Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1720 E. 2023/795 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1720
KARAR NO : 2023/795

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.11.2019
NUMARASI : 2017/545 Esas 2019/718 Karar
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 25.05.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 25.05.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22.11.2019 gün ve 2017/545 Esas 2019/718 Karar
sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacılar murisi …’nın borcundan dolayı davalı tarafından yapılan takibinin kesinleştiğini, takibin kesinleştikten sonra davacılar tarafından davalının banka hesabına muhtelif tarihlerde ödemeler yapıldığını, davacı …’ın murisin borcuna karşılık verdiği taahhüt kapsamında davalıya ödeme yaptıklarını, ayrıca icra dosyasında haczedilen davalı tarafından borca karşılık yeddinde tutulan malların satışı yapılmamasına rağmen teslim etmediğini, malların değerlerinin de bilinmediğini, icra takibi açıldıktan sonra davalıya toplamda 32.695,00-TL para ödemesi ve eşya teslimlerini yapıldığını, belirterek; borçlu olmadıklarının tespitine, % 20 kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının icra takibine konu olan 35.000,00-TL bedelli senette davacıların murisi olan … ile davacı …’ın senet borçlusu olduğu, alacaklı … tarafından başlatılan icra takibinde davacı … ile muris …’nın borcuna karşılık 27/03/2015 tarihinde 14.350,00-TL, 15/04/2014 tarihinden 15/08/2016 tarihine kadar bu tarih de dahil olmak üzere 2.000,00-TL, 15/09/2016 tarihinde ise 5.434,55-TL ödeme taahhüdünde bulundukları, ödemelerin dava tarihinden sonra da devam ettiği, icra takip dosyasında menkul haczinin yapıldığı, ancak haczedilen menkullerin paraya çevrilmediği, icra dosyasında yapılan tahsilatlar toplamının 55.930,74-TL olduğu, 03/07/2017-15/03/2019 tarihleri arasında yapılan tahsilatlar toplamının 35.580,74-TL olduğu, banka nezdinde yapılan ödemeler ile icra takip dosyasında yapılan tahsilatların tamamının 15/03/2019 son ödeme tarihi itibariyle 47.925,74-TL’ye ulaştığı, dosyaya sunulu olan protokol dikkate alındığında icra takip tarihi sonrasında yapılan ödemeler ve icra dosyasına yapılan tahsilatlar ile birlikte davacıların yapmış oldukları ödeme miktarının 55.930,74-TL’ye ulaştığı, ancak dava tarihi itibariyle, Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün 2014/5453 sayılı icra dosyasında dava tarihi itibariyle yapılan ödemenin 20.350,00-TL olduğu, belirtilerek; davanın bu miktar üzerinden kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, davacıları iyiniyetli olarak borçlarını ödeme gayreti içinde alacaklıya sürekli ödeme yaptığını, bu ödemelerin içinde, alacaklıya borçtan düşülmek üzere alacağına mahsuben verilen mahcuzlar da olduğunu, mahcuzlar alacaklı tarafından paraya çevrilmiş olmasına karşın alacağından düşülmediğini, taahhüt tarihine kadar muhtelif zamanlarda yapılan ödemelerin davalı alacaklı tarafından icra dosyasına bildirilmediğini, borcun fazla hesaplanarak gerçek alacaktan fazla miktarda taahhüt alındığını, icra takibi açıldıktan sonra ve dava tarihine kadar davalı alacaklıya toplamda 32.695,00-TL para ödemesi ile icra dosya borcuna mahsuben eşya teslimleri yapmış olmalarına karşın, ödenen paraların ve teslim edilen eşya bedellerinin takip dosyasına dosyasına bildirilmediği gibi … İli … ilçesi, … mahallesi, … mevkii, … parsel, … safya, … ciltte kayıtlı mesken olarak kullanılan taşınmazın satışına geçildiğini, 53.664,12-TL ödeme yapılmaması halide taşınmazın satışa çıkarılacağının bildirildiğini, raapora yönelik itrazların dikkte alınmadığonı, takip sonrası banka ödemelerinin borçtan mahsup edilmesi gerektiğini, eksik hesaplama yapıldığını, mahcuzların değerinin tespit edilmesi ve akabinde borçtan mahsup edilmesi gerektiğini, borçtan fazla ödeme yapıldığını, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, taahhüdün ilk taksiti olan 14.350,00-TL ve 15.04.2015, 15.05.2015 ve 15.06.2015 tarihli toplam 6.000,00-TL bedel toplamını nazara alındığını, dava tarihi itibariyle davacıların müvekkile zaten bu miktarda borçları bulunmadığını, ödenen bu bedellerin inkâr edilmediğini, dosya borcunun 20.350,00-TL’lik kısmı için tespit kararı vermesinin hatalı olduğunu, davacının banka aracılığıyla davalıya 14.350,00-TL ödediğini ve ayrıca 26.03.2015 tarihli taahhüt gereğince bu kez 27.03.2015 tarihinde tekrar 14.350,00-TL ödediğini iddia etmiş ise de bu iddianın maddi ve hukuki dayanağı bulunmadığını, 26.03.2015 tarihli taahhütteki 27.03.2015 tarihli ödeme durumu davacıların o tarihe kadar davalı hesabına yapmış olduğu ödeme olup mahkeme aşamasında da bilirkişi raporları ile de ispat olunduğunu, taahhütteki 27.03.2015 tarihli ödemenin o tarihe kadar yapılmış ödemelerin karşılığı olduğunu, davacının iddia ettiği 27.03.2019 tarihli ödeme ayrı bir ödeme olarak kabul edilmediğini, bankadan yapılan toplam 14.350,00-TL ödeme ile 15.04.2015, 15.05.2015, 15.06.2015 tarihli toplam 6.000,00-TL ödemenin daha önce kabul edildiği için mahkemece tespit kararı verilmesinde hukuki yarar bulunmadığını, davacıların banka kanalıyla davacıya toplam 14.350,00-TL, 15.04.2015, 15.05.2015, 15.06.2015 tarihlerine toplam 6.000,00-TL ödediklerinin sabit olduğunu, reddedilen bedel yönünden kendisini vekili ile temsil ettiren davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmediğini, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, kambiyo senedine mahsus haciz yolu ile yapılan takip kapsamında borçlu olmadığının tespiti ( menfi tespit ) istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. Dava, icra takibinden dolayı borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Davaya konu icra takibi toplamı 35.567,94-TL olup, davacı tarafından dava dilekçesinde dava değeri 32.695,00-TL olarak belirtilmiş ve bu miktar üzerinden harç yatırılmıştır. Menfi tespit davaları kısmi dava olarak açılamayacağı gibi davacının takibi dikkate alındığında 35.567,94-TL üzerinden eksik harcın tamamlattırılması için davacıya kesin süre verilip sonuca göre yargılamaya devam edilmesi gerekir. ( Yargıtay 19. HD’nin 11/02/2019 tarih ve 2017/2989 E. – 2019/798 K. )
3. Davanın kambiyo sendenine dayalı takibe karşı açılan menfi tespit davası olması ve iddianın ileri sürülüş şekli nedeniyle ispat yükü davacı taraf üzerinde bulunmaktadır. Yargılama sırasında takibe konu alacağın ödenmesi nedeniyle davanın istirdat davasına dönüşmesi de ispat yükünü değiştirmez.
4. Borçlar hukuku anlamında havale, bir borç ödeme vasıtasıdır. Havalenin, mevcut bir borcun ödenmesi amacıyla yapıldığı yolunda yasal karine mevcuttur. Bu yasal karinenin tersini, yani havalenin borcun ödenmesinden başka bir amaçla yapıldığını ileri süren bu iddiasını kanıtlamakla yükümlüdür.(Yargıtay HGK’nun 09.06.2004 tarih ve 2004/4-362 E. – 2004/347 K. )
5. Menfi tespit davalarında tarafların haklılık durumunun dava tarihi itibariyle tespiti gerekir. Bu nedenle, takip dosyasına konu borca yapılan ödemeler dikkate alınarak ödemenin yapıldığı son tarih itibariyle icra takip dosyasının kapak hesabı yaptırılarak asıl alacak, ferileri ve icra takip dosya giderleri dikkate alınmak suretiyle davacının fazla ödeme yapıp yapmadığının tespit edilmelidir. Zira, TBK.’nun 100. gereğince muaccel hale gelmiş çek nedeniyle yapılan ödemelerin öncelikle faize mahsup edilir. Bir başka ifade ile borçlu ödemede gecikmemişse yaptığı ödemeyi öncelikle ana borçtan düşme hakkına sahiptir. Ancak ödeme gecikmiş ise yapılan kısmi ödeme öncelikle işlemiş faizden mahsup edilir. Dolaysıyla, takip dosyası kapsamında haklılık durumu belirlenirken borçlunun temerrütü gözetilerek, tespit edilen ödemeler öncelikle borcun ferilerinden mahsup edilmelidir.(Yargıtay 19. HD’nin 16.02.2016 tarih ve 2015/15820 E. – 2016/2407 K. )
6. Davacılar takip dosyası kapsamında bir kısmı dosyaya, bir kısmı banka havalesi yolu ile bir kısımı da elden olmak üzere davalıya ödeme yaptıklarını bir kısmım malların da haczedilerek satışa konu edildiğinden bahsile borçlu olmadıklarını ileri sürmüş, dosyaya kazandırlan bilirkişi raporu neticesinde davacıların takip dosyası kapsamında 20.350,00-TL yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
7. Mahkemece bilirkişi incelemesine başvurulduğunda; raporun, olayın özelliklerine ve uyuşmazlığın çeşidine göre yapılması gerekli olan inceleme ve değerlendirmeleri içermesi, raporda hâkimin uyuşmazlığı çözmesi için gerekli olan tüm özel ve teknik bilgilere ve açıklamalara usulünce yer vermesi, tarafların iddia, savunma ve itirazlarını gerekçeleriyle ve olayın teknik özellikleriyle tartışması, bu tartışmanın da denetime elverişli olması gerekmektedir. Bilirkişi raporunun teknik özellikleri taşımaması, denetime elverişli olmaması, mevcut bilirkişi raporları ile çelişki oluşturması ya da verilen bilgilere göre somut olayın özellikleri ve var olan teknik verilere göre kendi içinde çelişki oluşturur tarzda olması hâlinde söz konusu rapor hükme esas alınamayacaktır. Hâkim bu durumda, davayı aydınlatma yükümlülüğünün de bir gereği olarak, eksiklik veya belirsizliğin ya da çelişkilerin giderilmesi ve gerçeğin ortaya çıkarılması için bilirkişiden ek rapor almalı ya da yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırmalıdır. Bu itibarla; dosyaya kazandırılan bilirkişi raporu hükme esas alınmış ise de hükme esas alınana raporun yukarıdaki bentte açılandığı şekilde asıl borç ve ferilerine ilişkin bir hesap ve değerlendirme içermemesi karşısında açıklanan ilkeler ışığında yetersiz olup davalının sorumluluğunun tespiti konusunda yapılan araştırma eksiktir. Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulamaz.
8. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; İDM tarafından, eksik harcın tamamlatılmasını mütekip, takip dosyaları ve ekleri eksiksiz olarak getirtilip, takibe konu borcun kapatılıp kapatılmadığı, takip kapsamında haczedilen taşınır taşınmaz malvarlığının satılarak bedelinin takip dosyasına aktarıp aktarılmadığı, satış gerçekleşmemiş ise haczin devam edip etmediği, hacizli malların davalı yedinde bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa ise bunun borca yönelik bir ödeme sayılıp sayılmayacağı ile ödenen miktara ilişkin tarafların karşılıklı kabulleri de gözetilip, banka havale ödemelerine dair anılan karine dikkate alınıp, kapak hesabı yaptırılarak, asıl alacak, ferileri ve icra takip dosya giderleri ile davacılar tarafından borca karşılık yapılan toplam ödeme dikkate alınmak suretiyle tarafların haklılık durumunu gösterir açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli yeni bir hesap bilirkişi raporu alınarak, varsa rapora yönelik itirazlarda giderilerek oluşacak sonuca göre usuli kazanılmış haklar da gözetilerek takip talebinde yer alan asıl alacak, işlemiş faiz, vs kalemlerin her biri yönünden davacının borçlu olmadığı veya fazla ödeme yapıp yapmadığının tespiti ile şayet fazla ödeme var ise bu miktarın istirdatına infaza elverişli şekilde karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
9. Kabule göre ise; davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmemiş olmasına rağmen red edilen dava değeri üzerinden 6100 sayılı HMK’nın 321/1-g ve 326/2. maddesi ile karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT hükümlerine gereğince davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş olmasında da hukuki isabet görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca tarafların istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Tarafların istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.11.2019 tarih 2017/545 Esas 2019/718 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 25.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.