Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/139 E. 2022/1721 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/139
KARAR NO : 2022/1721

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05.11.2019
NUMARASI : 2018/673 E. 2019/646 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 25.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25.11.2022
Taraflar arasındaki davadan dolayı Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.11.2019 gün ve 2018/673 E. 2019/646 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi taraf vekillerince istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davalının kooperatife ait C blok zemin kat 2 ve 3 numaralı 2+1 dairelerin her biri için 125.000,00-TL bedel ile kooperatif ortağı olduğunu, 14.01.2018 tarihinde gerçekleştirilen olağan genel kurulda alınan karar uyarınca davalının toplam 36.600,00-TL ek ödeme yapması gerektiğini, vadesi geçmesine rağmen borcun ödenmemesi üzerine Karşıyaka 3. İcra Müdürlüğü’nün 2018/4858 E. Sayılı takibe haksız yere itiraz ettiğini belirterek; itirazın iptali ile takibin devamına, karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davalının kooperatife üye olmadığını, davacı kooperatiften C blok zemin katta yer alan 2 ve 3 numaralı daireleri 125.000,00-TL bedelle satın aldığını, kooperatiften satın aldığı taşınmazları 2016 yılı içerisinde başka şahıslara devrettiğini, borcun kendisine ait olmadığını, ortaklık başvurusu yaptığını kabul etmediğini, imza incelemesi yapılmasını, belirterek; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının C blok zemin kat 2 ve 3 no’lu daireleri kooperatiften 30.06.2013 tarihli genel kurul kararı doğrultusunda peşin bedelle satın aldığı, toplam 250.000,00-TL bedeli davacı kooperatife ödediği, 2 no’lu daire yönünden tapu kaydı uyarınca dava dışı …’dan satın aldığı ve 125.000,00-TL konut bedelini …’ya ödemesi gerektiği halde, kooperatif kayıtları uyarınca bedelin kooperatife ödendiği, tapu ve kooperatif kayıtları arasındaki çelişki nedeniyle davalının ortaklık talebi ve devir sözleşmesi bulunmadığından bu konut için olan üyeliği ile ilişkilendirilemeyeceği, 2 no’lu daire için hem üyelik yönünden genel kurul kararıyla belirlenmiş takip konusu tutarın, hem de gider katkı payının talep edilemeyeceği, 3 no’lu konut, yalnızca kooperatif ve ortağı arasında yapılması mümkün olan ferdileşme yoluyla davalı adına tescil edildiğinden, bu konut yönünden davalının sabit ödemeli ortak olduğunun kabulü gerekeceğinden, genel kurul kararıyla belirlenmiş takip konusu tutardan sorumluluğu bulunmayan davalıdan talep edilebilecek tutarın, inşaat maliyetleri dışında kooperatif genel giderlerine katılma payı olduğu, belirtilerek; 3 no’lu konut yönünden davanın kısmen kabulü ile takibin toplam 816,30-TL alacak bedeli üzerinden iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı davacı ve davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davalının her iki daire için de ortaklık sıfatına haiz olduğunu, davalının söz konusu daireler için üye kayıt defterine kaydedilmesine karar verildiğini, davalının 08.06.2013 tarihli Olağan Genel Kurulu toplantısına katıldığını, kooperatif ortaklığında 2 (iki) hisse sahibi olduğuna dair kendi imzası ve ikrarını içeren hazirun cetvelinden de sabit olduğunu, C Blok Zemin kat 2 nolu dairenin kooperatifin satışa ilişkin kararı, muhasebe kayıtları, davalının borçlandırılması ve yapılan ödemelerden satışın kooperatif tarafından gerçekleştirildiğini gösterdiğini, ödemenin kooperatife yapıldığını, davalının yapılan bilgilendirmelere iadeli taahhütlü olarak gönderilen genel kurul tutanaklarına karşı herhangi bir itirazda da bulunmadığını, davalının kooperatifte sabit ödemeli ortak olmadığını, böyle bir genel kurul kararı bulunmadığını, ek ödemelerden muaf tutulmadığını, aksine ödemeleri gerçekleştirmesi için gerekli uyarı ve bilgilendirmeler yapıldığını, daha sonra yapılan genel kurul kararlarında da davalının sabit ödemeli ortak olduğu ek ödemelerden muaf tutulduğuna dair her hangi bir değerlendirme yapılmadığını, davalının sabit ödemeli ortak olarak kabul edilmesinin eşitlik ilkesine aykırı olduğunu, kooperatif ortaklığı halen devam eden davalının, hak ve vecibelerde eşitlik ilkesi uyarınca kooperatifin genel kurulunda alınan kararlar doğrultusunda ortak giderlere katlanmak zorunda olduğunu, eksik ve hatalı hesaplama yapıldığını, belirterek; kararın kaldırılasımı talep etmiştir.
Davalı vekili, mahkemece hükmedillen kısımdan da davalının sorumluluğu bulunmadığını, davalının kooperatife ortak olma iradesi taşımadığını, hiç bir belgeye de imza atılmadığını, imzanın davalıya ait olmadığını, dairelerin davalı tarafından müteahhit …’dan alındığını, her ne kadar daireler müteahhitte ait olmasa da müteahhit hissesi olarak belirtilmiş daireler olduğunu, ayrıca davalı hissesini satmış olduğundan kooperatifin sair borçlarından veya masraflarından da sorumlu olmadığını, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, kooperatif aidat alacağından kaynaklanan takibe yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı kooperatif, davalının kooperatif üyesi olduğunu belirterek 14.01.2018 tarihli genel kurul toplantılarında alınan toplam 36.600,00-TL ek ödemenin tahsilini talep etmiş, davalı ise kooperatif üyesi olmadığını, taşınmazları kooperatiften satın aldığını, daha sonra üçüncü kişilere devretiğini, kooperatif üyeliğinden kaynaklanan borçtan sorumlu olmadığını savunmuştur.
İDM tarafından kooperatif defter ve kayıtları üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde davalı kooperatifin 2012 olağan genel kurul toplantısında A, B, ve C bloklarında bulunan dairelerin satılması veya ortak kaydetmek şartıyla yönetim kuruluna verilen yetki üzerine yönetim kurulunun 16.12.2013 tarih ve 105 sayılı kararı ile A blok zemin kat 2 ve 3 nolu daireler için davalının iki hisse olacak şekilde kooperatif üyesi olarak kaydediği, 20.12.2013 tarih ve 104 yevmiye kayıtlı muhasebe işlemi ile 250.000-TL kooperatife borçlandırıldığı, 20.20.2016 tarihine kadar peydel pey yapılan ödemeler işle bu tutarın kooperatife ödediği, 2013 yılı olağan genel kurul hazırun cetvelinde üye olarak bulunduğu ve toplantıya katıldığına dair imzasına yer verildiği, 2014, 2015, 2016 ve 2017 tarihli hazırun cetvellerinde ise ortak olarak yer verildiği ancak imzasının bulunmadığı, C blok 2 nolu bağımsız bölümün 15.11.2013 tarihli ferdileşme ile kazanan …’dan 24.10.2014 tarihinde, C blok 3 nolu bağımsız bölümün ise ferdileşme sureti ile 17.11.2013 tarihinde kooperatiften edindiği ve daha sonra taşınmazları 24.02.2016 ve 22.07.2016 tarihlerinde dava dışı üçüncü kişilere satıldığı sabittir.
Davalı kooperatife üye olmadığını yanlızca kooperatiften taşınmaz satın aldığını savunmaktadır. Ancak, ferdi ilişkiye geçilmeyen kooperatiflerde bağımsız bölüm satılması ancak hisse devri suretiyle dolayısıyla alıcının kooperatife üye yapılması ile mümkün olur, aksi halde kooperatif ferdi ilişkiye geçerken taşınmaz devri gerçekleştirilemez. Kooperatiften bağımsız bölüm devir alındığı tarihte tapuda herhangi bir devir yapılmadığı durumlarda kooperatif üyesi olunmadığı itirazında bulunulamaz. Yine, taşınmazların sonradan devri, kooperatif hissesinin devri sonucunu da doğurmaz. Kooperatif üyeliğininde ayrıca devredilmesi gerekir. Bunun için kooperatif hisse devri sözleşmesinin kooperatatife sunulması ve kooperatif tarafından kabul edilerek kayıtlara geçirilmesi gerekir.
Bu noktada, davalının sorumluluğunun tespti için üye olup olmadığının yanında üyeliğinin niteliği de önem arz eder. Zira, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23. maddesi uyarınca ortaklar, hak ve yükümlülüklerde eşit konumdadır. Yönetim kurulu bu ilkenin dışına çıkmak istediği takdirde, bu hususu, genel kurul gündemine alarak, genel kurulun tartışmasına açıkça sunması gerekmekte veya genel kurulun yapılan uygulamayı açıkça ya da zımnen benimsemesi icap etmektedir. Bu nedenle, sabit ve peşin bedel ödemek suretiyle ortaklığa alınmadaki bu usule uyulmamışsa, böyle bir ortağın (devam eden inşaatların finansmanına katılımı için) üyelik aidat yükümlülüğü devam eder. Açıklanan usule uyulmuşsa, ortaklığa alınmadaki bu farklılık, ortaklığa alındıktan sonra üyelik aidatı istenmesini mümkün kılmaz ise de, kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. Genel kurulca açık yetki verilmedikçe ya da benimsenmedikçe, 1163 sayılı Kanun’un 23. maddesine aykırı şekilde yönetim kurulunun diğer ortaklardan farklı statüde ortaklığa kabul kararı vermesine veya akçalı konularda bir ortağı farklı statüde konumlandırmasına geçerli hukuki sonuç bağlanamaz.
Bu itibarla, İDM tarafından davalı ile aynı konumda olan diğer ortakların hangi şartlarda taşınmaza hak kazandığı, davalının üyelik tarihinden sonra davalı ile aynı şekilde üyelik kaydı yapılan başkaca ortak bulunup bulunmadığı, var ise bu ortaklara da ek ödeme yükümlülüğü getirilip getiremediği, bu hususta gerekli bilgiledirmelerin yapılıp yapılmadığı, ortaklaca ödemede bulunup bulunmadığı, davalı ile ile aynı şekilde üye yapılan bu ortakların hangi şartlarda taşınmaza hak kazandığı ile davacının taşınmaz bedelini kısımım kısım ödemiş olması gözetilerek davalının mevcut üyeliğinin peşin bedelli olup olmadığı tartışılıp tespit edilmeden alınan hesap raporu hüküm kurmaya elverişli olmadığından, hesaplama konusunda yapılan araştırma yetersizdir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; İDM tarafından tarafların bildirdiği tüm deliller toplanarak, kooperatif defter ve kayıtları ile ana sözleşme, genel kurul ve yönetim kurulu kararları eksiksiz şekilde getirtilerek 14.01.2018 tarihli genel kurul kararına karşı açılmış bir dava bulunup bulunmadığı da taraflardan sorulup netleştirildikten sonra, kooperatif uygulamaları ve mali konularda uzman bilirkişi kurulundan yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, davalının ödeme şekli ve tarihleri, ferdileştirme ve tescil tarihleri, taşınmazları edinim şekili göz önüne alınmak sureti ile davalının üyelik durumu yeniden değerlendirilerek, eşitlik ilkesi çerçevesinde davalı ile aynı dönemde ortak olanların üyelik kaydı ve ödeme şekli, genel kurul kararlarının bu üyelere uygulanıp uygulanmadığı, davalı ile aynı şekilde üye olan ortaklara ödeme yükümlülüğü yüklenip yüklenmediği, bu ortaklarca ödeme yapılıp yapılmadığı, davalı alehine eşitlik ilkesine aykırı düşecek şekilde bir uygulama bulunup bulunmadığı, gözetilmek suretiyle kooperatif kayıtlarına göre de kayden kooperatf üyesi olarak görülen davalının üyeliğinin niteliği tespit edilerek, davacının talep edebileceği alacak miktarı hususunda tarafların iddia ve savunmalarını karşılayacak şekilde açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli hesap raporu alınarak, oluşacak sonuca göre usuli kazanılmış haklar da gözetilerek karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.11.2019 gün ve 2018/673 E. 2019/646 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.25.11.2022