Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1155 E. 2023/448 K. 24.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1155
KARAR NO : 2023/448

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/12/2019
NUMARASI : 2019/28 Esas 2019/1176 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 24.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 24.03.2023

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 24.12.2019 tarih 2019/28 Esas 2019/1176 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye …. tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 10.09.2014 tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası ile sigortalanan, davalı … Şti.’ne ait, davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu motosiklete çarpması sonucunda müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını ileri sürerek, 5.000,00 TL maluliyetten doğan tazminatın tüm davalılardan, 80.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü ve işletenden kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, davanın reddini istemiştir.
Davalı … ve … Şti vekili, müvekkili sürücünün kusurunun bulunmadığını, davacının yolcusu olduğu motosiklet sürücüsünün ehliyetinin bulunmadığını, davacının uğradığı iş gücü zararının tespit edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARINDAN ÖNCEKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ceza mahkemesince taksirle yaralama suçundan sürücünün cezalandırılmasına karar verildiği, kararın kesinleşmediği ancak ceza dosyasında Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesinden kusura ilişkin rapor alındığı, bu raporda davalı sürücünün asli, davacının yolcu olarak bulunduğu motosiklet sürücüsünün kusursuz olduğunun belirtildiği kusura ilişkin bu raporun denetime elverişli olması nedeniyle itibar edilmesi gerektiği, yeniden rapor alınmasına gerek bulunmadığı, davacının %30,2 oranında meslekte kazanma gücünü yitirdiği, olay tarihinden itibaren iyileşmesinin 9 ay kadar uzayacağı, davacının manevi zarara uğradığı, davacının maddi tazminat talebinden feragat ettiği gerekçesiyle, maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sürücü ve işletenden tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı … ile …. Şti vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARININ ÖZETİ : Dairemizin 2017/1136 E. 2019/434 K. sayılı ilamı ile, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. md.) gereğince; hukuk hakiminin kusurun bulunup bulunmadığı ve oranına ilişkin ceza mahkemesi kararı ile bağlı olmadığı gibi, kusura ilişkin saptamaya dayanan beraat kararı ile de bağlı değil ise de, ceza mahkemesince belirlenmiş ve kesinleşmiş olan maddi olgu ile bağlı olduğu, mahkemece, kusur raporu alınmaksızın ceza mahkemesince alınan davalı sürücünün asli ve tam kusurlu olduğu yönündeki rapor benimsenerek hüküm kurulduğu, oysa ceza dosyasında verilen mahkumiyet kararı henüz kesinleşmediği için davalı sürücünün eyleminin hukuka aykırılığı yönündeki tespitin hukuk hakimini bağlamayacağı, kazaya karışan araç sürücüsü ve işleteni olan davalılar vekilinin de müvekkili sürücünün kazada hiç kusurunun bulunmadığını savunduğu, mahkemece ceza mahkemesi dosyasındaki delilleri, ceza mahkemesince alınan bilirkişi raporunu, kaza tespit tutanağını ve dosyadaki delilleri irdeleyen ceza mahkemesindeki kusur raporunu düzenleyen bilirkişiden farklı başka bir bilirkişi veya bilirkişi heyetinden kusur raporu alınarak ortaya çıkacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, kesinleşmemiş ceza mahkemesi kararında hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin doğru olmadığı sonucuna varılarak, HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

KALDIRMA KARARINDAN SONRAKİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece Dairemizin kaldırma kararı doğrultusunda, Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’ndan alınan 21.11.2019 tarihli raporda …plakalı minibüs sürücüsü davalı …’ın %100 oranında kusurlu, … plakalı motosiklet sürücüsü …’ın kusursuz olduğunun tespit edildiği, bu rapor ile Ceza Mahkemesince Ankara ATK Trafik İhtisas Dairesinden aldırılan raporların birbirini teyit eder nitelikte olduğu, İstanbul ATK’dan aldırılan rapora göre davacının %30,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 ay kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, davacı vekilinin yargılama sırasında maddi tazminat talebinden feragat ettiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana geliş şekli, kusur durumu, davacının yaşı, maluliyet oranı, kaza tarihi dikkate alınarak davacı lehine hakkaniyete uygun miktarda manevi tazminata karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 20.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 10.09.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … Şti. ile …’tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davalı sürücünün sevk ve idaresindeki araçla temel trafik kuralını dahi ihlal ederek kazaya sebebiyet verdiğini, ATK Trafik İhtisas Dairesi raporuna göre %100 oranında kusurlu bulunduğunu, kaza nedeniyle müvekkilinin %30,2 oranında kalıcı maluliyetinin bulunduğunun tespit edildiğini, TBK’nın yürürlüğe girmesiyle, 56. Madde uyarınca manevi tazminatın kapsamının genişletildiğini, davanın 80.000,00 TL talepli olarak açıldığını, kazanın oluşumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumu ve meydana gelen sakatlığın yarattığı yıkıma göre hükmedilen 20.000,00 TL tazminatın düşük olduğunu belirterek, kararın manevi tazminat tutarı yönünden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … Şti. ile … vekili, ceza dosyasında verilen karar henüz kesinleşmediğinden, bu dosyada alınan raporun da kesinleşmediğini, ceza dosyasının kesinleşmesinin beklenmesine karar verilmesi gerektiğini, ilk derece mahkemesince istinaf ilamının gereği yerine getirilmiş gibi gözükse de, ceza dosyasında verilen kararın kesinleşmesinin beklenmesi yönündeki taleplerinin reddedildiğini, ceza dosyası kesinleşmeden alınan rapor hukuken yok hükmünde olduğunu, kusur raporuna ve kesinleşmemiş ceza dosyasına dayanarak ne maddi ne de manevi tazminat yönünden karar verilemeyeceğini, kabul anlmına gelmemek üzere hükmedilen tazminat tutarının fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilemesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince maddi tazminat isteminin feragat nedeniyle reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince Dairemizin kaldırma kararı uyarınca Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığı’ndan alınan 21.11.2019 tarihli raporda, minibüs sürücüsü davalı …’ın sevk ve idaresindeki araçla seyir halinde iken, solundaki kavşak adasına yönelmek istediğinde, bu manevrası öncesinde sol arkasından gelen araçları etkin biçimde kontrol etmesi ve yolun müsait olması durumunda zamanında yolun soluna geçmesi gerekirken bu hususlara özen göstermediği, bu haliyle kontrolsüz biçimde sola manevra yaptığı aracıyla sol arkasından gelen dava dışı sürücü … yönetimindeki motosikletin seyir şeridini kapatıp, söz konusu motosikletin, aracının sol ön yan kısmına çarpmasına sebebiyet verdiği olayda dikkatsiz, tedbirsiz ve kurallara aykırı hareketleri nedeniyle %100 oranında asli kusurlu olduğu, motosiklet sürücüsü dava dışı …’ın kusursuz olduğu tespit edilmiştir.
Adli Tıp Kurumu 3. Trafik İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 04.04.2016 tarihli raporda, davacının geçirdiği motosiklet kazasına bağlı arızası sebebiyle 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri uyarınca %30,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiğinin, iyileşme süresinin olay tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiştir. Kaza tarihi itibariyle düzenlenecek maluliyet raporunun Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre (yaptığı atıf nedeniyle, bu yönetmeliğin %60 ve üstü maluliyet için belirleme yapma esasını kabul etmesi nedeniyle, 11.10.2008 tarihli Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Tespit İşlemleri Yönetmeliği ekindeki cetvellere göre) düzenlenmesi gerekmekte olup, raporun doğru yönetmelik hükümlerine göre düzenlenmiş olduğu anlaşılmıştır.
Manevi tazminat ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Manevi tazminatın kapsam ve miktarını takdir hakkı kural olarak hakime aittir. Hakim, manevi tazminatı hak ve nesafete uygun olarak belirlemeli, bu belirlemede hukuk kurallarının yanında tarafların sosyal, ekonomik ve sosyal yapısı ile özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Manevi tazminat olarak takdir edilecek tutar manevi acıları kısmen de olsa gidermesinin yanında kamuoyu ve sosyal vicdanda da kabul görmeli ve zarar gören açısından da bir zenginleşme aracı olmamalıdır. Somut olayda hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı olayın oluş şekli, kusur durumu, olay tarihi, sosyal ve ekonomik koşullar, zararın ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında makul ve ılımlı bulunmuş olmakla taraf vekillerinin manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
TBK’nın 74. maddesi gereği ceza hakimi tarafından kusur oranlarına ilişkin olarak alınan rapor hukuk hakimini bağlamayacağından, ilk derece mahkemesince ceza mahkemesinde görülen davanın bekletici mesele sayılmamasında bir yanlışlık bulunmadığı gibi, ilk derece mahkemesince Adli Tıp Kurumu Ankara Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda belirtilen kusur oranları gözetilerek manevi tazminata karar verilmesi de yerinde görülmüştür. Kaldı ki Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin 2019/9990 E. 2021/2207 K. sayılı ilamı ile Nazilli 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2014/760 E. 2016/398 K. sayılı ilamının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir. Davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince taraf vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL’den peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 125,5‬0 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.366,20 TL’den peşin alınan 216,91 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.149,29 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24.03.2023