Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1747 E. 2023/812 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1747
KARAR NO : 2023/812

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29.06.2020
NUMARASI : 2019/759 E. 2020/316 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
DAVA TARİHİ : 27.03.2019
KARAR TARİHİ : 26.05.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26.05.2023

İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.06.2020 tarih 2019/759 E. 2020/316 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı ve davalı … A.Ş tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacıya ait yabancı plakalı araç ile davalıların sahibi, sürücüsü ve ZMM sigortacısı olduğu aracın karıştığı trafik kazasında davacının aracının zarar gördüğünü, aracın tamir masrafının 5.004,74-Euro, değer kaybının 500,00-Euro, ekspertiz üceretinin 760,21-Euro olarak tespit edildiğini, davalıların oluşan zararı karşılamak zorunda olduğunu, belirterek; davalı araç maliki ve sürücü yönünden 01.01.2018 davalı sigorta şirketinden 25.01.219 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP : Davalı … A.Ş. vekili, yetkili mahkemenin İstanbul mahkemeleri olduğunu, belirsiz alacak davası açılamayacağını, davalı şirketin gerçek zarardan poliçe teminat limitleri dahilinde sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, kusur tepsiti yapılması gerektiğini, davacının talep ettiği bedelin fahiş olduğunu, genel şartlar gereğince davalı şirketin yalnızca eşdeğer parça bedelleri ile anlaşmalı servislerde uygulanacak tedarik, onarım ve işçilik bedelleri ile sorumlu olduğunu, değer kaybının teminat dışı olduğunu, tazminat hesaplamasında haksız fiilin gerçekleştiği tarihte geçerli olan kurun esas alınması gerektiğini, ekspertiz raporu ücretinin teminat dışı olduğunu, dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini, belirterek; davanın reddine karar verilmilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı sigortalı araç sürücüsü kazanın meydana gelmesinde tam ve asli kusurlu olduğu, davacının kusurunun bulunmadığı, araçta kaza nedeniyle 5.004,74-Euro hasar bedeli ve 500,00-Euro değer kaybı zararının meydana geldiği, belirtilerek; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davacı ve davalı … A.Ş tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, hükümün tereddüt uyandıracak şekilde kurulduğunu, davalı sigortanın ZMMS poliçe teminat limitinin temerrüd tarihindeki yabancı para cinsinden karşılığı ile sınırlı olmak üzere temerrüd tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faizi ile birlikte ödeme günündeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden hesaplanacak TL karşılığı ile sorumlu olduğunu, davalı sigortanın yabancı para üzerinden doğan tazminat borcu bakımından TL cinsindeki poliçe teminat limitinin (36.000,00 TL) kaza tarihi itibariyle Euro karşılığının bulunması ve yabancı para cinsinden doğan zararlarda bulunan bu Euro karşılığın poliçe teminat limiti olarak belirlenmesi gerektiğini, kaza tarihi olan 01.08.2018 tarihindeki kur karşılığı 6.245,01 Euro, davalı sigortanın temerrüde düştüğü 25.01.2019 tarihindeki kur karşılığı (6.0103) 5.989,71 Euro olup hükmedilen dava konusu alacağın tamamının sigorta teminatı dahilinde kaldığını, arabuluculuk aşaması dikkate alınarak davacı lehine ayrıca arabulucluluk vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, davalı şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere belirlendi ise de poliçe limitinin türü ve miktarının açıkça belirtilmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydı ile huzurdaki dava bakımından davalı şirketin sorumluluğu maddi (araç başına) 36.000,00-TL ile sınırlı olduğunu, kararda, poliçe limiti yabancı para cinsinden hesaplanarak belirtilmediği gibi TL cinsinden olan poliçe limitinin, fiili ödeme günündeki kur üzerinden mi yabancı para cinsinden teminat limitine çevrilmesi gerektiği de belirtilmediğini, poliçe limiti belirlendikten sonra vekalet ücreti ile yargılama harç ve giderleri de buna göre orantılı şekilde hesaplanması gerektiğini, değer kaybı hesaplamasının zorunlu trafik sigortası genel şartlarına göre yapılması gerekirken serbest piyasa rayiçlerine göre yapılan hesaplama üzerinden hüküm kurulduğunu, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, işletenin hukuki sorumluluğu ve ZMMS poliçesi kapsamında trafik kazası nedeni ile davacının maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne, karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan maddi zarardan davalı sigorta şirketi, işleten sıfatına haiz sigortalı araç maliki ile sürücüsünün, sürücünün kusuru oranında sorumlu oldukları amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’ nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K. )
3. Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. (Yargıtay 17. HD’nin 03.12.2020 tarih 2019/6271 E. -2020/8104 K.). Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Dava tarihinden sonra 19.06.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanunun 18. maddesiyle KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı olarak dikkate alınarak…. hesaplanır” ibareleri eklenmek suretiyle Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Böylelikle poliçe tarihi itibariyle ister eski genel şartlar ister yeni genel şartlar yürürlükte olsun Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra değer kaybı tazminatının yeni genel şartlara göre hesaplanması mümkün değildir. Değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınarak belirlenmelidir. (Yargıtay 17. HD’nın 07.03.2016 tarih ve 2015/15003 E.- 2016/2856 K.)
4. Davacının Almanya’da ikamet edip, geçici olarak Türkiye’ye getirdiği aracının trafik kazası sonucunda hasara uğradığı, davacının aracının onarımını Türkiye’de yapması konusunda zorlanamayacağı, aracını Türkiye’de veya ikamet ettiği ülkede tamir ettirmek konusunda seçimlik hakka sahip olduğu, araç sahibinin bu seçimlik hakkını ikamet ettiği ülkede tamir ettirme yönünde kullanması durumunda, yurt dışı tamirine dair gerçek hasar bedelinin tespit edilerek bu bedelin Türk Lirası karşılığının tazminine karar verilmesi gerekir. (Yargıtay HGK’nun 24.06.2015 tarih ve 2014/17-28 E. – 2015/1745 K. ) 6098 sayılı TBK’nın 99. maddesi hükmüne göre, yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcun vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası olarak ödenmesini isteyebilir. Yabancı para cinsinden yapılan harcamalar, yabancı para alacağı olarak dava edilebilir ve ödeme günündeki kura göre işlem görür. Davacı alacağı, yabancı para cinsinden meydana gelmiş olup fiili ödeme tarihindeki döviz kuru üzerinden TL karşılığının tahsiline karar verilmesi gerekir. ( Yargıtay 17. HD’nin 17.05.2018 tarih ve 2015/8003 E. – 2018/5155 K. ) Yabancı para borcuna hangi faizin uygulanacağı 3095 sayılı Kanun’un “Yabancı para borcunda faiz” kenar başlıklı 4/a maddesinde düzenlenmiş olup ilgili düzenlemede; “Sözleşmede daha yüksek akdi veya gecikme faizi kararlaştırılmadığı hallerde, yabancı para borcunun faizinde Devlet Bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanır.” kuralına yer verilmiştir. Ekspertiz gideri ise yargılama giderlerinden olup yargılama giderlerine eklenerek davanın kabul ve red oranına göre karar verilmesi gerekir.( Yargıtay 17. HD’nın 21.10.2019 tarih ve 2017/1822 E.- 2019/9723 K. )
5. Sigorta şirketi, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumludur ve kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigorta şirketi tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Bir başka ifade ile zararın poliçe kapsamı dışında kaldığı hususunda ispat külfeti üzerinde davalı sigorta şirketindedir. Sigorta şirketinin, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığını somut deliller ile ispat etmesi gerekir. Eldeki dava dosyasına konu somut olayda, aksi ispat edilinceye kadar geçerli resmi belge olan kaza tespit tutanağı içeriği ile sigorta şirketi tarafından sunulan deliller ve hasar dosyası kapsamında zararın poliçe kapsamı dışında kaldığı hususunun davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilemediğinin anlaşılması karşısında, sigorta şirketinin davacının oluşan gerçek zararından sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
6. Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 16./2-c maddesindeki yasal düzenlemenin avukat ile müvekkili arasındaki vekalet ilişkisine dayanan akdi vekalet ücretinin miktarına yönelik olduğu, arabuluculuk sonrasında açılan davadaki yargılama gideri kapsamında karşı tarafın sorumlu olacağı vekalet ücreti olarak değerlendirilemeyeceği, bu itibarla davacı yararına Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 16. Maddesine göre ayrıca bir vekalet ücreti takdir edilmesi mümkün değildir. ( Yargıtay 9. HD’nin 19.04.2022 tarih ve 2022/3979 E. – 2022/4838 K. )
7. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, hasar ve değer kaybının anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak tespit edilmesine, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilememesine, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, tarfların aşağıda belirtilen hususlar dışındaki sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
8. İstikrarlı bir şekilde kabul edildiği üzere, yabancı para borcu ile ilgili alacaklarda talep edilen yabancı paranın dava tarihindeki efektif döviz kuru karşılığı Türk Lirası üzerinden, karar tarihindeki tarifeye göre vekalet ücreti ile nisbi karar ve ilam harcının hesaplanması gerekmektedir. ( Yargıtay 11. HD’nin 12/05/2022 tarih ve 2020/6387 E. – 2022/3774 K. )
9. Davalı sigorta şirketinin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olup Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.b maddesi uyarınca kabul edilen dava değerinin poliçe limitini aşması halinde davalıya yükletilecek yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinin toplam tazminatın, dava değerinin limite oranı dahilinde hüküm altına alınması gerekir. ( Yargıtay 17.HD’nin 14.06.2017 tarih ve 2016/12075 E. – 2017/5498 K. Sayılı ilamı )
10. Davalı sigorta şirketi poliçe limiti ile sorumludur. Davalı nezdinde düzenlenen zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesinde araç başına teminat limiti kaza tarihi itibariyle 36.000,00-TL olup gerek KTK’da gerek Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında yabancı plakalı araçlar için poliçe limitinin temerrüt tarihindeki yabancı para birimine göre belirleneceğine dair açık hüküm bulunmaması karşısında İDM tarafından limiti aşmayacak şekilde davalının sorumluluğu cihetine gidilmesi ve yabancı paranın dava tarihindeki efektif döviz kuru karşılığı olan ( 34.331.41 ) Türk Lirası üzerinden, karar tarihindeki tarifeye göre taraflar için vekalet ücreti hesaplanması gerekirken aksi şekilde verilen kararda isabet bulunmamaktadır. Bu itibarla, belirtilen hususlar yönünden tarafların istinaf başvurusu yerindedir.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca açıklanan nedenlerle istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine, yerinde olmayan sair istinaf itirazlarının ise reddine, karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Tarafların istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.06.2020 tarih ve 2019/759 E. – 2020/316 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Kaldırılan kararın yerine geçmek üzere yeniden hüküm tesisi ile;
Davacının davasının KABULÜ ile 5.004,74 EURO hasar bedeli ve 500,00 EURO değer kaybı bedeli olmak üzere toplam 5.504,74 EURO maddi tazminatın davalı … A.Ş. yönünden temerrüde düştüğü 25/01/2019, diğer davalılar … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’den yönünden ise kaza tarihi olan 01/08/2018 tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi gereğince Devlet Bankalarının EURO ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranında işleyecek faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kurunun TL karşılığının davalı … A.Ş yönünden poliçe limiti olan 36.000,00-TL yi aşmamak kaydı ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
Alınması gereken 2.345,17-TL nisbi karar ve ilam harcından peşin alınan 586,30-TL peşin harcın mahsubu ile eksik kalan 1.758,87-TL’nin (dava değerinin poliçe limitinin altına kalması nedeniyle oran yapılmasına gerek olmadığından) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 5.149,71-TL vekalet ücretinin (dava değerinin poliçe limitinin altına kalması nedeniyle oran yapılmasına gerek olmadığından) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 44,40-TL başvurma harcı, 586,30-TL peşin harç, 6,40-TL vekalet harcı, 201,20-TL tebligat gideri, 36,50-TL e-tebligat masrafı, 32,30-TL müzekkere posta masrafı, 400,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.307,10-TL ile ekspertiz ücreti 760,21 Euro’nun fiili ödeme tarihindeki TCMB efektif satış kurunun TL karşılığından ibaret yargılama giderinin (dava değerinin poliçe limitinin altına kalması nedeniyle oran yapılmasına gerek olmadığından) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı tarafından yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra resen davacıya iadesine,
3-Tarafların yerinde görülmeyen sair istinaf itirazlarının REDDİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafların ödedikleri istinaf harçlarının istek halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin taktiren kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 26.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.