Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1773 E. 2023/844 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1773
KARAR NO : 2023/844

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23.06.2020
NUMARASI : 2018/177 E. – 2020/339 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 01.06.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.06.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 23.06.2020 gün ve 2018/177 E. – 2020/339 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalılar tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı araçların karıştığı trafik kazasında davalı … A.Ş. tarafından sigortalı araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralanarak iş gücü kaybına uğradığını, davalıların zararı karşılama yükümlü bulunduğu, yapılan başvurusunun sonuçsuz kaldığını, belirterek; fazlaya ilişkin hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 25,00-TL bakıcı gideri, 25,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı, 50,00-TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 100,00-TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketlerinden poliçe limiti dahilinde olmak üzere temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilene tahsiline karar verilmesini karar ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalı … A.Ş. vekili, yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, … plakalı aracın davalı şirket nezdinde trafik poliçesiyle sigortalı olduğunu, davalı sigorta şirketinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere gerçek zarar miktarı kadar sorumlu olduğunu, davacının müterafik kusuru bulunduğunu, hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini, geçici iş göremezlik zararından davalının sorumlu olmadığını, davacıya bakıcı tarafından bakıldığına ilişkin belge olmadığını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, kazaya karışan … plakalı aracın davalı şirket nezdinde ZMMS poliçe ile sigortalı olduğunu, davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere gerçek zarar miktarı kadar olduğunu, kusurun ve zararın ispata muhtaç olduğunu, tedavi ve geçici iş görmezlik taleplerinin poliçe kapsamı dışında kaldığını, davacının bakıma muhtaç olup olmadığı hususunun bilirkişi raporu ile tespitinin gerektiğini, dava tarihiden itibaren faiz talep edilebileceğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kazanın oluşumunda davalı … şirketi tarafından sigortalı … plakalı araç sürücüsünün % 75, davalı … Şirketine sigortalı … plakalı araç sürücüsünün % 25 oranında kusurlu olduğu, davacının sürekli iş göremezlik oranının % 5 tıbbi iyleşme süresinin 9 ay olduğu, geçici iş görmezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının 14.149,39.-TL, sürekli maluliyetten kaynaklı maddi tazminat alacağının 44.814.,03-TL ve bakım giderinden kaynaklı alacağının 7.736,91.-TL olduğu, davacının % 10 oranında müterafik kusurunun indirilmesi sonrası bakiye alacağının 60.030,29-TL olacağı, belirtilerek; davanın tarafların kusuru oranında kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraflar tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davacıya atfedilen % 10 müterafik kusur indiriminin yasaya ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacının kusurunun bulunmadığını, müterafik kusur indiriminin karşı taraf vekili lehine vekalet ücreti doğurmayacağını, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını, talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, kusur tespitini kabul etmediklerini, yeniden rapor alınması gerektiğini, eksik inceleme yapıldığını, maluliyet raporunun düzenlenmesine yeni genel şartlarında belirtilen esasların dikkate alınması gerektiğini, tedavi, gideri bakıcı gideri ve geçici iş görmezlik tazminatı talebinden davalının sorumlu olmadığını, koruyucu ekipman kullnamayan davacının müterafik kusuru bulunduğunu, daha yüksek oranda müterafik kusur indirimi yapılmasını gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. vekili, usulüne uygun başvuru yapılmadığını, raporlara yönelik itirazların dikkate alınmadığını, kusur ve maluliyet tespitlerini kabul etmediklerini, yeniden rapor alınması gerektiğini, bakıcı ve geçici iş göremezlik tazminat talepleri trafik poliçesi teminat kapsamı dışında kaldığını, koruyucu ekipman kullnamayan davacının müterafik kusuru bulunduğunu, daha yüksek oranda müterafik kusur indirimi yapılmasını gerektiğini, hatır taşımasının söz konusu olduğunu, aktüer hesabının yapıldığı tarihten faiz yürütülmesi gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, ZMMS poliçesi kapsamında trafik kazası nedeni ile davacının maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile davacının maddi zararından davalı sigorta şirketi ile işleten sıfatına haiz araç maliki ve sürücünün, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K. )
3. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, davacı tarafından davalı ZMM sigortacısına yargılama sırasında başvurunun yapılmış olmasına göre eksik ya da usule uygun olmayan belge ile başvurulduğu savunmasının usule uygun olmadığı savunulan belgedeki eksikliğin tamamlanabileceği, açıktır. (Yargıtay 4. HD’ nın 08/03/2022 tarih ve 2021/11206 E. – 2022/4208 K. sayılı ilamı)
4. Davalının sorumluluğunun belirlenebilmesi için olayın oluşumunda tarafların mevcut kusur durumun tespiti önem arz eder. Bu kapsamında, dosyaya kazandırılan açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli bilirkişi raporu ile olaya ilişkin belirlenen maddi olgular çerçevesinde, oluş şekline uygun düşecek biçimde, taraflara kusur atfını gerektiren sebeplerin somut olarak açıklanması suretiyle, kusur değerlendirilmesi yapılarak, davalı … A.Ş. tarafından sigortalı araç sürücüsünün % 75 oranında asli, davalı … A.Ş. Tarafından sigortalı araç sürücüsünün % 25 oranında tali kusurlu olduğunun tespitinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
5. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 01/06/2015 ile 20/02/2019 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için 30/3/2013 tarihli ve 28603 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4.HD’nın 20/06/2022 tarih ve 2021/13933 E. – 2022/9109 K. ) İlk derece mahkemesince dosyaya kazandırılan 19.06.2019 tarihli E.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp ADB başkanlığı maluliyet raporunda, davacının kaza nedeni ile bakıma muhtaç hale gelip gelmediğine dair bir değerlendirmeye yer verilmediği görülmektedir. Her ne kadar hesap bilirkişi tarafından bakıcı ihtiyacına ilişkin resen bir değerlendirme yapılmış ise de hesap bilirkişi raporunu bakıcı ihtiyacına ilişkin hükme esas almaya elverişli olmadığından, bakıcı ihtiyacının belirlenmesi konusunda yapılan araştırma yetersizdir. (Yargıtay 17. HD’nın 2019/6471 E. – 2020/8916 K., 4. HD’nın 2021/17167 E. – 2021/4326 K.)
6. Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği, zarar görenin tedavisinin devam ettiği döneme ilişkin geçici bakıcı gideri zararının, geçici işgöremezlik zararının ve tedavi giderlerinin sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de, 6111 sayılı Kanun’un 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98.maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. Dolayısıyla, trafik kazasından kaynaklı geçici işgöremezlik tazminatı ile belgesiz tedavi ve tedavi amaçlı yol giderleri bakımından ZMMS poliçesi kapsamında sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. (Yargıtay 4. HD’nin 10.03.2022 tarih ve 2021/12001 E. – 2022/4532 K. ve 24.03.2022 tarih ve 2021/22793 E. – 2022/5790 K. ).
7. Tek bir olaya bağlı aynı haksız eylemden değişik hukuki nedenlerle sorumlu olanlardan her biri, TBK’nun 61 ve 62. maddeleri uyarınca zarardan müteselsilen sorumludurlar. Müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri, TBK’nun 162. maddesine göre borcun tamamından sorumludurlar. Nitekim, 2918 sayılı KTK’nun 88/1. maddesinde trafik kazası nedeniyle müteselsil sorumluluk öngörülmüştür. Davacılar, müteselsil sorumluluk ilkesi gereği zararın tamamını isterse sorumluların tamamından, isterse bir kısmından isteyebilir. Müteselsil sorumluluk kanundan doğan bir sorumluluk türü olup kazaya neden olan her iki araç sürücü/işleten/trafik sigortacıları meydana gelen zarardan müştereken ve müteselsilen sorumludurlar. Davacı açıkça davalıların kusur oranında sorumlu tutulmasını istemediğine göre, davalıların müteselsil sorumluluğu bulunduğundan davalıların zararın tamamından sorumlu tutulması gerekir. (Yargıtay HGK 28.12.1983 tarih ve 9-721/1421 E/K; Yargıtay 17. HD’nin 2015/15236 E. – 2018/11491 K.; 2016/10126 E. 2019/4053 K.; 2018/3768 E. 2020/1237 K. sayılı ilamları)
8. Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde müterafik kusur söz konusudur. Müterafik kusurun varlığı halinde 6098 sayılı TBK’nun 52. Maddesi gereğince belirlenen tazminattan indirim yapılması gerekir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir def’i olmadığından, mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. Maddesi ile atıf yapılan Karayolları Trafik Yönetmeliğince koruyucu ekipman / tertibat takılmasının zorunlu olduğu hallerde meydana gelen yaralanma ve ölüm ile illiyet bağı kurulması durumunda hesaplanan tazminattan müterafik kusur nedeni ile yerleşik uygulama doğrultusunda birden fazla müterafik kusur indirimi sebebinin varlığı olsa da % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak tazminatın belirlenmesi cihetine gidilmelidir.(Yargıtay 4. HD’nın 29/06/2022 tarih ve 2021/14115 E. – 2022/9666 K., 04.04.2022 tarih ve 2021/13491 E. – 2022/6733 K. ,23.03.2022 tarih ve 2021/11590 E. – 2022/5710 K.)
9. Hatır taşıması bir kimseyi ücretsiz olarak ve bir karşılık almadan ve bir yararı bulunmadan taşıma halidir. Yani hatır için taşımada taşımanın karşılıksız olması veya alınan karşılığın önemsiz olması gerekir. Taşıma, işletenin veya sürücünün değil taşınanın yararına olmalıdır. Hatır taşıması savunması defi niteliğinde olup, süresinde verilecek cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir. Hatır taşıması, sigorta teminatı kapsamında ise de, hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığından, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nin 51.maddesi (818 sayılı BK. 43. maddesi) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiştir. Hatır taşımasının varlığı halinde ancak hatırı taşıması yapan lehine tazminattan indirim söz konusu olabilir. ( Yargıtay 17. HD’nin 01/12/2020 tarih ve 2019/3044 E. 2020/7926 K. Sayılı ilamı) Somut olayda, davacının kazaya karışan davalı … A.Ş. tarafından sigortalı araçta dava araçta taşındığı gözetilerek davalının hatır taşıması definin uygulama yeri bulup bulamayacağının kararda tartışılması gerekmektedir.
10. Öte yandan, TBK’nın 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için vekalet ücreti de takdir edilemez. Bir başka ifade ile davacı lehine hesaplanan maddi tazminatlardan, hatır taşıması ve müterafik kusur nedeniyle yapılan indirimler sonucu belirlenen tazminat tutarları hüküm altına alınırken, red edilen kısmım yönünden davalı lehine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerekir.(Yargıtay 17 HD’nın 13/11/2019 tarih ve 2017/2928 E. – 2019/10602 K. sayılı ilamı )
11. Tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda 1931 tarihli PMF cetvellerine göre saptanmakta ise de gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle TRH 2010 yaşam tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi güncel veriler ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olduğundan tazminat hesaplamasında TRH 2010 yaşam yönteminin kullanılması gerekir. ( Yargıtay 4. HD’nın 03.01.2022 tarih ve 2021/9412 E – 2022/3622 K., 17. HD’nin 23.03.2021 tarih ve 2020/ 6173 E. – 2021/ 3121 K.) Aynı şekilde, yeni genel şartlar zamanında düzenlenen poliçelerde yeni genel şartlardaki hesaplama tekniği uygulanamayacağı için tazminat hesabında eski uygulamalardaki gibi progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi icap etmektedir. (Yargıtay 17. HD’nin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 E. – 20121/1848 K. )
12. Esasen, haksız eylem nedeniyle meydana gelen zararda ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüt oluşmuş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek kısmi davaya, gerekse sonradan açtığı ek davaya veya ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. Davalı sigorta şirketi yönünden ise 2918 sayılı KTK’nun 99/1. maddesi ile ZMSS Genel Şartları’nın B.2. maddesi gereğince, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde, sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt faizinden sorumlu olduğunun kabulü gerekecektir. Islah edilen miktar yönünden de temerrüt tarihinden itibaren faiz yürütülmelidir ( Yargıtay 4. HD’nın 30.06.2022 tarih ve 2022/1725 E. – 2022/9741 K. Sayılı ilamı )
13. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; İDM tarafından Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik, hükümleri hükümlerine göre, davacının mevcut yaralanması nedeni ile iş göremezlik oranının tespiti ile geçici ve sürekli işgöremezlik döneminde bakıcıya ihtiyacı olup olmayacağı, bakıcıya ihtiyaç olması halinde hangi tarihten itibaren bakıcıya ihtiyaç duyacağı, bakıcı ihtiyacının süresi (tam zamanlı/yarı zamanlı/süreli) konusunda E.Ü. Tıp Fakültesi Adli Tıp ADB Başkanlığı’ndan kurul halinde düzenlenecek açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli ek maluliyet raporu dosyaya kazandırılıp, talep edilen tazminatına yönelik anılan ilk ve esaslara uygun düşecek şekilde aktüerya uzmanından ek rapor alınarak, davacı lehine davalı tarafında yapılan bir hatır taşıması ile desteğin zararın artmasına neden olan müterafik bir kusurunun olup olmadığı ayrı ayrı tartışılıp değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre usuli kazanılmış haklar gözetilerek infazda tereddüte neden olmayacak şekilde sigorta şirketlerinin sorumlu olduğu poliçe limiti belirtilerek tazminat talepleri hakkında karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca davalıların istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Tarafların istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.06.2020 tarih 2018/177 E. – 2020/339 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 01.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.