Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1487 E. 2023/672 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1487
KARAR NO : 2023/672

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16.06.2020
NUMARASI : 2018/1047 E. 2020/272 K.

DAVANIN KONUSU : Tazminat
DAVA TARİHİ : 10.06.2016
KARAR TARİHİ : 04.05.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.05.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.06.2020 tarih 2018/1047 E. 2020/272 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalı aracın karıştığı kazada davacının aracının zarar gördüğünü, İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/86 D.iş sayılı dosyasında hasar tespiti yaptırdıklarını, davalının zararı karşılama yükümlülüğü bulunduğunu, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 22,700,00-TL’nin dava tarihinden işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının doğru ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, zarar talebinin fahiş olduğunu, hasar ile kazanın uyumsuz olduğunu, davaclının poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere gerçek zarar nispetinde sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, kusur ve zararın tespiti hususunda rapor alınması gerektğini, dava tarihinden faiz talep edilmeyeceğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait aracın, davalı nezdinde ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı araçla karıştığı kaza nedeniyle hasar gördüğü, hasarın poliçe teminatı kapsamında kaldığı, davacının talep edebileceği tazminat bedelinin 20.000,00-TL olduğu, belirtilerek, davanın kısmen kabulüne, falaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı sigorta şirketi tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, hasar ile kazanın uyumsuz olduğunu, davacının doğru ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, ispat külfetinin yer değiştirdiğini, zararın varlığını davacının ispat etmesi gerektiğini, davalının ikame araç bedelinden sorumlu olmadığını, KDV talep edilemeyeceğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan zararın ZMMS poliçesi kapsamında tazmini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın, kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. Rizikonun gerçekleştiğini ve gerçekleşen bu rizikonun teminat kapsamı içinde kaldığını sigortalı ispatlamak zorunda iken, TTK’nın 1409. maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddia ise sigortacı tarafından kanıtlanmalıdır. ( Yargıtay HGK’nun 05/03/2020 tarihli ve 2018/17-1083 E.- 2020/259 K. ) Bir başka ifade ile rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde gerçekleştiğini ispat külfeti davalı sigorta şirketinde olup sigorta şirketi tarafından rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde gerçekleştiğinin soyut iddialarla değil, somut delillerle kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin ZMSS Genel Şartlarının A.3. maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte sigortalı ZMSS Genel Şartlarına ve 6102 sayılı TTK’nın 1446. maddesi uyarınca rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmediği veya iyiniyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu teminat içinde kalmış gibi ihbar ettiği somut delillerle kanıtlanırsa ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer. Bu durumda, sigortalı zararın poliçe kapsamına kaldığını ispat etmek zorundadır.
3. Dosyaya kazandırılan, bilirkişi raporlarında kaza yeri ile hasara ilişkin fotoğraflarından davacıya ait aracın bir direğe veya ağaca çarpmış gibi motor kaputu ve ön tampon demirinde keskin ve bir noktadan ikiye eğilmiş olması ve kazanın gerçekleştiği yer ile sigortalı aracın sol arka kösesindeki hasarın derecesi gözetilrek olay nedeni ile araçta meydana gelen zararın kaza ile uyumlu olmadığı tespit edilmiştir. Davalı sigorta şirketi tarafından rizikonun ihbar edilenden farklı şekilde gerçekleştiği savunulmaktadır. Kaza tespit tutağı resmi belge hükmünde ise de aksinin her türlü delil ile ispat edilmesi mümkündür. Nitekim, anılan bilirkişi raporlarından kazaya karışan araçların konumu, oluşan hasar, çarpma noktası ve araçların kaza sonrasındaki yönelimi göz önüne alındığında kazanın ihbar şeklinin fizik kurallarına uygun düşmediği, kazanın davacının ileri sürüdüğü şekilde gerçekleşmediği, kaza ile zararın uyumsuz olduğu ve bu nedenle taraflar arasında düzenlenen kaza tespit tutanağının olayın gerçekleşeme şekli ile örtüşmediği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının doğru ihbar yükümlülüğüne aykırı davrandığı somut deliller ile ispat edildiğinden ispat yükü yer değiştirmiştir. Artık, zararın poliçe kapsamında kaldığını davacı ispat etmek zorundadır. Rizikonun gerçekleşme şeklini iyi niyet kurallarına aykırı şekilde bildiren davacı tarafından sunulan deliller ile tüm dosya içeriğinden kazanın ihbar edildiği şekilde gerçekleştiği olgusu ispat edilememiştir. Teknik bilirkişi raporları karşısında davacının dayandığı deliller iddiasını ispata muktedir değildir.
4. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; İDM tarafından hasarın teminat dışında kaldığı olgusunun davalı sigorta şirketince somut delillerle ispatlanmış olması üzerine ispat yükünü üstüne alan davacı tarafından, zararın poliçe kapsamında kaldığının ispat edilememesi nedeniyle davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken, aksi yönde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde hukuki isabet görülmemiştir. Bu itibarla, davalının istinaf talebi yerindedir.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca tarafların istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.06.2020 tarih 2018/1047 E. 2020/272 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Kaldırılan kararın yerine geçmek üzere yeniden hüküm tesisi ile;
Davanın REDDİNE,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL karar harcının başlangıçta peşin olarak alınan 387,65-TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 207,75‬-TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf yoluna başvuranın ödediği istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan 148,60-TL istinaf yoluna başvuru harcı olan istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 04.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.