Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1953 E. 2023/1006 K. 06.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1953
KARAR NO : 2023/1006

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03.03.2020
NUMARASI : 2017/109 E. – 2020/193 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 06.07.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 06.07.2023

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.03.2020 tarih 2017/109 E. – 2020/193 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı sigorta şirketi vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalıların maliki ve ZMM sigortacısı olduğu aracın karıştığı trafik kazası neticesinde davacının yaralandığını, olay nedeni ile maddi ve manevi zarara uğradığını, davalıların zararı karşılama yükümlülüğü bulunduğunu, kusurun karşı tarafta olduğunu, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 4.000,00-TL maddi, 10.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı …, meydana gelen kazada davacının hafif şekilde yaralandığını, davacının şikayetçi olmadığını, olayın üzerinden uzunca zaman geçtikten sonra davanın açıldığını, kazaya davacının sebebiyet verdiğini, davacının bulunduğu motorun ışıklarının yanmadığını, üzerinde üç kişi olduklarını, evraklarının olmadığını, kazadan sora ihtiyaçları olup olmadığı için kendisini ziyarete gittiğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep edilmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, dava dilekçesinde kaza tarihi, araç plakası gibi bilgi bulunmadığını, davalının belirlenecek gerçek zarardan sigortalısının kazadaki kusur oranına isabet eden oranda ve poliçe limiti ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, geçici işgöremezlik, tedavi giderleri ve manevi tazminattan sorumlu olmadığını, kusur oranlarının tespit edilmesi gerektiğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep edilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, meydana gelen kazada davacının yaralandığı, davalı …’un % 100 oranında kusurlu olduğu, davacının kaza nedeniyle 6 ay süre ile geçici % 14 oranında kalıcı işgöremez hale geldiği, 1.341,28-TL geçici, 52.047,61-TL kalıcı işgöremezlik zararının oluştuğu, davalıların bu zarardan birlikte sorumlu oldukları, tespit edilen tazminat miktarının kaza tarihi itibariyle poliçe teminat limiti içinde kaldığı, belirtilerek; davanın kısmen kabulü ile toplam 53.388,89-TL maddi 5.000-TL manevi tazminatın tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı sigorta şirketi tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı sigorta şirketi vekili, bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, davacının ehliyeti bulunmadığını, ehliyetsiz olan davacının kazanın oluşumunda kusuru bulunduğundan tazminat talep etme hakkı bulunmadığını, ortak kusur indirimi yapılması gerektiğini, hesap raporunun aktüerya bilirkişisi tarafından hazırlanmadığını, maluliyet tazminatı hesabında iratların peşin irat formülleri kullanılması gerektiğini, fazla hesaplama yapıldığını, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, işletenin hukuki sorumluluğu ve ZMMS poliçesi kapsamında trafik kazası nedeni ile davacıların maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan zarardan davalı sigorta şirketi ile işleten sıfatına haiz araç maliki ve sürücünün, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’ nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K.)
3. Davalıların sorumluluğunun belirlenebilmesi için olayın oluşumunda tarafların mevcut kusur durumun tespiti önem arzeder. Bu kapsamda, dosyaya kazandırılan açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli bilirkişi raporu ile olaya ilişkin belirlenen maddi olgular çerçevesinde, oluş şekline uygun düşecek biçimde, taraflara kusur atfını gerektiren sebeplerin somut olarak açıklanması suretiyle, kusur değerlendirilmesi yapılarak, sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında asli kusurlu, davacı araç sürücüsünün ise kusursuz olduğunun tespitinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
4. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur, Borçlar Kanunu’nun 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun, zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılması da gerekebilecektir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir def’i olmadığından, mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir. Sürücünün ehliyetsiz olması sürüş ve trafik akışı kusurlarından olmayıp, hâkim tarafından tazminattan indirim sebebi olarak kabul edilecek hususlardandır. Ancak, bu şekilde müterafik kusur indirimi yapılabilmesi için kazanın oluşumda ehliyetsiz araç kullnımının etkisinin olması gerekir. Tüm dosya kapsamından davcının ehliyetsiz olmasının kazanın meydana gelmesinde etkili olduğu ispat edilememiştir. Bu hususun karar gerekçesinde tartışılmaması yerinde değil ise de sonuç itibariyle müterafik kusur olgusunun varlığı ıspatlanamadığından belirlenen tazminattan müterafik kusur nedeniyle indirim yapılmamasında bir isabetisizlik bulunmamaktadır. ( Yargıtay 4. HD’nin 17.03.2022 tarih ve 2021/11498 E. – 2022/5233 K.)
5. Tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda 1931 tarihli PMF cetvellerine göre saptanmakta ise de gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle TRH 2010 yaşam tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi güncel veriler ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olduğundan tazminat hesaplamasında TRH 2010 yaşam yönteminin kullanılması gerekir. ( Yargıtay 4. HD’nın 03.01.2022 tarih ve 2021/9412 E – 2022/3622 K., 17. HD’nin 23.03.2021 tarih ve 2020/6173 E. – 2021/3121 K.) Aynı şekilde, yeni genel şartlar zamanında düzenlenen poliçelerde yeni genel şartlardaki hesaplama tekniği uygulanamayacağı için tazminat hesabında eski uygulamalardaki gibi progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi icap etmektedir. (Yargıtay 17. HD’nin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 E. – 20121/1848 K. ) TRH 2010 yaşam tablosundaki ömür sürelerinin PMF 1931 yaşam tablosundaki ömür sürelerine göre daha uzun olduğu bilinen bir gerçek olup, TRH 2010 yaşam tablosu zarar gören yararınadır. Dolayısıyla, PMF yaşam esas alınarak yapılan hesaplama tazminat sorumlularının lehine olduğundan bu husus istinaf kanun yoluna başvuran davalının sıfatına göre sonuca etkili değildir.
6. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, kusurun anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak tespit edilmesine, tazminatın asgari ücret üzerinden progresif rant yöntemi esas alınarak hesaplanmasına, tazminattan indirim yapılmasını gerektir davacıya atfı kabil müterafik kusur bulunmamasına, tazminatın teminat limiti dahilinde hüküm altına alınmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davalının istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … Anonim Şirketi’nin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı sigorta şirketi yönünden alınması gerekli istinaf karar harcı olan 3.646,99-TL’den peşin alınan 857,35-TL’nin mahsubu ile bakiye 2.789,64-TL harcın davalı sigorta şirketinden alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı sigorta şirketi tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 06.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.