Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1898 E. 2023/988 K. 04.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1898
KARAR NO : 2023/988

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07.07.2020
NUMARASI : 2018/1079 E. 2020/292 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 04.07.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.07.2023

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.07.2020 tarih 2018/1079 E. 2020/292 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekillerince istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı banka nezdinde açılmış bir mevduat hesabının bulunduğunu, bu hesaba ait banka kartının davacı şirketin %100 hisse sahibi ve tek ortağı olan … adına olduğunu, davacı şirketin tüm para alışverişlerinin bu hesap aracılığıyla yapıldığını, şifrenin hiçbir şekilde kimseyle paylaşılmadığını, davacı şirketin sahibi ve kart hamili olan …’in 31.08.2017 tarihinde davalı bankanın … şubesi ATM’sinden … no’lu hesabından bankamatik kartı vasıtasıyla 4.000,00 TL ve 3.900,00 TL olmak üzere 2 adet para çekme işlemi gerçekleştirdiğini, daha sonra hesap özetini incelediğinde, bilgisi dışında hesabından 2 adet 4.000,00 TL olmak üzere toplam 8.000,00 TL para çekme işleminin yapıldığını fark ettiğini, banka çalışanları ve banka müdürü ile görüşme yaptığını, ancak netice alamadığını, Çeşme C.Başsavcılığına şikayette bulunduğunu, davacı şirket sahibi tarafından hiçbir şekilde şirket hesabından nakit avans işlemi yapılmadığını, hesabında olan para kadar tutarın çekilmiş olmasına karşın davalı bankanın … tarafından arife günü çekilen tutarları da nakit avans işlemi olarak değerlendirerek bayram esnasında bu tutarları yeniden hesaptan düştüğünü, bu sebeple de davalı bankanın hesaptan fazladan 7.950,00 TL para çektiğini, toplam hesaptan çekilen paranın 15.950,00 TL olduğunu, müvekkili şirketin hesaplarından 09.06.2015 tarihinden bu yana müvekkilinin bilgisi dışında yapılan para çekme işlemleri incelenerek belirsiz alacak kalemlerinin belirli hale getirilmesi kaydıyla, şimdilik 15.950,00 TL’nin 05.09.2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacı şirketin hesabından çekildiği belirtilen tutarın belli olduğunu, bu nedenle kısmi veya belirsiz alacak davası açılmasının mümkün olmadığını, kredi kartının kopyalandığına dair bir bulgunun tespit edilemediğini, ATM nakit avans işlemlerinin kartın ve karta ait şifrenin birlikte kullanılması halinde yapılabileceğini, şifre gizliliğinin kart hamilinin sorumluluğunda olduğunu, bu hususta davacıya birden fazla kez bilgi verildiğini, müvekkili bankanın kusurlu bir işleminin bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasındaki ihtilafın davaya konu para çekme işlemlerinin davacının bilgisi dahilinde gerçekleştirilip gerçekleştirilmediği, davacı şirketin bilgisi haricinde gerçekleştirildiği iddia olunan para çekme işlemlerinden dolayı davalı bankanın bir kusurunun bulunup bulunmadığı noktasına toplandığı, Çeşme C.Başsavcılığı tarafından başlatılan 2017/3594 soruşturma sayılı dosyasında kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporlarda sonuç olarak davaya konu işlemle ilgili olarak hesap ekstrelerinin incelenmesinden 05.09.2017 tarihinde saat 10:47’de 4.000,00 TL, 05.09.2017 tarihinde saat 10.47:54’de 4.000,00 TL’nin müşteri bilgisi dışında çekildiğininin beyan edildiği, 05.09.2017 tarihinde saat 15:50:20’de 4.000,00 TL, 05.09.2017 tarihinde saat 15:51:22’deki 3.950,00 TL’lik tutarların ise müşterinin kendisi tarafından çekildiğinin beyan edildiği, buna göre 4.000,00 TL ve 3.950,00 TL’lik işlemlerin kredi kartından ve ayrıca hesaptan çekildiği, hesaptan çekilen bu 4.000,00 TL ve 3.950,00 TL’lik tutarların davacının hesap ekstresine de yansıtıldığı, davacı hesabından bilgisi dışında yapıldığı iddia olunan tutarların ATM’den kart ve şifresi kullanılmak suretiyle yapıldığı, davacı kart hamili yönünden; 5464 Sayılı Yasa’nın ilgili maddesi ve taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümleri gereği kartın zilyetliğinin kendisine geçtiğinden itibaren kartın kullanımı, gerekse kartın kullanımı ile ilgili bilgileri koruma, saklama yükümlüğünün kendisinde olduğu, dava konusu işlemin ATM’den yapıldığı dikkate alındığında kartın ve kart şifresinin 3. kişiler tarafından kullanılmasında davacının sorumluluğunun bulunduğu; davalı banka yönünden ise, kötüniyetli 3. kişilerin ATM cihazlarına kolayca müdahale etmelerini engelleyici tedbirler almaması, kamera sisteminin faal olup olmadığını kontrol etmemesi, yeterli denetim tedbirlerini almaması ve objektif özen borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sorumluluğunun bulunduğu, tarafların %50’şer oranında müterafik kusurlu oldukları, bu kusur oranına göre davalı bankanın sorumluluğunun davacının hesabından bilgisi ve rızası dışında 05.09.2017 tarihinde 4.000,00’er TL olmak üzere 2 ayrı işlemde çekildiği tespit edilen toplam 8.000,00 TL’nin %50’sine tekabül eden 4.000,00 TL olduğu tespit edilerek, hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporu gereğince davanın kısmen kabulüne, 4.000,00 TL alacağın 05.09.2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı bankadan tahsiliyle davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin yerinde görülmediğinden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, ilk derece mahkemesince yargılama sırasında birden fazla kez bilirkişi raporu alındığını, bu raporlarda yer alan, ikinci nakit avans çekim işleminin gerçekleşmediğine ilişkin tespitin hatalı olduğunu, müvekkilinin hesabından ayrıca para çekim işlemi yapılması nedeniyle hesap bakiyesinin “-15.950,00 TL” olarak göründüğünü, çekildiği kabul edilen 8.000,00 TLlik kısım için ise kart hamilinin sorumluluğu sebebiyle kusur dağılımı yapılmışsa da, açıkça müvekkilinin kartı ve şifresinin başkası ile paylaşılmadığını, davalı bankanın ATM’lerinde kart kopyalama cihazı vs takılarak bu bilgilere erişildi ise, bu halde müvekkilinin kusurunun bulunmayacağını, müvekkilinin hesaplarından para çeken kişilerin bizzat banka görevlisi olduğunu düşündüğünü, savcılık dosyasında da bu şekilde ifade verdiğini, bilhassa yalnızca o ATM’lerin kamera kayıtlarının çalışmaması, hesap bilgilerinin yalnızca banka personeli nezdinde biliniyor olması gibi sebeplerle müvekkilinin bu hususta davalı bankanın tam kusurlu olduğu kanaatinde olduğunu, savcılık dosyasının beklenmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesinde; davacı tarafın kredi kartının kayıp/çalıntı olduğuna dair bir ihbar bulunmadığı gibi kredi kartının çalınmış ve kopyalanmış da olmadığını, davacının
başvurusu üzerine, davacı şirketin müvekkili banka nezdindeki … no’lu hesabından kredi kartı ile yapılan işlemlerin incelendiğini, kredi kartının kopyalandığına dair bir bulgu tespit edilemediğini, davacının hesabından para çekim işleminin ATM aracılığıyla yapıldığını, müvekkili banka ATM’sinden para çekilebilmesi için kart ve karta ait müşteri şifresinin birlikte kullanılması gerektiğini, kredi kartı ile şifrenin birlikte kullanılması sonucu dava konusu işlemlerin gerçekleştirildiğini, şifrenin gizliliğinin kart hamili sorumluluğunda olduğunu, ATM’de bulunan güvenlik kameralarında meydana gelen teknik bir arıza nedeniyle işlem zamanındaki güvenlik kaydının bulunamadığını, bu durumun müvekkili bankanın “müşterisini ve kendisini koruyacak tedbirleri almadığı veya tedbiri çalışır halde tutmadığı için teknik olarak kusurlu olduğu” anlamına gelmeyeceğini, işlem zamanına ait kayıtların bulunamamasının dava konusu zararın meydana gelişini yani davanın esasını etkilemeyeceğini belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacı şirketin davalı banka nezdindeki hesabından, ATM’den kredi kartı ve şifresi kullanılmak suretiyle bir miktar paranın bilgisi ve rızası dışında çekilmesi sonucu uğranılan zararın tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’nun 16. maddesine göre kart hamili, kendisine tevdi edilen kartı ve kartın kullanılması bir kod numarası, şifre veya kimliği belirleyici başka bir yöntemin kullanılmasını gerektiriyorsa bu bilgileri güvenli bir şekilde korumak ve başkaları tarafından kullanılmasına engel olacak önlemleri almak zorundadır.
Bankalar kendilerine yatırılan paraları mudilere istendiğinde veya belli bir vadede ayni veya misli olarak iade etmekle yükümlüdür (4491 sayılı Yasa ile değişik 4389 sayılı Bankalar Kanunu 10/4 ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 61. maddesi). “Mevduat”; ödünç ile usulsüz tevdi sözleşmelerinin niteliklerini taşıyan kendine özgü bir sözleşmedir. 818 sayılı BK’nın 306 ve 307. maddeleri, 6098 sayılı TBK’nın 386 ve 387. maddeleri uyarınca ödünç alan, akdin sonunda ödünç verilen parayı, eğer kararlaştırılmışsa faiziyle birlikte iadeye mecburdur. 818 sayılı BK’nın 472/1. maddesi, 6098 sayılı TBK’nın 570/1. maddesi uyarınca da “usulsüz tevdi” halinde paranın nef’i ve hasarı mutlak şekilde saklayana geçtiği için ayrıca açıklamaya gerek kalmadan saklayan bu parayı kendi yararına kullanabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, usulsüz işlemle çekilen paralar aslında doğrudan doğruya bankanın zararı niteliğinde olup, mevduat sahibinin bankaya karşı alacağı aynen devam etmektedir. Usulsüz işlemlerin gerçekleşmesinde, ispatlandığı takdirde mevduat sahibinin müterafik kusurundan söz edilebilir ve banka bu kusur oranı üzerinden hesap sahibinin alacağından mahsup talebinde bulunabilir. (Yargıtay 11. HD’nın 20.02.2018 tarih ve 2016/7711 E. – 2018/1256 K. ). Birer güven kurumları olan bankalar, aldıkları mevduatları sahtecilere karşı özenle korumak zorundadırlar. Bu nedenle de hafif kusurlarından dahi sorumludurlar. (Yargıtay 11. HD’nın 19.11.2012 tarih 2011/12036 E. – 2012/18600 K.).
Davacı şirketin POS cihazı kullanımı nedeniyle verdiği hizmet karşılığı tutarların bir hesapta biriktiği, bu tutarların davacı şirket ortağı … tarafından şubeden çekildiği, ayrıca ATM’den çekimlerin yapıldığı ve hesabın artı bakiyeli olarak devam ettiği; Davacı şirketin hesabından, 6861 nolu ATM’den 03.09.2017 tarihinde, saat 15:50:20’de 4.000,00 TL ve saat 15:51:27’de 3.950,00 TL tutarında para çekildiği, davacı tarafça bu işlemlerin şirket ortağı tarafından yapıldığını beyan ettiği; aynı gün farklı bir ATM’den (11146 nolu) saat 10:47:00’de 4.000,00 TL ve saat 10:47:54’de 4.000,00 TL tutarında para çekildiği, davacı tarafça bu tutarların kendisi tarafından çekilmediğini beyan ettiği, bayram tatili nedeniyle banka kayıtlarında bu işlemlerin tamamının tatil sonrası ilk iş günü olan 05.09.2017 tarihli olarak göründüğü; işlem yapılan zaman diliminde ATM’de bulunan güvenlik kameralarının arızalı olduğu gerekçesiyle davalı bankanın görüntü gönderemediği, güvenlik kameralarının çalışmaması nedeniyle kartı kimin kullandığının tespit edilemediği, bu nedenle kartın kopyalanıp kopyalanmadığının da tespit edilemediği, davalı bankanın gerek müşterisini gerek de kendisini koruyacak tedbirleri almadığı tespit edilmiştir.
Davalı bankanın sorumluluğunun belirlenebilmesi için olayın meydana gelmesinde tarafların mevcut kusur durumun tespiti önem arzeder. Bu kapsamda, dosyaya kazandırılan bilirkişi asıl ve ek raporu doğrultusunda, olaya ilişkin belirlenen maddi olgular ile taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve bankacılık kuralları çerçevesinde; olayın oluş şekli ile uygun düşecek şekilde taraflara kusur atfını gerektiren sebeplerin somut olarak açıklanması suretiyle kusur değerlendirilmesi yapılarak, tarafların eşit oranda kusurlu olduklarının tespitinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL maktu harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 273,24 TL’den peşin alınan 68,31 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 204,93 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.04.07.2023