Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1176 E. 2023/450 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1176
KARAR NO : 2023/450

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/01/2020
NUMARASI : 2017/861 Esas 2020/37 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
DAVA TARİHİ : 03.08.2017
KARAR TARİHİ : 24.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 24.03.2023
İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.01.2020 tarih 2017/861 Esas 2020/37 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS sigortası ile sigortalanan, davalı …’in sürücüsü olduğu … plaka sayılı araç ile dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın çarpışması neticesinde … plaka sayılı aracın öne fırlayarak dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarptığını, davalı sürücü …’in kaza sırasında 2.49 promil alkollü olduğunun tespit edildiğini, İstanbul Anadolu 64. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından davalı sürücünün mahkumiyetine karar verildiğini, kaza neticesinde müvekkili sigorta kuruluşunun sigortalısı olan ve halen Almanya’da ikame eden dava dışı …’ın iki araba arasında sıkışarak yaralandığını, tedavisinin Almanya’da yapıldığını, 11.692,22 Euro tedavi masrafının müvekkili tarafından karşılandığını, bu miktarın 6111 sayılı Yasa’nın 59. maddesi ile değişik 2918 Sayılı Yasa’nın 98. maddesi kapsamında kalan kısmından davalı …’nın, bu madde kapsamı dışında kalan kısmından ise davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunu, davalılara sorumlulukları kapsamında başvuruda bulunulduğunu, ancak davalılar tarafından ödeme yapılmadığını idida ederek, dava dışı sigortalıya ödenen 11.692,22 Euro’nun 2918 sayılı yasanın 98. Maddesi kapsamında kalan kısmının dava tarihinden itibaren 3095 S.K. 4/a maddesi uyarınca yürütülecek faizi ile birlikte davalı …’dan, 2918 S.K. 98 maddesi kapsamı dışında kalan kısmının (dolaylı tedavi giderleri) başvuru tarihinden 15 gün sonrası olan 07.07.2017 tarihinden itibaren 3095 S.K. 4/a maddesi uyarınca yürütülecek faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden, tamamının kaza tarihi olan 03.08.2014 tarihinden itibaren 3095 S.K. 4/a maddesi uyarınca yürütülecek faizi ile birlikle davalı sürücüden müştereken ve müteselsilen tahsiline, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı … vekili, HMK’nun 6., 7. ve 16. maddeleri uyarınca davada yetkili mahkemenin İstanbul Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davanın yetki yönünden reddinin talep edildiğini, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davanın usulden reddi gerektiğini, davacı şirketin Almanya’da sigortacı olarak faaliyet gösterdiğini, tedavi giderlerini karşılama yükümlülüğünün olduğunu, mevzuat uyarınca müvekkilinin yurt dışındaki tedavi giderlerini karşılama yükümlülüğünün bulunmadığını, davacının yabancı tüzel kişi olması sebebiyle 5718 Sayılı Yasa’nın 48. maddesi uyarınca teminat göstermesi gerektiğini, davacının taraf sıfatını haiz olmadığını, müvekkili kurumun genel sağlık sigortası kapsamında sağladığı sağlık hizmet bedelleri ile ilgili olarak sigortalıların müvekkili kuruma karşı talep haklarının hiçbir şekilde üçüncü kişilere ve bu kapsamda zararı gideren sigorta şirketlerine geçemeyeceğini, davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkilinin genel sağlık sigortalısı için ödenmesi gereken miktarın üzerinde yapılan tedavi giderleri için sorumluluğunun bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı sigorta şirketi vekili, dava konusu kazaya karışan … plakalı aracın müvekkili şirket tarafından ZMMS sigorta poliçesi ile sigortalandığını, müvekkilinin sorumluluğunun sigorta poliçesindeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacının … Sosyala Güvenlik Kuruluşlarından herhangi bir ödeme alıp almadığının tespit edilmesi gerektiğini, 6111 Sayılı yasanın 59. maddesi ile 2918 Sayılı KTK’nun değişen 98. maddesi gereğince …’nın tedavi masraflarından sorumlu olduğunu ve bu sebeple davalı sigorta şirketinin tedavi masraflarına ilişkin sorumluluğu bulunmadığın savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 03.08.2014 tarihinde E-80 Tem Otoyolunda davalı …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araçla Ümraniye istikametine seyir halinde iken aracın sağ ön kısmı ile araç arızası nedeniyle emniyet şeridinde duraklamakta olan dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki … plaklı aracın sağ arka kısmına çarptığı, çarpmanın etkisiyle … plaka sayılı aracında dava dışı …’ın sevk ve idaresindeki yine aynı yerde aynı nedenle duraklamakta olan … plakalı araca arkadan çarpmasıyla trafik kazasının meydana geldiği, … plakalı araç içerisinde yolcu olarak bulunan …’ın yaralandığı, İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinden aldırılan 24.04.2017 tarihli rapora göre, dava konusu kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsü davalı …’in %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, … plakalı ve … plakalı araçların sürücülerinin herhangi bir kusurunun bulunmadığı, mahkemenin 2016/221 E.sayılı dosyasında İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan aldırılan 03.01.2018 tarihli maluliyet raporuna göre, kaza nedeniyle …’ın meslekte kazanma gücünü %7.3 oranında kaybetmiş sayılacağı, geçici iş göremezlik süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin belirlendiği, davacı kurumun sigortalısına tedavi masraflarına ilişkin yapmış olduğu ödemeden davalı …nın sorumluluğunun bulunduğu, davacının davalı …’ya rücu hakkının bulunduğu, diğer davalılar … Sigorta A.Ş.ve …’e yönelik açılan davanın, davacının talep ettiği tedavi giderlerinin … kapsamında kalan tedavi giderleri olması ve …’nın ödeme sorumluluğunun bulunması nedeniyle yerinde olmadığı gerekçesiyle; davalılar … Sigorta A.Ş. ve …’e yönelik açılan davanın reddine, davalı …’ya yönelik açılan davanın kabulü ile 11.692,22 Euro tazminatın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden TL cinsinden hesaplanarak davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ile davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, 6111 sayılı yasa ile 2918 sayılı yasanın 98. maddesinde yapılan değişiklik uyarınca, yapılan tedavi masrafları da dahil olmak üzere, bedensel zarar nedeniyle uğranılan maddi zarar kalemlerinden hangilerinin …’nın ve hangilerinin sigorta şirketinin, dolayısıyla, işletenin ve sürücünün sorumluluğunda olduğunun “doktor” unvanlı bilirkişi tarafından düzenlenecek bir rapor çerçevesinde tespit edilmesi gerektiğini, uzman bilirkişi incelemesine muhtaç olması sebebiyle, anılan zarar kalemlerinden sorumluluk bakımından açık ve kesin bir ayrım yapmanın müvekkili yönünden mümkün olmadığını, sırf tedavi giderlerinin tamamından …’nın sorumlu olduğu gerekçe gösterilerek, sigorta şirketi ile davalı … yönünden davanın reddedilmesi nedeniyle davalı sigorta şirketi yararına vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, müvekkili kurumun harçtan muaf olmasına rağmen aleyhine harca hükmedilmesinin hatalı olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu’nun 101. maddesinde “Bu kanunda öngörülen zorunlu mali sorumluluk sigortası Türkiye’de kaza sigortası dalında çalışmaya yetkili olan sigorta şirketleri tarafından yapılır. Bu sigorta şirketleri zorunlu mali sorumluluk sigortasını yapmakla yükümlüdürler.” şeklinde düzenleme bulunduğunu, davacı sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamında Türkiye’de kaza sigortası dalında çalışma yetkisinin bulunmadığını, kazada yaralanan dava dışı …’ın tedavi giderlerini kendi ülkesinin mevzuatı gereği ödediğini, davacının Almanya’da faaliyette bulunan Alman tüzel kişiliğine sahip bir sigorta şirketi olduğunu, davacının müvekkili kurumla herhangi bir hukuki bağının bulunmadığını, kanunla yapılan düzenlemenin, sigorta şirketlerinin tedavi giderlerine ilişkin primlerinin yasanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren belirlenen süre içinde …’ya devretmeleri halinde Kurumun trafik kazalarından sorumlu olacağı ilkesine dayandığını, davacı sigorta şirketi Türkiye’de faaliyette bulunmadığı için Türk Kanunlarına göre yapılması gereken …’ya prim aktarımını da yapmadığını, müvekkili kurumun trafik kazasından kaynaklı sorumluluklarının yasal sınırlarının yasal düzenlemeler ile belirlendiğini, SUT hükümlerine göre gerekli ödemelerin gerçekleştirildiğini, dava dışı …’ın trafik kazasından kaynaklı ilk
tedavisine Türkiye’de başlandığını, tedavinin devamını müvekkili kurum ile anlaşması olmayan Almanya’daki sağlık hizmet sunucusunda gerçekleştirdiğini, bu tedavinin Sağlık
Uygulama Tebliği’nin 1.7 maddesinde tanımlanan acil hal kapsamında olmadığını, ilk müdahalenin müvekkili kurum ile sözleşmesi olmayan sağlık hizmeti sunucusu tarafından yapılmadığından söz konusu tedavi giderlerinin müvekkili kuruma yüklenmesinin mümkün olmadığını, hükmedilen faiz oranı ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden TL cinsinden hesaplanarak ödenmesine karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası sonucu yaralanan dava dışı sigortalının Almanya’da yaptığı tedavi giderlerini ödeyen davacı Alman sigorta şirketinin, ödenen tazminatın trafik kazasına sebebiyet veren aracın sürücüsü, zorunlu mali mesuliyet sigortacısı ve …’dan rücuen tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davalı sürücü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı yönünden davanın reddine, … yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Anayasa Mahkemesi’nin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-2020/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın A.5-b maddesi gereği, zarar görenin tedavisinin devam ettiği döneme ilişkin geçici bakıcı gideri zararının, geçici işgöremezlik zararının ve tedavi giderlerinin sağlık giderleri içinde yer aldığı ve ZMSS teminatı kapsamında olmadığı kabul edilmişse de, 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesinde …’nca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanıp sınırlandırılmıştır. KTK’nın 98. maddesi gereği …’nın sorumlu olduğu sağlık giderleri, trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarında yapılan tıbbi tedaviye ilişkin sağlık hizmet bedellerinden ibarettir. …’nın hangi sağlık giderlerinden sorumlu olduğu kanunla belirlenmiş olup, normlar hiyerarşisinde daha altta olan genel şartlar ile kanun kapsamının değiştirilip genişletilemeyeceği aşikardır. Dolayısıyla, trafik kazasından kaynaklı geçici işgöremezlik tazminatı ile belgesiz tedavi ve tedavi amaçlı yol giderleri bakımından ZMMS poliçesi kapsamında sigorta şirketlerinin sorumluluğu devam etmektedir. (Yargıtay 4. HD’nin 10.03.2022 tarih ve 2021/12001 E. – 2022/4532 K. ve 24.03.2022 tarih ve 2021/22793 E. – 2022/5790 K. sayılı kararları).
ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesi’nin 24.04.2017 tarihli raporunda kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …’in %100 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda, dava konusu trafik kazası nedeniyle …’ın tedavisine Ümraniye Eğitim Araştırına Hastanesi’nde başlanıldığı, ancak tedavisinin Almanya’da Klinik … adlı sağlık kuruluşunda devam ettirildiği, davacı sağlık sigorta şirketi tarafından düzenlenmiş, “toplam bilgilendirme hizmetleri” adlı belgede iş göremezlikten kaynaklı 12.843,96 Euro faturalandırıldığı, bu bedelin 6.961,76 Euro’sunun 02.08.2014 – 08.03.2015 tarihleri aralığındaki tedavi ile ilişkili olduğu, ilgili hastanede 24.09.2014 tarihinde görülen tedaviden kaynaklı 82,32 Euro, 05.08.2015 – 11.08.2015 tarihleri arası tedaviden kaynaklı 1.943,22 Euro, 07.09.2015 – 12.09.2015 tarihli tedaviden kaynaklı 1.943,22 Euro tedavi giderinin düzenlendiği, 11.12.2015 tarihli tedavinin mevcut kaza ile ilişkili olmadığından hesaplamaya katılmayacağı, ambulans ve ameliyat ücretinin trimalloeler fraktür sebebiyle 24.04.2015 tarihinde 487,36 Euro olarak faturalandırıldığı, toplam 17 seans FTR karşılığında 843,55 Euro, 08.09.2014 tarihinde yapılan rehabilitasyon gideri 17,62 Euro, engelli aracı 98,07 Euro, ortez ücreti 227,05 Euro, terapi bedeli 46,93 Euro ve ortopedik tabanlık 52,24 Euro giderin davacı tarafından ödendiği; tespit olunan toplam giderin 12.703,34 Euro olduğu, tespit edilen bedelin 441,91 Euro’sunun rehabilitasyon amaçlı ortez ve medikal giderlere ait olduğu, kalan 12.261,43 Euro’sunun ise tedavi ile ilişkili olduğu, ancak davacı tarafından dava dilekçesinde 11.692,22 Euro tedavi gideri talep edildiği, bilirkişi heyetinin uzmanlığında … mevzuatının bulunmadığı, davacı şirketin Alman Sosyal Güvenlik Kuruluşu olup olmadığı, bu kuruluşun sigortalı …’a ödediği tedavi gideri miktarının …’dan talep edip edemeyeceği hususunun hukuki değerlendirme konusu olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Mahkemece bilirkişi heyetine bir … uzmanı bilirkişi dahil edilerek alınan ek raporda, Almanya ile Türkiye arasında yapılan 30.04.1965 tarihinde imzalanan ve 01.11.1965 tarihinde yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre vatandaşlarımızın, Alman vatandaşları gibi Sosyal Güvenlik Mevzuatı çerçevesinde aynı hak ve yükümlüklere sahip olduğu, her iki ülkede geçen hizmet sürelerinin talepleri halinde birleştirildiği, ayrıca vatandaşlarımızın hastalık, analık, iş kazası, işsizlik, ölüm gibi sigorta kollarının gerektirdiği yardımlardan da yararlanma haklarının bulunduğu, Almanya’da çalışan sigortalılar ile yanlarında ikamet eden aile bireylerinin muayene, diş ve kür tedavileri, ilaç, sargı, gözlükler, ortopedik gereçler, yatarak tedavi, analık halinde yapılacak yardımları Türkiye’de çalışıyormuş gibi tüm hastanelerden eksiksiz olarak aldıkları, davacı … ‘nın Alman Sosyal Güvenlik Kuruluşu olduğu ve sigortalı …’a ödediği miktarı …’dan tahsil imkanının bulunduğu, tedavi giderlerinden özel sigorta şirketinin değil, …’nın sorumlu olduğu, kök raporda davacı şirket tarafından kazada yaralanan dava dışı sigortalıya ödenen 12.703,34 Euro’nun 441,91 Euro’sunun rehabilitasyon amaçlı ortez ve medikal giderlere ait olduğu, kalan 12.261,43 Euro’sunun ise tedavi ile ilişkili olduğu, davacı tarafından dava dilekçesinde talep edilen 11.692.22 Euro tedavi giderinin tamamının davalı …’dan istenebileceği, davacı başvurusunun … tarafından 21.06.2017 tarihinde tebellüğ edildiği, 23.06.2017 tarihinde bu talebin reddedildiği tespit edilmiştir.
Davacı Alman sigorta şirketi tarafından, dava konusu kazada yaralanan dava dışı …’a 441,91 Euro rehabilitasyon amaçlı ortez ve medikal gideri ve 12.261,43 Euro tedavi gideri olmak üzere toplam 12.703,34 Euro tazminat ödendiği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı tarafça davalılardan tahsili talep edilen alacağının medikal malzeme ve tedavi giderlerine ilişkin olduğunun açıkça ortaya konulmuş olmasına, ödenen tutarın geçici iş göremezlik ödeneği niteliğinde olmadığının tespit edilmesine göre,Türkiye ile Almanya arasında 30.04.1965 tarihinde imzalanan ve 01.11.1965 tarihinde yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Sözleşmesi ve açıklanan yasal düzenlemeler uyarınca dava konusu alacağın davalı …’nun sorumluluğunda olduğunun anlaşılmasına göre, ilk derece mahkemesince davalı … yönünden davanın kabulüne, diğer davalılar yönünden reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. (Yargıtay 17. HD 2020/881 E. 2020/8511 K. Sayılı ilamı)
Davalı … ile diğer davalıların sorumluluklarının farklı hukuki sebeplere dayanması ve aralarında müşterek ve müteselsil sorumluluğun bulunmaması nedeniyle, davalı sigorta şirketine karşı açılan davanın reddi dolayısıyla davacı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olup, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Ne var ki, 5502 sayılı kanunun 36. maddesi gereğince … her türlü vergi, resim ve harçtan muaf olmasına rağmen davalı …nun harçtan sorumlu tutulması yerinde değildir. Davalı … vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir.
Bu durumda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine; davalı … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından ilk derece mahkemesi kararının sadece harç yönünden kaldırılarak, yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 3. Asliye Ticret Mahkemesi’nin 14.01.2020 tarih 2017/861 Esas 2020/37 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Davalılar … Sigorta A.Ş.’ye ve …’e yönelik açılan davanın REDDİNE,
Davalı …’na yönelik açılan davanın KABULÜ ile; 11.692,22 Euro tazminatın dava tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası efektif satış kuru üzerinden TL cinsinden hesaplanarak davalı …’ndan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davalı … harçtan muaf olduğundan, harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafça yatırılan 167,33 TL harcın talebi halinde davacıya iadesine,
Davacı tarafından yapılan 1.445,30 TL yargılama giderinin davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihindeki AAÜT gereğince hesaplanan 7.168,75 TL vekalet ücretinin davalı …’ndan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı … Sigorta Şirketi kendisini bir vekil ile temsil ettirdiği anlaşıldığından hüküm tarihindeki AAÜT gereğince 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Sigorta Şirketi’ne verilmesine,
3-Davacı yönünden alınması gereken istinaf karar harcı olan 179,90 TL maktu harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı … tarafından yapılan istinaf yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.24.03.2023