Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/151 E. 2022/1658 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/151
KARAR NO : 2022/1658

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14.11.2019
NUMARASI : 2016/1597 E. – 2019/1291 K.
DAVANIN KONUSU : İhraca İlişkin Yönetim Kurulu Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 10.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 10.11.2022
İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.11.2019 tarih 2016/1597 E. – 2019/1291 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davacının davalı kooperatifin ortağı olduğunu, kooperatif yönetim kurulunun 07/09/2016 tarihli ve 9 nolu kararı ile ortaklığından çıkarıldığını, kararın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, çıkarma kararlarının 10 gün içinde tebliğ için notere tevdi edilmediğini, 13/09/2014 tarihli genel kurul kararı ile bütün üyelerin 1 Ocak 2015 tarihine kadar ödemelerini 114.000,00-TL’ye tamamlamalarına aksi takdirde aylık % 2 gecikme faizi uygulanmasına karar verildiği, ihtarnamede belirtilen 31.900-TL borç miktarının gerçeği yansıtmadığını, 4.900,00-TL huzur hakkı alacağının mahsup edilmediğini, ihtarın tebliğinin usulsüz olduğunu, belirterek; davalı kooperatifin yönetim kurulunun 07/09/2016 tarih ve 9 sayılı çıkarma kararının iptaline, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, 13/09/2014 tarihli genel kurulda bütün üyelerin 1 Ocak 2015 tarihine kadar ödemelerini toplam 114.000,00-TL’na tamamlamalarına kar verildiğini, davacının genel kurul kararına rağmen kalan 31.900-TL borcunun ihtara rağmen ödenmemesi üzerine 07/09/2016 tarih ve 9 sayılı yönetim kurulu kararıyla üyelikten çıkarılmasına karar verildiğini, takas mahsup talebinin borç ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının 82.100,00-TL üye aidatı ödemesi yaptığı, genel kurulda kabul edilen 114.000,00-TL’den üye aidatından dolayı 31.900,00-TL bakiye borcunun olduğu, Nisan 2013 ile 13/09/2014 tarihleri arsındaki yöneticilik görevi nedeniyle davacının davalı kooperatiften 5.230,00-TL huzur hakkı alacağı olduğu, tespit edilen huzur hakkı alacağı ile davacının mahsup talebi dikkate alındığında davalı kooperatif tarafından davacıya gönderilen ihtarnamalerdeki alacak tutarının gerçek borcu yansıtmadığı ve ayrıca ikinci ihtarnamenin de usulüne uygun tebliği edilmediği beirtilerek; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: davalı vekili, tabligatın usulüne uygun olduğunu, huzur hakkı ücretinin alacaktan mahsup edilemeyeceğini, bu alacağın başkaca bir davanın konusunu oluşturacağını, davacının ortaklıktan çıkarılmasını gerektiren borcunu ödemediği sonucunu değiştirmeyeceğini, üyelikten çıkarma kararının kooperatif ana sözleşmesi ve mevzuat ile yargı kararlarına uygun olarak alındığını, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı istinafa cevap dilekçesi ile davalının istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, kooperatif ortaklığından ihraç kararının iptali istemine lişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 27. maddesine ve davalı Kooperatif Anasözleşmesi’nin 14. maddesine göre parasal yükümlüklerini yerine getirmeyen ortak hakkında çıkarma kararı verilebilmesi için gerçek borç durumunu yansıtan iki ihtar tebliğ edilmeli, kanun ve anasözleşmede yazılı süreler için ortak tarafından borç ödenmemelidir.
Davacı, 4.900-TL huzur hakkı alacağının bakiye borçtan mahsup edilmesi gerektiğini ve ikinci ihtarın usulüne uyğun olarak tebliğ edilmediğini ileri sürmekte, davalı kooperatif ise davacının 31.900-TL borcu bulunduğunu, ihtar ve tebliğlerin usulüne uygun olduğunu savunmaktadır.
İDM tarafından dosyaya kazandırılan bilirkişi raporu ile davacının kooperatif genel kurul kararına göre 31.900-TL bakiye borcu, 5.230,00-TL de huzur hakkı alacağı bulunduğu tespit edişmiştir. Davalı kooperatif tarafından 06.12.2015 tarihli ihtarnameyle bu alacağın üyelik adidat borcundan mahsubunun talep edildiği, adres kayıt sistemine göre davacının yerleşim yeri adresinin … Mah. … sk.no : … iç kapı no :… Bornova / İzmir olduğu ve ikinci ihtara ilişkin tebligat parçasında “muhattabın adresi kapalı olup şuan işte söyleyen komşusu isim vermedi sözlü beyanından öğrenildiği, evrak mahalle muhtarına teslim edilip kapısına 2. Nolu haber kağıdı yapıştırıldı imzadan imtina eden komuşusuna haber verildi ” şeklinde şerhin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Davacının mahsup iddiası doğrultusunda, yöneticilik hizmeti nedeniyle kooperatiften alacaklı olup olmadığı, bu nedenle davacıya her hangi bir ödeme yapılıp yapılmadığı gözetilerek alacaklı olduğu takdirde, alacağının borcundan mahsubu ile ihraç kararının dayanağı olan ihtarnamelerdeki borcun gerçek borcu yansıtıp yansıtmadığının denetlenmesi suretiyle ihtarnamede belirtilen borç miktarının gerçek borç olmadığının tespit edilmesi isabetlidir. ( Yargıtay 23. HDB’nın 11.02.2013 tarih ve 2013/38 E. – 2013/703 K. sayılı ilamı )
Tebligat Kanununun 10. maddesine göre tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Yine Tebligat Kanunu’nun 21/1. ve Tebligat Yönetmeliği’nin 30/1. maddeleri uyarınca; yapılacak tebliğ işleminde muhatap adreste bulunmaz ise, adreste bulunmama nedeninin araştırılarak komşu (kapıcı, yönetici) beyanının alınması, beyanda bulunan komşunun mutlaka adı ve soyadının tebligat parçasına yazılması gerekir. Davacıya çıkartılan tebligatta yer verilen tebliğ adresinde iç kapı numarasına yer verilmediği gibi tebliğ şerhinde beyanı alınan ve bilgisine başvurulan komşunun kim olduğuna dair hiçbir açıklamanın da yer almadığının anlaşılması karşısında davacıya yapılan ikinci ihtarın tebliği usulsüzdür.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, davacının alacak ve borç miktarının dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, ihraç kararına dayanak olan ihtarnamelerde belirtilen borç miktarının gerçek borcu yansıtmadığının tespit edilmesine, davacıya usulüne uygun şekilde ihtarname tebliğ edilmemesine ve hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakla, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 10.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.