Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1701 E. 2023/766 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1701
KARAR NO : 2023/766

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19.11.2019
NUMARASI : 2018/513 E. – 2019/1294 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 18.05.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 18.05.2023

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.11.2019 tarih 2018/513 E. – 2019/1294 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacıların desteğinin davalılar tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortlı araçların karıştığı karıştığı trafik kazasında hayatını kaybettiğini, davacıların destekden yoksun kalma zararına uğradığını, belirterek; 10.000,00-TL destekden yoksun kalma tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir
CEVAP : Davalı … A.Ş. vekili, davanın zamanşaımına uğradığını, kaza sırasında davacı …’ın 29, davacı …’ın ise 32 yaşında olduğunu, davacıların destek yaşını doldurduklarından talep haklarının söz konusu olmadığını, davacıların annesi … tarafından ikame edilen davada davacıların destek payı olmadığı kabul edilerek destek hesabı yapıldığını, kusurun mütevefada olduğunu, sürücünün kendi kusuruyla ölümünden doğan tazminat taleplerinden davalının sorumlu olmadığı, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların desteği olan …’ın trafik kazası sonrası vefat ettiği, davalı … AŞ’nin kaza yapan davacıların desteğinin sevk ve idaresindeki aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu, diğer davalı … AŞ’nin ise dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki kazaya karışan aracın trafik sigoracısı olduğu, davacıların desteğinin meydana gelen trafik kazasında %100 oranında kusurlu, dava dışı …’ıa kusursuz olduğu, davacıların yaşları ve destek süreleri göz önüne alınarak destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilmelerinin koşulları oluşmadığı, belirtilerek; davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, kazaya karışan … plakalı aracın davalı … Şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları uyarınca karayolları zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında sigortalı olduğunu, bilirkişi raporunun gerçeği yansıtmadığını, destekten yoksun kalma tazminatında önemli olanın kişinin destekten yoksun kalmadan önceki sosyo-ekonomik durumunun aynı şekilde devamının sağlanması olduğunu, destekten yoksun kalan ve durumları kötüleşen davacıların yaşadığı mağduriyetin davalı tarafça giderilmesi gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, ZMMS poliçesi kapsamında ölümlü trafik kazası nedeni ile davacıların destekden yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile davacıların oluşan destekten yoksun kalma zararından, sigorta şirketi ile işleten sıfatına haiz araç maliki ve sürücünün, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’ nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K.)
3. Destekten yoksun kalma tazminat eylemin karşılığı olan bir ceza olmayıp, ölüm sonucu ölenin yardımından yoksun kalan kimsenin muhtaç duruma düşmesini önlemek ve yaşamının desteğin ölümünden önceki düzeyde tutulması amacına yönelik sosyal karakterde kendine özgü bir tazminattır.(Yargıtay İBK’nın 06.03.1978 tarih ve 1/3 ) Destekten yoksun kalma tazminatı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 53/3. maddesinde düzenlenmiş olup; “Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar” şeklinde hükme bağlanmıştır. Görülmektedir ki destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse TBK’nın 53/3. (818 sayılı BK madde 45/II) maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Ancak, destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmesi için öncelikle, ölen ile destekten yoksun kalan arasında maddi yönden düzenli ve eylemli bir yardımın varlığı gerekir. TBK’nın 53. (818 sayılı BK 45) maddesinde sözü geçen destek kavramı hukuksal bir ilişkiyi değil, eylemli bir durumu hedef tutar ve ne hısımlığa ne de yasanın nafaka hakkındaki hükümlerine dayanır; sadece eylemli ve düzenli olarak geçimini kısmen veya tamamen sağlayacak şekilde yardım eden ve olayların olağan akışına göre eğer ölüm vuku bulmasaydı, az çok yakın bir gelecekte de bu yardımı sağlayacak olan kimse destek sayılır. O halde, destek sayılabilmek için yardımın eylemli olması ve ölümden sonra da düzenli bir biçimde devam edeceğinin anlaşılması yeterli görülür. Bununla birlikte, destekten yoksun kalan kimse devamlı ve gerçek bir ihtiyaç içerisinde bulunmalıdır. Genel olarak bakım ihtiyacı, sosyal düzeye uygun olan yaşamın devamını sağlamak için gerekli olanaklardan yoksun kalmayı anlatır. Eğer ölenin eylemli olarak baktığı davacı, ölüm yüzünden bu bakımın sağladığı yaşama düzeyinin altına düşmüş olursa, ihtiyaç bulunma koşulu gerçekleşmiş sayılır. Burada önemli olan, destekten yoksun kalan kimsenin ve ailesinin temsil ettiği sosyal ve ekonomik düzeye göre normal karşılanan giderlerdir (Yargıtay HGK 21.04.1982 tarih ve 1979/4-1528 E., 1982/412 K.)
4. Desteğin, çocuklarının bakım ihtiyacından ne zaman kurtulacağını tayin etmek çocuğun yaşadığı yöreye, sosyal çevreye, çocuğun özelliklerine, cinsiyetine, ailenin sosyal ve ekonomik durumuna göre değişmektedir. Hakim, her somut olayda, destek ölmeseydi, ne kadar süre ile destek olacak idiyse bu süreyi destek süresi olarak kabul eder. Ana-babaya yardımda, onların yaşama süreleri; çocuklara yardımda ise, çocukların çalışmaya başlama süresi esas alınır. Çocuklarda, kız veya erkek olmalarına, yüksek öğrenim yapıp yapmamalarına göre farklı süreler kabul edilmektedir. Bunun dışında kız çocukları için genellikle, çalışmaya başlama veya evlenme ile destek ihtiyacı ortadan kalkar. Yerleşik uygulamaya göre, yüksek öğrenim görme durumu bulunmayan halde, kız çocuklarının 22 yaşına kadar, erkek çocuklarının 18 yaşına kadar; yüksek öğrenim gören ya da görme ihtimali bulunan çocukların ise 25 yaşına kadar destek alacağı dikkate alınarak destek tazminatı hesaplanması gerekmektedir. ( Yargıtay 17. HD’nin 11.03.2019 tarih ve 2019/370 E. – 2019/2705 K, )
5. Davacıların desteğin ölüm günündeki yaşına göre destek alabileceği yaş sınırını geçtiği anlaşıldığından, davacıların destek almadan yaşamını sürdürebileceğinin kabulü gerekir. Bir başka ifade davacıların mütevefanın ölüm tarihindeki yaşları itibariyle davacıların mütevefanın desteğine ihtiyaç duymadan hayatını devam ettirmesi asıldır. Bunun ötesinde, davacıların çalışmasını engelleyen bir özrü ya da sağlık problemi olduğu konusunda herhangi bir iddia ve delil de bulunmamaktadır. O halde; olağan destek yaşını geçmiş olan adı geçen davacıların destekten yoksun kaldığı kabul edilemez. ( Yargıtay 4. HD’nin 19.09.2022 tarih ve 2021/13822 E. – 2022/10501 K. 05.02.2018 tarih ve 2017/4993 E. – 2018/506 K.)
6. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, destekden yoksun kalma tazminatı şartlarının varılığının ispatlanmamasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davacıların istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacıların istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar yönünden istinaf karar harcı olan 179,90-TL’den peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 18.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.