Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1162 E. 2023/397 K. 10.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1162
KARAR NO : 2023/397

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08.10.2019
NUMARASI : 2016/1531 E. – 2019/942 K.
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 10.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 10.03.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.10.2019 tarih 2016/1531 E. – 2019/942 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacının davalı şirketin ortağı olduğunu, 30.04.2013 tarihinde şirket hissesin tamamını devrederek ortaklıktan ayrıldığını, şirket ortağı ve hissedarı olduğu dönem içerisinde doğan kar payı alacağının yapılan ihtara rağmen kendisine ödenmediğini, belirterek; 29.101,03-TL alacağın temerrüt tarihinden işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının davalı şirketteki hissesini 30.04.2013 tarihinde tüm aktif ve pasifiyle birlikte devir ettiğini, şirketteki hissesini devir eden davacının artık şirketten kar payı, hak ve alacak talebinde bulunmayacağını, davanın zamanaşımına uğradığını, davacıın görünüşte şirket ortağı olduğunu, şirketin kuruluşundan itibaren kar paylarını … Üniversitesi Güçlendirme Vakfında bağışladığını, belirterek; davann reddine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 2010 yılına ilişkin kar payı talebinin zamanaşımına uğradığını, 2012 ve 2013 yılına ilişkin davalı şirketin kar elde edememesi nedeniyle ortada dağıtılacak bir kar payının bulunmadığını, 2011 yılına ilişkin ise davacının sahibi olduğu B grubu hisse miktarı göz önünde bulundurulduğunda bu tutara karşılık gelen payının 2.665,46-TL olduğu belirtilerek; davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı ve davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, 2010 yılına ilişkin kar payı talebinin zamanaşımına uğramadığını, 18.04.2011 tarihli genel kurul kararında kar payı ödemesi için kesin vade belirlenmediğini, ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihi olan 16.02.2016 tarihi itibariyle zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağını, alacağın zamanaşımına uğramadığını belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, sirketteki hissesini devreden davacının şirketten kar payı talebinde bulunamayacağını, davacının görünüşte şirkete ortak yapıldığını, şirketin kuruluşundan itibaren şirket ortakları kar paylarını … Üniversitesi Güçlendirme Vakfına bağışladığını, davanın zamanaşımına uğradığını, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, kar payı alacağı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Tüzel kişilik ve sınırlı sorumluluk ilkelerinin sağladığı imkânlarla anonim ortaklıklar, ilk ortaya çıktıkları günden itibaren çok sayıda tasarruf sahibinin bir araya toplanmalarını, az bir para ile bilgi ve tecrübeye ihtiyaç duymadan yatırımcı haline gelmelerini, alacaklılara karşı da aktifi veya malvarlığı ile sınırlı şekilde sorumlu olmalarını sağlayarak, ekonomik ve sosyal hayatı önemli ölçüde etkileyen kuruluşlar olmuşlardır. Sermaye ortaklıklarında ve özellikle anonim ortaklıkta olağan şekil, birbirini tanımayan çok sayıda hisse senedi sahibinin bir araya gelmeleridir. Anonim ortaklık hukukundaki pay kavramı ise diğer şirketlerdeki ve kooperatif ortaklıklarındaki paydan ve zaman zaman kullanılan hisse kavramından farklıdır. Birinci anlamda pay, esas sermayenin belirli sayıda birim değere bölünmüş olan bir parçasını ifade eder. Kural olarak paylar, yani itibari değerler birbirine eşittir. Kural istisnasız değildir. İkinci anlamda pay, pay sahipliği mevkisidir. Yani pay sahipliği sahibine değil, paya bağlıdır. Payın diğer anlamları, kendisine bağlanan hakların ve borçların tümünü ifade eder. Pay sahipliği sıfatı ise aslen veya devren iktisapla ya da miras yoluyla kazanılabilir. Anonim ortaklıklarda paylar pay sahiplerinin sıfatını açıklar. Ortaklık sıfatından kaynaklı paylar aynı zamanda pay sahiplerinin hak ve borçlarını da gösterir. Payın senede bağlanması da şart değildir. Ancak pay senetleri veya bunun yerine çıkarılan ilmühaberler ortaklıkta sahip olunan pay miktarını ve payın itibari değerini gösterir ve pay sahipliğini temsil eder. Pay sahibinin en önemli haklarından birisi de kar payı hakkıdır. Bu hak anonim şirketin kar elde etme ve paylaştırma gayesini izlemesi gerekliliğinden doğar. Gerçekten de bir sermaye şirketi olan anonim ortaklığın nihai amacı, kar elde etmek ve dağıtmaktır. Anonim ortaklık bu gayesini ne terk edebilir, ne erteleyebilir, ne de saptırabilir. Anonim şirkete ortak olan bir kişi şirkete koyduğu sermaye oranında kar payı alır. Anonim şirkete ortak olmanın amacı da budur. Anonim şirketlerde ortak ile şirket arasındaki ilişki bu şekilde olmalıdır.
Eldeki davaya konu uyuşmazlık, davacının daha önce ortağı bulunduğu davalı şirketten kar payı istemine ilişkin olup sicil kayıtları sözleşme ve şirket defterlerine göre davacının dava tarihinden önce davalı şirketin ortağı olduğu, ancak 30.04.2013 pay devri sözleşmesi ile payını şirketin aktifine ve pasifine ilişkin tüm hak ve borçlarıyla birlikte devrettiği sabittir. Bu itibarla, anonim şirketteki hak ve borçların kaynağının hisse payı olup payını devreden kimsenin şirkete karşı hak iddia etmesinin mümkün olmadığından dava tarihi itibariyle davalı şirkete ortak olmayan bir başka ifade ile pay sahipliği sıfatı bulunmayan davacının davalı şirketten kar payı talep hakkı olmadığının kabulü gerekir. (Yargıtay 11. HD’nin 22.06.2016 tarih ve 2016/142 E. – 2016/6921 K., 18.06.2014 tarih ve 2014/ 3519 E. – 2014/1745 K, 19/02/2018 tarih ve 2016/8018 E. – 2018/1205 K. Sayılı ilamı) Her ne kadar davacı tarafından, pay devri sözleşmesinde devir tarihinden önceki hak ve yükümlülüklerin saklı tutulduğu ileri sürülmüş ise de sözleme içeriğinde bu hususa açıkça yer verilmediği gibi bu hususun sözleşmeye taraf olmayan davalı şirkete karşı ileri sürülmesi de mümkün değildir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; İDM tarafından davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde varılan hukuki kabulde isabet bulunmamaktadır. Bu itibarla davalının istinaf talebi yerindedir.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından davacının istinaf başvurusunun esastan reddine; davalının istinaf başvurusunun ise Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.10.2019 tarih 2016/1531 E. – 2019/942 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davacının davasının REDDİNE,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL harcın peşin alınan 496,98-TL’den mahsubu ile fazla yatan 317,08-TL harcın karar kesinleştiğinde ve istek halinde davacıya iadesine,
Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Davalı tarafından sarf olunan 42,00-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
3-Davacının istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran davalının ödediği istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90-TL’den peşin alınan 54,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50-TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
6-İstinaf başvurusu nedeniyle; davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, davalı tarafından yapılan 148,60-TL başvurma harcı, 22,00-TL posta masrafı olmak üzere toplam 170,60-TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 10.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.