Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1418 E. 2023/589 K. 14.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1418
KARAR NO : 2023/589

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13.02.2020
NUMARASI : 2019/370 E. 2020/118 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ : 14.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.04.2023

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.02.2020 tarih 2019/370 E. 2020/118 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 11.02.2019 tarihinde davalı … nezdinde zorunlu trafik sigortası ile sigortalı … plakalı aracın müvekkiline ait … plakalı araca çarptığını, kaza tespit tutanağında karşı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde asli ve tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, davalı şirkete başvuru yapıldığını, hasar dosyası tanzim edildiğini, ancak belirlenen hasarın davalı … tarafından davacıya ödenmediğini iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50,00 TL hasar bedeli, 10,00 TL değer kaybı tazminatınn temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ekseprtiz ücreti olarak ödenen 600,00 TL’nin de yine yargılama giderleri içerisinde davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, kazanın meydana gelmesinde davacının kusurlu olduğunu, davacı aracında dava konusu kaza nedeniyle değer kaybı oluşmayacağını, ekspertiz raporunda hasar ve işçilik bedeli olarak piyasa değerinin çok üzerinde rakamlar belirtildiğini, davacı tarafından ikinci kez kendi isteği ile ekspertiz incelemesi yaptırıldığını, ikinci ekspertiz bedelinin müvekkili sigorta şirketinden talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 14.01.2020 havale tarihli bilirkişi raporunda, 11.02.2019 tarihinde dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç, dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … palakalı araç ve daa dışı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı araçlar arasında meydana gelen trafik kazasında sigortalı … plakalı aracın dava dışı sürücüsü …’ın Karayolları Trafik Kanunu’nun 56-a ve 53-a maddeleri hükümleri uyarınca kuralları ihlal ettiği gerekçesi ile %100 asli kusurlu olduğu, dava dışı … plakalı araç ve davacıya ait … plakalı aracın sürücüsünün ise herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davacıya ait araçta meydana gelen hasarın trafik kazası ile uyumlu olduğu, araçta meydana gelen toplam hasar miktarının yedek parça bedeli + işçilik + KDV dahil olarak eksper …’un raporuna göre 44.356,50 TL, davalı … şirketinin ekspertiz raporuna göre 41.777,29 TL olduğu, aracın kaza tarihi itibariyle 2. el piyasa rayiç değerinin 35.000,00 TL olduğu, aracın sovtaj değerinin 14.500,00 TL olduğu, aracın onarım tutarının 2. el rayiç değerini aştığı için tamirinin ekonomik olmadığı, pert-total uygulaması yapılması gerektiği, gerçek hasar miktarının 35.000,00 TL – 14.5000,00 = 20.500,00 TL olduğu ve davalı … şirketinin bu bedelden sorumlu olduğu, araç pert-total olarak işlem gördüğü için ayrıca değer kaybının oluşmayacağı gerekçesiyle, davanın kabulüne, 20.500,00 TL tazminatın 08.06.2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla hasar kaybı talebinin belirlenebilir olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğunun kabul edilmesinin hatalı olduğunu, diğer araç sürücülerine de kusur izafe edilebilceğini, araç hasar bedeline ilişkin tespitlerin gerçeğe uygun olmadığını, aracın rayiç bedelinin çok yüksek, sovtaj değerinin ise çok düşük belirlendiğini, aracın kaza anında 290.541 km’de olduğunu, aracın yıpranma payının dikkate alınması gerektiğini, davacının hasar bedeline ilişkin faturaları ibraz etmediğini, keşif talep etmelerine rağmen keşif yapılmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, araç üzerinde kısa aralıklarla hasar çokluğu bulunduğundan kazada şaibe olabileceği noktasında mahkemece araştırma yapılması gerekirken eksik incelemelerle hüküm kurulduğunu, ekspertiz ücreti yönünden müvekkili şirketin bir sorumluluğunun bulunmadığını, arabuluculuğa yönelik müvekkili aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesinin yerinde olmadığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte ıslah ile artırılan taleplere ilişkin faizlerin ancak ıslah tarihinden itibaren işleyeceğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeniyle davacının aracında oluşan hasar bedeli ile değer kaybının ZMMS kapsamında davalı … şirketinedn tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda davacı vekili, trafik kazası nedeniyle müvekkiline ait araçta meydana gelen hasar bedeli ve değer kaybının, kazaya sebep olduğu iddia edilen aracın sigortacısı olan davalıdan tahsili isteminde bulunmuş, davasını belirsiz alacak davası olarak açmıştır. Davacının aracındaki hasarın iddia edilen kazayla uyumlu olup olmadığı, hasarın teminat kapsamında kalıp kalmadığı, araç için pert total işlemi yapılmasının gerekip gerekmediği, gerçek hasar bedeli ve araçta değer kaybı oluşup oluşmadığı hususları yargılama sırasında alınacak bilirkişi raporu ile belirleneceğinden dava tarihi itibariyle zararının miktar ve değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği kabul edilerek HMK’nın 107. maddesine uygun olarak, aradaki hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar veya değeri belirtmek suretiyle davacının belirsiz alacak davası açmakta hukuki yararının bulunduğu sonucuna varılmakla; davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araçla seyir halindeyken sağa dönüş yapmak istediği esnada aracının sağ yan kısımları ile sağındaki şeritte seyir halinde olan dava dışı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı aracın sol yan kısımlarına çarptığı, çarpmanın şiddetiyle kontrolünü kaybeden … plakalı aracın yolun sağında bulunan trafik lamba direğine çarptığı, aynı anda … plakalı aracın yolun sol şeridinden seyretmekte olan dava dışı …’nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın sol yan kısımlarına çarptığı, çarpmanın şiddetiyle … plakalı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybederek yolun sol tarafında bulunan refüj içerisindeki trafik lamba direğine ön kısımları ile çarptığı, davalı … tarafından zmms poliçesi ile sigortalanan … plakalı aracın sürücüsü dava dışı …’ın 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanununun 56-a, (Şerit izleme: Sürücülerin geçme, dönme, duraklama, durma ve park etme gibi haller dışında şerit değiştirmeleri veya iki şeridi birden kullanmaları yasaktır.) ve 53-a (Sağa dönüşlerde sürücüler sağa dönüş işaretini vermeye, sağ şeride veya dönüşe ayrılmış şeride girmeye, hızını azaltmaya, dar bir kavisle dönmeye, dönülen karayolunun gidiş şeridine veya gidişine ayrılmış en sağ şeridine girmeye zorunludurlar) kurallarını ihlal ettiğinden %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, … plakalı araç sürücüsü dava dışı … ve davacıya ait aracın sürücüsü …’nın ise kazanın meydana gelmesinde kusurlarının bulunmadığı tespit edilmiştir. Belirlenen kusur oranlarının kaza tespit tutanağı ile uyumlu olmasına, kusur oranlarının belirlenenden farklı olduğuna dair dosya kapsamında bir delil de bulunmamasına göre, davalı vekilinin kusur oranlarına yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
6100 sayılı HMK’nın 323/1-ğ. maddesi gereğince vekille takip edilen davalarda hükmedilecek vekalet ücreti yargılama giderleri kapsamında kaldığı aynı kanunun 326.maddesi gereğince de yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği düzenlenmiştir. Somut olayda dava arabuluculuk dava şartına tabi olduğu, buna göre arabuluculuk aşamasında oluşan vekalet ücretinin de bir yargılama gideri olarak sayılması gerektiğinden, ilk derece mahkemesince davacı yararına arabuluculuk vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
6100 sayılı HMK’nın belirsiz alacak davasının düzenleyen 107. madde hükmüne göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Dava dilekçesinde davanın belirsiz alacak davası niteliğinde olduğunun açıkça belirtildiği ve ıslah dilekçesinde asıl alacağın tamamı yönünden temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesinin talep edildiği de dikkate alınarak, gerek dava dilekçesinde istenen kısım için, gerekse yargılama sırasında artırılan kısım için temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesine hükmedilmesi yerinde olup davalı … vekilinin faizin başlangıç tarihine ilişkin istinaf sebebinin de reddi gerekmiştir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, kusur ve hasarın anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şekli ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, aracın hasar ve ikinci el bedelinin piyasa rayiçlerine göre tespit edilmesine, aracın tamirinin ekonomik olmaması nedeniyle pert-total kabul edilmemesine, zararın poliçe kapsamı dışında kaldığının davalı … tarafından somut deliller ile ispat edilememiş olmasına, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davalının istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H ÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.400,35 TL’den peşin alınan 350,10 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.050,25 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.14.04.2023