Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1180 E. 2023/390 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1180
KARAR NO : 2023/390

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30.01.2020
NUMARASI : 2018/1296 Esas 2020/75 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 09.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09.03.2023
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.01.2020 tarih 2018/1296 Esas 2020/75 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı …. Şti vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacı tarafından kasko poliçesi ile sigortalı park halindeki araca davalıların sahibi ve ZMM sigortacısı olduğu aracın çarpması neticesinde kasko sigortalı aracın hasara uğradığını, kaza tespit tutanağı içeriğine göre kusurun davalıda olduğununu, aracın onarımını için ödenen toplam 9.463,20-TL’nin halefiyet ilkesi gereğince zararın oluşmasına neden olan davalından kusuru oranında tahsilinin gerektiğini, bu hususta yapılan takibe davalıların itiraz ettiğini, belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davalı sigorta şirketin söz konusu zarardan poliçe teminat limitleri dâhilinde sorumlu olduğunu, talep edilen bedel fahiş olup gerçek zararının tespitinin gerektiğini, davalının yedek parça tedarik ve işçilik bedellerinin yüksek oluşundan ve orijinal parça kullanımından kaynaklanacak bakiye bedelden sorumluluğu bulunmadığını, dava tarihinden faiz talep edilebileceğini, belirterek; davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şti vekili, davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, sigorta şirketine başvurulmadan davalıdan tazminat talep edilemeyeceğini, isnat edilen borcun usulen ispatlanamadığını, davalıya husumet yöneltilemeyeceğini, belirterek davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, meydan gelen kazada mütevefanınn asli ve % 100 tam kusurlu olduğu, kaza nedeniyle sigortalı araçta oluşan zararın 9.462,83-TL olarak hesaplann zararın davacı tarafından sigortalı aracın onarılması için ödediği, davacının ödediği bedeli sigortalısının haklarına halef olarak hasara sebebiyet veren araç maliki ve ZMM sigortacısıdan talep edebileceği, davalı araç malikinin ayrıca ödeme tarihinden takip tarihine kadar geçen süre yönünden 1.533,04-TL işlemiş faizden sorumlu olduğu belirtilerek; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı …. Şti tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı … Şti vekili, davalı sigorta şirketine usulüne uygun başvuru yapılmadığını, sigorta şirketine başvurulmadan davalıdan tazminat talep edilemeyeceğini, rücu talebini öncelikle ilgili risk için teminat sunan sigorta şirketine yöneltilmesini, davalı aracın sigorta şirketine başvurulduğuna dair kanunun aradığı herhangi bir yazılı içerik bulunmadığını, isnat eden borcun ispatlanamadığını, hasarın fahiş olduğunu, davacının kötü niyetli olduğunu, belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesi ile davalının istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, kasko poliçesi kapsamında sigortalıya ödenen tazminatın davalı üçüncü kişiden rücuen tahsiline istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Halefiyet, bir kişinin hukuken diğerinin yerine geçmesi anlamına gelir. 6102 sayılı TTK m. 1472/1. maddesinde sigorta tazminatını ödeyen sigortacının, hukuken sigorta ettirenin (başkası hesabına sigortada sigortalının) yerine geçeceği ifade edilmiştir. Bu nedenle hukukumuzda yasal halefiyete ilişkin olarak tazminat alacağının yasa uyarınca sigortacıya geçmesi ilkesi benimsenmiştir. Yasal halefiyet zarar sigortalarında söz konusu olup, mal sigortaları bakımından TTK m. 1472 hükmünde, sorumluluk sigortaları bakımından TTK m. 1481 hükmünde düzenlenmiştir. Bu madde uyarınca sigortacı, sigorta bedelini ödedikten sonra hukuken sigorta ettiren yerine geçer ve dava, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder. Burada sigortacı, sigorta ettiren yerine geçtiği için şahsî ve rücu ödediği bedelle sınırlı olduğundan dolayı da cüz’î haleftir (Yargıtay HGK’nın 05/02/2019 tarih ve E. 2017/17-1088 E – 2019/65 K sayılı kararı). Davalı sigorta şirketi, davaya konu icra takibini sigortalısının halefi olarak açtığına göre, uyuşmazlığın çözümünde de dava dışı sigortalı ile davacı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınmalıdır. Sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu nedenle, halefiyet davası bir ticari dava sayılamaz. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur. ( Yargıtay İBK’nun 22/03/1944 tarih ve 1939/37 E – 1944/9 K, 17/01/1972 tarih 1970/2 E – 1972/1 K sayılı kararı )
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. maddesi ile zorunlu mali sorumluk sigortasından faydalanmak isteyen hak sahiplerinin dava yoluna gitmeden önce sigortacıya yazılı başvuru yapması gerektiği düzenlenmiş olmakla birlikte, davacı tarafından davalı ZMM sigortacısına yargılama sırasında başvurunun yapılmış olmasına göre eksik ya da usule uygun olmayan belge ile başvurulduğu savunmasının usule uygun olmadığı savunulan belgedeki eksikliğin tamamlanabileceği, açıktır. ( Yargıtay 4. HD’ nın 08/03/2022 tarih ve 2021/11206 E. – 2022/4208 K. sayılı ilamı )

Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları’na göre kasko poliçesi kapsamında sigortalının zararını karşılayan sigorta şirketi ödediği tazminat tutarınca sigortalıya halef olur ve ödediği bu tazminatı gerçek zarar miktarı üzerinden üçüncü kişinin kusur oranına isabet eden bedel nispetinde zarara neden olan ve sigortacısına rücu edebilir. Üçüncü kişinin sorumluluğu kusur esasına dayalıdır. Dolayısıyla davacının ileri sürdüğü zarardan davalının sorumlu tutulabilmesi için davalının kazanın oluşumunda kusurlu bir davranışının bulunması gerekir.
Motorlu aracın işletilmesi sırasında meydana gelen zararlardan dolayı sorumluluk zarar görenin uğradığı gerçek zarar ile sınırlıdır. BK’nun 42. (6102 sayılı Kanun 50. Md.) 6762 sayılı TTK’nın 1283. ( 6102 sayılı TTK’nın 1427 vd ) maddeleri gereğince sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan yararlananın uğradığı gerçek zararı tazminle yükümlü olup motorlu aracın neden olduğu zarar nedeniyle meydana gelen gerçek zarar giderilmelidir. Gerçek zarar, zarar gören şeyin eski hale getirilebilmesi için gereken onarım ve işçilik giderlerini kapsar. Davalılar gerçek zarardan sorumlu olup araç hiç tamir edilmemiş olsaydı dahi zarar gören kişinin gerçek zararına göre tazminat miktarı hesaplanması gerekmektedir. Zira, zarar görenin çıkma ve eşdeğer parçalarla aracı tamir etmesi beklenemeyeceği gibi gerçek zarar ancak aracın onarımında tamamen orijinal parçalar kullanılmak suretiyle karşılanır. Hasar bedeli tespit edilirken sigorta şirketiyle servis arasında yapılan anlaşma vb nedenlerle yedek parça ve işçilik bedellerinin değerinde indirim yapılmaksızın meydana gelen gerçek zarar giderilmelidir. ( Yargıtay 17 HD’nın 15.12.2011 tarih ve 2011/4075 E. 2011/12321 K., 28.03.2016 tarih ve 2015/17481 E. 2016/3833 K., 04.04.2016 tarih ve 2015/14700 E. 2016/4229 K., 17.03.2014 tarih 2014/4531 E. 2014/3704 K. Sayılı ilamları )

Rücu davaları gerçek zararının giderilmesi amacına yönelik olup, zenginleşmeye bir vesile teşkil etmemelidir. Dolayısıyla zarar sorumlusundan halefiyet ilkelerine dayalı olarak talepte bulunan davacı da ödediği meblağın tamamını değil ancak zarar görenin uğradığı gerçek zararı, zarar sorumlusu bulunanlardan isteyebilir. Davalı, davacının ödediği miktardan değil, kaza nedeni ile ortaya çıkan gerçek zarardan kusuru oranında sorumludur. Davacın ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin aksine denetime elverişli bilirkişi raporunda da belirlenen maddi olgular çerçevesinde hasar değerlendirilmesi yapılarak sigortalı araçta oluşan gerçek zararın tespit edilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli olmasına, kusur ve hasarın anılan ilke ve esaslar ile örtüşecek şekilde olayın oluş şeklline ve dosya kapsamına uygun olarak belirlenmesine, davacının ödediği tazminatı gerçek zarar miktarı üzerinden sigortalı araç sürücüsünün kusur oranına isabet eden bedel nispetinde ve ödediği miktar ile sınırlı olmak üzere rücu edebilecek olmasına, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda hukuka aykırılık bulunmamakla, davalının istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı …. Şti’nin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … Şti yönünden istinaf karar harcı olan 751,15-TL’den peşin alınan 187,78-TL’nin mahsubu ile bakiye 563,37-TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalı … Şti’nin yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 09.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.