Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1501 E. 2023/699 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1501
KARAR NO : 2023/699

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20.02.2020
NUMARASI : 2018/1147 E. – 2020/170 K.
DAVANIN KONUSU : İtrazın İptali
KARAR TARİHİ : 11.05.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 11.05.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.02.2020 tarih 2018/1147 E. – 2020/170 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacı banka ile borçlu … Şti. ve müşterek borçlu müteselsil kefil …, …, … ve … arasında 1.000.000,00-TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, borçlulara 198.497,56-TL tutarındaki taksitli ticari kredi ödemesine dair ihtarname gönderildiğini, muaccel hale gelen borcu ödemeyen borçlular hakkında takip başlatıldığını, takibe davalılar tarafında haksız olarak itiraz edildiğini, belirterek; itirazının iptaline ve takibin devamına, % 20 icra inkâr tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar …, …, … Şti. ve … vekili, davalılara kat ihtarı ile ödeme emrinin usulüne uyğun şekilde tebliğ edilmediğini, sözleşmenin genel işlem şartları yönünden de değerlendirmesi gerektiğini, … ve …’in borca taraf olmadıklarını, 1.000.000-TL bedelli kredinin borçlusunun … Şti, kredinin kefilinin ise … olduğunu, belirterek; davanın reddine, % 20 kötüniyet tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, belirtilen 1.000.000,00-TL limitli genel kredi sözleşmesinde imzası olmadığını, tarafına gönderilen ihtarnameye yasal süresi içinde cevap verdiğini, belirterek; davanın reddine, % 20 kötüniyet tazinatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı asıl borçlu … Şti ile 02.11.2015 düzenleme tarihli 1.000.000-TL limitli Genel kredi sözleşmesi imzalandığı, … ve …’un 02.11.2015 sözleşmeyi 6098 sayılı TBK kefalet hükümleri doğrultusunda el yazıları ile kefalet tarihi, kefalet limiti ve kefalet türü yazılmak suretiyle müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığı, takip tarihi olan 14.09.2018 tarihi itibariyle 191.816.77-TL taksitli ticari kredi asıl alacak, 10.415.30-TL işlemiş akdi faiz, 520.77-TL faizlerin % 5 gider vergisi, 492.39-TL ihtar masrafı, 485.00-TL ihtiyati haciz vekalet ücreti olmak üzere toplam 203.730.23-TL banka alacağından davalı … Şti.’ nin asıl borçlu sıfatıyla sorumlu olduğu, müteselsil kefiller … ve …’in kefil sıfatı ile sorumlu olduğu, borçluların itirazında haksız ve alacağın likit olduğu, davalılar … ve … yönünden icra takibinden feragat edidliğinden bu davalılar yönünden dava konusuz kaldığı, sözleşmede kefil olarak imzasının bulunmaması karşısında her iki davalıya da takip yöneltilemeyeceği, davacının esasen takip başlatırken basiretli davranma yükümlülüğünü yerine getirmediği, icra takibi başlatmasında haksız ve kötü niyetli olduğu belirtilerek; davanın davalılar … Şti.’nin asıl borçlu sıfatıyla sorumlu olduğu, müteselsil kefiller … ve … yönünden kısmen kabulüne, itirazın iptali ile takibin devamına davacı lehine % 20 icra inkar tazminata ükmedilmesine, davalılar … ve … yönünden konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davalılar lehine lehine % 20 kötüniyet tazminata hükmedilmesine, karar verilmiştir.
Karara karşı davacı banka tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davalılar … ve … lehine asıl alacağın % 20’si olan 40.933,70-TL kötüniyet tazminatına hükmedilmesi ve diğer davalılar … Şti, … ve … yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bankanın haksız ve kötü niyetli olduğundan söz edilemeyeceğini, 11.09.2019 tarihinde İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/678 D. İş dosyasında İİK madde 257 vd. Gereğince bankanın ihtiyati haciz talebinin yerinde olduğuna kanaat getirilerek tüm borçlular-davalılar hakkında ihtiyati haciz kararı verildiğini, bu ihtiyati haciz kararının 14.09.2018 tarihinde İzmir 18.İcra Müdürlüğü 2018/11833 E. sayılı dosyadan infaz edilerek aynı tarihte takip başlatıldığını, itiraz üzerine eldeki itirazın iptali davası açıldığını, 19.10.2018 tarihinde lüzum üzerine dilekçeler aşamasında iken ve bir kısım davalılar tarafından cevap dilekçesi dahi verilmeden … ve … hakkında başlatılan icra takibinden feragat edildiğini, bu davalılar yönünden davanın konusuz kaldığını, bankanın kötüniyetli olduğunun kanıtlanamadığını, davalıların ticari itibarlarının zedelendiği iddiasının soyut olduğunu, borçlular ile banka arasında birden fazla genel kredi sözleşmeleri imzalandığını, genel kredi sözleşmelerindeki hükümlerin değerlendirilmesi ve kefillerin sorumluluklarının yargılama gerektirdiğini, bilirkişi raporuna karşı itirazların dikkte alınmadığını, temerrüt tarihinin 26.07.2018 olması gerektiğini, banka kayıtlarında yerinde inceleme yaparak rapor düzenlemesi gerektiğini belirterek; kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar vekili istinafa cevap dilekçesinde davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, genel kredi sözleşmesi kapsamında alacağın tahsili istemi ile yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın davalılar … ve … yönünden konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına, diger davalılar yönünden kısman kabulüne fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. Davacı banka ile asıl borçlu şirket arasında imzalanmış bulunan davaya konu 02.11.2015 tarih ve 1.000.000.00-TL bedelli genel kredi sözleşmesine diğer borçlular … ve …’in de müteselsil kefil sıfatı ile taraf olduğu ve işbu sözleşme çerçevesinde tahakkuk eden alacak tutarları için davalılara hesap kat ihtarı gönderildiği anlaşılmaktadır. Banka nezdindeki kayıtlı adresine çıkartılan kat ihtarnameleri iade edilmiş olsa da adres değişikliğinin bankaya bildirilmemesi halinde sözleşmede belirtilen adres ile ticaret sicil ve mernis kayıtlarındaki adrese yapılan bildirimlerin geçerli sayılacağın kararlaştırtmış olması karşısında, ihtarnamede belirtilen sürenin sonunda borcunun tamamın asıl borçlu, müşterek borçlu ve müteselsil kefil yönünden muacceliyet kesbedeceğinin kabulü gerekir. Hesabın kat edilmesi, kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın muacceliyeti için yeterlidir, ayrıca ihtarın tebliği şartı da aranmaz.
3. Müteselsil kefiller, kredi borcunun muaccel olduğu tarih itibariyle gerçekleşen kredi borcundan, kefalet sözleşmesinde yazılı limit kapsamında sorumludur. Kefilin, kefalet limiti üzerinde sorumluluğu, ancak kendi temerrüdünden doğar, muaccel olan borçtan, kefalet limiti miktarınca sorumlu olan kefil hakkında alacaklının keşide edeceği uyarı ile temerrüde düşürülmesi halinde, kefalet limitinin üzerinde ayrıca, temerrüt faizi ve yargılama gideri ile sorumlu olur.
4. Eldeki davaya konu uyuşmazlıkta davalılar adına yapılan hesap kat ihtarı tebliğ edilemediğinden, davalıların ancak takip tarihi itibariyle temerrüte düşeceği kabul edilmelidir.
5. Taraflar arasında düzenlenen sözleşme genel kredi sözleşmesi ticari nitelikte olup alacağa işletilecek akdi ve temerrüt faizi hesabının genel hükümlere oranla özel hüküm niteliğindeki TTK.’nın 8. maddesinin nazara alınması suretiyle davacının talep edebileceği asıl alacak ile ferrilerinin taraflar arasındaki sözleşme kapsamında belirlenmesi gerekmektedir.
6. Bankanın, alacağının dava konusu takip tarihi itibariyle bilirkişi tarafından hesaplanması gerekir. Bu hesap yapılırken borçlunun borcu hesap kat tarihindeki muaccel alacak ile bu alacağın ödenmesi için çıkartılan ihtarname ile tebliğ tarihi arasındaki dönem için uygulanacak akdi faiz toplamı üzerinden bir hesap yapılır. Daha sonra temerrüt tarihinden dava konusu takip tarihine kadarki dönem içinse temerrüt faizi ve BSMV hesaplanmalıdır. Dosyaya kazandırılan hesap bilirkişi raporu ile muacceliyet koşulunun gerçekleştiği ve takip tarihi itibariyle temerrütün oluştuğu olgusu gözetilerek, sözleşmede belirtilen akdi ve temerrüt faiz oranlarına ilişkin hükümler çerçevesinde belirlenen faiz oranları esas alınıp borcunun ödenmemiş olması nedeniyle asıl alacak ve ferrileri ile birlikte davacının asıl borçlu davalı şirket ile diğer borçlular … ve … yönünden talep edebileceği toplam alacak miktarının 203.730.23-TL olarak tespit edilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
7. Dava tarihinden sonra davalılar … ve … hakkında takipten vazgeçildiği gerekçesiyle bu davalılar yönünden konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Dosya kapsamında davacının takibe ve davaya konu ettiği kredi 02.11.2015 tarihli 1.000.000,00-TL bedelli genel kredi sözleşmesi olup anılan davalıların bu sözleşmeye her hangi bir sıfat ile taraf olmadıkları ve sözleşmeye taraf olmayan bu davalılar hakkında da icra takibi yapıldığı sabittir.
8. İİK’nun 67/2. maddesi gereğince itirazın iptali davasında davalı lehine tazminatına hükmedilebilmesi için alacaklı davacının takibinde haksız ve kötüniyetli olduğunun kanıtlanması gerekir. Alacaklının kötüniyetli sayılabilmesi için haksız olduğunu bildiği yada bilmesi gerektiği halde icra takibine girişmiş olması aranır. Genel kredi sözleşmesini elinde bulunduran bankanın dava konusu genel kredi sözleşmesinde herhangi bir sıfatla imzası bulunmayan davalılar aleyhine ilamsız icra takibine girişmesinde haksız ve kötü niyetli olduğu kabul edilmelidir. ( Yargıtay 19. HD’nin 07.10.2015 tarih ve 2015/3183 E. – 2015/12214 K. )
9. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, asıl borçlu davalı şirket ile diğer borçlu davalılar … ve … yönünden temel ilişkinin varlığının ispatlanmasına, temerrütün takip tarihi itibariyle oluşmasına, davacı bankanın genel kredi sözleşmesine dayalı takibe konu alacağının sözleşme hükümlerine uygun olarak tespit edilmesine, aşan kısımın yönünden takibin yerinde görülmemesine, tespit edilen borcunun ödendiğini gösteren her hangi bir delil sunulmamasına, davalılar … ve … yönünden takibin haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle kötüniyet tazminatı şartlarının oluşmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davacının istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90-TL’den peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50-TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 11.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.