Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1803 E. 2023/854 K. 02.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1803
KARAR NO : 2023/854

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08.09.2020
NUMARASI : 2018/1325 E. – 2020/384 K.
DAVANIN KONUSU : İstirdat
KARAR TARİHİ : 02.06.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.06.2023

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.09.2020 tarih 2018/1325 E. – 2020/384 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, … … Şubesi’ne ait bulunan, keşidecisinin … San ve Tic. Ltd. Şti, keşide yerinin İzmir, keşide tarihinin 27.09.2018, çek bedelinin 77.000,00 TL olduğu çeki ciro yoluyla davacının lehtar sıfatıyla iktisap ettiğini, davacının kısa süre önce çeki kaybettiğini, zayi olan çekin 3.kişilerin eline geçmesi ve muhatap bankaya ibraz edilmesi halinde ödenmesi ihtimalinin yaratacağı mağduriyeti önleyebilmek ve çekin iptalini sağlayabilmek adına İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/958 Esas sayılı dosyasında ödeme yasağı isteminde bulunduklarını, ödeme yasağı konulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararının alındığını, ardından mahkemenin 2018/958 Esas sayılı dosyasına sunulan dilekçede söz konusu çekin davalı taraf uhdesinde olduğunu, bu nedenle davacının elinden rızası dışında çıkan çekin istirdadına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacı tarafın gerçek dışı beyanlarda bulunduğu, dava konusu çekin lehtarı durumundaki davacı şirket, çekin arkasına ilk ciroyu yapmaksızın bu çeki davalı müvekkili şirkete teslim ettiğini, davacı şirketin bu eksikliği fark etmemesi noktasındaki ihmalinden kötü niyetle faydalanmak istenildiğini, sonrasında müvekkili şirket tarafından tahsil için çekin takasa verildiğini, ayrıca davacı tarafın çek arkasındaki imzasının müvekkili şirketin yetkilisine ait olmadığı yönündeki iddiası ve hatta varsayım olarak bunun ispatlanması gerektiğini, bu nedenle açılan davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı vekili her ne kadar mahkemeye sunmuş olduğu dava dilekçesinde dava konusu çekin davacı şirketin elinden rızası dışında çıktığını iddia etmiş ise de, bu iddiasını ispatlayacak ve bu yönde mahkememizde kanaat uyandıracak nitelikte hiçbir delilin dosyaya sunulmadığı, tek başına dava konusu çekin davacının elinden rızası hilafına çıktığı iddiasına dayalı olarak açılmış çek zayi davasının da bu yöndeki davacı iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı, ayrıca bu yönde başlatılmış herhangi bir soruşturma dosyasının bulunmadığı gibi, çekin zayi edildiğine dair davacı şirket tarafından tutulmuş bir tutanak ve benzeri yazılı bir belgenin dosyaya delililer arasında sunulmadığı, süresi içerisinde sunulmuş tanık listesinin de dosyada mevcut olmadığı, açıkça yemin deliline de dayanılmadığı anlaşılmakla, davacının dava konusu çekin rızası dışında elinden çıktığı yönündeki iddiasını ispatlayamadığının kabul edildiğini, ayrıca dava konusu çekte lehtar durumunda bulunan davacının ilk cirosu olmaksızın çeki elinde bulunduran davalı açısından her ne kadar ciro silsilesinde kopukluk olsa da bu durum tek başına dava konusu çekin davacı elinden rızası dışında çıktığı iddiasını kanıtlamak için yeterli olmadığı, yine davacının dava dilekçesindeki isteminin, dava konusu çekin yasal hamili olduğu iddia olunan davacının elinden rızası dışında çıktığı iddiasına dayalı istirdadı istemine ilişkin olup, ayrıca davacının dava konusu çekten dolayı davalıya borçlu olmadığı yönünde menfi tespit isteminine ilişkin bir talep içermediğinden bu yönde bir hükümde kurulmamış olup bu nedenle çekin istirdadı istemine ilişkin iş bu davanın ispatlanamadığından reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, usul yönünden; dava konusu çekin davacı şirketçe zayi olduğundan ötürü kendilerince menfi tespit davası yerine işbu davanın ikame edildiğini, çekin kimin tarafından alındığı, bulunduğu, çalındığı bilinmediğinden suç duyurusu yapılmadığını, davalı şirket yetkilisine karşı dolandırıcılıktan ötürü dava ikame etme haklarının saklı olduğunu, mahkemenin bu konudaki değerlendirmesinin ve davanın reddinin isabetsiz olduğunu, mahkemece tanık beyanları dinlenilmeden karar verilmesinin hukuki dinlenilme hakkını ihlali mahiyetinde olduğunu, davanın esası yönünden ise; İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/958 Esas sırasında kayıtlı dosyadaki beyan dilekçesinden dava konusu çekteki davacı şirket imzasının davalı şirket yetkilisi … tarafından atıldığının beyan ve ikrarının kesin delil olmasından ötürü çekişmeli olmaktan çıktığı nazara alınarak çekin davacıdan zayi olduğu açıkça ortadayken ispat edilemediği yönündeki değerlendirmenin anlaşılamadığını, davalı yanın şirket yetkilisinin imza atması ve bunu ikrar etmesi karşısında davalı yanca dava konusu çekin kötüniyetli iktisap edildiğini, dava konusu çekin davacının ticari defter ve kayıtlarında bulunmadığının bilirkişi raporuyla tespit edildiğini, davalının cevaplarında taraflar arasındaki işletme sözleşmesine ve kefalet sözleşmesine dayanılmış olsa da, söz konusu sözleşmelerde çeke dair herhangi bir atıfın olmadığı, dava konusu çekin hiçbir şekilde ciro edilerek temlik edilmediğini, davalının işletme bedeli açıklamalı 18.12.2018 tarihli faturaya delil olarak cevap dilekçesinde dayanmadığını, savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesine muvafakat etmediklerini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davaya konu çekin davacının elinden rızası haricinde çıktığından bahisle yetkili hamilinin davacı olduğu iddiasıyla istirdadı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davaya konusu çekin … … Şubesi’nden verilen, keşidecisinin … San. Ve Tic. Ltd. Şti, lehtarının davacı … Tic. Ltd. Şti olduğu, 27.09.2018 keşide tarihli ve 77.000,00 TL bedelli çek olduğu, çekin arkasındaki ilk cironun davalı şirkete ait olduğu ve çekin 28.09.2018 tarihinde bankaya ibraz edildiği, ancak İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/958 Esas sayılı dosyasından verilen ödeme yasağı kararı nedeniyle çekle ilgili bir işlem yapılmadığına dair çek üzerine şerh düşüldüğü, Mahkemece tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu çekin davacı şirket defterlerinde kayıtlı olmadığı, ancak çekin keşide tarihi olan 27.09.2018 tarihi itibariyle davalı şirket kayıtlarına davacı alacağı olarak kaydedildiği ve yine davadan sonra davalı şirket tarafından düzenlenen 77.000,00 TL tutarlı faturanın davacının borcuna kaydedildiği ve bu şekilde bakiyenin sıfırlandığı, ardından çekin karşılıksız çıkması nedeniyle bankadan tahsil edilen 1.600,00 TL ‘lik garanti tutarı düşüldükten sonra bu tutar davacı borcundan mahsup edilmek suretiyle davalı kayıtlarına göre davacının 75.400,00 TL tutarında borçlu olduğunun kayıtlı olduğu görülmüştür.
Dosya içerisinde davacı ve davalı şirket arasında akdedilen 22.06.2018 başlangıç tarihli işletme sözleşmesinin aynı tarihte imzalandığı görülmüş, her ne kadar davacı tarafça tanıklarının dinlenilmediği hususu istinaf nedenleri arasında yer almakla birlikte, dava konusu edilen çek bedeline ve HMK 201.maddesine nazaran davanın tanıkla ispatı mümkün görülmediğinden davacı tarafın buna ilişkin istinaf nedenleri yerinde değildir. Yine davacı tarafça dava konusu faturanın deliller arasında belirtilmediğinden savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yönünde istinaf olunmuş ise de, davalının cevap dilekçesinde tarafların ticari defter ve kayıtlarına delil olarak dayandığı görülmekle, müstakilen her bir faturalı belgenin bildirimi gerekmediğinden davacı tarafın istinaf istemi yerinde değildir.
Öte yandan 6102 Sayılı TTK’nın 792.maddesine göre “çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olupta hamil hakkını 790.maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğunu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” şeklinde düzenlendiği, işbu istirdat davasında ispat yükünün davacıda olduğu, davacının açmış olduğu iş bu istirdat davasında öncelikli olarak dava konusu çekin rızası dışında elinden çıktığını mahkemede kanaat uyandıracak yeterli delillerle ispatlaması gerektiği, bunun ispatından sonra TTK 792.maddesi uyarınca davalının bu çeki iktisapta ağır kusurlu veya kötüniyetli olduğunun kanıtlanması gerekmektedir. Anılan yasal düzenlemeler karşısında İDM’nin tek başına dava konusu çekin davacının elinden rızası hilafına çıktığı iddiasına dayalı olarak açılmış çek zayi davasının da bu yöndeki davacı iddiasını ispatlamaya yeterli olmadığı, ayrıca bu yönde başlatılmış herhangi bir soruşturma dosyasının bulunmadığı gibi, çekin zayi edildiğine dair davacı şirket tarafından tutulmuş bir tutanak ve benzeri yazılı bir belgenin dosyaya delililer arasında sunulmadığı, süresi içerisinde sunulmuş tanık listesinin de dosyada mevcut olmadığı, açıkça yemin deliline de dayanılmadığı anlaşılmakla, davacının dava konusu çekin rızası dışında elinden çıktığı yönündeki iddiasını ispatlayamadığının kabul edildiğini, ayrıca dava konusu çekte lehtar durumunda bulunan davacının ilk cirosu olmaksızın çeki elinde bulunduran davalı açısından her ne kadar ciro silsilesinde kopukluk olsa da bu durum tek başına dava konusu çekin davacı elinden rızası dışında çıktığı iddiasını kanıtlamak için yeterli olmadığı, yine davacının dava dilekçesindeki isteminin, dava konusu çekin yasal hamili olduğu iddia olunan davacının elinden rızası dışında çıktığı iddiasına dayalı istirdadı istemine ilişkin olup, ayrıca davacının dava konusu çekten dolayı davalıya borçlu olmadığı yönünde menfi tespit isteminine ilişkin bir talep içermediğinden bu yönde bir hükümde kurulmamış olup bu nedenle çekin istirdadı istemine ilişkin iş bu davanın ispatlanamadığından reddine dair verilen kararda herhangi bir usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL’den peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 02.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.