Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1182 E. 2022/988 K. 21.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1182
KARAR NO : 2022/988

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25.02.2020
NUMARASI : 2018/1285 E. – 2020/177 K.
DAVANIN KONUSU : Değer Kaybı Bedeli
DAVA TARİHİ : 06.11.2018
KARAR TARİHİ : 21.06.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 21.06.2022

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.02.2020 tarih 2018/1285 E. – 2020/177 K.
sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 14.06.2018 tarihinde davalıya zorunlu trafik sigortalı aracın ters yönden gelerek kontrolsüz dönüş yaptığını ve dava dışı bir araca çarptığını, bu çarpmanın etkisiyle karşı şeride geçerek kendi şeridinde ilerleyen müvekkilinin aracına çarptığını, kaza sonucunda davacının aracında ciddi hasar meydana geldiğini, davacı aracındaki değer kaybının giderilmesi için davalı sigorta şirketine müracaat edildiğini ancak hiçbir yanıt alınamadığını, müvekkilin aracında meydana gelen değer kaybından davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 2.000,00 TL değer kaybının davalıdan kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile talebini 14.000,00 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, değer kaybı yönünden sigorta şirketine başvuru şartları yerine getirilmediğini, kabul anlamına gelmemek şartı ile davalı sigorta şirketinin sorumluluğunun kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının avans faizi talebinin haksız olduğunu, dava konusu trafik kazası haksız fiile dayanmakta olduğundan ticari bir yönü bulunmadığını, bu nedenle davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla tazminata hükmedilmesi halinde yasal faiz uygulanması ve faiz başlangıcının dava ve ıslah tarihi olarak belirlenmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından değer kaybı bedeline ilişkin başvurunun davalı tarafa 01.10.2018 tarihinde yapıldığı ancak davalı tarafından başvuruya herhangi bir şekilde olumlu ya da olumsuz bir yanıt verilmediği, davacı tarafça KTK 97. maddesinde ön görülen dava şartının yerine getirildiği ve davalının 12.10.2018 tarihinde temerrüde düştüğü, değer kaybı yönünden birden fazla bilirkişi raporu sunulmuş ise de davalı tarafın ZMMS sigortacısı olması nedeniyle sorumluluğun Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları ekinde yer alan EK 1 Değer Kaybı Hesaplama Formülüne göre değerlendirilmesi gerektiği, kazanın oluşumunda davacı tarafın kusursuz olduğu, davalıya sigortalı araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğu, kaza öncesi tarihte davacı aracının kısmi ve ağır hasar kaydının bulunmadığı ancak kaza nedeniyle araçta değer kaybı meydana geldiği ve davacının değer kaybı zararının giderilmediği, hüküm kurmaya elverişli 13.01.2020 tarihli raporda Ek-1 değer kaybı hesaplama formülüne göre belirlenen değer kaybı miktarının esas alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 11.610,25 TL değer kaybı tazminatının temerrüt tarihi olan 12.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin değer kaybı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davacının değer kaybı talebine ilişkin başvurusu bulunmadığından başvuru dava şartının gerçekleşmediğini, 05.03.2019 tarihli bilirkişi heyete raporunda değer kaybının 14.000,00TL,ek raporda 8.590,67TL olarak tespit edildiğini, İstanbul ATK tarafından düzenlenen raporda değer kaybının 6.240,00TL tespit edildiğini, 12.01.2020 tarihli tek kişilik bilirkişi raporunda 11.610,25TL değer kaybı tespit edildiğini, mahkemenen bilirkişi heyeti ve ATK raporlarını hiçe sayarak son bir kişilik bilirkişi raporuna göre karar verdiğini, ATK raporunda belirtilen tutara itibar etmediğini, kusurun tamamının müvekkili şirket sigortalısının aracına verilmesini kabul etmediklerini, davacı aracının trafikte daha dikkatli ve hızının daha yavaş olması, araç mesafesini koruması gerekirken gerekli önlemlerini almadığından mutlak kusuru bulunduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Katılma yolu ile davacı vekili, tespit edilen değer kaybının çok düşük olduğunu, bilirkişi raporunda Türkiye Sigortalar Birliği’nin sitesinde yapılan sorgulamada bulunan 135.729,00 TL kasko değerinin dikkate alınmadığını, kasko değeri dikkate alınmaksızın hesaplanan değer kaybının eksik olduğunu, müvekkilinin aracının daha öncesinde başkaca kaza kaydı bulunmadığını, üst sekment bir araç olup kaza sonucunda aracın ön direk, iç saç akmasında değişim ve boya işlemleri yapıldığını, ayrıca lastik, tampon, far, silecek, arka stop, cam, radyo, jant gibi parçalar ile mekanik, elektronik ve döşeme hasarlarının mevcut olduğunu, araçta meydana gelen hasarların niteliğinin hiçbir şekilde dikkate alınmadan değer kaybının hakkaniyete aykırı olarak belirlendiğini, müvekkilinin aracında kaza sonucu meydana gelen hasarların aracın değerini büyük oranda kaybetmesine sebep olduğunu, davanın haksız fiilden kaynaklanması nedeniyle yerleşik içtihatlar gereğince temerrüt tarihinin haksız fiil tarihi olduğunu, davalının anonim şirket olup ödeyeceği tazminata avans faizi işletilmesi gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, karşı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısından davacının aracının değer kaybı bedeli istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulü ile 11.610,25 TL değer kaybı tazminatının temerrüt tarihi olan 12.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin değer kaybı talebinin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı tarafından araç değer kaybı bedelinin ödenmesi için davadan önce 28.09.2018 tarihinde davalı sigorta şirketine başvuru yapılmış ve başvuru 01.10.2018 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş olmakla; KTK 97. maddesinde ön görülen başvuru dava şartı yerine getirildiğinden davalı sigorta vekilinin başvuru şartına ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir.
Mahkemece trafik uzmanından alınan 05.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda, davalıya sigortalı araç sürücüsünün ters yönden gelerek mevcut hızıyla kontrolsüz ve tedbirsiz bir şekilde bölünmüş tek yönlü yol üzerine çıkarak sağından gelerek yoluna düz devam eden araca çarptığı, akabinde kendisi dahil 4 araçlı trafik kazasına sebebiyet verdiği, bu haliyle sigortalı araç sürücüsünün KTK 47/1-c,d maddelerini ihlal etmesi nedeniyle kazanın oluşumunda asli ve tam kusurlu bulunduğu, davacı ile dava dışı araç sürücülerinin trafik kurallarına uygun bir şekilde kendi şeritleri üzerinde seyir halinde olmaları ve kural ihlallerinin bulunmaması nedeniyle kusursuz oldukları belirtilmiş olup, kusur raporu aksi sabit oluncaya kadar geçerli resmi belge niteliğinde olan trafik görevlilerince düzenlenen resmi kaza tespit tutanağına, kazanın oluş şekli ile dosya kapsamına uygun, gerekçeli ve denetime elverişli olduğundan mahkemece kusur raporu benimsenerek davalıya sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp davalı vekilinin kusura ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf itirazlarının incelenmesine gelince; Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarihli 2019/40 E. – 202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 03.12.2020 tarih 2019/6271 E. – 2020/8104 K.)
Somut olayda poliçe tarihi olan 05.02.2018 tarihi itibariyle, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında belirtilen hesaplama tekniğine göre değer kaybı belirlenmesi gerekir ise de, Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda anılan iptal kararından sonra bu hükümlerin uygulanması mümkün olmadığı gibi dava tarihinden sonra 19.06.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanunun 18. maddesiyle KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı olarak dikkate alınarak…hesaplanır” ibareleri eklenmek suretiyle Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına uygun şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Böylelikle poliçe tarihi itibariyle ister eski genel şartlar, ister yeni genel şartlar yürürlükte olsun her halükarda Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere aracın kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı tazminatı hesaplanması gerekmektedir. Eldeki davada mahkemece alınan 05.03.2019 tarihli ve 12.01.2020 tarihli her iki bilirkişi raporunda Yargıtay içtihatlarına uygun şekilde, kaza tarihindeki piyasa rayiç değeri farkına göre 14.000,00 TL değer kaybı belirlenmiş olup, mahkemece bu yönteme göre belirlenen değer kaybı bedeline hükmedilmesi gerekirken Anayasa Mahkemesince iptal edilen Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel şartları Ek-1’deki “Değer Kaybı Hesaplama Formülü” sonucunda ortaya çıkan değer kaybı miktarına hükmedilmesi doğru görülmemiş, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları haklı bulunmuştur. Dairemizce kararın bu nedenle kaldırılması ve Yargıtay içtihatlarına uygun şekilde, kaza tarihindeki piyasa rayiç değeri farkına göre 14.000,00 TL değer kaybı bedeline hükmedilmesi gerekmiştir.
2918 sayılı KTK’nın 98/1, 99/1. maddeleri ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi Genel Şartları`nın B.2. maddesi uyarınca rizikonun, bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta olup, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Eldeki davada, davacı vekili kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesini istemiş ise de temerrüd tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiği açıktır. Mahkemece karşı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan davalı sigorta şirketine değer kaybı bedelinin ödenmesi için davadan önce 28.09.2018 tarihinde yapılan başvuru 01.10.2018 tarihinde davalıya tebliğ edilmiş, davalı ödeme yapmayarak 8. iş günü sonrası 12.10.2018 tarihinde temerrüde düşmüştür. Bu nedenle mahkemece temerrüd tarihi olan 12.10.2018 tarihinden itibaren ve kazaya sebebiyet veren sigortalı araç gerçek kişi adına kayıtlı olup aracın ticari olarak kullanıldığına dair delil bulunmadığından yasal faize hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu durumda dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekilinin dilekçesinde yer verdiği itirazları açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin katılma yolu ile istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.02.2020 tarih, 2018/1285 E. – 2020/177 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Davanın KABULÜ ile 14.000,00 TL değer kaybı tazminatının temerrüt tarihi olan 12.10.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 956,34 TL harçtan peşin ve ıslah ile alınan 240,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 715,44 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 276,80 TL peşin harç, başvuru harcı ve ıslah harcı toplamı, 1.779,70 TL posta masrafı, müzekkere masrafı, bilirkişi ücreti ve adli tıp ücreti olmak üzere toplam 2.056,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Artan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
3-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 793,10 TL’den peşin alınan 198,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 594,80 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
6-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 148,60 TL başvurma harcı, 27,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 176,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 21.06.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.