Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1472 E. 2022/1941 K. 29.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1472
KARAR NO : 2022/1941

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23.01.2020
NUMARASI : 2017/131 E. – 2020/47 K.
DAVA TARİHİ : 03.02.2017
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 29.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29.12.2022

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.01.2020 tarih 2017/131 E. – 2020/47 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili ve davalı sigorta şirketi vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davalı …’in sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olan araç ile davacıların murisi …’in sevk ve idaresindeki motosikletin karıştığı kazada davacılar murisinin vefat ettiğini, davacı …’ın ise yaralandığını, davalıların oluşan zarardan sorumlu olduğunu, yapılan başvurunun sonuçsuz kaldığını belirterek; toplam 281.000,00-TL maddi ve manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, davalı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde şirketine ZMMS ile sigortalı olduğunu, sorumluluğun poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve gerçek zarar ile sınırlı olduğunu, davalının kusursuz olduğunu, kusur oranının tespiti için ATK raporu alınması gerektiğini, murisin kask takmaması nedeni ile müterafik kusurunun bulunduğunu, TRH 2010 tablosunun uygulanması gerektiğini, belirterek; davanın reddini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalı …’in sevk ve idaresindeki davalı sigorta şirketine ZMMS ile sigortalı olan araç ile davacıların murisi …’in sevk ve idaresindeki motosikletin trafik kazası yaptığı, meydana gelen kazada davacıların murisinin vefat ettiği, davacı …’ın yaralandığı, Torbalı 2. ACM’nin 2017/332 Esas sayılı dosyasından alınan trafik bilirkişi raporu ve trafik ihtisas dairesinden alınan kusur raporlarında müteveffa sürücü …’in asli derecede kusurlu olduğu, diğer sürücü …’in tali derecede kusurlu olduğu, mahkemece alınan 25.01.2019 tarihli heyet raporu ve 20.08.2019 tarihli heyet raporunda müteveffa sürücü …’in % 75 oranında, davalı sürücü …’in % 25 oranında kusurlu oldukları, yapılacak tazminat hesabında kusur indirimleri yapılması gerektiği, ayrıca meydana gelen kaza ile ilgili olarak İzmir C.Başsavcılığının 2016/98428 Hazırlık nolu soruşturma dosyasından alınan ölüm muayene tutanağında ölüm sebebi olarak beyin kanamasının da gösterilmiş olduğu, bu şekilde yaralanmanın kask takmamaktan kaynaklanmasının mümkün olduğu, kask takmış olması halinde baş kısmından yara almama ihtimalinin mevcut olduğu ve motosiklet kullanıcılarının ve motosiklete yolcu olarak binenlerin, motosikletin özelliklerine göre koruyucu giysiler ve ekipmanlar (motosikletci eldiveni, dizlikler, kask, mont) ve bu gibi koruyucu ekipmanları kullanmaları gerektiğinden ve kask kullanılmaması ölüm sebebi olarak görüldüğünden % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği, sigorta ve aktuerya yönünden yapılan 25.01.2019 tarihli heyet raporunda, asgari ücretin 1,59 katı uygulanmak suretiyle ve destekten faydalananların destekten çıkmaları halinde payların dağılımı da dikkate alınarak, davacı eş … için 81.755,72-TL, davacı anne … için 27.545,36-TL, davacı küçük … için 28.744,81-TL, davacı baba … için 19.305,81-TL olmak üzere toplam 157.351,70-TL destek zararının hesaplandığı, % 20 müterafik kusur indirimi ile davacı eş … için 65.404,57-TL, davacı anne … için 22.036,28-TL, davacı küçük … için 22.995,84-TL, davacı baba … için 15.444,64-TL olmak üzere toplam 125.881,33-TL destek zararının oluştuğu, zararın tazmininden davalı sigorta şirketi 2918 sayılı yasanın 91. md göre faizi ile birlikte sorumlu olduğu, davalı sürücü ve araç maliki … 6098 sayılı yasanın 49. md haksız fiil hükümlerine göre ve 2918 sayılı yasanın 85. md göre işleten sıfatıyla faizi ile birlikte sorumlu olduğu, meydana gelen kazada davacıların destekleri olan eşinin çocuklarını ve babasını kaybetmiş olmaları sebebiyle üzüntü, elem ve psikolojik olumsuzluklar yaşamalarının muhakkak olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve desteğin kusuru birlikte değerlendirildiğinde, davacılar …, …, … için manevi tazminat taktir edilmesi gerektiği, … koruyucu giysi ve ekipmanları giymeden motosiklete binmiş olduğundan kazada yaralanmasında kusurlu olduğu ve ayrıca motosiklet sürücüsü arkadaşı olan …’in % 75 oranında kusurlu olması, davalı sürücü …’in % 25 oranında kusurlu olduğu dikkate alınarak, … için manevi tazminat taktirine yer olmadığı belirtilerek; davacılar … için 22.995,84-TL, … için 65.404,57-TL, … için 22.036,28-TL, … için 15.444,64-TL olmak üzere toplam 125.881,33-TL maddi tazminatın … için 3.000-TL, … için 3.000-TL, … için 2.000-TL, … için 2.000-TL manevi tazminatın tahsiline, fazlaya ait istemin reddine, davacı …’ın manevi tazminat isteminin reddine, dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
Karara karşı davacılar ve davalı sigorta şirketi tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, davacıların mirasçı olup üçüncü kişi durumunda olduklarından desteğin kusurunun kendilerine yansıtılamayacağını, desteğin ek işlerde çalıştığı ve ek gelirlerinin varlığı hesaba katılmadığını, son aylığının hesaplamada dikkate alınmasını, davacılar lehine olacak şekilde yaşam tabloları ve istatistiklerin kullanılması gerektiğini, güvenlik işi dışında, bağ-bahçe işleri ve tarım işi ile uğraştığını, takdir edilen manevi tazminatların az olduğunu, daha fazla manevi tazminat takdir edilmesi gerektiğini, davacı …’ın olay nedeniyle yaraladığını, bu davacı lehine ayrıca manevi tazminat takdir edilmesini, kusur tespitini kabul etmediklerini, rapora itirazların dikkate alınmadığını, müteveffanın kusursuz olduğunu, kask takılmamış olması ile ölüm arasındaki illiyet bağı bulunmadığını, müterafik kusur indirimi yapılamayacağını, müterafik kusur indirimi nedeniyle davacılar aleyhine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı sigorta vekili, bilirkişi raporlarına ve ıslah dilekçesine itirazların dikkate alınmadığını, davalının kusursuz olduğunu, hesap raporunda müteveffanın yaşam süresinin esas alındığını, pay dağılımın doğru yapılmadığını, kat sayıların yanlış olduğunu, fazla tazminat hesaplandığını, müterafik kusur nedeni ile daha yüksek oranda indirim yapılması gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, işletenin hukuki sorumluluğu ve ZMMS poliçesi kapsamında ölümlü trafik kazası nedeni ile davacıların maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davalıların sorumluluğunun belirlenebilmesi için olayın oluşumunda tarafların mevcut kusur durumun tespiti önem arzeder. İDM tarafından dosyaya kazandırılan bilirkişi raporu ile de maddi olaya ilişkin ceza dava dosyası kapsamında belirlenen maddi olgular çerçevesinde olayın oluş şekli ile uygun düşecek şekilde kusur değerlendirilmesi yapılarak davalı …’nın % 25 oranında tali, müteveffa … ‘in ise % 75 oranında asli kusurlu olduğu, davacı …’ın ise yolcu konumunda olup zararın meydana gelmesinde etkili kusuru bulunmadığının tespitinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmaktadır.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde müterafik kusur söz konusudur. Müterafik kusurun varlığı halinde 6098 sayılı TBK’nun 52. Maddesi gereğince belirlenen tazminattan indirim yapılması gerekir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. Maddesi ile atıf yapılan Karayolları Trafik Yönetmeliğince koruyucu ekipman / tertibat takılmasının zorunlu olduğu hallerde meydana gelen yaralanma ve ölüm ile illiyet bağı kurulması durumunda hesaplanan tazminattan müterafik kusur nedeni ile yerleşik uygulama doğrultusunda % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak tazminatın belirlenmesi cihetine gidilmelidir. ( Yargıtay 4. HD’nın 29/06/2022 tarih ve 2021/14115 E. – 2022/9666 K., 04.04.2022 tarih ve 2021/13491 E. – 2022/6733 K. ,23.03.2022 tarih ve 2021/11590 E. – 2022/5710 K. Sayılı ilamları ) Bu itibarla, hastane evrakları ile ölü muayene tutanağına ve tespit edilen ölüm nedenine göre davacı … ile müteveffanın kask takmamalarıyla meydana gelen ölüm ve yaralanma arasında illiyet bağı bulunduğunun anlaşılması karşsında hesaplanan tazminattan müterafik kusur nedeni ile yerleşik uygulama doğrultusunda % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılması gerekli ve isabetlidir.
Öte yandan, TBK’nın 51. ve 52. maddelerinden kaynaklanan hakkaniyet ve takdiri indirimler nedeniyle, davanın kısmen reddedilmesi halinde, indirimden dolayı reddedilen kısım için vekalet ücreti de takdir edilemez. Bir başka ifade ile davacı lehine hesaplanan maddi tazminatlardan, hatır taşıması ve müterafik kusur nedeniyle yapılan indirimler sonucu belirlenen tazminat tutarları hüküm altına alınırken, red edilen kısmım yönünden davalı lehine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemesi gerekir.(Yargıtay 17 HDB’nın 13/11/2019 tarih ve 2017/2928 E. – 2019/10602 K. sayılı ilamı)
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu (ya da ileride sağlaması muhtemel olan) yardımın miktarı doğru biçimde belirlenmelidir. Bu belirlemede, destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. İstikrar kazanmış uygulamaya göre çocukların eş ile birlikte destek payı alacağı durumda ise destek gelirden eşi ile birlikte 2’şer pay alırken çocuklara birer pay verileceği, yine eş, çocuklar ile ana babanın pay alacağı durumlarda desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocukların her birine 1’er pay, ana ve babaya 1’er pay ayrılarak böylece gelirin tamamının dağıtılacağı esasına dayalıdır. Çocukların sayısı arttıkça hem desteğe ayrılan pay, hem de eş ve çocuklar ile ana ve babaya ayrılacak paylar düşecektir. Çocukların destekten çıkması ile birlikte destekten çıkan çocuğun payları destek, eş ve diğer çocuklara dağıtılacak, anne ve babaya verilmeyecektir. Böylece geriye kalan eş ve çocukların payları ile desteğin payı artacaktır. Bu pay esası Türk aile sistemine çok uygun düşmektedir. Çünkü Türk aile sisteminde desteğin geliri aile bireyleri tarafından birlikte paylaşılmakta, aile bireyleri arttıkça gelirden alınacak pay düşmekte, aile bireyi azaldıkça da gelirden alınacak pay yükselecektir. Ana ve babadan birinin destekten çıkması ile payı diğerine aktarılacak, ana ve baba ile çocukların tamamının destekten çıkması durumunda ise yine çocuksuz eş gibi desteğe 2 pay, eşe 2 pay esasına göre % 50 pay desteğe, %50 pay eşe verilerek varsayımsal olarak gelir paylaştırılarak tazminat bu ilkelere göre hesaplanmalıdır.(Yargıtay 17 HD’nın 13.02.2022 tarih ve 2016/13998 E. – 2019/6568 K. Sayılı ilamı)
Tazminat isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda 1931 tarihli PMF cetvellerine göre saptanmakta ise de gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle TRH 2010 yaşam tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi güncel veriler ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olduğundan tazminat hesaplamasında TRH 2010 yaşam yönteminin kullanılması gerekir. ( Yargıtay 4. HDB’nın 03.01.2022 tarih ve 2021/9412 E – 2022/3622 K., 17. HDB’nin 23.03.2021 tarih 2020/ 6173 E. – 2021/ 3121 K. Sayılı ilamları )
Davacının dava dilekçesinde müteveffanın ücret karşılığı belirli bir yerde çalıştığını iddia ettiğine göre İDM tarafından 20.08.2019 tarihli bilirkişi ek raporununda belirtilen ikinci alternatif doğrultusunda müteveffanın ölüm tarihinden önce maaş bordroları üzerinden aylık gelirinin asgari ücretin 1,59 katı olduğu tespit edilmek suretiyle yukarıda anılan pay dağılımı ve destek süresine ilişkin ilke ve esaslar çerçevesinde TRH 2010 yaşam tablosuna göre tazminat hesaplanması isabetli olup aksi yöndeki davalının istinaf itirazları yerinde değildir.
6098 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi gereğince haksız bir eylem sonucunda zarara uğrayan kimse, uğradığı maddi ve manevi zararın ödetilmesini isteyebilir. Manevi tazminat, zarar görenin kişilik değerlerinde meydana gelen eksilmenin ( manevi zararın )giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir. Esasen manevi tazminat, ne bir ceza, ne de gerçek manasında bir tazminattır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.(Yargıtay İBK 22/06/1966 tarih ve 1966/7 E. – 1966/7 K. sayılı ilamı) Olay nedeni ile yaralanan davacı …’ın da manevi zarara uğrayacağı yadsınamaz bir gerçekliktir. Maddi zararda olduğu gibi manevi tazminatta kesin bir hesabın yapılması olanaksızdır. Bunun için tazminat miktarı, somut olayın özelliği, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak M.K.nun 4. maddesı uyarınca hakim tarafından takdir ve tayin edilir. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak gösterilmektedir. Bu itibarla, müteveffa …’in mirasçılarının maruz kaldığı bu acı ve elem ile yaşadığı sıkıntılar nedeniyle oluşan manevi zararına karşılık özellikle tarafların kusuru dikkate alınarak İDM tarafından takdir edilen manevi tazminat anılan ilke ve esaslar çerçevesinde makuldür.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; İDM tarafından müteveffa … mirasçılarının maddi manevi tazminat taleplerinin yanında davacı … lehine de manevi tazminat takdir edilmesi ve müterafik kusur indirimi nedeni ile davacılar aleyhine vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmemesi gerekirken, aksi yönde varılan hukuki kabulde isabet bulunmamaktadır. Belirtilen hususlar yönünden davacının istinaf talepleri yerindedir.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesine, davalının istinaf başvurusu ile davacıların sair istinaf itirazları yerinde olmadığınından reddine, karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı ….’nin istinaf başvurusunun istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıların istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.01.2020 tarih 2017/131 Esas – 2020/47 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile
Davacılar … için 22.995,84-TL, … için 65.404,57-TL, … için 22.036,28-TL, … için 15.444,64-TL olmak üzere toplam 125.881,33-TL maddi tazminatın davalı … 03.02.2017 dava tarihinden itibaren, davalı … 01.11.2016 kaza tarihinden itibaren yasal faizinden sorumlu olmak üzere davalılardan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ait istemin reddine,
Manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile
… için 3.000-TL, … için 3.000-TL, … için 2.000-TL, … için 2.000-TL, … için 3.000-TL olmak üzere toplam 13.000-TL’nin 01.11.2016 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı …’ten alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ait istemin reddine,
Maddi tazminat yönünden;
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 8.598,95-TL harçtan peşin alınan 20,49-TL ve ıslah ile ile alınan 516,95-TL’nin mahsubu ile bakiye 8.061,51-TL harcın davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 19.882,20-TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
Davacılar tarafından yapılan 31,40-TL başvurma harcı, 4,60-TL vekalet harcı, 20,49-TL peşin harç, 516,95-TL ıslah harcı, 1.050-TL bilirkişi ücreti, 218,4-TL davetiye gideri, 87,00-TL posta gideri olmak üzere toplam 1.928,84-TL yargılama giderinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
Manevi tazminat yönünden;
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 888,03-TL harcın peşin alınan 939,26-TL’den mahsubu ile fazla yatan 51,23-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacılara iadesine,
Davacılar tarafından yatırılan 888,03-TL harcın davalı …’ten alınarak davacılara verilmesine,
Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,0-TL vekalet ücretinin davalı …’ten alınarak davacılara verilmesine,
Davacılar tarafından yapılan 22,00-TL yargılama giderinin manevi tazminat davasının kabul ve red oranına göre takdiren 1,04-TL’sinin davalı …’ten alınarak davacılara verilmesine, bakiye masrafın davacılar üzerinde bırakılmasına,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran taraflara iadesine,
4-Davacıların sair istinaf itirazlarının reddine,
5-Davacılar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendilerine iadesine,
6-Davalı …. yönünden istinaf karar harcı olan 8.598,95-TL’den peşin alınan 1.807,80-TL’nin mahsubu ile bakiye 6.791,15-TL harcın davalı …. den alınarak hazineye gelir kaydına,
7-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan 148,60-TL başvurma harcı, 60,00-TL posta masrafı olmak üzere toplam 208,60-TL yargılama giderinin takdiren 104,30-TL’sinin davalılardan alınarak davacılara verilmesine, bakiye masrafın davacılar üzerinde bırakılmasına,
8-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı …. tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 29.12.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.