Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1960 E. 2023/1055 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1960
KARAR NO : 2023/1055

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16.09.2020
NUMARASI : 2019/347 Esas 2020/308 Karar
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Ortaklık Çıkma, Ayrılma Akçesi ile Dağıtılmayan Kar Payının Tahsili İstemli)
KARAR TARİHİ : 13.07.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.07.2023

İzmir 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.09.2020 tarih 2019/347 Esas 2020/308 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacının davalı şirketin %47.5 ortağı olduğunu, şirketin yetkilisinin %5 oy sahibi …’nın 2019 yılında şirketin faaliyetine uygun olmadığı halde dört adet lüks araç satın aldığını, bu araçları rent a car a kiralayıp gelir elde etmesine rağmen şirket ile geliri paylaşmaması nedeniyle davacının bu gelirlerden mahrum kaldığını, buna karşılık araçların bütün giderlerinin ve vergilerinin şirket tarafından karşılandığını, şirket müdürünün şirkete ait çalışan kafeyi herhangi bir haklı sebep olmadan kapatması nedeniyle şirketin, elde edeceği yüksek düzeyde kârdan mahrum kaldığını, davacının bilgi almak amacıyla şirket merkezine alınmadığı gibi bilgi dahi verilmediğini, şirket müdürünün telefonda tehdit ve hakaretlerine maruz kaldığını, şirketten dışlanarak şirketle olan bağının zayıflatıldığını, şirket müdürü ile davacının ilişkilerinin çekilmez bir hal aldığını, şirketin iyi yönetilmeyerek zarara uğratılmasının ve kâr payının eksik verilmesinin davacının şirketten çıkması konusunda haklı sebepler olduğunu bildirmiş, davacının ortaklıktan çıkmasına, şimdilik 10.000,00-TL olmak üzere ayrılma akçesinin hesaplanarak davacıya ödenmesine, ayrıca ödenmeyen kâr paylarının hesap edilerek hak kazanıldığı günden itibaren işletilecek ticari faizi ile davalı şirketten tahsiline, şirketin mal varlığı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına ve şirkete yönetim, kabul edilmediği takdirde denetim kayyımı atanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, şirketin yönetiminin 09/11/2018 tarihinde devir alınmasından sonra maddi sıkıntılar nedeniyle şirketin çok fazla faaliyet gösteremediğini, dava dışı ortak …’nin hisselerin 950 adedini alması ile şirketin canlanmaya başladığını, gerçekte bu ortağın fiilen ortaklığının 2019 yılı başlarında gerçekleştiğini, araçların bedelinin davacı dışındaki diğer ortaklar tarafından ödendiğini, araçların ortağın yabancı uyruklu olması, bu nedenle kendi adına tescil edilememesi nedeniyle şirket adına alındığını, davacının bu araçlar için hiçbir ödeme yapmadığını, bu nedenle bu araçlarla ilgili bir taleple bulunmasının mümkün olmadığını, araçların davacı dışındaki ortaklar tarafından kullanıldığını, kiraya verilmesi iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, araçlardan gelir elde edilmediğini, şirketin faaliyetinin son bulmasının tek nedeninin davacının şirkete sermaye koymaması ve masraflara katılmaması olduğunu, davacı dışındaki diğer iki ortağın 02/01/2019 ve 16/07/2019 tarihleri arasında 189.252,00-TL ödeme yapmasına karşın davacının yaptığı ödemenin ise 18.603,00-TL olduğunu, davacının şirkete borçlu bulunduğunu, davacıdan defalarca talep edilmesine rağmen ödeme yapmaması üzerine son olarak 28/09/2019 tarihli ihtarnamenin çekildiğini, davacının şirket müdürü tarafından tehdit edildiği ve hakarete uğradığı iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, tersine şirket müdürünün tehdit ve hakaretlere maruz kaldığını, bu olaydan bir iki hafta sonra şirkete zorla girildiğinin tespit edildiğini, şirketin kapalı olması nedeniyle davacının içeriye alınmadığına ilişkin iddiasının hayal ürünü olduğunu, şirketin borçları nedeniyle işlettiği restoranın kapalı olduğunu, kira ve alınan malzemelerin parasının ödenmemesi nedeniyle icra takiplerinin yapıldığını, davacının şirkete ve diğer ortaklara borçlu bulunduğunu bildirmiş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı şirketin 18/04/2018 tarihinde dava dışı ortaklar tarafından 50.000,00-TL sermayeli olarak kurulduktan sonra davacının 26/10/2018 tarihinde şirketin %95 payını şirket müdürü …’nın %5 payını devralarak şirket ortağı oldukları, 17/04/2019 tarihinde ise davacının sahibi olduğu 1900 paydan 950 adedini …’ye devrettiği, 50.000,00-TL sermayeli şirketin dava tarihi itibariyle ortaklarının %47.5 payla davacı, %47.5 payla …, %5 pay ile … olduğu, yine 26/10/2018 tarihli genel kurul kararı ile ortak …’nın şirketi münferiden temsil etmeye yetkili müdür olarak seçildiği, 2018 yılının 43.328,56-TL zararla kapatılmasından sonra 2019 yılında da 182.168,91-TL zarar edilmesi nedeniyle şirket öz varlığının -225.495,61-TL borca batık olduğu, şirketin satın alınan araçlardan başka bir mal varlığının bulunmadığı, araçların ise 2019 yılında satın alınıp yine aynı yıl içinde bir kısmının üçüncü kişilere, bir kısmının ise ortak … adına satışlarının yapıldığı, davacının şirket hesabına toplam 61.454,75-TL ödeme yapıp kendisine 19.001,75-TL ödeme yapılması nedeniyle şirketten 42.453,00-TL alacaklı olup ortak …’nin şirkete toplam 259.708,00-TL ödeme yaptığı, buna karşılık 69.214,00-TL’sini tahsil ettiği ve şirketten 190.494,00-TL alacaklı bulunduğu, ortak …’nın ise 54.000,00-TL ödeme yaptığı ve bu miktarda alacaklı olduğu, şirket adına satın alınan araçların toplam aktif değerinin 622.510,77-TL olup şirket hesaplarından araçların satın alındığı şirket adına 394.383,50-TL ödendiği, bilirkişiler tarafından kalan 228.127,27-TL ödemenin şirket ortaklarının şahsi hesaplarından ödendiğinin ön görüldüğü, buna göre davacı tarafça bu miktarın bir bölümünün ya da tamamının ödendiği iddia edilerek bir belge sunulmadığından cevap dilekçesinin içeriğine göre araçların davacı dışındaki diğer ortakların kendi ödedikleri para ile kendi adlarına tescil için yasal imkan bulunmaması nedeniyle şahısları için satın alındığına ilişkin iddialarını doğrular olduğu, davalı şirket tarafından davacı tarafa keşide edilen 17/09/2019 tarihli ihtarname ile şirketin uğradığı zarar nedeniyle ödenmesi gereken masraflar için davacının payına düşen miktarın yatırılmasının talep edildiği, araçların kiralanıp gelir elde edildiğine dair bir delil elde edilemediği gibi davacının bu iddiasını kanıtlayamadığı birlikte değerlendirildiğinde davalı şirketin borca batık olup bir mal varlığının bulunmadığı gibi faaliyet yapamaz hale geldiği, davacı dışındaki ortakların davacıdan daha fazla miktarda şirketten alacaklarının bulunduğu anlaşılmakla, davacı tarafça ayrılma akçesi talep edilmiş ise de dağıtılacak bir ayrılma akçesi bulunmamakla davacının bu konudaki talebinin reddine, ancak şirket müdürlüğünün %5 pay sahibi ortak tarafından münferiden yapılmış olması, şirketin kurulduğu ve sonraki yıl üst üste zarar etmesi, davacı dışındaki diğer ortakların adlarına tescil için yasal imkan bulunmaması nedeniyle kendi şahısları için satın aldıkları araçların şirket adına satın alınıp daha sonra satış işlemleri yapılması niteliğindeki işlemlerin şirketin faaliyet amacına uygun olmaması, şirketin işletiminde bulunan restoranın çalıştırılamaması, dava dilekçesi ve cevap dilekçesine göre davacı ile diğer ortaklar arasında soruşturmaya intikal eden geçimsizlik ve husumetlerin oluştuğu, kâr etmeyen ve amacına uygun olarak yönetilmeyen ve borca batık hale gelen şirkette davacının, diğer iki ortağın hisselerinin davacıdan daha fazla oranda olduğu ve diğer iki ortağın birlikte hareket ettiği göz önünde tutularak davacının ortak olarak devam etmesinin kendisinden beklenemeyeceği, bu durumun T.T.K.’nun 638 (2) maddesinde haklı sebep oluşturduğu anlaşılmakla davanın ortaklıktan çıkma istemi yönünden kabulü ile; TTK’nun 638 (2) maddesi uyarınca davacının, ortağı olduğu …’nün merkez … sicil numarasında kayıtlı … Şirketi’nin ortaklığından çıkmasına izin verilmesine, kararın ticaret sicilinin tescil ve ilanına, davanın ayrılma akçesi ile dağıtılmayan kar payı ödenmesi yönünden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davalı … şirketin % 47.5, şirket müdürü … (…) şirketin % 5 ve … (…) şirketin % 47.5 hissedarı olduğunu, şirketin yetkilisi %5 oy sahibi … 2019 yılında şirketin faaliyetine uygun olmadığı halde dört adet lüks araç satın alarak dava dilekçesinde bilgileri yazılan bu araçları rent a car’a kiralayıp gelir elde etmesine rağmen şirket ile elde edilen bu geliri paylaşmadığı, bu nedenle davacının gelirlerden mahrum kaldığını, davacı bilgi almak amacıyla şirket merkezine alınmadığı gibi kendisine bilgi dahi verilmediğini, şirket müdürünün telefonda tehdit ve hakaretlerine maruz kaldığını ve şirketten dışlanarak şirketle olan bağının zayıflatıldığını, yerel mahkeme tarafından talebinin kabulüne karar verildiğini, ancak, ikinci talepleri olan kâr payı tahsili istemine ilişkin, yerel mahkemece bu talebin hukuka, esasa ve usule aykırı olarak reddine karar verdiğini, ayrıca bilirkişiler tarafından yapılan incelemede davalı şirketin kurulduğu yıl ve ertesi yıl üst üste zarar edip borca batık hale geldiğini, dağıtılacak bir kâr elde etmediği tespit edildiği belirtilse bile bu tasarrufların şirket müdürü tarafından kasıtlı bir şekilde resmiyette öyle gösterilerek davacıdan para kaçırmak kastıyla yapıldığının raporda göz ardı edildiğini, yeterince araştırma yapılmadan aslında işlemleri yapmasındaki kastı açık olan şirket müdürünün kendisine ve diğer ortağa menfaat temin etmek amacıyla bu şekilde hareket ettiği açık iken raporda bu hususlara yer verilmediğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, TTK’nun 638 maddesi gereğince haklı sebeplere dayalı olarak şirket ortaklığından çıkma ve ayrılma akçesinin ödenmesi ile dağıtılması gerekmesine rağmen dağıtılmayan kâr payının tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın ortaklıktan çıkma istemi yönünden kabulüne, davanın ayrılma akçesi ile dağıtılmayan kar payı ödenmesi yönünden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Limited şirketler için uygulanan TTK’nın 638. maddesinde “(2) Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir”, TTK’nın 641. maddesinde de “Ortak şirketten ayrıldığı takdirde, esas sermaye payının gerçek değerine uyan ayrılma akçesini istem hakkını haizdir.” hükmü düzenlenmiştir.
Limited şirketler için yasada haklı nedenler açıkça belirtilmemiş ise de, ortaklık anlayışını ortadan kaldıran, bireysel çıkarlara yönelen, ortaklar arasında kişisel ve grupsal çıkarların ön plana çıktığı ve ortaklık amacının gerçekleşmesi olanağının bulunmadığı durumların varlığı halinde haklı nedenlerin oluştuğunun kabulü gerekir. Ancak, haklı nedenlerle çıkma davası açılabilmesi için, davacı ortağın/ortakların, haklı nedenlerin ortaya çıkmasında kendilerinin eylem ve işlemlerinin katkısının bulunmaması, diğer bir anlatımla çıkmaya dayanak gösterilen haklı nedenlerin kendisinden kaynaklanmayan nedenler olduğunun kanıtlanması gerekir. Hiç kimse kendi eylem ve işlemlerine dayanarak kendi lehine sonuç çıkaramaz ilkesi de bunu gerektirmektedir. (Yargıtay 11. HD 11.06.2014 tarih 2014/6309 E, 2014/11166 K sayılı kararı).
TTK’nın 638. maddesi gereğince açılan limited şirket ortaklığından çıkma istemine ilişkin davayı ortak, haklı sebeplerin varlığı halinde açabilir. TTK’nın “Bilgi alma ve inceleme” başlıklı 614/(1) ve (2) bentleri uyarınca, her ortak, müdürlerden, şirketin bütün işleri ve hesapları hakkında bilgi vermelerini isteyebilir ve belirli konuda inceleme yapabilir. Genel kurul, bilgi alınmasını ve incelemeyi haksız yere engellerse, ortağın istemi üzerine mahkeme bu hususta karar verir. (Yargıtay 11. HD 2015/8665 E. 2016/3695 K. sayılı ilamı)
İDM tarafından tarafların delillerinin toplanıldığı, ticaret sicili kayıtlarının celbedildiği, davalı şirketin ticari defter ve kayıtları da incelenmek suretiyle dosyanın SMM ve ticaret hukuku kürsüsünden seçilen öğretim üyesinden oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek, bilirkişi heyet raporu alındığı, incelenen bilirkişi heyet raporunun dosya kapsamına uygun, hükme esas almaya elverişli ve yeterli mahiyette tanzim edildiği görülmüştür.
Davalı şirketin 18/04/2018 tarihinde dava dışı ortaklar tarafından 50.000,00-TL sermayeli olarak kurulduktan sonra davacının 26/10/2018 tarihinde şirketin %95 payını şirket müdürü …’nın %5 payını devralarak şirket ortağı oldukları, 17/04/2019 tarihinde ise davacının sahibi olduğu 1900 paydan 950 adedini …’ye devrettiği, 50.000,00-TL sermayeli şirketin dava tarihi itibariyle ortaklarının %47.5 payla davacı, %47.5 payla …, %5 pay ile … olduğu, yine 26/10/2018 tarihli genel kurul kararı ile ortak …’nın şirketi münferiden temsil etmeye yetkili müdür olarak seçildiği, 2018 yılının 43.328,56-TL zararla kapatılmasından sonra 2019 yılında da 182.168,91-TL zarar edilmesi nedeniyle şirket öz varlığının -225.495,61-TL borca batık olduğu, şirketin satın alınan araçlardan başka bir mal varlığının bulunmadığı, araçların ise 2019 yılında satın alınıp yine aynı yıl içinde bir kısmının üçüncü kişilere, bir kısmının ise ortak … adına satışlarının yapıldığı, davacının şirket hesabına toplam 61.454,75-TL ödeme yapıp kendisine 19.001,75-TL ödeme yapılması nedeniyle şirketten 42.453,00-TL alacaklı olup ortak …’nin şirkete toplam 259.708,00-TL ödeme yaptığı, buna karşılık 69.214,00-TL’sini tahsil ettiği ve şirketten 190.494,00-TL alacaklı bulunduğu, ortak …’nın ise 54.000,00-TL ödeme yaptığı ve bu miktarda alacaklı olduğu, şirket adına satın alınan araçların toplam aktif değerinin 622.510,77-TL olup şirket hesaplarından araçların satın alındığı şirket adına 394.383,50-TL ödendiği, bilirkişi raporunda kalan 228.127,27-TL ödemenin şirket ortaklarının şahsi hesaplarından ödendiğinin ön görüldüğü, buna göre davacı tarafça bu miktarın bir bölümünün ya da tamamının ödendiği iddia edilerek bir belge sunulmadığından cevap dilekçesinin içeriğine göre araçların davacı dışındaki diğer ortakların kendi ödedikleri para ile kendi adlarına tescil için yasal imkan bulunmaması nedeniyle şahısları için satın alındığına ilişkin iddialarını doğrular olduğu, davalı şirket tarafından davacı tarafa keşide edilen 17/09/2019 tarihli ihtarname ile şirketin uğradığı zarar nedeniyle ödenmesi gereken masraflar için davacının payına düşen miktarın yatırılmasının talep edildiği, araçların kiralanıp gelir elde edildiğine dair bir delil elde edilemediği gibi davacının bu iddiasını kanıtlayamadığı değerlendirilmiştir.
Yerel Mahkemece davalı şirketin borca batık olup bir mal varlığının bulunmadığı gibi faaliyet yapamaz hale geldiği, davacı dışındaki ortakların davacıdan daha fazla miktarda şirketten alacaklarının bulunduğu, her ne kadar davacı tarafça ayrılma akçesi talep edilmiş ise de dağıtılacak bir ayrılma akçesi bulunmamakla davacının bu konudaki talebinin reddine, ancak şirket müdürlüğünün %5 pay sahibi ortak tarafından münferiden yapılmış olması, şirketin kurulduğu ve sonraki yıl üst üste zarar etmesi, davacı dışındaki diğer ortakların adlarına tescil için yasal imkan bulunmaması nedeniyle kendi şahısları için satın aldıkları araçların şirket adına satın alınıp daha sonra satış işlemleri yapılması niteliğindeki işlemlerin şirketin faaliyet amacına uygun olmaması, şirketin işletiminde bulunan restoranın çalıştırılamaması, dava dilekçesi ve cevap dilekçesine göre davacı ile diğer ortaklar arasında soruşturmaya intikal eden geçimsizlik ve husumetlerin oluştuğu, kâr etmeyen ve amacına uygun olarak yönetilmeyen ve borca batık hale gelen şirkette davacının, diğer iki ortağın hisselerinin davacıdan daha fazla oranda olduğu ve diğer iki ortağın birlikte hareket ettiği göz önünde tutularak davacının ortak olarak devam etmesinin kendisinden beklenemeyeceği, bu durumun T.T.K.’nun 638 (2) maddesinde haklı sebep oluşturduğu kanaatine varılarak davanın ortaklıktan çıkma istemi yönünden kabulüne, ancak davanın ayrılma akçesi ile dağıtılmayan kar payı ödenmesi yönünden reddine yönelik verilen kararda davacının ileri sürdüğü hususlara yönelik sorumluluk davası açabileceği değerlendirilmekle, herhangi bir usul ve yasaya aykırılık tespit edilmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL maktu harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 13.07.2023