Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1902 E. 2023/969 K. 22.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1902
KARAR NO : 2023/969

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01.10.2019
NUMARASI : 2019/199 E. – 2019/994 K.
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 22.06.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22.06.2023

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.10.2019 tarih 2019/199 E. – 2019/994 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı bankanın … Şubesi’nden davacının kredi kullandığını, kredi veren bankanın kesintilerle ilgili davacıya detaylı bilgi vermediğini, davacının kullandığı kredi bilgilerinin … Şubesi … müşteri no, … hesap no olduğunu, krediyi erken ödemek istediğini, bankaya başvurduğunu, bankanın ekli dekontunda görüleceği üzere anaparanın 373.333,36 TL olmasına rağmen 5.376,00 TL faiz eklenerek davacıdan tahsil edildiğini, erken ödeme sebebi ile fazladan faiz alınmasına rağmen davacıdan bsmv dahil toplam 9.750,00 TL komisyon adı altında tahsilat yapıldığını, alınan komisyonun haksız ücret olduğunu, sözleşmeyi yapan bankanın sözleşme hürriyeti ilkesine aykırı olarak kendi çıkarlarını koruyacak şekilde matbu sözleşmeyi davacıya dikte ettirdiğini, aksinin davalı tarafından ispatı gerektiğini, yine … Bankası’ndan davacının kullanmış olduğu … kart için yıllık üyelik ücreti adı altında 247,49 TL haksız ücret alındığını belirterek haksız kesilen 9.750,00 TL komisyonun en yüksek değişken faizi eklenerek ve üyelik bedeli olarak alınan 247,49 TL’nin yine en yüksek değişken faizi ile birlikte eklenerek toplamının davacıya iadesine karar verilmesini tüketici mahkemesinden talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davanın görevsiz mahkemede açıldığını, görevli mahkemenin kredinin ticari kredi olması nedeni ile Ticaret Mahkemeleri olduğunu, ticari krediden alınan erken kapama komisyon bedelinin usul ve yasaya uygun olup sözleşmede haksız şart bulunmadığını, sözleşme hükümlerinin TBK 96. maddeye uygun düzenlendiğini, sözleşmenin 15.6 maddesinde her iki taraf menfaatinin korunduğunu, erken ödeme maliyeti hesaplanırken bankanın mahrum kaldığı faiz ve davacı menfaatinin dikkate alındığını, davacının kullandığı kredinin 45 ay vadeli olup henüz 4. ayında kapatma talebinde bulunduğunu, bankanın yüksek miktarda faiz kaybına uğradığını, yapılan uygulamanın yasal düzenlemelere ve ticari teammüllere uygun olduğunu, kredi kartı üyelik bedeline ilişkin olarak alınan miktarın Yargıtay kararlarına uygun olup sözleşme hükümlerinin haksız şart olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, banka kayıtlarında kullanılan ticari kredi için alınan erken kapama ücretinin yasal oranları geçmediği, kredi kart üyelik aidatının 03/10/2014 tarihinden sonraya ait olup yapılan bankacılık hizmetinin karşılığı olarak alındığını, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2010/13722 Esas ve 2010/10256 Esas sayılı içtihatları ile alınan kredi kartı üyelik bedelinin usul ve yasaya uygun olduğunun belirlendiği, bu çerçevede davacı talebinin sübut bulmadığından, davanın reddine karar vermiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, yerel mahkemenin yerinde olmayan tefrik kararı ile dosyaya sunulu beyan ve savunmalar dikkate alındığında usul ve yasaya uygun olmayan karar verildiğini, … Bankası … Şubesi’nden … müşteri, … hesap numarası ile kredi kullandırıldığını, erken ödeme komisyonu altında davacıdan 9.750,00 TL haksız para alındığını, kredinin kapatılması sırasında alınan erken ödeme komisyonu için dava açıldığını, tefrik kararının ve verilen bu kararın kaldırılması gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
GEREKÇE : Dava, davacının davalı banka nezdinde kullandığı ticari kredi hesaplarından yapılan erken kapama komisyon ücreti ile kredi kartı üyelik bedeli iadesi yönünden alacak istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dosyanın evvelce tüketici mahkemesine açıldığı, İzmir 7. Tüketici Mahkemesi’nin 02.04.2019 tarihli oturumunda verilen ara kararı ile, davacının bireysel nitelikteki iki adet kredi kartından (… …. … … Card ve ….. nolu … Cart kredi kartları) dolayı davalı banka tarafından kendisinden tahsil edilen yıllık üyelik bedellerinin iadesi talepleri yönünden davanın tefrik edilerek mahkemenin ayrı bir esasına kaydı ile bu talepler yönünden yargılamanın yeni esas üzerinden devamına yönelik karar verilmesine müteakip, davanın tefrik edilen kısmı yönünden mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin İzmir Asliye Ticaret Mahkemesi olduğuna dair karar verildiği, işbu kararın tarafların istinaf etmemesi üzerine 21.05.2019 tarihinde kesinleşerek yargılamaya İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/199 Esas sırası ile devam olunmak suretiyle yukarıda belirtildiği şekilde karar verilmiş olduğu anlaşılmakla, İDM’nin dava konusu edilen taleplerin niteliklerine nazaran vermiş olduğu tefrik kararında herhangi bir usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin bu husustaki istinaf istemi yerinde görülmemiştir.
6102 sayılı TTK’nın 20. maddesinde, tacir olan veya olmayan bir kimseye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacirin münasip bir ücret isteyebileceği düzenlenmiştir. Davalı banka tacir olup, davacıya ticari işletmesiyle ilgili, ticari nitelikli genel kredi sözleşmeleri ile ticari kredi kullandırmıştır. Taraflar arasındaki sözleşmelerde anılan hesaplardan yapılan işlerden tarafların sıfatı, işin niteliği ve mutad bankacılık uygulaması açısından ücret tahsil edebileceğinin kabulü gerekir.
6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden önce akdedilmiş olan sözleşmeler, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1. maddesinde düzenlenen ”Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır. Ancak, Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girmesinden sonra bu fiil ve işlemlere ilişkin olarak gerçekleşecek temerrüt, sona erme ve tasfiye, Türk Borçlar Kanunu hükümlerine tabidir.” hükmü uyarınca; davaya konu 01.07.2012 tarihinden önce akdedilen sözleşmelerde, 818 sayılı BK’nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiğinden, bu sözleşmeler 6098 saylı TBK’ da düzenlenen genel işlem şartlarına aykırılık yönünden değerlendirileme yapılamayacak olup, .TBK’ nın yürürlüğe girdiği tarihten sonra düzenlenen davaya konu sözleşmelerde ise 6098 sayılı TBK’nın 21, 25. ve 26. maddeleri uyarınca, hukuki denetim yapılacaktır.
818 sayılı Borçlar Kanunu’ nun yürürlükte olduğu dönemde akdedilen kredi sözleşmeleri yönünden genel işlem şartlarına aykırılık yönünden değerlendirme yapılamayacak ise de, sözleşmede masraf alınabileceğine dair hüküm olmakla birlikte, miktar ya da oran belirtilmediğinden, davalı banka ile diğer bankaların uygulamasına göre bankanın çeşitli isimler altında kesinti yapmakta haklı olup olmadığı, yapılan kesintinin sebebi, kesinti miktarının uygun olup olmadığı veya ne miktarda olduğu, davacıya iadesi gereken miktar bulunup bulunmadığının Merkez Bankasının çıkarmış olduğu 2006/1 sayılı tebliğ hükümleri dikkate alınarak belirlenmesi gerekir.
6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihinden sonra imzalan kredi sözleşmeleri yönünden ise, kredi sözleşmesinin akdedilmesinden önce imzalatılan ön bilgi formu, bilgilendirme formlarının varlığının aydınlatma yükümlülüğünün yerine getirilmesi olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği denetlenerek, yerine getirilmiş ise kapsam denetiminin sonucu olarak yazılmamış sayılmayı ortadan kaldırıp kaldıramayacağı tartışılarak sonucuna göre yazılmamış sayılması durumunda, boşluk olduğunun kabulü ile içerik denetimi yapılarak taraflar arasında akdedilen kredi sözleşmesinde davalı banka tarafından kullandırılan kredi dolayısıyla komisyon, masraf, erken kapama ücreti vb. adlarla masraf alınabileceğine dair hüküm olmakla birlikte, miktar ya da oran belirtilmediğinden, banka tarafından alınan masraf tutarının dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığının, bankanın Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen 2006/1 sayılı Tebliğin 3., 4. ve 6/2 maddeleri uyarınca belirleyip ilan ettiği oranlar, bankanın bu yönde yapmış olduğu bir ilan bulunmadığının tespit edilmesi halinde ise emsal banka uygulamaları gözetilerek belirlenmesi gerekir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu 144. maddesinin vermiş olduğu yetkiye istinaden, Bakanlar Kurulunun 16.10.2006 tarih ve 2006/11188 sayılı kararına istinaden Merkez Bankasının çıkarmış olduğu 09.12.2006 tarihli Resmi Gazete’de Merkez Bankası tarafından yayınlanan ve 2014/6 sayılı Tebliğ ile güncellenen 2006/1 sayılı Tebliğin 3. maddesinde, bankalarca mevduata uygulanacak sabit veya değişken faiz oranlarının serbestçe belirleneceği, 4. maddesinde ise reeskont kaynaklı krediler dışındaki kredilere uygulanacak faiz oranları ile faiz dışında sağlanacak diğer menfaatlerin ve tahsil olunacak masrafların nitelikleri ve sınırlarının, serbestçe belirleneceği kabul edilmiştir. Yine aynı Tebliğin 6/2. maddesine göre bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına bildirdikleri azami oranları aşmamak kaydıyla, mevduat ve kredi işlemlerinde uygulayacakları faiz oranlarını ve katılma hesaplarında uygulayacakları kâr ve zarara katılma oranlarını vadelerine göre tüm şubelerinde halkın görebileceği şekilde ilan eder ve bu oranları internet sitelerinde yayımlar. T.C. Merkez Bankası’na bu yönde bildirim yapmış ise bu miktarları geçmemek suretiyle, bildirilmemişse diğer bankaların mutat uygulaması doğrultusunda ücret tahsil edebilir.(Yargıtay 11. HDB’nın 02.06.2021 tarih ve 2020/6652 E. – 2021/4706 K. )
Bu çerçevede, eldeki davada taraflar arasında düzenlenen ticari kredi sözleşmelerinde masraf alınacağına dair hükümlere yer verildiği, davalı bankanın %2,45 oranındaki erken kapatma komisyonu ile 114,00 TL tutarındaki ticari nitelikteki … karta ilişkin bilirkişi raporunda makul düzeyde alınan aidat ücretinin sözleşmeye, dürüstlük kurallarına, anılan mevzuat hükümlerine ve emsal bankacılık uygulamasına aykırılık teşkil etmediği, alınan bilirkişi raporunun hükme esas almaya elverişli ve yeterli mahiyette tanzim edildiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davalı bankanın davalı bankanın erken kapatma komisyonu ve ticari nitelikteki business karta ilişkin bilirkişi raporunda hesaplanan makul düzeyde alınan aidat ücretinin taraflar arasındaki sözleşme, ilgili tebliğ ve bankaların aynı nitelikte kullandırdığı kredilerden tahsil ettiği, komisyon, ücret ve masrafa ilişkin mutat bankacılık uygulamalarına uygun olmasına göre davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL’den peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 22.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.