasındaki fark üzerinden poliçe kapsamında poliçe limiti ile sorumludur. Yine, belirsiz alacak davası niteliğindeki asıl ve birleşen davalarda dava değeri bir kez artırabileceği gibi bir kezde ıslah edebilir. Bunun ötesinde davacı 25.10.2018 havale tarihli dilekçesi ile asıl dava yönünden, 22.01.2019 tarihli dilekçesiyle ise birleşen dava yönünden dava değerini artırmıştır. Davaların birleşmesi halinde birleşen dava mevcudiyetini korur. Asıl davanın ıslah edilmiş olması birleşen davanın ayrıca ıslah edilmeyeceği veya bir başka ifadeyle davanın ikinci kez ıslah edildiği anlamına gelmez. Birleşen davada, asıl davaya bağlı olmaksızın dava değeri artırılabilir. Bu çerçevede, davacın talebi doğrultusunda davacının aracında oluşan 38.200,14-TL hasar 8.400,00-TL değer kaybı olmak üzere toplam 46.200,14-TL zarara ilişkin olarak asıl dava yönünden ZMMS poliçe limiti olan 31.000,00-TL, birleşen dava yönünden ise aşan miktar olan 15.600,14-TL yönünden davalıların sorumluluğu cihetine gidilmesi gerekirken aksi şekilde verilen kararda isabet bulunmamaktadır. Bu itibarla, belirtilen hususlar yönünden davacının istinaf başvurusu yerindedir.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca açıklanan nedenlerle istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine, yerinde olmayan sair istinaf itirazlarının ise reddine, karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.10.2019 tarih ve 2017/478 E. 2019/1084 K. Sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Kaldırılan kararın yerine geçmek üzere yeniden hüküm tesisi ile;
Asıl davanın KABULÜ ile 31.000,00-TL’nin dava tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte ( poliçe limiti olan 31.000,00-TL’yi aşmamak kaydı ) davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Birleşen davanın KABULÜ ile 15.600,14-TL’nin dava tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte ( poliçe limiti olan 50.000,00-TL’yi aşmamak kaydı ) davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
Asıl dava yönünden;
Alınması gerekli 2.117,61-TL harçtan peşin alınan 341,55-TL ile 187,85-TL ıslah harcının mahsubuyla bakiye 1.588,21-TL’nin davalı taraftan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafça peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan toplam 529,40-TL’nin davalı taraftan tahsiliyle davacı tarafa verilmesine,
Davacı davayı vekil ile takip ettiğinden kabul edilen miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalı taraftan tahsiliyle davacı tarafa verilmesine,
Davacı tarafça yapılan ilk masraf 36,00-TL, posta giderleri 270,58-TL, Adli Tıp Kurumu fatura bedeli 464,50-TL olmak üzere toplam 771,08-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsiliyle davacı tarafa verilmesine,
Davacı tarafça yatırılan gider avansının bakiyesinin karar kesinleştiğinde ilgili taraflara iadesine,
İzmir 6. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/140 D.iş dosyasından yapılan yargılama gideri için davacı talebi ile bağlı kalınarak 475,00-TL masraf, 300,00-TL vekalet ücreti olmak üzere 775,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Birleşen dava yönünden;
Alınması gerekli 179,90-TL harçtan peşin alınan 35,90-TL ile 263,00-TL ıslah harcının mahsubu ile fazla alınan 119,00-TL’nin davacıya iadesine,
Davacı tarafça peşin ve ıslah harcı olarak yatırılan toplam 298,90-TL’nin davalı taraftan tahsiliyle davacı tarafa verilmesine,
Davacı davayı vekil ile takip ettiğinden kabul edilen miktar üzerinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalı taraftan tahsiliyle davacı tarafa verilmesine,
Davacı tarafça yapılan ilk masraf 35,90-TL başvuru harcı, 5,20-TL vekalet harcı, 42,00-TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 83,10-TL yargılama giderinin davalı taraftan tahsiliyle davacı tarafa verilmesine,
Karar kesinleştiğinde bakiye avansın yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuranın ödediği istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 297,20-TL istinaf yoluna başvuru harcı, 41,00-TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 338,20-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 13.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.