Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1837 E. 2023/882 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1837
KARAR NO : 2023/882

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16.06.2020
NUMARASI : 2015/1058 E. 2020/270 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat – İstirdat
KARAR TARİHİ : 08.06.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08.06.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16.06.2020 gün ve 2015/1058 E. 2020/270 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalıların kendi aralarında anlaşarak davacı aleyhine davacı ile hiç bir alakası olmayan bir çek üzerinde sahte imza kullanmak suretiyle icra takibi başlattıklarını, davacı tarafından bu icra takibine karşı İzmir 1.İcra Hukuk Mahkemesi ‘nin 2014/378 Esas sayılı dava dosyası ile imzaya itiraz yolu ile dava açıldığını, söz konusu mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde takip konusu çek arkasındaki ciro imzasının davacıya ait olmadığının tespit edildiğini ve davanın davacı lehine sonuçlandığını, davalıların davacının açmış olduğu dava devam ederken davacıdan icra baskısı ile davacı adına kayıtlı araçlara haciz konularak -12.709-TL tahsilat yaptığını, diğer davalı borçlular aleyhinde herhangi bir haciz işlemini danışıklı olarak yapmadıklarını, daha sonra fazla tahsilat yaptığını anlayan davalının insafa gelerek davacının babasına 25.07.2014 tarihinde haksız yapılan tahsilatın -5.000-TL ‘sini iade ettiğini, davalıların davacıdan haksız olarak -7.709-TL tahsilat yaptığının sabit olduğunu, davacının davalı tarafa hiç bir şekilde evraka bağlı ya da evraksız borcu bulunmadığını, davalıların kötü niyetli olarak kendi aralarında anlaşarak danışıklı bir şekilde kendilerine ait çeke sahte imza kullanarak davacı aleyhine icra takibi başlattıklarını, davacının cep telefonu satış ve tamir işi ile uğraşan saygın bir esnaf olduğunu, aleyhinde sahte imza ile başlatılan takip neticesinde gerek aile bireyleri gerek komşu esnaflar içinde gururunun ve onurunun zarar gördüğünü, davacının hakkını aramak için 2 kez avukat tutmak zorunda kaldığını ve maddi zarara uğradığını, davalılar aleyhinde Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, tüm bu nedenlerle davanın kabulü ile, -7.709-TL haksız tahsilatın 25.07.2014 tarihinden avans faizi ile birlikte istirdatına, uygulanan haksız haciz sebebi ile davacının yapmış olduğu avukat masrafları ve maddi kayıpları için -2.500-TL maddi tazminata, -4.000-TL manevi tazminata, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde iddia edilen hususların hiç birinin doğru olmadığını, davayı kabul etmediğini, davacı ile diğer davalılara karşı icra takibi yaptığını, takip konusu çeki diğer davalı … ‘dan alacağına karşılık aldığını, davacı … ile davalı … ‘ın akraba olduklarını, ticari faaliyette bulunan kişiler olup aynı mahallede karşı karşıya oturan yakın akrabalar olduklarını, … ‘dan alacağına karşılık aldığı -29.800-TL meblağlı çekin bir kısmı ödendiği için bakiyesini icra takibine koyduğunu, dava konusu çek incelendiğinde görüleceği üzere keşidecisinin … Ltd.Şti. olduğunu ve bu çekin davacı lehine keşide edildiğini, ciro silsilesinden görüleceği üzere çekte … ‘un imzası olduğunu, kendisinin çeki kimin cirolayıp cirolamadığını bilmediğini, icra takibi yapmadan önce davacı ile de görüştüğünü, kendisine çekte senin de ciron var, sen … ‘nin akrabasısın, aranızdaki ticari ilişkiyi ben bilmem bu işi halledin diye tanıklar huzurunda ikaz ettiğini, davacının önce imza benim dediğini, daha sonra cirolayıp cirolamadığımı hatırlamadığını söylediğini, bunun üzerine yasal işleme geçtiğini, davacı tarafın köylüsü olduğu için araya giren eş dostlar nedeniyle alacağının yarısını aldığını ve davacı ile babasıyla helalleşerek ayrıldığını, davacının … ile danışıklı işlemde bulunarak ödediği parayı haksız ve kötü niyetli olarak geri almak istediğini, tüm bu nedenlerle davanın reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini savunmuştur.
Diğer davalılar tebligata rağmen davaya süresinde cevap vermediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, maddi tazminata gerekçe olarak müvekkilinin aleyhinde açılan icra takibinden kurtulmak için icra hukuk mahkemesi nezdinde ve mahkeme nezdinde açmış olduğu dava nedeniyle avukat tutmak zorunda kalmış olmasını belirttiğini, tahsil harcı vs. masraflara ilişkin bir talep ileri sürmediğini, davacı tarafından açılmış olan davalarda haklılık durumuna göre karşı taraf aleyhine vekalet ücretine hükmedilmiş olduğundan maddi tazminat talebini gerektirmeyeceği, İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/326 E. Sayılı dosyasında davacı beyanı irdelendiğinde davacı beyanında özetle; kendisine icradan yazı geldiğini ve bunu ciddiye almadığını ve bu nedenle itiraz süresini kaçırdığını, daha sonra icra takibi yapan avukata 13.000,00-TL verdiğini, avukatın 5.000,00-TL’sini iade ettiğini beyan ettiği, ancak icra takibine konu çeke ilişkin olarak menfi tespit davası açmadığı, hakkında yapılan icra takibine de süresinde itiraz etmediği, takibin kesinleşmesine sebep olduğu, davacı ceza davasındaki beyanında icra takibinde alacaklı olan …’ın daha önce işyerine geldiğini, çekin fotoğrafını kendisine gösterdiğini beyan etmiş, ancak …’ın icra takibine girişmeden önce çek bedelinin ödenmesi için davacıya müracaat etmesinin …’ın kötü niyetli kabul edilmesini gerektirmeyeceği, davacı dava dilekçesinde tüm davalılardan ödemiş olduğu bedelin istirdadını talep ettiğini, iadesi talep olunan şey kime verildi ise ancak ondan istenebileceğini, dolayısıyla davacı tarafından yapılan ödemenin iadesi/istirdadı ödemeyi alandan talep edilebileceğinden … dışındaki diğer davalıların davacı tarafından ödenmiş olan çek bedelinin istirdadında sorumlulukları olmadığından istirdat talebinin bunlar açısından reddi gerektiğini, davacı vekili beyanında her ne kadar müvekkili aracının muhafaza altına alınarak manevi olarak zarara uğratıldığını beyan etmiş ise de dosyamız içerisine celp olunan İzmir 18. İcra Müdürlüğü’nün 2014/5457 E. Sayılı dosyası incelendiğinde aracın muhafaza altına alındığına dair herhangi bir tutanağa rastlanmadığını, icra dosyası içerisinde takip alacaklısı vekilinin araç yakalama talebinin bulunduğu fakat bunun infaz edilip edilmediği dosya kapsamından anlaşılamadığını, davacı dava dilekçesinde manevi tazminat talebinde bulunur iken hakkında yapılan icra takibi nedeniyle ve aracının muhafaza altına alınmış olması sebebiyle manevi zarara uğradığını beyan ettiğini, davacının ceza davasındaki beyanları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde hakkında başlatılan takipten önce menfi tespit davası açma imkanı varken açmadığı (davacı beyanında davalı …’ın icra takibinden önce çeki kendisine göstererek çekteki cirodan dolayı kendisinden talep de bulunduğunu bildirmiştir.) gibi hakkında yapılan icra takibine süresinde itiraz etmeyerek aracının muhafaza altına alınmasına (aracın muhafaza altına alındığı kabul edilse dahi) katkıda bulunduğunu, dolayısıyla zararın doğmasında kendi kusur ve ihmali de bulunduğunu, manevi tazminat talebi yönünden davalıların sorumluluğu irdelendiğinde …’ın elinde bulunan çeke dayanarak yasal işlemde bulunmuş olması sebebiyle bir sorumluluğu bulunmamakta olup yine … …. Ltd. Şti’nin de manevi tazminattan dolayı herhangi bir sorumluluğu olmadığını, davacı adına ciro atarak çeki piyasaya süren davalılardan … olmuş olması sebebiyle manevi tazminattan …’ın sorumlu olmuş olması sebebiyle davacının zararın meydana gelmesindeki kusuru ve ihmali tarafların sosyal ve ekonomik durumları gözetildiğinde ; davacının istirdat talebine ilişkin davasının davalı … açısından kabulü ile 7.709,00-TL’nin istirdatı ile 25/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, diğer davalılar açısından istirdat talebinin reddine, maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminat talebi yönünden davanın davalı … yönünden kısmen kabul kısmen reddi, diğer davalılar açısından reddi ile 1.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, manevi tazminat taleplerinin kabulüne rağmen taraflarına vekalet ücretine hükmedilmediğini, imzaların dahi davacıya ait olmadığı bir evrak ile davacı aleyhine başlatılan takip ile davacıya yapılan haciz baskısı nedeniyle davacının tüm dosya borcunu ödediğini, hatta alacaklı vekilinin 5.000,00 TL fazla tahsilat yaptığını, mahkemece 18. İcra Müdürlüğü’nün 2014/5457 Esas sayılı dosyasında aracın muhafaza altına alındığına dair bir evraka, tutanağa rastlanılmadığının belirtildiğini, oysa ki dosyaya sunulan evrakların yeterince incelenmediğini, Trafik Ceza İşleri Büro Amirliği’nden gerekli sorgulamaların mahkemece yapılmadığını, İzmir 19. İcra Müdürlüğü’nün 2014/515 muhabere numaralı evrakının dosyaya sunulduğunu, davacının aracının yediemin otoparkına çekildiğini, sonrasında teslim edildiğine ilişkin yeterli araştırma yapılmayıp kurum arşivinden belgelerin celbedilmediğini, aksine davacının aracının yakalanmadığı yönünde karar kurulduğunu, bu şekilde adil yargılanma hakkının zedelendiğini, maddi – manevi tazminat taleplerinin eksik inceleme neticesinden yeterince değerlendirilmediğini, davacının icra hukuk mahkemesince ve asliye ticaret mahkemesinde açmış olduğu davaların masrafı ve 2015 yılından itibaren devam eden yargılama süreci göz önüne alındığında madden ve manen tazminat hakkının doğduğunun açık olduğunu, yapılan ceza yargılamasında … yönünden resmi belgede sahtecilik suçundan İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/326 Esas 2017/274 Karar sayılı dava dosyasında …’ın nitelikli dolandırıcılık suçundan beraatine, ancak resmi belgede sahtecilik suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, lehine HAGB hükümlerinin uygulanmasına karar verildiğini, çek üzerindeki imzaların davacının eli ürünü olmadığının, …’a ait olduğunun bilirkişi raporları ile tespit edildiğini, … ile …’ın organize bir şekilde çalıştığını tespit ettiklerini, mahkemece verilen 1.000,00 TL tutarındaki manevi tazminatın yeterli düzeyde olmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, istirdat ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın davacının istirdat talebine ilişkin davasının davalı … açısından kabulü ile 7.709,00-TL’nin istirdatı ile 25/07/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine, diğer davalılar açısından istirdat talebinin reddine, maddi tazminat davasının reddine, manevi tazminat talebi yönünden davanın davalı … yönünden kısmen kabul kısmen reddi, diğer davalılar açısından reddi ile 1.000,00-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava konusu çekteki imzanın davacı …’e ait olup olmadığının tespiti için yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen rapora göre; “… … … … …/… şubesine ait, İzmir 28/12/2013 keşide tarihli, keşidecisi “… Ltd. Şti” olan, “…” emrine yazılı, 29.800,00 (yirmidokuzbinsekizyüz)-TL değerli, “2333404” numaralı çekin arka yüzünde … adına atılı bulunan birinci ciranta imzasının, mevcut mukayese imzalarına atfen, … eli ürünü olmadığı..” şeklinde rapor sunulduğu görülmüştür.
Öncelikle davalı şirketin çek tanzim tarihinde ve halen çek tanzim etmeye yetkili şirket yetkilisini ve şirket kaydını gösterir ticaret sicil kayıtlarının dosyada mevcut olmadığı anlaşılmakla, buna ilişkin … kayıtlarının dosyaya kazandırılması gerekmektedir.
İzmir 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/326 Esas sayılı ceza yargılamasında verilen 28.09.2017 tarihli kararla sanık …’ın nitelikli dolandırıcılık suçundan beraatine, resmi evrakta sahtecilik suçundan 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, ancak verilen hükmün açıklanmasının ertelenmesine dair karar verildiği anlaşılmış, ancak dosya içerisinde söz konusu ilamın kesinleştiğine ilişkin şerhe rastlanılamamış olmakla bu husustaki eksikliğin ikmali yerinde olacaktır.
Davaya dayanak teşkil eden İzmir 18. İcra Müdürlüğü’nün 2014/5457 Esas sayılı dosyasında, alacaklı … tarafından borçlular … Limited Şirketi, … ve … aleyhine 25.04.2014 tarihinde başlatılan 10 örnek ödeme emirli icra takibinde 10.000,00 TL asıl alacak ve 350,00 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 10.350,00 TL alacağın tahsili amacıyla takibe girişildiği, davacı …’un … plakalı aracının üzerine haciz konularak yakalama şerhi işlenmesinin talep edildiği, işbu takibin dava konusu 28.12.2013 tarih ve 29.800,00 TL bedelli çeke dayanılarak başlatıldığı, alacaklının dosyaya sunmuş olduğu 25.07.2014 havale tarihli dilekçesi ile alacağını …’tan, tahsil harcı borçluya ait olmak üzere haricen tahsil ettiğini beyan ettiği görülmüştür.
Davacının dava dilekçesinde istirdat talebi yanında uygulanan haksız haciz sebebiyle davacının yapmış olduğu avukat masrafları ve maddi kayıpları yönünden maddi tazminat isteminde bulunmasına karşın, işbu maddi kayıpların davacı vekilinden sorulmadığı, İDM’ce verilen kararda maddi tazminat isteminin sadece vekalet ücretine yönelik olarak yapıldığı kabul edilerek maddi tazminata ilişkin davanın reddine karar verildiği görülmüş, talep sonucunun açık olmaması durumunda mahkemece, talep sonucunu 6100 sayılı HMK’nın 31. maddesinde düzenlenen hâkimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında açıklattırılması gerekmektedir. Hâkimin davayı aydınlatma ödevi hâkim açısından bir yetki olduğu kadar zorunlu olarak yapılması gereken bir görev olarak yorumlanmalıdır. Bu çerçevede; davacının davalılara yönelik dava dilekçesinde ileri sürdüğü maddi tazminat kalemlerini açıklaması yönünden davacı vekiline süre verilmesi, maddi tazminat kalemlerinin açıklanmasını müteakip dosyada mevcut delillere nazaran talebin değerlendirilmesi, bu kapsamda gerekirse dosyanın evvelce rapor tanzim eden bilirkişiye tevdi ile talep edilen kalemler yönünden ek rapor aldırılmasından sonra esas hakkında hüküm ihdas edilmesi yerinde olacaktır. Tabi ki verilen kararda usulü kazanılmış haklar da gözetilmelidir.
Öte yandan davacının icra dosyası kapsamında hakkında yakalama şerhi bulunan aracı yönünden ilgili trafik şubesinden haksız haciz iddiasının araştırılması ve bundan sonra talep edilen tazminat hususunda karar verilmesi gerekmektedir. Davacı vekilinin buna ilişkin istinaf istemleri yerindedir.
Kabule göre ise; davanın manevi tazminat istemi yönünden, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi ile Tarifenin 10/1.fıkrasında manevi tazminat davalarında avukatlık ücretini, hüküm altına alınan miktar üzerinden bu tarifenin üçüncü kısmına göre belirleneceği, 10/2. fıkrasında davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına bu Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücretinin, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceği ve 10/4. Fıkrasında manevi tazminat davasının, maddi tazminat veya parayla değerlendirilmesi mümkün diğer taleplerle birlikte açılması durumunda; manevi tazminat açısından avukatlık ücreti ayrı bir kalem olarak hükmedileceği yönündeki yasal düzenlemeler dikkate alınarak, davacının manevi tazminat davası kısmen kabul edildiğinden kabul edilen miktar üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre vekalet ücretine hükmedilmesi gerekir iken, bu hususta hüküm kurulmaması isabetli görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2- İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 16.06.2020 gün ve 2015/1058 E. 2020/270 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 08.06.2023