Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1918 E. 2023/1010 K. 07.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1918
KARAR NO : 2023/1010

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18.06.2020
NUMARASI : 2017/1380 E. 2020/313 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 07.07.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 07.07.2023

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.06.2020 tarih 2017/1380 E. 2020/313 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … San. Tic. A.Ş vekili ve davalı … A.Ş vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalıların maliki ve ZMM sigortacısı olduğu beton mikserinin pompasının patlaması nedeniyle davacıya ait araçta maddi hasar meydana geldiğini, davalıların davacının oluşan zararından sorumlu olduğunu, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 50,00-TL değer kaybı, 50,00-TL araç mahrumiyeti, 200,00-TL hasar ücreti olmak üzere toplam 300,00-TL tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden hasar ve değer kaybı ile sınırlı olmak üzere davalılardan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında davasını davalı araç maliki yönünden 11.285,40-TL, davalı sigorta şirketi yönünden 10.885,40-TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, diğer davalıya ait aracın davalı şirket nezdinde ZMMS trafik sigorta poliçesiyle sigortalı olduğu, davalının sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında gerçek zarar ile poliçe limiti kapsamında sorumlu olduğunu, kaza yerinin karayolu olmadığını, rizikonun teminat kapsamında kalıp kalmadığına dair keşif yapılması gerektiğini, kusur durumu için Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını, dava tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … San. Tic. A.Ş. vekili, delil tesptini kabul etmediklerini, davalının hazır beton ve inşaat sektöründe faaliyet gösterdiği, davacının fahiş ve sebepsiz zenginleşme yaratacak talepleri sonucu zararın karşılanamadığını, davacının maliki olduğu olaya karışan aracın davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS trafik sigortasıyla sigortalı olduğunu, zararın sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, olayın oluşumunda davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı araç sürücüsünün % 100 asli kusurlu, davacının malik olduğu aracın kusursuz olduğu, oluşan hasar bedelinin KDV dahil 8.885,40-TL olabileceği, araçta 2.000-TL değer kaybı meydana gelebileceği araç mahrumiyet zararının KDV dahil 700,00-TL olduğu, araç ikame bedelinin poliçe teminatı dışında kaldığı, belirtilerek; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı işleten şirket vekili, raporun hükme esas alınamayacağını, rapora yönelik itirazların karşılanmadığını, hatalı ve eksik inceleme ile karar verildiğini, davalıya atfedilebilecek hiçbir kusur bulunmadığını, emsal piyasa değeri baz alınarak yapılan yapılan değer kaybı hesabının hatalı olduğunu, hükme esas alınan hasar bedeli, araç değer kaybı ve araç mahrumiyet bedeli fahiş olduğunu, aracın önceki hasar kaydının gözetilmediğini, araç mahrumiyet bedelinin poliçe kapsamında kaldığını, hükümde yargılama giderleri yönünden açıklık bulunmadığını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, meydana geldiği iddia edilen olayın trafik sigortası teminatı dışında kaldığını, kaza yerinin (inşaat alanı) kaza tarihi itibariyle karayolu sayılan bir yer olup olmadığını, kusur tespitni kabul etmediklerini raporun hükme esas laınamayacağını, rapora yönelik itirazların karşılanmadığını, hatalı ve eksik inceleme ile karar verildiğini, davacının maddi zararı kanıtlaması gerektiğini, tazminat taleplerinin fahiş olduğunu, değer kaybı yönünden genel şartların esas alınması gerektiğini, ikame araç bedeli yönünden davalının sorumluluğu bulunmadığını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan hasar, değer kaybı ve mahrumiyet zararının işletenin hukuki sorumluluğu ve ZMMS kapsamında tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne, karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. Hükmün kapsamı HMK’nın 297. maddesinde düzenlenmiş olup emredici kanun hükümleri ile yerleşik yargı teamüllerine aykırı şekilde karar başlığında yer almaması gereken mahkeme adres bilgilerinin kararın istinaf denetimi yapılmasına neden olmayacak ve mahallinde giderilebilecek maddi hata olduğuna işaret edilerek tarafların istinaf itirazlarının esasının incelemesine geçilmiştir.
3. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan maddi zarardan davalı sigorta şirketi, işleten sıfatına haiz sigortalı araç maliki ile sürücüsünün, sürücünün kusuru oranında sorumlu oldukları amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’ nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K. )
4. Trafik kazasında zarar gören aracın hasarı onarılsa dahi onarımdan sonra aracın piyasa rayiç satış fiyatında düşüklük oluşacağı gerçeği karşısında, kaza nedeniyle araçta meydana gelen değer kaybı gerçek zarar içinde değerlendirilir ve bu zarardan hem zarar veren işletenler hem de ZMSS şirketi sorumludur. Ancak, ZMMS genel şartları hükümlerine göre davalı sigorta şirketi gerçek zarar kapsamında olmayan dolaylı zararlardan sayılan ikame araç bedelinden sorumlu değildir. Davacıya ait aracın tamir süresince kullanılamaması nedeniyle talep edilen ikame araç bedeli zorunlu mali sorumluluk sigortası teminatı dışında kaldığından, davalı sigorta şirketi mahrumiyet bedeline ilişkin zarardan sorumlu tutulamaz. Bu zarardan, işleten sıfatına haiz araç maliki ile araç sürücüsü müşterek ve müteselsilen sorumludur.( Yargıtay 17. HD’nin 04.12.2019 tarih ve 2016/3933 E. – 2019/796 K. )
5. Karayolları Trafik Kanunu’nun uygulanması için kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmeyip karayolu ile bağlantısı olan, karayolu sayılan bir alanda meydana gelmesi halinde de karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmektedir.(Yargıtay HGK’nın 28.09.2011 tarih 2011/17-499 E. – 2011/557 K. Yargıtay 4. HD’nın 09.03.2022 tarih ve 2021/11619 E. – 2022/4312 K. ) Tüm dosya kapsamından eldeki dava dosyasına konu maddi olayın meydana geldiği inşaat sahasının da karayolu ile bağlantısı olduğu anlaşılmakla, kazanın karayolunda meydana gelmiş gibi kabul edilmesi suretiyle tarafların hukuki sorumluluklarının belirlenmesi gerekir.
6. Davalıların sorumluluğunun belirlenebilmesi için olayın oluşumunda tarafların mevcut kusur durumun tespiti önem arzeder. Bu kapsamda, dosyaya kazandırılan açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli bilirkişi raporu ile olaya ilişkin belirlenen maddi olgular çerçevesinde, oluş şekline uygun düşecek biçimde, taraflara kusur atfını gerektiren sebeplerin somut olarak açıklanması suretiyle, kusur değerlendirilmesi yapılarak, sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında asli kusurlu, davacının kusursuz olduğunun tespitinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
7. Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. (Yargıtay 17. HD’nin 03.12.2020 tarih 2019/6271 E. – 2020/8104 K.). Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Dava tarihinden sonra 19.06.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanunun 18. maddesiyle KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı olarak dikkate alınarak…. hesaplanır” ibareleri eklenmek suretiyle Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Böylelikle poliçe tarihi itibariyle ister eski genel şartlar ister yeni genel şartlar yürürlükte olsun Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra değer kaybı tazminatının yeni genel şartlara göre hesaplanması mümkün değildir. Değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınarak belirlenmelidir. (Yargıtay 17. HD’nın 07.03.2016 tarih ve 2015/15003 E.- 2016/2856 K.)
8. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, kusur, hasar, değer kaybı ve mahrumiyet bedelinin anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak tespit edilmesine, kazanın meydana geldiği yerin karayoluna bağlantısı olması hasebiyle kazanın karayolunda meydana gelmiş gibi olduğunun kabul edilmesine, aracın hasarlı ve hasarsız ikinci el bedelinin piyasa rayiçlerine göre belirlenmesine, davalı sigorta şirketi yönünden mahrumiyet bedeli dışlanarak hasar ve değer kaybı bedelinin ıslah dilekçesi doğrultusunda taleple bağlı olarak poliçe limiti dahilinde hüküm altına alınmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davalıların istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … San. Tic. A.Ş. ve davalı … A.Ş.’ nin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … San. Tic. A.Ş yönünden alınması gerekli istinaf karar harcı olan 791,39-TL’den peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 736,99-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … A.Ş yönünden alınması gerekli istinaf karar harcı olan 791,39-TL’den peşin alınan 197,85-TL’nin mahsubu ile bakiye 593,54-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davalılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 07.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.