Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1728 E. 2023/808 K. 26.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1728
KARAR NO : 2023/808

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04.03.2020
NUMARASI : 2017/1093 E. 2020/166 K.
DAVANIN KONUSU : Kooperatif Üyeliğinin Tesbiti
KARAR TARİHİ : 26.05.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 26.05.2023

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.03.2020 tarih 2017/1093 E. 2020/166 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davalı kooperatifin genel kurulunda alınan karar ve ek sözleşmeler uyarınca A Blok zemin kattaki 15B ve 15C sayılı dükkanların satışının yapıldığını, bedellerinin 26/08/2002 tarihinde düzenlenen makbuzla nakden ödediğini, 2006 yılında da 8.000-TL elektrik, su ve tapu masrafları için ödeme yaptığını, davalının dükkan sahibi üyelerini kooperatif üyesi olmadıkları gerekçesiyle olağan genel kurul toplantılarına çağırmadığını, kooperatif üyesi kabul edilmedikleri halde üyelerin kooperatife olan borçlarından dolayı haklarında icra takipleri başlatıldığını, davacının adının işyeri sahipleri kooperatif üye ortak listesinde geçtiğini, davacıya gönderilen mektupların da kooperatif üyesi olduğunu kanıtlar nitelikte olduğunu belirterek; davacının kooperatif üyesi olduğunun tespiti ile tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, kooperatifin 1997 yılında toplam 64 üye ile konut yapı kooperatifi olarak kurulmuş olup işyeri imal yetkisi bulunmadığını, davacının dükkan alımına ilişkin işleminin davacının kooperatife üyeliği sonucunu doğurmayacağını, davacının dükkan satışını veya ortak olmasını onaylayan herhangi bir genel kurul kararının olmadığını, kooperatifin satış yetkisinin bulunmadığını, aynı dönemdeki görevli kooperatif üyelerinin bu ve başkaca olaylar nedeniyle zimmet suçlaması ile yargılanarak hüküm giydiklerini, davacının kooperatif ortak giderlerine katılmadığını, belirterek; davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davalı Kooperatifin 30.06.2002 tarihli 2001 yılı olağan genel kurul toplantısında kooperatife ait dükkânlara m2’si 300,00-TLdan az olmamak üzere şartlı üye kaydedilmesi yönünde yönetim kuruluna yetki verildiği, kooperatif yönetim kurulu tarafından alınan 04.07.2002 tarih 126 sayılı kararı ile genel kurul kararlarına uygun olarak dükkânların m2 satış fiyatının 350,00-TL olarak belirlendiği, kooperatif yönetim kurulunun 26.08.2002 tarih 129 sayılı kararı ile davacının davalı kooperatife peşin (sabit) fiyatlı ortak olarak kaydedildiği, ihraç prosedürünün işletildiğine veya alınan genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının iptal edildiğine dair herhangi bir belgeye yada kesinleşmiş mahkeme kararına rastlanmadığı, davacının davalı kooperatifin peşin (sabit) ödemeli ortağı olduğu ve davacının kooperatife normal aidat ödeme yükümlülüğü bulunmadığından, genel kurulun yönetim kuruluna vermiş olduğu yetki ile davacının davalı kooperatife sabit ödemeli ortak olmak suretiyle kooperatif üyesi olduğu, belirtilerek; davanın kabulüne, karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, kooperatifin defter ve kayıtları incelenmeksizin rapor düzenlendiğini, davacının kooperatife ödendiği iddia edilen bedelin kooperatif kayıtlarında mevcut olmadığını, taraflar arasında ortaklığa yönelik bir irade bulunmadığını, davacının 16 yıl boyunca genel kurullara katılmadığını, kooperatifin 1997 yılında toplam 64 üye ile konut yapı kooperatifi olarak kurulmuş olup işyeri imal yetkisi bulunmadığını, davalı ile davacı arasındaki ortaklık ilişkisi olmayıp eski yönetim tarafından yetki verilmeksizin kooperatife ait dükkânın geçerli olmayan satışının söz konusu olduğunu, bu işleminde davacının kooperatife üyeliği sonucunu doğurmayacağını, davacının dükkân satışını veya ortak olmasını onaylayan genel kurul ve bu kurulda alınmış herhangi bir karar bulunmadığını, davacının peşin ödemeli üye olduğuna dair ya da bunu onaylayan herhangi bir genel kurul kararı olmadığıdan peşin ödemeli üye olamayacağını, 30.06.2002 tarihli genel kurul da alınan satış yetkisi yasal olmadığı gibi ana sözleşmeye de aykırı olduğnu, taşınmazların kat irtifakını henüz kurulduğunu, önceki satış kararlarının tamamının geçersiz olduğunu, davacının kooperatif ortak giderlerine katılmadığını, 2016 yılı genel kurul kararı ile dükkânların 2016 – 2017 yılı rayiç bedeli üzerinden en az m2’si 1.500-TL olmak üzere dükkânlarda hak talep eden kişilerin bu bedeli ödemelerine karar verildiğini, bu konuda yönetim kuruluna da satış yetkisi verildiğini, davacının bu bedeli ödemediğini, belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesi ile davalının istinaf başvurusunun reddi talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, kooperatif üyeliğinin tespiti istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. Kooperatif ortaklığı, kooperatif yetkili organlarının bu hususta alacağı açık bir kararla gerçekleşebileceği gibi, bu hususta açık bir karar olmasa bile kooperatifin bu kişi ile üyesi sıfatıyla yazışmalar yapması, onu genel kurullara çağırması, belirli miktarda ödeme kabul etmesi veya konut tahsis ve teslim etmesi, tadilata izin vermesi, tahliye etmemesi, ecri misil istememesi şeklinde somut ilişkiler ile zımnen de gerçekleşebilir.
3. Davacı tarafından sunulan belgeler ile temin edilebilen kooperatif defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme neticesinde; davalı kooperatifin 30.06.2002 tarihli 2001 yılı olağan genel kurul gündeminin 6.maddesi ile dükkanlara şartlı üye kaydı ve peşin satışla alakalı m2 satış bedelini belirleyerek uygulanması konusunda yönetim kuruluna yetki verildiği, kimlerin şartlı (özel statülü) ortak alınacağının isim bazında belirlenmediği, bu konudaki yetkinin yönetim kuruluna bırakıldığı, 26.08.2002 tarih 129 sayılı yönetim kurulu kararı ile genel kurul tarafından verilen yetki çerçevesinde dükkânların m2 fiyatı diğer ödeme şartları belirlenerek “ A Blokta ye alan 15-B numaralı (36,80 m2) ve 15-C numaralı (44,80 m2) dükkanlara ilişkin yapılan ek sözleşmelerle davacının üyeliğine karar verildiği, davacının her iki sözleşme bedeli toplamı olarak 24.480-TL ödediğini gösterir altında kooperatifin kaşe ve imzasını içerir tahsilat makbuzu suretleri ile davacıya çeşitli zamalanda kooperatif tarafından yapılan çağrı ve bilgilendirmelere ilişkin yazşışma örneklerinin ibraz edildiği ve sözleşmeye konu taşınmazların kooperatif adına kayıtlı olduğu tespit edildiği anlaşılmıştır.
4. Konut yapı kooperatiflerinde konut ile birlikte dükkan inşa edilmesi halinde dükkanlar için ortak kabulü mümkündür. Bu hususta her hangi bir yasak söz konusu değildir. Ferdi ilişkiye geçilmeyen kooperatiflerde bağımsız bölüm satılması ancak hisse devri suretiyle dolayısıyla alıcının kooperatife üye yapılması ile mümkün olur, aksi halde kooperatif ferdi ilişkiye geçerken taşınmaz devri gerçekleştirilemez. Kooperatiften bağımsız bölüm devir alındığı tarihte tapuda herhangi bir devir yapılmadığı durumlarda kooperatif üyesi olunmadığı itirazında bulunulamaz.
5. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi uyarınca ortaklar, hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadır. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi icap etmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin bedel ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de, kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsenmedikçe, 1163 sayılı Kanun’un 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz.
6. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, sözleşme tarihi itibariyle kooperatifin henüz ferdi ilişkiye geçmemesine, davalıya tapuda herhangi bir devir yapılmamasına, genel kurul toplantısında verilen yetkiye istinaden davacının yönetim kurulu kararı ile peşin bedelli üye olarak kaydının yapılmasına, davacı ile kooperatif üyesi sıfatıyla yazışmalar yapılmasına, bedelin ödenip ödenmediği hususunun başkaca uyuşmazlığın konusu oluşturacak olmasına, davacı hakkında ihraç kararı verilmemesine, anılan genel kurul ve yönetim kurulu kararlarının iptal edildiğini gösterir herhangi bir kayıt sunulmamasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davacı tarafın istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 24.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.