Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1760 E. 2023/793 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1760
KARAR NO : 2023/793

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16.06.2020
NUMARASI : 2019/113 Esas 2020/263 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
DAVA TARİHİ : 25.04.2019
KARAR TARİHİ : 25.05.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25.05.2023

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.06.2020 tarih 2019/113 Esas 2020/263 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı tarafından İMMS poliçesi ile sigortalı aracın karıştığı kazada davacının aracının zarar gördüğünü, davalının ZMMS limitini aşan zarardan sorumlu olduğunu, dava dışı ZMMS ile davalı … şirketlerine yapılan başvuruya rağmen zararın tam olarak karşılanmadığını, davalının zararı karşılama yükümlülüğü bulunduğunu, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00-TL’nin temerrüt tarihinden işleyecek yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile dava değerini 33.450,00-TL olarak artırmıştır.
CEVAP : Davalı vekili, usulüne uygun başvuru yapılmadığını, davalının ZMMS limitini aşan kısımım yönünden sorumlu tutulabileceğini, sorumluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacıya 59.800,00-TL ödeme yapıldığını, davalının ibra edildiğini, değer kaybı talep edilemeyeceğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının, kayıtsız şartsız şekilde ibraname imzaladığı, taraflar arasında düzenlenen bu ibranamenin tam bir ibra olduğu, aşırı yararlanma hükümlerine dayanılmadığı, ödemeyi kabul edip ibraname veren davacı sigortalının müzayaka halinde olduğunun kabul edilemeyeceği, belirtilerek davanın reddine, karar verilmiştir.
Karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davaya konu ibranamenin makbuz hükmünde olduğunu, davalı … şirketinin davacıyı zorda bırakarak ödemeyi ancak söz konusu beyanların imzalanmasına bağladığını, davacının aracında oluşan hasar bedelinin çok yüksek olduğunu, ödenen 59.800-TL’nin mahsubundan sonra 33.450-TL bakiye zarar bulunduğunu, ödenen bedelin gerçek zararı karşılamadığını, sigorta şirketinin davacının müzayaka halinden yararlanarak dürüstlük ilkesine de aykırı davrandığını, belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, İMMS poliçesi kapsamında sigortalı aracın karıştığı trafik kazası nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. Motorlu Kara Taşıt Araçları İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının 1. maddesine göre ise, sigortacı, zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçe limitinin dışında (üstünde) kalan miktardan başlayıp, ihtiyari mali sorumluluk sigortası teminat limitine kadar sorumludur. Bahse konu düzenlemelerden anlaşılacağı üzere işletenin sorumluluğunu zorunlu mali mesuliyet trafik sigortası hadlerinin üzerinde kalan kısmının poliçede yazılı hadlere kadar teminat altına alan sigorta türüdür. Zorunlu mali trafik sigortacısı ve ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından sıralı bir sorumluluk benimsenmiştir. ( Yargıtay 17. HD’nin 08.12.2020 tarih 2019/1797E. 2020/8207 K.).Bahse konu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, yasa koyucu trafik sigortacısı ve ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk değil, sıralı bir sorumluluk öngörmüştür. ( Yargıtay 17. HDB’nin 08.12.2020 tarih 2019/1797 E. – 2020/8207 K. ) Somut olayda davalı … şirketi kazaya neden olan aracın ihtiyari mali mesuliyet (İMSS) sigortacısı olup, olay tarihi itibariyle davalı sigortanın, aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısının limitini aşan kısımdan (ve temin ettiği İMSS poliçe limiti dahilinde sınırlı olarak) sorumlu olacağı açıktır.
3. Davalının sorumluluğunun belirlenebilmesi için olayın oluşumunda tarafların mevcut kusur durumun tespiti önem arzeder. Dosyaya kazandırılan açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli bilirkişi raporu ile olaya ilişkin belirlenen maddi olgular çerçevesinde, oluş şekline uygun düşecek biçimde, taraflara kusur atfını gerektiren sebeplerin somut olarak açıklanması suretiyle, kusur değerlendirilmesi yapılarak, sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında asli kusurlu, davacının ise kusursuz olduğunun tespitinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
4. Sigorta şirketi poliçeden kaynaklanan tazmin borcunu yerine getirirken gerçek zararı ödemekle yükümlü olduğundan, aracın onarımı yapılsın yada yapılmasın onarıma ilişkin fatura olsun yada olmasın hasar bedeli üzerinden hesaplanan KDV’yide zarar görene ödemek zorundadır. (Yargıtay 17 HD’nın 05.06.2014 tarih ve 2014/9038 E. – 2014/9078 K. ) Hasar bedeli araç rayicini % 50’si aştığı durumlarda aracın tamirinin ekonomik olmadığı açıktır. Bu durumda, araç pert total kabul edilerek aracın sovtaj bedeli de belirlenmek sureti ile hasarsız piyasa rayici ile sovtaj bedeli arasındaki farkın hasar miktarı olarak belirlenmesi gerekir. ( Yargıtay 17. HD’nın 18.05.2016 tarih ve 2016/3196 E. – 2016/6047 K. ) Motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen zararlardan dolayı sorumluluk zarar görenin uğradığı gerçek zarar ile sınırlıdır. BK’nun 42. (6102 sayılı Kanun 50. Md.) 6762 sayılı TTK’nın 1283. ( 6102 sayılı TTK’nın 1427 vd ) maddeleri gereğince sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan yararlananın uğradığı gerçek zararı tazminle yükümlü olup motorlu aracın neden olduğu zarar nedeniyle meydana gelen gerçek zarar giderilmelidir. Gerçek zarar, zarar gören şeyin eski hale getirilebilmesi için gereken onarım ve işçilik giderlerini kapsar. Davalı … şirketi gerçek zarardan sorumlu olup araç hiç tamir edilmemiş olsaydı dahi zarar gören kişinin gerçek zararına göre tazminat miktarı hesaplanması gerekmektedir. Zira, zarar görenin çıkma ve eşdeğer parçalarla aracı tamir etmesi beklenemeyeceği gibi gerçek zarar ancak aracın onarımında tamamen orijinal parçalar kullanılmak suretiyle karşılanır. Hasar bedeli tespit edilirken davalı … şirketiyle servis arasında yapılan anlaşma vb nedenlerle yedek parça ve işçilik bedellerinin değerinde indirim yapılmaksızın meydana gelen gerçek zarar giderilmelidir. ( Yargıtay 17 HD’nın 15.12.2011 tarih ve 2011/4075 E. – 2011/12321 K.,28.03.2016 tarih ve 2015/17481 E. – 2016/3833 K., 04.04.2016 tarih ve 2015/14700 E. 2016/4229 K.,17.03.2014 tarih ve 2014/4531 E. – 2014/3704 K. )
5. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Sorumluluğa İlişkin Anlaşmalar” başlıklı 111. maddesi uyarınca tazminat miktarlarına ilişkin anlaşmaların iptali koşulu belirlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasada belirtilen 2 yıllık süre, hak düşürücü süre olup mahkemece bunun re’sen dikkate alınması gerekir. Davanın iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması halinde ise önceki ödeme tarihi verilerine göre hesap yapılıp fahiş bir fark olup olmadığı değerlendirilmeli; şayet ödenmesi gereken tazminatı ile ödenmiş olan miktar arasında fahiş fark olduğu saptanırsa verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmelidir.( Yargıtay 4. HDB’nın 20.12.2021 tarih ve 2021/20621 E. – 2021/10611 K. )Kanun’un anılan hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek yoktur. Dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir.
6. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, kusur ve hasarın anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, aracın ikinci el ve svotaj bedelinin piyasa rayiçlerine göre belirlenmesine, sigortacının davadan önce ödediği miktar ile ödemesi gereken miktar arasında açık yetersizlik bulunduğundan hak düşürücü süre içerisinde açılan eldeki davada davacının ibranın iptalini talep etme hakkı bulunmasına, davacı tarafın bu süre içerisinde sunduğu ıslah dilekçesi ile de ibranın geçersiz olduğununu ileri sürmesine, bu nedenle davadan önce verilen ibranın makbuz hükmünde olmasına, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının davalı … şirketi tarafından ispat edilememesine göre; araç pert kabul edilerek sovtaj bedeli ile davadan önce yapılan ödemenin aracın kaza tarihindeki ikinci el rayiç bedelinden indirilmesi suretiyle bakiye 33.450,00-TL yönünden daha önce temerrüte düşürüldüğü kanıtlanamadığından ödeme tarihi olan 26.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalının sorumluluğu cihetine gidilmesi gerekirken, aksi yönde davanın reddine karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir. Bu itibarla, davacının istinaf talebi yerindedir.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.06.2020 tarih ve 2018/1047 E. – 2020/272 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Kaldırılan kararın yerine geçmek üzere yeniden hüküm tesisi ile;
Davacının davasının KABULÜ ile 33.450,00-TL’nin temerrüt tarih olan 26.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ( İMMS bakiye poliçe limit olan 40.200,00-TL ile sınırlı olmak üzere ) DAVALIDAN TAHSİLİ İLE DAVACIYA ÖDENMESİNE,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.284,96-TL harçtan peşin alınan 44,40-TL ve tamamlama harcı olarak yatırılan 569,55-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.671,01-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dava şartı arabuluculuk ücreti olan ve 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A-13 maddesi uyarınca tarafların anlaşamamaları nedeniyle Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanan 1.320,00-TL’nin haksız çıkan davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 44,40-TL peşin harç, 44,40-TL başvurma harcı, 569,55-TL tamamlama harcı, 85,50-TL posta masrafı, 1.000,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.743,85-TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 148,60-TL başvurma harcı, 16,50-TL posta masrafı olmak üzere toplam 165,10-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.