Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1390 E. 2023/625 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1390
KARAR NO : 2023/625

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13.02.2020
NUMARASI : 2017/1447 Esas 2020/116 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 27.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.04.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 13.02.2020 gün ve 2017/1447 Esas 2020/116 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı sigorta şirketi vekili, davalı … ve … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, maliki davalı … olup davalı sürücü … idaresindeki diğer davalı … Sigorta A.Ş.ne 151432177 sayılı trafik poliçesiyle sigortalı … plakalı araç 14.08.2017 tarihinde İzmir- Konak ilçesinde Gaziler caddesi ile Zeytinlik caddesi kavşağında müvekkilinin maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı araca asli tam kusurlu çarpması sonucu meydana gelen kazada, müvekkili vücudunda kırık olacak şekilde cismani zarara uğradığını, sağ trimalleoler kırık calcaneus kırığı olacak şekilde yaralandığını, his kaybı oluştuğunu ve hareket kısıtlılığı meydana geldiğini, davacının İzmir Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yatılı tedavi gördüğünü, vücudunda kırıklar nedeniyle geçirdiği operasyonlardan dolayı yataktan uzun süre kurtulmadığını, halen tedavisi devam etmekte olduğunu, uzun süre iş göremez raporu verildiğini, yapılan tedavisine rağmen sakat kaldığını, müvekkili kaza öncesinde tekstil işinde çalışmaktayken uzman çavuşluk için başvuruda bulunmuş ve uzman çavuşluk kabulü gelmesine rağmen iş bu kaza sebebiyle gidemediğini, davalı sigorta şirketine 2918 sayılı yasanın 97. maddesi gereğince yapılan başvuruya rağmen haksız ve gerekçesiz olarak ödemeden imtina edildiğini, sürekli iş gücü kaybından doğan maddi tazminat 800,00-TL., geçici iş görmez kaldığı döneme ilişkin kazanç kaybı 100,00-TL., tedavi bakıcı ve iyileşme giderleri 100,00-TL., kaza sonrası müvekkili yürüyemediği için hastane ve ev arasındaki taksi kullandığını evde gördüğü özel fizik tedavi karşılığı belirli ücretler ödediğini, yine evde ailesi tarafından bakılmış olsa da ailesinin de diğer işlerinden feragat etmesi nedeniyle bu zararında hesaplanması gerektiğini belirterek şimdilik; maddi tazminat toplamı 1.000 TL. nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 100.000 TL. manevi tazminatın davalı sigorta şirketi haricindeki diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, hükmedilecek tazminatlara davalı … Sigorta A.Ş. yönünden temerrüt yönünden, diğer davalılar yönünden kaza tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmesine arz ve talep etmiştir.
Davacı vekili 30.12.2019 tarihli değer arttırım dilekçesi ile talebini 126.492,10 TL’ye arttırmıştır.
CEVAP : Davalılar … ve … vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacı …’un motosiklet kullanırken kask ve diğer koruyucu giysiler kullanması yasal zorunluluk olduğu halde kullanmadığından oluşan zararın artmasına sebep olduğunu, bu nedenle mahkemece belirlenecek tazminat miktarından müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, kazanın oluşumunda davacının kusurlu olduğunu, motosiklet kullanmak için yeterli ehliyetinin olup olmadığının, kaza öncesinde ehliyetinin alınıp alınmadığının mahkemece araştırılması gerektiğini, davacının uzman çavuşlukla ilgili iddiaları gerçeğe aykırı olduğunu, kaza sonrası uzman çavuşlukla ilgili girdiği sınav olup olmadığının sorulması gerektiğini, kusur ve zararın ispata muhtaç olduğunu, talep edilen manevi tazminat miktarı fahiş olduğunu, tarafların kaza anındaki ekonomik durumlarının araştırılması gerektiğini belirterek açılan davanın reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde 14.08.2017 tarihli kazaya karıştığı belirtilen … plakalı araç müvekkil şirket nezdinde 02.03.2017/2018 tarihleri arasında kişi başı 330.000-TL. azami limitle sınırlı olmak üzere 151432177 sayılı trafik poliçesiyle sigortalı olduğunu, müvekkil şirketin sorumluluğu poliçe limitiyle sınırlı olmak üzere sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında gerçek zarar miktarı kadar olduğunu, malül kalan kişinin ve bakım ihtiyacını karşılayan kişinin; yaşı, evlilik durumu, sosyal ve ekonomik durumu tazminat takdirinde dikkate alınması gerektiğini, tazminat hesaplanmasında belirlenecek tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini,davacıya SGK tarafından rücuya tabi herhangi bir ödeme veya gelir bağlama işleminin yapılıp yapılmadığının tespiti gerektiğini, davacı tarafın gerekli belgeleri müvekkil şirkete ibraz etmemek ve ödeme süresinin dolmasını beklememek, kanunda belirtilen başvuru şartını yerine getirmemiş olması neniyle iş bu davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesini talep ettiğini, zararın ve kusurun ispata muhtaç olduğunu, davacının geçici iş görmezlik ve tedavi giderleri talepleri poliçe teminatı dışında olduğundan reddi gerektiğini, davacının, bakıma muhtaç olup olmadığı hususu maluliyet raporu dışında ayrıca alınacak bir bilirkişi raporuyla tespit edilmesi gerektiğini, müvekkil şirket nezdinde 9821227 sayılı hasar dosyası açıldığını herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkil şirket dava açılmasına sebebiyet vermediğini belirterek davanın usulden reddine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 14/08/2017 tarihli trafik kazasında, ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan kusur raporuna göre, davacının kusursuz, davalı sürücü …’nin %100 oranında kusurlu olduğu, Ege Üniv.’deki maluliyet raporunda sağ ayak bileğinde hareket kısıtlılığının olduğu, sakatlık oranının %4, tıbbi iyileşme süresinin 4 ay olduğu dikkate alınarak, 02/12/2019 tarihli tazminat hesabına göre aktüerya bilirkişinin raporu doğrultusunda, maddi tazminat talebinin kabulüne, meydana gelen trafik kazasında davacının hiç kusurunun bulunmaması, sağ ayak bileğindeki kısıtlılık oranı, hayatı boyunca bu kısıtlılığın özellikle sağ ayak bileğinde olması ve yaşam kalitesini etkileyeceği de dikkate alınarak meydana gelen trafik kazası nedeniyle davacının çekmiş olduğu maddi sıkıntıların ve acıların, bir nebze dindirilebilmesi için mahkemece davacının, maddi tazminat talebinin kabulü ile; 115.550,16-TL sürekli maluliyete bağlı tazminat, 5.616,24-TL geçici işgöremezliğe bağlı tazminat, 5.325,70-TL tedavi-bakıcı gideri ve tedavi amaçlı ulaşım gideri olmak üzere toplam 126.492,10-TL maddi tazminatın, davalılardan … Sigorta AŞ’den, ZMMS poliçe teminat şartları ve limitleri kapsamında talep doğrultusunda, sigorta şirketi yönünden 04/12/2017 tarihinden itibaren, diğer davalılar … ve … yönünden ise kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile, müştereken ve müteselsilen tahsili ile, davacıya verilmesine, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile; 30.000,00-TL manevi tazminatın kusur, maluliyet raporu, iyileşme süreci, ayrıca alınan maluliyet raporu, sağ ayak bileğindeki hareket kısıtlılığı dikkate alınarak, kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile, davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı Sigorta Şirketi vekili, davalı … ve … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı Sigorta Şirketi vekili, başvuru şartının dava şartı olup yerine getirilmiş kabul edilebilmesi için gerekli belgelerin tamamının sigorta şirketine ibraz edilmesi ve kanunda öngörülen süre dolmasına rağmen ödeme yapılmamış olması gerektiğini, davacının yasada belirtilen evrakları ibraz etmediğini, bu hususun kendisine iletilmesine rağmen eksikler giderilmeden ve ödeme süresi beklenilmeden dava açma yolunu seçtiğini, bu nedenle dava şartı yokluğundan davanın reddi gerektiğini, yerel mahkemece kusur oranları arasındaki çelişkinin giderilmediğini, mahkemece alınan 23.09.2018 tarihli rapordaki kusur oranıyla İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’ndaki kusur ve ATK raporundaki kusurların farklı olmasına rağmen mahkemece kabul edilen kusuru kabul etmediklerini, meydana gelen trafik kazasında motosiklet sürücüsünün hiçbir koruyucu önlem almaması nedeniyle kendi ihmali ve kusuru ile yaralanma derecesini arttırdığından tazminattan indirim yapılması gerektiğini, geçici işgöremezlik tazminatı, tedavi giderleri ve bakıcı giderlerinin poliçe kapsamında bulunmadığını, ıslahtan önceki tazminat talepleri için dava tarihinden, ıslahtan sonraki talepler için ıslah tarihinden faize hükmedilmesi gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … ve … vekili, mahkemece hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, kusur raporları arasındaki çelişki giderilmeden hüküm tesis edildiğini, aktüerya yönünden alınan bilirkişi raporunun yetersiz ve hatalı olduğunu, davacı tarafından sunulan maaş bordrosunun esas alınarak hesaplama yapıldığını, oysa ki belgenin ilgili kurumdan istenmesi gerektiğini, davacının kaza sonrasında uzman çavuş olarak çalıştığını beyan ettiğini, sözleşme süresinin uzatılacağı veya yenileceğinin belli olmadığını, davacının ne kadar süre bu şekilde çalışacağı belli olmadığından sürekli işgöremezlik tazminatının bu rakamdan hesaplanmasının hukuka uygun olmadığını, kaza sonrası komando olarak çalışmaya başladığı göz önüne alınırsa iş gücü kaybı olarak belirlenen oranın tartışmalı olduğunun görüldüğünü, bu nedenle kusur oranı ve sürekli işgöremezlik kaybı yönünden itirazlarının değerlendirilerek yeniden rapor aldırılması gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, 14/08/2017 tarihli trafik kazasına nedeni ile açılmış maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın maddi tazminat talebi yönünden kabulü ile manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Yargıtay 4. ve 17.Hukuk Daireleri’nin yerleşik uygulamalarında KTK’nın 97. maddesinde düzenlenen , dava şartının tamamlanabilir dava şartı olduğu, kabul edilmektedir. Somut olayda, davacı tarafça, davadan önce, davalı sigorta şirketine başvurulması üzerine hasar dosyası açıldığı, mahkemeye tüm belgelerin sunulduğu ve rapor alınarak karar verildiği anlaşılmakla, dava şartı eksikliği bulunmadığından, davalı sigorta vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde değildir.
Dosyada alınan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Sağlık Kurulu’nun 10.09.2018 tarihli raporunda Engellilik Ölçütü Sınıflandırması ve Engellilere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelik hükümleri gereğince davacının ayak bileği eklemi hareket kısıtlılığına bağlı dava konusu trafik kazası nedeniyle sakatlık oranının %4, tıbbi iyileşme süresinin 4 ay, olay tarihinden itibaren tıbbi iyileşme süresi boyunca bakıma muhtaç olduğu, ancak sürekli bakıma muhtaç olmadığı yönünde alınan raporun dosya kapsamı ve davacıdaki yaralanmanın niteliklerine nazaran yerinde olup, davalı vekillerinin buna ilişkin istinaf istemleri haklı görülmemiştir.
Davaya dayanak teşkil eden olay sebebiyle trafik bilirkişisi tarafından tanzim edilen 23.09.2018 tarihli bilirkişi raporunda kazaya karışan … plakalı davalı sürücü tarafından kullanılan araç sürücüsü …’nin kazanın oluşumunda %75oranında asli kusurlu, … plakalı motosiklet sürücüsü davacının %25 oranında tali kusurlu, dava dışı … plakalı otomobil sürücüsü …’ın ise kusursuz olduğu yönünde rapor tanzim edildiği, işbu rapordaki kusur oranlarıyla kaza nedeniyle yürütülen soruşturma dosyasında alınan İzmir C. Başsavcılığı’nın 28.05.2018 tarihli raporundaki kusur oranlarının birbiriyle örtüştüğü, daha sonra bu rapora yapılan itirazlar üzerine dosyanın gönderilmiş olduğu ATK Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 02.10.2019 tarihli raporunda ise, meydana gelen kazada davacı sürücünün kusursuz olduğunu, davalı sürücü …’nin %100 kusurlu olduğuna, dava dışı sürücü …’ın kusursuz olduğuna ilişkin üçlü bilirkişi heyetinden alınan rapor hükme esas alınmak suretiyle karar verildiği, olay tarihi olan 14.08.2017 günü saat 18:40 sıralarında, davacının yönetimindeki … plaka sayılı motosiklet ile bölünmüş Gaziler Caddesini takiben Basmane istikametinden Altındağ istikametine seyredip, olay mahalli kavşağa geldiğinde, istikametine göre sağ taraftan, Zeytinlik Caddesini takiben gelip, kavşağa kontrolsüzce giren davalı sürücü …’nin, kullandığı … plakalı otomobilin ön kesimi ile motosikletinin sağ yan kesimine çarpması, çarpmanın etkisiyle sola savrulan davacı sürücünün de karşı istikametten gelmekte olan dava dışı sürücü …’ın kullandığı … plakalı otomobil ile çarpışması sonucu, sürücü …’un yaralanmasıyla sonuçlanan kazanın meydana geldiği, dosyanın bütünüyle incelenmesinde davalı sürücü …’nin, kullandığı otomobil ile kontrolsüzce bölünmüş yola çıkıp, gelen motosiklete rağmen önce hafif şekilde yavaşlayıp, akabinde de seyrine devam ederek doğru seyretmekte olan davacının kullandığı motosikletin sağ yan kesimine çarpması sonucu meydana geldiği, mevcut şartlarda meydana gelen bu olayda ise davacı sürücü … ile davadışı sürücü …’ın oluşa etken hatalı tutum ve davranışlarının olmadığı yönündeki değerlendirme olayın oluş şekline göre isabetli olup, davalı yanların kusura ilişkin istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Davalı tarafın müterafik kusur yönünden istinaf nedenlerinin incelenmesinde, zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde müterafik kusur söz konusudur. Müterafik kusurun varlığı halinde 6098 sayılı TBK’nun 52. maddesi gereğince belirlenen tazminattan indirim yapılması gerekir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78. Maddesi ile atıf yapılan Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 150. Maddesi gereğince belirli sürücülerin ve yolcuların, araçların sürülmesi sırasında emniyet kemerinin kullanılması zorunlu zorunlu olup illiyet bağı kurulması halinde meydana gelen zarar nedeniyle hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılarak tazminatın belirlenmesi gerekir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir def’i olmadığından, mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. HD’nın 29/06/2022 tarih ve 2021/14115 E. – 2022/9666 K. sayılı ilamı) Somut olayda; alınan adli sağlık kurulu raporunda davacının sağ ayak bileğinde hareket kısıtlılığı arızasının tespit olunduğu ve ayak bileği eklemi hareket kısıtlılığına bağlı engellilik nedeniyle maluliyetinin oluştuğu, bu itibarla davacının kask, dizlik vb koruyucu ekipman kullanmasının meydana gelen yaralanmanın niteliğine nazaran illiyet bağının varlığından söz edilemeyeceği değerlendirilmiş, buna ilişkin istinaf istemi yerinde görülmemiştir.
01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği, zarar görenin tedavisinin devam ettiği döneme ilişkin geçici bakıcı gideri zararının, geçici işgöremezlik zararının ve tedavi giderlerinin sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de, 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumu’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98. maddesi gereği SGK Başkanlığı’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. SGK’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır.
Açıklanan maddi ve hukuki vakıalar karşısında; Anayasa Mahkemesi’nin KTK 90/İ maddesinin iptali de göz önüne alınıp TBK’nın 54. maddesi ile KTK’nın 98. maddesi hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, kazadaki yaralanmadan kaynaklanan geçici iş göremezlik zararından sorumluluk, zarara neden olanlar ile bu kişilerin sorumluluğunu poliçe ile üstlenen sigorta şirketine aittir. (Yargıtay 4. H.D 10.03.2022 tarih 2021/12001 E, 2022/4532 K ve 24.03.2022 tarih 2021/22793 E, 2022/5790 K sayılı kararları). Davalı sigorta vekilinin geçici iş göremezlik, tedavi giderleri ve bakıcı giderlerinin SGK’nın sorumluluğunda olduğuna yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Öte yandan dosya içerisinde mevcut Jandarma Genel Komutanlığı Kırkağaç 6. Jandarma Komando Eğitim Alan Komutanlığı 07.02.2018 tarihli cevabi yazısında 6.J.Kom.Eğt. A. K.emrine 05.01.2018 tarihinde giren Jandarma Uzm. Onb. …’a ait aylık net maaşının ortalama 4.550,00 TL olacağına ilişkin yazı içeriği gözetilmeksizin dosyada alınan aktüerya raporunda davacının dosyaya sunmuş olduğu maaş pusulası fotokopisine nazaran 2018 yılı ağustos ayı net maaşının 7.245,59 TL olduğundan bahisle tazminat hesaplaması yapılması doğru değildir. Bu nedenle öncelikle davacının davaya esas olan döneme ilişkin çalıştığı kurumlardan maaş bilgilerinin getirtilerek, bundan sonra dosyanın aktüerya hesabının yapılması gerekmektedir.
Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden artık uygulanamaz. (Yargıtay 4. H.D’nin 22.06.2021 tarih 2021/3089E, 2021/3441K).
Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, hükme esas alınan aktüerya raporunda kazanın 01.06.2015 tarihli ZMMS Genel Şartlarındaki değişiklikten sonra gerçekleştiği gerekçesiyle TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1.8 teknik faiz uygulanarak tazminat hesaplanmıştır. Oysa ki yukarıda açıklandığı üzere tazminat hesabının usuli kazanılmış hakları gözeterek, TRH 2010 Yaşam Tablosuna ve gelirin %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi esasına dayalı progresif rant metoduna göre yapılması gerekmektedir. Bu nedenle dosyanın evvelce rapor tanzim eden aktüerya bilirkişisine tevdi ile belirtilen hususları kapsayan ek rapor alındıktan sonra (usulü kazanılmış haklar da gözetilmek suretiyle) hüküm tesis edilmesi gerektiğinden davalıların bu yöndeki istinaf istemleri yerindedir.
Manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazlarına gelince; manevi tazminat, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Manevi tazminatın kapsam ve miktarını takdir hakkı kural olarak hakime aittir. Hakim, manevi tazminatı hak ve nesafete uygun olarak belirlemeli, bu belirlemede hukuk kurallarının yanında tarafların sosyal, ekonomik ve sosyal yapısı ile özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Manevi tazminat olarak takdir edilecek tutar manevi acıları kısmen de olsa gidermesinin yanında kamuoyu ve sosyal vicdanda da kabul görmeli ve zarar gören açısından da bir zenginleşme aracı olmamalıdır. Somut olayda hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı kazanın oluş şekli, kusur durumu, olay tarihi, sosyal ve ekonomik koşullar, zararın ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında fazla miktarda takdir edildiği değerlendirilmiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davalı Sigorta Şirketi vekili, davalı … ve … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.02.2020 tarih 2017/1447 Esas 2020/116 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 27.04.2023