Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1913 E. 2023/993 K. 04.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1913
KARAR NO : 2023/993

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07.07.2020
NUMARASI : 2019/496 E. – 2020/405 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 04.07.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.07.2023

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.07.2020 tarih 2019/496 E. – 2020/405 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, 31.05.2014 tarihinde müvekkilinin ZMMS sigortacısı olduğu ve davalı sigortalıya ait aracın, dava dışı araçla çarpışmasıyla meydana gelen kazada, … isimli kişinin vefat ettiğini, müvekkilli tarafından sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olması nedeniyle, ölenin mirasçılarına 18.909,00 TL tazminat ödemesi yapıldığını, kaza sigortalı araç sürücüsünün alkolün etkisi ile meydana geldiğinden rücuen tahsil koşullarının oluştuğunu, davalının başlatılan icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, müvekkili şirketin uzun dönem araç kiralama işi ile iştigal ettiğini, davaya konu kazaya karışan aracın da 30.11.2013 tarihli 0069 nolu araç kiralama sözleşmesi ile dava dışı … San.ve Tic.Ltd.Şti.’ye uzun dönem kiralandığını, kiracı şirketin bordrolu çalışanının aracı kullandığını, uzun dönem kiralama halinde kiracı işleten sıfatı ile sorumlu olduğundan, araç maliki olarak müvekkilinin bir sorumluluğu bulunmadığını savunarak, davanın reddine ve asıl alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN ÖNCEKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalının sunduğu 30.11.2013 tarihli 0069 nolu sözleşmesinde, davalının kiralayan, dava dışı … Ltd.Şti.’nin kiracı olduğu, sözleşmenin Ek 1 de belirtilen her bir aracın 24 ay boyunca kiralanmasını içerdiği, sözleşmenin başlangıç tarihinin 02.12.2013, bitiş tarihinin 02.12.2015, kaza tarihinin ise 31.05.2014 tarihi olduğu, dava dışı … Ltd.Şti’nin davaya konu aracı tüm ekipmanları ile birlikte hasarsız olarak davalıdan teslim tutanağı ile aldığı, kesilen faturaların da dosyaya delil olarak sunulduğu, davaya konu kaza araç kiracı şirketin yedinde iken meydana geldiğinden, uzun dönem bu aracın kiracısı olan dava dışı … Ltd.Şti.’nin işleten sıfatı ile sorumlu olduğu, davalının işleten sıfatı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI : Dairemizin 2019/2499 E. 2019/1552 K. Sayılı ilamı ile; 2918 sayılı KTK’nın 95/2. maddesine göre; sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmelerine ilişkin kanun hükümlerinden doğan nedenlerle sigortacının tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya azaltılmasına ilişkin hallerin sigortacı tarafından 3. kişilere karşı ileri sürülemeyeceği, sigortacının zarar görene ödeme yaptıktan sonra tazminatın kaldırılması ya da indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebileceği, dolayısıyla davalı (sigortalı) şirketin işleten sıfatını taşımamasının, onun kiracısıyla iç ilişkisine ait bir sorun olduğu, sigortacının ZMSS poliçesine dayalı olarak tazminatın kaldırılması ya da azaltılmasını sağlayabileceği oranda başvurabileceği kimsenin aracın işleteni kim olursa olsun, sadece sigorta sözleşmesinin tarafı olan (akidi) sigorta ettiren (sigortalı) olduğundan, işleten sıfatının değiştiğinden bahisle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı sonucuna varılarak HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN SONRAKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, nörolog, otomotiv ve aktüerya uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetinden alınan raporda davaya konu kazanın meydana gelmesinde, … plakalı aracın dava dışı sürücüsü …’ın 2918 Sayılı KTK’nın 84. maddesinde belirtilen “arkadan çarpma” ve yine aynı kanunun 56/-1.c “Sürücüler önlerinde giden araçları yönetmelikte belirtilen güvenli ve yeterli bir mesafeden izlemek zorundadırlar” kurallarını ihlal etmesi nedeniyle %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, … plaka sayılı traktör sürücüsü …’un kusursuz olduğu, ayrıca … plakalı traktörün arkasına yerleştirilen teknede, kendi rızalarıyla kurallara uygun olmayan bir şekilde yolculuk yapan müteveffa … ile …’un bu hatalı davranışları nedeniyle kendi ölümlerinde ayrık olarak (müterafik) %10 oranında kusurlu oldukları, … plakalı aracın, kaza tarihinde davacı şirket tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı olduğu, 2014 yılında trafik sigortası teminat limiti sakatlık ve vefat hallerinde 250.000,00 TL olduğu, trafik kazasına karışan … plakalı araç sürücüsü …’ın kaza sırasında 1,29 promil alkollü olduğu, kazanın oluşumunda başka bir etken tespit edilemediği için sürücüdeki bu oran alkolün kazanın oluşumunda salt etkili olduğunun tıbbi olarak kabul edileceği, davacı sigorta şirketi tarafından kusursuz olan … plakalı araç içinde yolcu olarak bulunan dava dışı … için, vefatı nedeniyle desteğinden yoksun kalan eşine 03.10.2014 Tarihinde 66.906,00 TL ve 19.12.2016 tarihinde 18.909,00 TL olmak üzere toplam 85.815,00 TL ödendiği, en son ödeme tarihi olan 19.12.2016 tarihi itibariyle, …’ın vefatı nedeniyle destek zararlarının toplam 121.148,00 TL olarak hesap edildiği, bu halde davacı sigorta şirketi tarafından, davalı lehine daha az ödeme yapılmış olduğu, davanın kabulü ile, İzmir 23. İcra Müdürlüğü’nün 2018/5124 E sayılı takip dosyasında davalının itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, müvekkili şirketin uzun dönem araç kiralama işi ile iştigal ettiğini, eldeki davaya konu kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından dava dışı … San. Ltd. Şti’ye uzun dönem (24 ay) kiralandığını, 11.12.2013 tarihli teslim tutanağı ile kiracı şirkete teslim edildiğini, kaza tarihinde müvekkili şirketin aracın işleteni olmadığını, aracın işletilmesinden doğan zararlardan kiracının sorumlu olduğunu, davanın … San. Ltd. Şti’ye ihbar edilmesini talep ettiklerini, ancak mahkemece davanın ihbar edilmediğini, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden yeni bir rapor alınması yönünde talepte bulunmalarına rağmen, bu taleplerinin de ilk derece mahkemesince değerlendirilmediğini, müteveffanın yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın bir traktör olduğunu, traktör niteliğindeki bir aracın yolcu taşımaya elverişli olmadığını, kazanın meydana gelmesinde traktör sürücüsü …’un eylemleri irdelendiğinde, yolcu taşımaya elverişli olmayan ve yolcu taşıma ruhsatı bulunmayan traktörde 4 yolcu taşıyan sürücüye kusur izafe edilmemesinin hukuken kabul edilemeyeceğini, taraflar arasında görülen İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1492 E. sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda (kusur oranını kabul etmemekle birlikte) müteveffa yolcu …’a traktörün teknesine fazla yolcu olarak binip trafik güvenliğini tehlikeye düşürdüğü gerekçesiyle %20 oranında kusur izafe edilirken, eldeki dosyada alınan bilirkişi raporunda aynı olay ile ilgili olarak …’a %10 kusur izafe edildiğini, raporlar arasındaki bu çelişki giderilmeden hüküm tesis edildiğini, ayrıca bilirkişi raporunda … ve …’a da kusur izafe edilmesine rağmen kazanın salt alkolün etkisiyle meydana geldiğinin kabul edilebilmesi ve bu hatalı kabul doğrultusunda hüküm tesis edilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, ZMMS poliçesi kapsamında sigortacı tarafından ödenen tazminatın alkollü araç kullanımı nedeniyle sigortalı araç sahibinden rücuen tahsili amacıyla başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı vekili, Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Genel Şartları uyarınca alkollü sürücüye ilişkin teminat dışı hal nedeniyle, kazada vefat edenin yakınlarına yapılan destekten yoksun kalma tazminatına dair ödemenin sigorta ettiren davalıdan tahsili isteminde bulunmuştur.
Kaza tespit tutanağında … plakalı araç sürücüsü dava dışı …’ın kaza saatinde 1,29 promil alkollü olduğu tespit edilmiştir.
İlk derece mahkemesinin davanın reddine dair kararının istinaf edilmesi üzerine Dairemizce verilen 2019/2499 E. 2019/1552 K. sayılı kararda da belirtildiği üzere, sigorta sözleşmesinden veya sigorta sözleşmelerine ilişkin kanun hükümlerinden doğan nedenlerle sigortacının tazminat yükümlülüğünün kaldırılması veya azaltılmasına ilişkin haller sigortacı tarafından 3. kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden ve sigortacının zarar görene ödeme yaptıktan sonra tazminatın kaldırılması ya da indirilmesini sağlayabileceği oranda kendi sigorta ettirenine rücu edebileceğinden, sigorta sözleşmesinin tarafı olan davalı vekilinin kira sözleşmesi gereğince işleten sıfatının değiştiğine yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Davacı sigorta şirketinin, ödediği tazminatı sigortalısına rücu edebilmesi için kazanın salt alkolün etkisi ile meydana gelmiş olması gerekmektedir. Bir başka ifade ile sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurların da olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması elzemdir. Aksi takdirde rücu koşulları oluşmaz. Kazanın oluşumda başkaca bir nedenin etken olup olmadığı ve kazanın salt alkolün etkisi ile meydana gelip gelmediğinin tespiti için nöroloji, trafik konusunda uzman bilirkişilerden oluşan bilirkişiler tarafından inceleme yapılmak suretiyle olayın oluşumunda tarafların kusur durumu ve kazanın salt alkolün etkisi ile gerekleşip gerçekleşmediğinin tespit edilmesi gerekir. Yapılan inceleme neticesinde olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin belirlenmesi durumunda, oluşan hasar poliçe teminatı dışında kalacağından sigorta şirketinin akidi olan araç malikine rücu hakkı söz konusu olacaktır. (Yargıtay HGK’nun 6/02/2014 tarih ve 2013/17-626 E. – 2014/126 K., 17. HDB’nın 12/06/2012 tarih ve 2012/2554 E. – 2012/7657 K., 4.HDB’nın 23.11.2021 tarih ve 2021/16576 E. – 2021/8995 K. Sayılı ilamı)
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalıya ait araç sürücüsü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracıyla seyir halindeyken dikkatini gereği gibi yola ve seyir yönüne verip aracının hızını yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığı, görüş mesafesinin açık olduğu gündüz vakti, meskun mahal dışı bölünmüş yönlü yolda önünde aynı yön ve istikamette seyir halinde ve sürücü …’un sevk ve idaresindeki … plakalı traktör ile takip mesafesinde seyretmeye özen göstermediği, görüş alanını yeterince kontrol altında tutmadığı, kontrolsüz ve mevcut hızı ile yaklaşmış olduğu … plakalı traktöre önlemsiz vaziyette arkadan çarptığı, kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğu, … plaka sayılı traktör sürücüsü …’un kusurunun bulunmadığı, traktörün arkasına yerleştirilen teknede, kendi rızalarıyla kurallara uygun olmayan bir şekilde yolculuk yapan müteveffa … ile …’un bu hatalı davranışları nedeniyle kendi ölümlerinde ayrık olarak müterafik %10 oranında kusurlu oldukları; kazaya neden olabilecek başkaca bir etken saptanamadığından, kazanın salt alkol etkisi ile meydana geldiği tıbbi kanaatine varıldığı belirtilmiştir.
Yine hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kazada vefat eden …’ın eşinin davacı sigorta şirketi tarafından ödeme yapılan tarih itibariyle hak ettiği toplam tazminat tutarının 121.148,43 TL olduğu, davacı sigorta şirketi tarafından ise dava dışı eşe 03.10.2014 tarihinde 66.906,00 TL ve 19.12.2016 tarihinde 18.909,00 TL olmak üzere toplam 85.815,00 TL ödendiği tespit edilmiştir. Müteveffanın traktörün arkasına yerleştirilen teknede tedbirsiz ve gayrinizami şekilde yolculuk yaptığı ve zarar görmesinde yerleşik Yargıtay kararları uyarınca %20 oranında müterafik kusurlu olduğu anlaşılmakta olup, hesaplanan tazminat tutarından bu oranda indirim yapılması gerekir ise de, bilirkişi raporunda hesaplanan 121.148,43 TL’den %20 indirim yapıldığında dahi, bakiye tutarın davacı şirket tarafından ödenen 85.815,00 TL’nin üzerinde olduğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen kararda usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.291,67 TL’den peşin alınan 323,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 968,67 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,

Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.