Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1482 E. 2023/665 K. 04.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1482
KARAR NO : 2023/665

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25.06.2020
NUMARASI : 2020/38 E. – 2020/212 K.

DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 04.05.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.05.2023

İzmir 7.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.06.2020 tarih 2020/38 E. – 2020/212 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davacıya ait davalı nezdinde kasko sigortalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde zarar gördüğünü, İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/147 D.iş sayılı dosyasında hasar tespiti yaptırdıklarını, davalının zararı karşılama yükümlülüğü bulunduğunu, belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 12,000,00-TL’nin dava tarihinden işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava değerini 17.000,00-TL olacak şekilde artırmıştır.
CEVAP : Davalı vekili, davacının ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, aracın görülmesinin egellendiğini, kaza tespit tutanağının geçersiz olduğunu, tunanakta oynama yapıldığını, aracın kiralık araç olarak kullanıldığını, ispat yükünün yer değiştirdiğini, tenzili muafiyet uygulanması gerektiğini, tespit giderlerinin davalıya yükletilemeyeceğini, avans faiz talep edilmeyeceğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya ait ve davalı nezdinde kasko sigorta poliçesiyle sigortalı aracın karıştığı kaza nedeniyle hasar gördüğü, hasarın poliçe teminatı kapsamında kaldığı, davacının talep edebileceği kasko tazminat bedelinin 17.000,00-TL olduğu, belirtilerek, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, kaza tespit tutanağının geçersiz olduğunu, kazaya karışan diğer aracın ZMMS poliçesi bulunmadığından tarafların kaza tespit tutanağı düzenleyemeyeceğini, aracın kiralık araç olarak kullanıldığını, davacının doğru ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğini, ispat külfetinin yer değiştirdiğini, zararın varlığını davacının ispat etmesi gerektiğini, aracın kiralık olması durumunda poliçe de % 80 oranında muafiyet öngörüldüğünü, hasar bedeline tenzili muafiyet uygulanması gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, trafik kazası nedeni ile davacının aracında oluşan zararın kasko sigorta poliçesi kapsamında tazmini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne, karar verilmiştir.
1. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2. TTK’nın mal sigortasına ilişkin genel esaslarına göre mukavelede aksine hüküm olmadıkça sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin yahut fiillerinden hukuken mesul bulundukları kimselerin kusurlarından doğan hasarların tazminiyle yükümlüdür. Mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen KSGŞ A/1 maddesine göre; gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile 3.kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bütününün sigortanın teminat kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen kasko sigorta poliçesi ve genel şartlarına göre, aracın kasko sigortacısı olan davalı sigorta şirketi, rizikonun gerçekleşmesi halinde sigortalı davacının aracında meydana gelen gerçek zararı teminat altına aldığından, davacının aracının karıştığı trafik kazası neticesinde davacının aracında oluşan zarardan davalı sigorta şirketinin kasko sigorta poliçesi kapsamında sorumlu olacağı sabittir.
3. 6102 sayılı TTK m.1446. maddesine göre sigorta ettiren rizikonun gerçekleştiğinin öğrenince durumu gecikmeksizin sigortalıya bildirmek ile yükümlüdür. TTK’da bildirime ilişkin bir süre ön görülmemesine rağmen kasko sigorta poliçesi genel şartlarına göre sigorta ettiren rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren en geç 5 iş günü içinde keyfiyeti sigortacıya bildirmekle yükümlüdür. Bu süre hak düşürücü bir süre değildir. Özellikle sigorta ettirenin kastının bulunmaması halinde, geç ihbar nedeniyle sigorta bedelinin tenzili zararın teminat dışında kaldığı yada hasarın ödenmemesi gibi bir sonuç çıkarılmaması gerekir. Sigortalının kastının valığının da sigortacı tarafından kanıtlanması gereklidir. ( Yargıtay 17. HD’nın 08.10.2015 tarih ve 2015/8112 E. – 2015/10282 K. )
4. Sigorta şirketi, geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumludur ve kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigorta şirketi tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Bir başka ifade ile zararın poliçe kapsamı dışında kaldığı hususunda ispat külfeti davalı sigorta şirketi üzerindedir. Sigorta şirketinin, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığını somut deliller ile ispat etmesi gerekir. Sigorta şirketi tarafından özelikle taraflarca düzenlenen kaza tespit tutanağının geçersiz olduğu, aracın kiralık araç olarak kullanıldığı ve sigorta şirketine gösterilmesi nedeni ile hasarın teminat dışı kaldığı ve hasar bedeline % 80 oranında muafiyet uygulanması gerektiği savunulmuş ise de bilirkişi raporu ile araçtaki hasarın kaza ile uyumlu ve zararın gerçek olduğunun tespit edilmesi, kaza tespit tutanağının geçersizliğinin davacıya atfı kabil bir beyan yükümlülüğüne aykırılıktan değil dava dışı kazaya karışan diğer araca ait poliçe eksikliğinden kaynaklanması ve poliçe kapsamında kiralık olarak kullanılan aracın sigortalı ile poliçede sayılan kişiler dışında başkaca kişiler kullanılması halinde tenzili muafiyet yapılacağının öngörülmesi karşısında sigorta şirketi tarafından sunulan deliller ve hasar dosyası içeriğinden zararın poliçe kapsamı dışında kaldığı ve aracın kaza sırassında sigortalı ve poliçede sayılan kişiler dışında başkaca bir kişi tarafından kullanıldığı hususunun somut deliller ile ispat edilemediği ve bu nedenle sigorta şirketinin davacının oluşan gerçek zararından sorumlu olduğu anlaşılmaktadır.
5. Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, hasarın anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, hasar bedelin poliçe limiti dahilinde hüküm altına alınmasına, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının ve tenzili muafiyet koşullarının oluştuğunun davalı sigorta şirketi tarafından ispat edilememiş olmasına, tarafların iddia ve savunmaları ile dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin doğru nitelendirilmesine, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davalının istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.161,27-TL’den peşin alınan 290,45-TL’nin mahsubu ile bakiye 870,82-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 04.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.