Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1824 E. 2023/939 K. 19.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1824
KARAR NO : 2023/939

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/12/2019
NUMARASI : 2019/60 Esas 2019/198 Karar
DAVANIN KONUSU :Markanın Hükümsüzlüğü
KARAR TARİHİ : 19.06.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19.06.2023

İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 04.12.2019 tarih 2019/60 Esas 2019/198 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı-karşı davada davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin 50 yılı aşkın süredir yangın söndürme sektöründe faaliyet gösterdiğini, 31/12/1997 tarihli 98513 nolu 9-17. sınıflarda kayıtlı “…+şekil” markası sahibi olduğunu, … markasını …+şekil şeklinde 22/01/2018 tarihinde 2017/63155 no ile yeniden tescil ettirdiğini, son olarak 06/11/2018 tarih 2018/99504 no ile 1-35. sınıflarda “…” markasını tescil ettirdiğini, davalının aynı sektörde … markasını 2014/61193 no ile tescil ettirdiğini, davalının daha önce müvekkilinin iş akdi ile çalışanı olduğunu, markayı kötü niyetle kendi adına tescil ettirdiğini, davalının markayı ….com.tr adlı sitesinde kullandığını ve müvekkilinin iştigal konusu ürünleri sattığını, tüketici nezdinde karışıklığa neden olduğunu, müşterilerden şikayet geldiğini, bu nedenle ticari kayıp yaşandığın iddia ederek, davalı adına kayıtlı 2014/61193 nolu 1-45. sınıflarda kayıtlı “…” markasının hükümsüzlüğünü ve sicilden terkinini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı vekili, müvekkilinin markası ile davacının tescillediği markaların farklı sınıflarda kayıtlı olduğunu, davacının “…” markasını 1. sınıfta müvekkilinden daha sonra tescil ettirdiğini, davacının markalarının “…+şekil” den oluştuğunu, müvekkilinin markasının ise sadece “…” olduğunu, markalar ile ayrı ayrı karşılaştırıldığında bir iltibas bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Karşı davasında ise davacı adına kayıtlı “…” markasının sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın Türk Patent ve Marka Kurumu’nda tescilli “…+şekil+yangın hortumları” ibareli 31/12/1997 tarihli 98513 nolu, 9 ve 17. sınıflarda kayıtlı markasının korunduğu, davacı şirketin 15/05/1967 tarihinde kaydedildiği, her nevi yangın su hortumları, emniyet kemerleri, tekstil mamulleri alanında faal olduğu, davalı …’nun ise Esnaf Odası’na kaydının 29/12/2017 olduğu, iştigalinin yangın söndürme cihazları ticareti olduğu, davalının 01/02/2012 ile 30/11/2013 tarihleri arasında davacı şirkette çalıştığının SGK kayıtları ile sabit olduğu, bu vakıanın davalının “…” markasını gayet iyi bildiği anlamına geldiği, davacının markalarının 9 ve 17. sınıflarda kayıtlı olduğu, davacının zamanla markasını başka sınıflarda da koruma gayretine girdiği, yangın hortumları bakımından mevcut olan itibarını yangın söndürücü maddeleri de kapsayan 1. sınıfa kaydırmak üzere bu kez 22/01/2018 tarih 2017/63155 sayılı başvuruyu yaptığı, 06/11/2018 tarihli başvurunun 1 ve 35. sınıflar için “… … HORTUM+şekil” ibareli olduğu, logonun davacının önceki markalarıyla eş görünümlü olduğu, davacının “…” kök unsurlu markasını bağlantılı başka bir emtiada da tescilleme hak ve önceliğine sahip olduğu, davacı tarafın “…” esas unsurlu marka üzerinde 9 ve 17. sınıflar için tescilden kaynaklanan önceliğe sahip olduğu, bundan ayrı, davacının tescilinde mevcut olmayan yangın söndürücü maddeler bakımından başvuru yapmasında herhangi bir kötü niyet veya haksızlık bulunmadığı, davalının ise sonsuz seçeneğe rağmen yangın ve bağlantılı ürün ve hizmet sektöründe bilinirliği bulunan “…” markasını esas almasını ve sair emtiada başvurarak tescillemesinin şeklen geçerli bulunmakla birlikte, kullanım halinde markaların karışabileceği, davalının 22/07/2014 başvuru 25/05/2015 tescilli 2014/61193 nolu “…” sözcük markasını 1 ve 45’te kaydettiği, 1. sınıf ürünlerin, “sanayide, bilim sahasında, fotoğrafçılıkta, tarım, bahçecilik ve ormancılıkta kullanılan kimyasallar. Gübreler ve topraklar. İşlenmemiş suni reçineler ve işlenmemiş plastikler. Yangın söndürücü maddeler. Kırtasiye, tıbbi ve ev içi kullanım amaçlı olanlar hariç yapıştırıcılar” şeklinde olduğu, 45. Sınıf ürünlerin ise, hukuki hizmet (sınai fikri mülkiyet hakları konusunda danışmanlık dahil) güvenlik hizmetleri. Evlendirme büro hizmetleri. Cenaze hizmetleri. Giysi kiralama hizmetleri. Yangın söndürme hizmetleri. Refakat etme hizmetleri. İş güvenliği konusunda danışmanlık hizmetleri) şeklinde olduğu, her iki ürün ve hizmet markasında yangın söndürücü madde ile yangın söndürme hizmetinin yer aldığı, davacının tescilden gelen öncelik hakkının kapsamında 9 ve 17. sınıflar bulunduğu, 9. sınıfta yangın ve su hortumları, yangın söndürme aletleri ve cihazları yer aldığı, davacının ilk markası olan 98513 nolu markasının 9 ve 17’de kayıtlı olduğu, sadece yangın ve su hortumunu içerdiği, her iki markadan kaynaklanan öncelik hakkının, bağlantılı ve benzer sınıf mal için dahi, sonraki başvuru sahiplerine karşı ileri sürülebileceği, davacının tescilden kaynaklanan önceliğini, benzer bağlantılı 1. sınıfta yer alan yangın söndürücü maddeler ile, 45. sınıfta yer alan yangın söndürme hizmetlerini tescilleme bakımından hak sağladığı, salt bu nedenle davanın yerinde olduğu, davalının markayı bilerek kaydeden ve kötü niyetli olan davalının markasının tüm sınıflar bakımından hükümsüzlüğüne karar vermek gerektiği, karşı dava bakımından ise davalı-karşı davacının iddialarının yerinde olmadığı, davalının “… … HORTUM” ibareli 2018/99504 nolu markasının hükümsüzlüğünü isteyemeyeceği, davacının önceki tescillerinden kaynaklanan hakkı ile bağlantılı sınıfta yeni bir marka tescillemesinin kötü niyet oluşturmadığı sonucuna varılarak, asıl davanın kabulüne, davalı adına kayıtlı 25/05/2015 tarih 2014/61193 nolu markanın tüm sınıflar bakımından hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı-karşı davada davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı-karşı davada davacı vekili, kötüniyetli marka tescilinden bahsedilebilmesi için sonraki tarihli markanın, önceki tarihli marka ile aynılık veya benzerlik arz etmesi ve aynı veya karıştırılabilecek derecede benzeri bir mal veya hizmet kapsamında tescil edilmesi gerektiğini, müvekkilinin davacının iş yerindeki çalışmasını sonlandırmasından 1 yıl sonra marka başvurusu yaptığını, müvekkilinin kötü niyetinin bulunmadığını, müvekkilinin markasının 1 ve 45 nolu mal ve hizmet gruplarında tescil edildiğini, davacının sahibi olduğu markanın ise 9 ve 17 nolu gruplarda tescilli olduğunu, bir markanın varlığının bilinmesinin sonraki marka tescilinde kötü niyetli olunduğu anlamına gelmeyeceğini, müvekkilinin … kelimesini seçmesindeki temel saikin tamamen duygusal bir yön barındırmakta olduğunu, müvekkilinin emekli hava astsubay olduğunu, … kelimesinin de deniz kuvvetlerine subay yetiştiren bir lisenin adı olduğunu, müvekkilinin … Askeri Lisesine karşı güçlü duygusal bağlarının bulunduğunu, müvekkilinin markasını e-ticaret sahasında kullanıldığını, davacının, müvekkilinin ticari başarısının önüne geçme amacıyla dava açtığını, mahkemece davalının ilk tescil sırasında 1 no’lu grupta tescil yaptırmamış olmasının ve ilk tescilden on yıllar sonra bu grupta da tescil yaptırmasının kötü niyet veya haksızlık taşımadığının kabul edildiğini, davacının 1 no’lu ürün ve hizmet grubu kapsamına dahil olan hiçbir ticari faaliyetinin var olmadığını, müvekkilinin iş sözleşmesi sona erdikten belirli bir müddet işverenle rekabet etme yasağı, işverenin iş yerinde kullandığı iş yerine özgü üretim modellerinin kullanılamaması şeklindeki kurallara aykırı bir davranışının bulunmadığını, müvekkilinin söz konusu iş yerinde bir dönem çalışmakla işverene, onun faaliyet gösterdiği iş alanında faaliyette bulunmama borcu altına girmiş olmadığını, müvekkilinin hiçbir zaman davacı-karşı davalının ürünlerini www…com.tr adlı e-ticaret sitesinden satmadığını, 1 nolu grupta yer alan “yangın söndürücü maddeler” ile 9 nolu grupta yer alan yangın söndürme amaçlı taşıt, alet ve cihazlar, hortumlar ve vanalar olarak sıralanan mal çeşitlerinin genel olarak yangın sektörü ile ilgili olduklarını, 17 nolu grupta ise yangınla mücadele sektörünü çağrıştıracak herhangi bir mal ve ürün çeşidinin sayılmadığını, müvekkilinin markasının tescilli olduğu 45 nolu grupta “yangın söndürme hizmetlerinin” sayıldığını, davacının markasının şekil+özel tasarım harf grubu+logodan oluşan spesifik bir marka olarak tescilli olduğunu, müvekkilinin markasının ise sadece sözcükten ibaret olduğunu, tüketiciler nezdinde iki markanın karıştırılma tehlikesinin bulunmadığını, dava dilekçesinde açıkça müvekkilinin markasının 1 no’lu gruptan terkinini talep edilmiş iken, mahkemenin talebi aşarak müvekkilinin markasının tüm ürün gruplarında terkinine karar vermesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Asıl ve karşı dava, markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle asıl davanın kabulüne, davalı adına kayıtlı 25.05.2015 tarih 2014/61193 nolu markanın tüm sınıflar bakımından hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İltibas nedeniyle hükümsüzlük kararı verilebilmesi için marka işaretlerinin ve tescilli oldukları mal/hizmetlerin aynı veya benzer olması gerekmektedir. Yargıtay 11. H.D’nin yerleşmiş içtihatlarında belirtildiği üzere marka kapsamındaki mal ve hizmetlerin aynı veya benzer tür olup olmadığı hususunda TPE’nce hazırlanan Mal ve Hizmetlerin Sınıflandırılmasına ilişkin Tebliğin hükümlerine ve bunun ekindeki sınıflara ve alt gruplara göre yapılan listenin dikkate alınması gerekmekle birlikte, ilişkilendirmenin varlığı için mal ve hizmetlerin tamamen aynı sınıfta veya aynı alt grupta yer alması gerekmez. Tescil kapsamındaki mal ve hizmetlerin ilişkilendirilebilecek olup olmadıklarının değerlendirilmesinde özellikle her iki grup malların da aynı tüketici kitlesine hitap edip etmediği, birbirine alternatif olup olmadıkları, aynı dağıtım veya dolaşım yollarına sahip olup olmadığı, hammadde-mamül ilişkisinin bulunup bulunmadığı, birbirlerini bütünleyici/tamamlayıcı olup olmadıkları hususlarının, bir bütün olarak ve ortalama tüketici kitlesinin özellikleri ve genel bakış açısı dikkate alınarak belirlenmelidir.
Somut olayda, davacı şirketin 09 ve 17. Sınıflarda 87/098513 nolu “…+şekil” markasının 31.12.1997 tarihinde tescil edildiği; 09 ve 17. Sınıflarda 2017/63155 nolu “…+şekil” markasının 22.01.2018 tarihinde tescil edildiği; 01 ve 35. Sınıflarda 2018/99504 nolu “… …+şekil” markasının 06.11.2018 koruma tarihli olarak tescil edilmiş olduğu; Davalının ise 01 ve 45. Sınıflarda 2014/61193 nolu “…” markasının 25.05.2015 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır.
İlk derece mahkemesince, tarafların markalarından kaynaklanan öncelik hakkını bağlantılı ve benzer sınıf mal için dahi, sonraki başvuru sahiplerine karşı ileri sürebilecekleri, davacının tescilden kaynaklanan önceliğini, benzer bağlantılı 1. sınıfta yer alan yangın söndürücü maddeler ile, 45. sınıfta yer alan yangın söndürme hizmetlerini tescilleme bakımından hak sağladığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davalı-karşı davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı-karşı davacı yönünden istinaf karar harcı olan 359,8‬0 TL’den peşin alınan 108,80 TL’nin mahsubu ile kalan 251,00 TL’nin davalı-karşı davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı-karşı davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.19.06.2023