Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1203 E. 2023/537 K. 07.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1203
KARAR NO : 2023/537

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28.11.2019
NUMARASI : 2018/622 Esas 2019/1349 Karar

DAVANIN KONUSU : Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 07.04.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 07.04.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 28.11.2019 gün ve 2018/622 Esas 2019/1349 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, 21.06.2015 tarihinde, davalı… A.Ş. tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalanan, davalı sürücü … ‘ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile davacıların murisi … ‘ın kullandığı motosiklete çarptığını, kaza nedeniyle murisin vefat ettiğini, Menderes 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/384 Esas sayılı dosyasında davalı sürücü hakkında mahkumiyet kararı verildiğini, müvekkillerinin 25.06.2016 tarihinde davalı sigorta şirketine başvurduklarını, 26.10.2017 tarihinde davalı şirket tarafından 11.638,00 TL ödendiğini, ancak müvekkillerinin zararının tam karşılanmadığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davacı baba … için 5.000,00 TL, davacı anne … için 5.000,00 TL olmak üzere 10.000,00 TL destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminatın, ayrıca davacı baba … için 30.000,00 TL, davacı anne … için 30.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü yönünden kaza tarihinden, davalı sigorta şirketi yönünden 26.10.2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … A.Ş. vekili, müvekkili şirketin poliçe limitleri oranında ve sigortalının kusuru oranında destekten yoksun kalma tazminatından sorumlu olacağını, müvekkili sigorta şirketi tarafından dava konusu kaza ile ilgili olarak hasar dosyasının açıldığını, müteveffanın destekten yoksun kalan yakınları için 26.10.2017 tarihinde 11.638,00 TL ödendiğini, müvekkili şirketin başkaca bir sorumluluğunun kalmadığını, kabul anlamına gelmemek üzere müteveffanın gelirinin tespit edilmesi, aksi halde asgari ücretin esas alınması gerektiğini, manevi tazminatın teminat dışı olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların desteği olan … ‘ın meydana gelen trafik kazasında vefat ettiği, kazanın oluşumunda %87,5 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, alınan bilirkişi raporunda desteğin ölmeden önceki gelirine göre, bilinen ve bilinmeyen dönem ayrımı yaparak, iskontaları uygulamak ve davacıların, desteğin muhtemel ömrüne göre alabilecekleri destek oranlarını belirlemek sureti ile destek tazminatının hesaplandığı, davacı … ‘ın gerçek zararının müterafik kusur indirimi yapılmadığı halde dahi 6.716,41 TL olarak hesaplandığı, sigorta şirketi tarafından 7.768,00 TL ödendiği, gerçek zararı karşılanmış olmakla bakiye destekten yoksun kalma tazminatı alacağının bulunmadığı; davacı … ‘ın gerçek zararının müterafik kusur indirimi yapılmadığı halde 4.092,59 TL olarak hesaplandığı, sigorta şirketi tarafından 3.869,92 TL ödendiği, aradaki farkın yaklaşık %5 düzeyinde 222,67 TL olduğu, bu nedenle gerçek zararının karşılanmış olduğu, bakiye destekten yoksun kalma tazminatının bulunmadığı; somut olayın özelliği, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumu, paranın alım gücü, maluliyet oranı, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırap dikkate alınarak manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilerek; maddi tazminat talebi yönünden davanın reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabülü ile, davacı … için 5.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL manevi tazminatın davalı … ‘dan kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, kusur oranlarının hatalı tespit edildiğini, davalı sürücünün kavşağa yaklaşırken hızını azaltmadığını, havanın karanlık olmasına rağmen hızını görüş ve hava durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığını, fren tedbirine başvurmadığını, viraja girerken etkin kaçınma hali sergilemediğini, ceza yargılamasında taksirle bir kişinin ölümüne neden olma suçundan dolayı cezalandırıldığını, ceza yargılaması sonucunda davalı … ‘ın kaza sonrasında abisi … ‘ı olay yerine çağırdığı ve kazayı abisinin üstlendiği, ancak aracı kullananın … olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle ilk anda … ‘ın alkollü olup olmadığı, sürücü belgesi ile ilgili bir problem olup olmadığı hususlarında tespit yapılamadığını, hayatın olağan akışına göre kaza yapan bir insanın korkmasını gerektirecek hiçbir neden yokken kazayı başkasının üstlenmesini sağlamayacağını, davalı … ‘ın geçerli bir sürücü belgesi olup olmadığı, varsa herhangi bir trafik cezası nedeniyle el konulup konulmadığının tespiti gerekirken ilk derece mahkemesince bu yönde araştırma yapılmadığını, ceza dosyasında mevcut olan güvenlik kamera görüntülerinde ve Jandarma ekipleri tarafından düzenlenen tutanakta, motosikletin ön farının yandığının net olarak göründüğünü, davalı sürücü … ‘ın dikkatini yola vermiş olması halinde güzergahı içerinde olan motosikleti görebileceğini, bu durumda motosiklet sürücüsünün aniden yola çıkabileceğini düşünerek hızını azaltıp, gerekirse klakson çalarak motosiklet sürücüsünü uyarabileceğini, ancak davalı sürücünün dikkatsiz ve kontrolsüz bir şekilde yüksek bir seyir hızı ile yoluna devam edip kazaya neden olduğunu, davalı sürücünün kullandığı aracın kaza yerinden 49 metre sonra durabildiğini, bilirkişi raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi amacıyla dosyanın Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilerek kusur oranlarına ilişkin rapor alınması gerekirken, ilk derece mahkemesince bu yöndeki itirazlarının görmezden gelinerek Yargıtay denetimine elverişli olmayan bir raporun hükme esas alındığını, tazminat hesabının usul ve yasaya aykırı yapıldığını, destekten yoksun kalma tazminatı hesabı yapılırken sigorta şirketinin ödeme yaptığı 2017 yılı asgari ücretine göre hesap yapılmasının hatalı olduğunu, bilinmeyen aktif dönem için raporun düzenlendiği anda geçerli olan asgari ücrete göre hesap yapılması gerektiğini, asgari geçim indiriminde meydana gelen değişimlerin göz önüne alınmadığını, hükmedilen manevi tazminat miktarının çok düşük olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası sebebiyle destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava konusu trafik kazası nedeniyle Menderes 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/384 E. 2017/84 K. sayılı dosyasında davalı sürücü … hakkında taksirle ölüme neden olma suçundan yapılan yargılama sırasında alınan 21.06.2016 tarihli bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde müteveffa … ‘ın asli kusurlu, davalı sürücünün tali kusurlu olduğunun tespit edildiği, Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi’nin 13.12.2016 tarihli raporunda yine müteveffa … ‘ın asli, davalı sürücü … ‘ın asli kusurlu olduğunun tespit edildiği anlaşılmaktadır. Kaza tespit tutanağında her iki tarafa da kusur verilmiş, ancak asli/tali kusur nitelendirmesi yapılmamıştır.
İlk derece mahkemesince trafik bilirkişisinden alınan 27.05.2019 tarihli raporda, davalı sürücü … ‘nın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile Menderes istikametinden Kuşadası istikametine doğru seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde aracının sağ ön kısımları ile istikametine göre sağ taraftan salatalık deposundan yola çıkan maktul sürücü … idaresindeki … plakalı motosikletin sol yan tarafına çarpması ile yine kaçınma hali sergileyerek yolun dışına çıktığı, aynı anda karşı istikametten gelen dava dışı sürücü … idaresindeki … plakalı otomobilin kaplama üzerinde bulunan motosikletin üstünden geçtiği ve ölümlü trafik kazasının gerçekleştiği, müteveffanın geçiş önceliğini vermeden yolu kat etmek istediği ve çarpışma olduğu, bu nedenle müteveffa … ‘ın kazanın meydana gelmesinde %87.5 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücü … ‘ın ise dikkat ve özen yükümlülüğünü yerine getirmemesi nedeniyle %12.5 kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Bu raporun davacılar vekiline 16.06.2019 tarihinde tebliğ edildiği, davacılar vekilinin 24.06.2019 tarihli dilekçesi ile bilirkişi raporundaki kusur oranlarına itiraz ettiği, ilk derece mahkemesince bu itirazların karşılanmadığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporu asli/tali kusur takdiri yönünden ceza dosyası kapsamında alınan raporlarla uyumlu ise de, tarafların kusur oranları yönünden davacılar vekilinin itirazları karşılanmadan hüküm kurulması yerinde değildir. İlk derece mahkemesince Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden dosya kapsamındaki rapor, davacılar vekilinin bu rapora itirazları ve ceza dosyasında alınan raporlar değerlendirilerek tarafların meydana gelen kazadaki kusur oranlarının tespit edilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir. Davacılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir.
Trafik kazasında cismani zarara uğrayan ve buna dayalı olarak işgücü kaybı tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, Yargıtay 4. Hukuk Dairesince (Kapatılan 17. H.D) de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40 -2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden artık uygulanamaz. (Yargıtay 4. H.D. 22.06.2021 tarih 2021/3089E, 2021/3441K).
Bu açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, aktüerya raporunda bilinmeyen dönem için gelirin %10 artırılıp %10 iskonto edilmesi esasına dayalı progresif rant metodunun kullanılması yerinde ise de, TRH 2010 yaşam tablosu yerine PMF 1931 yaşam tablosunun uygulanması doğru değildir. Mahkemece kazanılmış haklar gözetilerek, az yukarıda belirtildiği üzere tarafların tespit edilecek kusur oranlarına göre TRH 2010 Yaşam Tablosuna ve progresif rant metoduna göre tazminatın hesaplanması için aktüerya bilirkişisinden ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.11.2019 tarih 2018/622 E. – 2019/1349 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07.04.2023