Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1201 E. 2023/453 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1201
KARAR NO : 2023/453

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20.02.2020
NUMARASI : 2015/1169 E. – 2020/153 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 24.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 24.03.2023
İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.02.2020 tarih 2015/1169 E. – 2020/153 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 27.10.2014 tarihinde davalı şirket tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalanan, dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile yaya olarak yol kenarında yürüyen müvekkiline çarparak olay yerinden firar ettiğini, müvekkilinin kaza nedeniyle ağır yaralandığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, dava konusu güç kaybı tazminatının ve tedavi giderlerinin 6111 sayılı yasa gereği SGK’nın sorumluluğunda olduğunu, bu taleplerinin kabul edilmemesi halinde Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur tespitine ilişkin rapor alınmasını, ardından Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden davacının maluliyet oranının tespit ettirilmesini, belirlenecek kusur ve iş göremezlik oranı doğrultusunda yine aktüer sıfatına sahip bir bilirkişiden sürekli iş göremezlik tazminatı yönünden rapor alınmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin 05.10.2017 tarihli Adli Sağlık Kurulu Raporu’nda davacının trafik kazası sonucu oluşan yaralanmasının kalıcı nitelikte bir arızaya sebep olmadığının, iyileşme süresinin 3 hafta olduğunun tespit edildiği, İstanbul ATK 3. İhtisas Dairesi’nin 04.09.2018 tarihli raporunda da trafik kazasının davacının maluliyetine neden olacak düzeyde araz bırakmadığının, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 1 hafta olduğunun tespit edildiği, trafik bilirkişisi tarafından düzenlenen 12.04.2019 tarihli kusur raporunda davacının kazanın meydana gelmesinde %70, sigortalı araç sürücüsünün %30 oranında oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği, 16.01.2020 tarihli aktüerya raporunda, davacının geçici iş göremezlikten kaynaklı maddi tazminat alacağının 189,01 TL olduğu, kusur oranına göre bakiye maddi tazminat alacağının 141,76 TL olacağı, sürekli maluliyetten kaynaklı bir zararın bulunmadığı yönünde görüş bildirildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 141,76 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, 12.04.2019 tarihli kusura dayalı bilirkişi raporunun somut olayın oluş şekline ve hüküm kurmaya elverişli olmadığını, bu konuda rapora itiraz ettiklerini, bu raporda dava konusu kazanın gerçekleşmesine ilişkin olarak hava durumu, yol şartları ve kazanın oluşumunu etkileyebilecek diğer hususların dikkate alınmadığını, raporda tarafların kusurunu bilimsel bir şekilde ortaya koyacak, yol durumu ile ilgili tespitlerin, araç durumu ile ilgili tespitlerin, sürücü ve yaya davranışları ve durumu ile ilgili tespitlerin, hava ve iklim durumu ile ilgili tespitlerin, trafik ışık ve uyarılarla ilgili tespitlerin, asli, tali yol önceliği durumu ile ilgili tespitlerin, kurallarla ilgili tespitlerin, kaza yerindeki ipuçları ve bulgularının belirlenmesi ve tespit edilmesi, (fren izi vb.) araçların geldikleri yön, kavşak viraj ve şerit gibi karayolunun tespit edilmesi, kaza yerinde, araç, yol, izler ve diğer bulgular arasındaki ilişki, kroki, rapor, tutanak ve fotoğraf veya kamera ile ölçekli ve ölçeksiz bir şekilde tespit edilmesi, mesafelerin belirlenmesi, kazanın meydana gelmesinde yol görüş şartları, trafik işaretleri, asıl-tali yol tespiti ile görüşe engel olabilecek unsurların belirlenmesi, kazanın meydana gelmesinde sürücü- yaya davranış ve hareketlerinin kurallara uyumu veya ihlalinin tespiti, “ilk görünüş karinesi” ve ” kazadan kaçış oranı” veya olasılığının tutanakta belirtilmesi, bu bilgilerinin eksiksiz ve doğru bir şekilde yer alması, asli, tali veya diğer kusur durumlarının bulunması gerektiğini, raporun tek bir bilirkişi tarafından hazırlandığını, denetime elverişli olmadığını, müvekkilinin kaza kaynaklı şikayetlerinin halen devam ettiğini, boyun ve kolundaki ağrıların günlük yaşamını etkiler nitelikte olduğunu, raporda boyun bölgesinde fıtık tespit edildiğini ve trafik kazası ile illiyet kurulamadığının belirtildiğini, ancak boyun bölgesindeki ağrıların yeterince irdelenmediğini, müvekkilinin İstanbul ATK’ya sevkinin gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, karşı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısından trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.(Yargıtay HGK 16/1.2013 tarih ve 2012/17-1491 E. – 2012/411 K. ve Yargıtay 17. HD 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K. sayılı ilamları) Dolayısıyla, davacının zararından davalı sigorta şirketinin, sigortalı araç sürücücünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 01/09/2013 ile 01/06/2015 tarihleri arasında gerçekleşen kazalar için Maluliyet Tespit işlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.(Yargıtay 4.HD’nın 20/06/2022 tarih ve 2021/13933 E. 2022/9109 K. sayılı ilamı) Somut uyuşmazlıkta kaza tarihinin 27.10.2014 tarihi olmasına göre düzenlenecek raporun Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği’nin yaptığı atıf ve adı geçen Yönetmelik’in %60 ve üstü maluliyet için belirleme yapma esasını kabul etmesi nedeniyle, 11/10/2008 tarihli Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Tespit İşlemleri Yönetmeliği ekindeki cetvellerin kullanılması suretiyle düzenlenmesi gerekir. (Yargıtay 4.HD 29/06/2022 tarih ve 2021/15362 E. – 2022/9643 K. sayılı ilamı) Dosyaya kazandırılan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık Kurulu tarafından düzenlenen 09.08.2017 tarihli sağlık kurulu raporu ile ATK 2. İhtisas Kurulu’nun 31.08.2018 tarihli raporu, anılan ilke, esaslara uygun ve maluliyetin tespiti hususunda yeterli olup, davacının kaza nedeniyle sürekli iş göremezliğinin bulunmadığı anlaşılmıştır.
Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’nın 09.08.2019 tarihli raporunda dava dışı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki kamyonet ile meskun mahalde gündüz vakti seyri sırasında geldiği olay yerinde seyrine göre yolun sağında kaplama üzerinde kendisiyle aynı istikamete yürüyen hareketlerini takip ettiği yayaya tehlikeli biçimde yaklaşıp çarpmasıyla meydana gelen kazada dikkatsizliği, tedbirsizliği ve kurallara aykırı hareketiyle %75 oranında asli kusurlu olduğu, davacı yayanın ise yol kenarında bulunan yaya kaldırımını kullanmayıp kendi can güvenliğini tehlikeye atacak biçimde kaplama içerisinde yürüdüğü sırada arkasından kendisiyle aynı yönde seyirle gelen otomobilin sol koluna çarpmasıyla meydana gelen kazada dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareketiyle %25 oranında tali kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Adli Kıp Kurumu raporunda, ilk derece mahkemesince trafik bilirkişisinden alınan ve davacının %70, dava dışı sürücünün ise %30 oranında kusurlu olduğunda ilişkin rapor da değerlendirilmiş olup, istinafa gelenin sıfatına göre, ilk derece mahkemesince Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenen kusur durumunun benimsenmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden alınması gereken istinaf karar harcı olan 179,90 TL maktu harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 24.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.