Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1963 E. 2023/1083 K. 14.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1963
KARAR NO : 2023/1083

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10.12.2019
NUMARASI : 2017/144 E. – 2019/1365 K.

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 14.07.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 17.07.2023

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.12.2019 tarih 2017/144 E. – 2019/1365 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 01.01.2015 tarihinde müvekkili şirket tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanan, davalı şirkete ait … aracın alkollü sürücü dava dışı …’in sevk ve idaresinde iken … plakalı araca çarpıp kaçtığını, devriye gezen polislerin kaza yapan şahısların Kozağaç meydanında park edip kavga ettiklerini görmeleri üzerine şahıslar hakkında işlem yapmak üzere polis merkezine intikal ettirildiklerini, yapılan alkol muayanesinde sürücü …’in 1,09 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, karşı araçta 3.878,00 TL hasar oluştuğunu, bu tutarın … plakalı araç sigortacısı … Sigortaya 29.04.2015 tarihinde ödendiğini, davalı sigorta sürücüsünün 1,09 promil alkollü araç kullanması nedeniyle rücü haklarının doğduğunu, alacağın tahsili amacıyla İzmir 22. İcra Müdürlüğünün 2016/16367 E. sayılı dosyasında icra takibi başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirketin kaza ile ilgisinin bulunmadığını, … plakalı aracın kira sözleşmesi ile dava dışı … Şti’ne kiraya verildiğini, müvekkilinin işleten konumunda olmadığını, husumet itirazlarının olduğunu, kaza ile ilgili olarak kusur oranları, mali sonuç ve sorumluluklar açısından da itirazları olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ilk derece mahkemesince sigortacı, otomotiv uzmanı ile nöroloji uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden alınan raporda davalıya ait aracı kullanan dava dışı …’in %100 oranında kusurlu olduğu, hasar gören … plakalı araç sürücüsünün ise kazada kusurunun bulunmadığı, sürücü …’in kaza sırasında 1.16 promil alkollü olduğu, kazanın meydana gelmesinde salt etkili olduğu, davacı sigorta şirketinin hasar gören… plakalı araç için 29.04.2015 tarihinde 3.878,00 TL hasar ödemesi yaptığı, bilirkişi tarafından kaza nedeniyle … plakalı araçta yedek parça, işçilik ve KDV dahil 3.878,95 TL’lik hasar meydana geldiği, bu zararın poliçe limiti ile uyumlu olduğu, 3.878,00 TL’lik ödemenin ödeme tarihi ile takip tarihi arasındaki 581 günlük işlemiş yasal faizinin 563,27 TL olduğu, ancak takipte belirlenen bu bedelden daha az miktarda faiz talep edildiği, davalı vekili her ne kadar cevap dilekçesinde aracın uzun süreli kira sözleşmesi ile ihbar olunan şirkete kiralandığını iddia etmiş ise de, cevap dilekçesinin ekine araç kiralama sözleşmesinin fotokopisinin eklenmediği, sözleşmenin UYAP kayıtlarında da bulunmadığı, 15.01.2018 tarihli celsenin 3 nolu ara kararı gereği davalı tarafa sunmadığı delillerini ibraz etmesi için HMK’nun 140/5 maddesi uyarınca verilen 2 haftalık kesin sürede de bu sözleşme dosyaya sunulmadığından bu yöndeki savunmasına itibar edilmediği, kaldı ki davacı sigorta şirketinin davalı sigorta ettirene karşı bu davayı açarak trafik kazası sonucu zarara uğrayan 3. kişiye ödediği tazminat miktarını istediği, böylece taraflar arasındaki sözleşme olan poliçeye dayandığı, bu durumda davalı tarafın aracını 3. bir kişiye uzun süreli kiraya vermesinin davalının sözleşmesel sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle, davanın kabulüne, davalının icra takibine itirazının 3.878,00 TL asıl alacak, 560,34 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 4.438,34 TL üzerinden iptaline, koşulları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından, ihbar olunan … Şti’ne kiraya verildiğini, aracın kira süresi boyunca kullanılmak üzere bu şirkete teslim edildiğini, müvekkili şirketin KTK’nın 3. maddesi kapsamında işleten sıfatı mevcut olmadığından, dava konusu zarardan da sorumluluğunun bulunmadığını, müvekkili şirkete ait ticari defter ve fatura kayıtları incelendiğinde, dava konusu kazaya karışan aracın uzun süreli olarak ihbar olunan firmaya kiralandığı, kaza tarihinde aracın kiracı firmanın fiili hakimiyetinde olduğu ve davalı müvekkil şirketin araca müdahale imkanının bulunmadığının ortaya çıkacağını, ilk derece mahkemesi tarafından, kira ilişkisinin gerçekliğinin araştırılmadığını, vergi dairesi müdürlüğünden sözleşmeye ilişkin damga vergisi bilgilerinin sorulmadığını, ticari defter ve kiralama faturaları üzerinde kira ilişkisinin tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE: Dava, davacı tarafından ZMMS poliçesine istinaden hak sahibine ödenen hasar tazminatının sigortalı araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle, davacının sigortalısı olan davalıdan tahsiline yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Poliçe Genel Şartlarının B.4/2 maddesinde “Ödemede bulunan sigortacı, sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre, tazminatın kaldırılmasını veya azaltılmasını sağlayabileceği oranda sigorta ettirene rücu edebilir” hükmü mevcuttur. Şu halde, davacı sigortacı söz konusu davayı ancak kendisiyle sözleşme yapan akidine karşı açabilecektir. Husumet kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece re’sen gözetilmesi gerekir.
Somut olayda davacı sigorta şirketi, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi kapsamında 3. kişiye ödediği tazminatın, malik … A.Ş.’den tazminini talep etmiştir. Davacı sigorta şirketi ile davalı sigortalı …A.Ş. arasındaki sigorta sözleşmesinde ihbar olunan kiracının taraf olmaması nedeniyle, sigorta şirketinin ancak kendi akit yaptığı kişiye karşı rücu hakkı bulunduğu gözetilerek, işin esasına girilip toplanan delillere göre karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. (Yargıtay 4. HD 02.03.2022 tarihli 2021/21270 E. 2022/3730 K.; 17. HD 16.05.2019 tarihli 2016/8353 E. 2019/6270 K. sayılı ilamları)
2918 sayılı KTK.nun 48. maddesinde; alkollü içki alması nedeniyle güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu ifade edilmiştir. Yine Zorunlu Mali Mesuliyet Sorumluluk Genel Şartlarının B.4-d maddesinde; tazminatı gerektiren olay işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin veya motorlu aracın hatır için karşılıksız olarak kendilerine verilen kişilerin uyuşturucu veya keyif verici maddeler almış olarak aracı sevk ve idare etmeleri esnasında meydana gelmiş veya olay yukarıda sayılan kişilerin alkollü içki almış olmaları nedeniyle aracı güvenli sürme yeteneklerini kaybetmiş bulunmalarından ileri geliyorsa sigortacının sigorta ettirene rücu hakkı olduğu açıklanmıştır.
İlk derece mahkemesince bir sigorta uzmanı, bir nörolog ve bir otomotiv bilirkişiden oluşan heyetten alınan bilirkişi raporunda, davalı şirkete ait … plakalı aracın sürücüsü dava dışı …’in sevk ve idaresinde iken, aynı yönde seyir halindeki dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarptığı, davalı şirkete ait araç sürücüsü …’in kaza saatinde 1,16 promil alkollü olduğu, kazanın meydana gelmesinde %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, karşı araç sürücüsünün ise kusurunun bulunmadığı, sürücüdeki bu derece alkolün kazanın oluşumunda salt etkili olduğu, karşı araçta oluşan hasar miktarının 2.879,25 TL yedek parça, 408,00 TL işçilik olmak üzere toplam KDV dahil 3.878,95 TL olduğu, kaza ile hasarın uyumlu olduğu, davacı sigorta şirketi tarafından 29.04.2015 tarihinde 3.878,95 TL ödeme yapıldığı hususunun banka dekontu ile sabit olduğu tespit edilmiş olup; bilirkişi raporunun denetime elverişli, usul ve yasaya uygun olduğundan, ilk derece mahkemesince hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 303,18 TL’den peşin alınan 75,80 TL’nin mahsubu ile bakiye 227,38 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 14.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.