Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1915 E. 2023/962 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1915
KARAR NO : 2023/962

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2020
NUMARASI : 2019/350 Esas 2020/143 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 22.06.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22.06.2023

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.02.2020 tarih 2019/350 Esas 2020/143 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı bulunan araç ile davacının maliki olduğu aracın karıştığı kazada davacının aracının zarar görerek hasara uğradığını, sigortalı aracın kusurlu olduğunu, davalıya yapılan başvuruya rağmen zararın karşılanmadığını, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 10.000,00-TL hasar bedelinin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesi dava ve talep etmiş, ıslah dilekçesi ile dava değerini 17.000,00-TL olarak artırmıştır.
CEVAP : Davalı vekili, davanın belirsiz alacak davası şeklinde açılamayacağını, davalının sigortalı aracın kusuru oranında poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, hasar talebinin gerçeği yansıtmadığını, kusurun davacıda bulunduğunu, tespit raporunu kabul etmediklerini, kusur ve hasar raporu alınması gerektiğini, tespit ederlerinin makul olmadığını, davanın açılmasına davalının neden olmadığını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğu, kazanın sigorta poliçesi teminat süresi içerisinde meydana geldiği, mevcut hasarların nitelik ve boyut anlamında kaza tespit tutanağını doğrular şekilde uyumlu olduğu, araçta 32.627,00-TL (KDV Dahil) hasar meydana geldiği, aracın kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değerinin 35.000,00-TL ve sovtaj (hurda) değerinin 18.000,00-TL olduğu, aracın ağır hasarlı olduğu ve pert – total olarak değerlendirilmesinin uygun olduğu, gerçek hasar bedelinin 17.000,00-TL olduğu, belirtilerek; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, kararda yeterli gerekçeye yer verilmediğin, belirsiz alacak davası açılamayacağını, kaza ile hasarın uyumlu olmadığını, taraflar arasında kaza meydana geldiğine ve sigortalı araç sürücüsünün kusurunun bulunduğuna dair herhangi bir somut emare bulunmadığını, olayın resmi makamlara intikal ettirilmediğini, denetimsiz tespit bilirkişi raporunun hükme esas alınamayacağını, gerçek zararın tespit edilmesi bakımından başvuruya konu araç üzerinde fiziki inceleme yapılmak suretiyle hasar miktarının tespitinin gerektiğini ıslaha konu edilen rakam için ancak ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilebileceğini, davacı tarafından yasal mevzuata uygun şekilde başvuruda bulunmadığından yargılama giderinden sorumlu olmadığını, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan hasarın ZMMS kapsamında tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne, karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 6100 Sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasının düzenleyen 107. madde hükmüne göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Dava dilekçesinin istem kısmında, davanın açıkça belirsiz davası olarak açıldığının belirtilmemiş olması, açılan davanın kısmi dava olduğunun kabulü için yeterli olmayıp, dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirilerek, davanın niteliği belirlenmelidir. Hukuki nitelendirme mahkemeye ait olup bir davanın belirsiz alacak davası mı kısmi dava mı olduğu mahkemece tespit edilmelidir. Mevcut yasal düzenlemeler karşısında zararın tazmini amacı ile ister kısmi, ister tam eda veya belirsiz alacak davası açılsın, dava açmakta her zaman hukuki yarar bulunmaktadır. ( Yargıtay 11. HD’nin 21.06.2022 tarih ve 2021/4318 E. – 2022/5118 K. )
3. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan maddi zarardan davalı sigorta şirketi, işleten sıfatına haiz sigortalı araç maliki ile araç sürücüsünün, sürücünün kusuru oranında sorumlu oldukları amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’ nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K. )
4. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile, zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, davacı tarafından davalı sigorta şirketine 22.04.2019 tarihinde başvurunun yapılmış olmasına göre eksik ya da usule uygun olmayan belge ile başvurulduğu savunmasının usule uygun olmadığı savunulan belgedeki eksikliğin tamamlanabileceği, açıktır. (Yargıtay 4. HD’nın 08/03/2022 tarih ve 2021/11206 E. – 2022/4208 K. )
5. Davalının sorumluluğunun belirlenebilmesi için olayın oluşumunda tarafların mevcut kusur durumun tespiti önem arzeder. Bu kapsamda, dosyaya kazandırılan açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli bilirkişi raporu ile olaya ilişkin belirlenen maddi olgular çerçevesinde, oluş şekline uygun düşecek biçimde, taraflara kusur atfını gerektiren sebeplerin somut olarak açıklanması suretiyle, kusur değerlendirilmesi yapılarak, sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında asli kusurlu, davacı araç sürücüsünün kusursuz olduğunun tespitinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
6. Hasar bedeli araç rayicini % 50’si aştığı durumlarda aracın tamirinin ekonomik olmadığı açıktır. Bu durumda, araç pert total kabul edilerek aracın sovtaj bedeli de belirlenmek sureti ile hasarsız piyasa rayici ile sovtaj bedeli arasındaki farkın hasar miktarı olarak belirlenmesi gerekir. ( Yargıtay 17. HD’nın 18.05.2016 tarih ve 2016/3196 E. – 2016/6047 K.) Motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen zararlardan dolayı sorumluluk zarar görenin uğradığı gerçek zarar ile sınırlıdır. BK’nun 42. (6102 sayılı Kanun 50. Md.) 6762 sayılı TTK’nın 1283. ( 6102 sayılı TTK’nın 1427 vd ) maddeleri gereğince sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan yararlananın uğradığı gerçek zararı tazminle yükümlü olup motorlu aracın neden olduğu zarar nedeniyle meydana gelen gerçek zarar giderilmelidir. Gerçek zarar, zarar gören şeyin eski hale getirilebilmesi için gereken onarım ve işçilik giderlerini kapsar. Davalı sigorta şirketi gerçek zarardan sorumlu olup araç hiç tamir edilmemiş olsaydı dahi zarar gören kişinin gerçek zararına göre tazminat miktarı hesaplanması gerekmektedir. Zira, zarar görenin çıkma ve eşdeğer parçalarla aracı tamir etmesi beklenemeyeceği gibi gerçek zarar ancak aracın onarımında tamamen orijinal parçalar kullanılmak suretiyle karşılanır. Hasar bedeli tespit edilirken davalı sigorta şirketiyle servis arasında yapılan anlaşma vb nedenlerle yedek parça ve işçilik bedellerinin değerinde indirim yapılmaksızın meydana gelen gerçek zarar giderilmelidir. ( Yargıtay 17 HD’nın, 04.04.2016 tarih 2015/14700 E. 2016/4229 K., 17.03.2014 tarih 2014/4531 E. 2014/3704 K. )
7. Sigorta şirketi, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumludur ve kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigorta şirketi tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Bir başka ifade ile zararın poliçe kapsamı dışında kaldığı hususunda ispat külfeti üzerinde davalı sigorta şirketindedir. Sigorta şirketinin, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığını somut deliller ile ispat etmesi gerekir. Eldeki dava dosyasına konu somut olayda, aksi ispat edilinceye kadar geçerli resmi belge niteliğinde olan kaza tespit tutanağı ile sigorta şirketi tarafından sunulan deliller ve hasar dosyası içeriğinden zararın poliçe kapsamı dışında kaldığı hususunun davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilemediğinin anlaşılması karşısında, sigorta şirketinin davacının oluşan gerçek zararından sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
8. Esasen, haksız eylem nedeniyle meydana gelen zararda ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüt oluşmuş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Islah edilen miktar yönünden de temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir ( Yargıtay 4. HD’nın 30.06.2022 tarih ve 2022/1725 E. – 2022/9741 K. )
9. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, kusur ve hasarın anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, aracın ikinci el ve svotaj bedelinin piyasa rayiçlerine göre belirlenmesine, aracın tamirinin ekonomik olmaması nedeniyle araç pert kabul edilerek sovtaj bedelinin aracın kaza tarihindeki ikinci el rayiç bedelinden indirilmesine, bakiye miktarın poliçe limiti dahilinde hüküm altına alınmış olmasına, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının davalı sigorta şirketi tarafından somut deliller ile ispat edilememiş olmasına, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakla, davalının istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı 1.161,27‬-TL olduğundan peşin alınan 290,32-TL’nin mahsubu ile eksik kalan 870,95‬-TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 22.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.