Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/112 E. 2022/1717 K. 25.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/112
KARAR NO : 2022/1717

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30.10.2019
NUMARASI : 2019/3 E. – 2019/178 K.
DAVANIN KONUSU : Markaya Tecavüzün Tespiti
KARAR TARİHİ : 25.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25.11.2022
İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 30.10.2019 tarih 2019/3 E. – 2019/178 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacının “…” ibareli 2017/108337 nolu markasını 28.11.2017 başvuru, 26.04.2018 tescil edildiğini, “…” ve “…” ifadelerini tescil tarihinden bu yana fiilen kullandığını, davalı şirketin kendisine ait rugrita.com sitesinde “…” ifadesini kullanmak suretiyle marka hakkına tecavüzde bulunduğunu, belirterek; tecavüzün tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, talebin delil tespitine yönelik olduğunu, davanın değişik iş olarak değil esas olarak açıldığını, davalının yerleşim yeri adresinin İstanbul olması nedeni ile mahkemenin yetkili olmadığını, yeni nesil halı ibaresinin ayırt edici olmadığını, cins anlamı ile kullanıldığını, davalının “…” ibaresi için 20.12.2018 tarihli marka başvurusu bulunduğunu, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, her iki yanca kullanılan “…” ibaresinin örtüştüğü ancak taraf markalarının ana unsurlarının farklı olduğu ve karıştırmanın söz konusu olmadığı, nitekim davacı markasında ayırt edici unsur “…” davalı markasında ise “…” ibaresi olduğu, “…” sözcükleri ise her iki markada yer alan ürünü niteleyen ve bilgi veren mahiyetli bir slogan olduğu, her ne kadar davacının marka tescili kapsamında bu ibare bulunsa da koruma kapsamı değerlendirildiğinde sloganın özgün ve yaratıcılık içermeyen ek unsur mahiyetinde olduğu, halı üreticilerinin “…”, “…”, “…” vb. kalite, cins, vasıf bildirici sözcükleri kullanabileceği, davacının marka tescilinde yan unsur olan bu sözcüklerin, mutlak bir koruma sağlamayacağı cünkü, kendi başına “…” sloganı kuvvetli bir ayırt edicilik özelliği taşımadığı, ürünün yapım yöntemi, kullanılan teknikler hakkında bilgi verici olduğu, nitekim davacı vekili dahi bilgi verici işlevi dile getirildiği, herhangi bir yaratıcılık ve sözcük oyunu içermeyen bu sloganın ana unsur kuvvetinde koruma sağlaması beklenemeyeceği, belirtilerek, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, itirazların dikkate alınmadığını, eksik inceleme yapıldığını, davacının tescili markası bulunduğunu, korumanın kapsamı … + Şekil+ … (Slogan) şeklinde çoklu unsurlara sirayet ettiğini, “…” ibaresinin davacının markasının bir unsuru olarak tescil edildildiğini, tescille birlikte koruma kapsamına alındığını, sicile kayıtlı bir markanın marka niteliği tartışılarak koruma dışına çıkarılmasının hukuka aykırı olduğunu, “…” ibaresi slogan niteliğinde olup ima edicilik özelliği bulunduğunu, “…” – “…” – “…” kelimeleri zincirleme sıfat tamlamasıyla ve söz sanatıyla bir araya getirilerek yeni bir kalıba sokularak slogan haline getirildiğini, tescile layık görüldüğünü, tescil edilmiş bir markanın tartışma konusu yapılmasının mümkün olmadığını,belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi ile davacının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, marka hakkına tecavüzün tespiti istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacının 28.11.2017 tarihli başvurusu üzerine ” …( Aitlik) + Şekil+ … ( Slogan ) ” markası 27 sınıflarda 26.04.2018 tarihinde tescil edilmiştir.
Davalının www…..com uzantılı internet sitesi üzerinde ” …+ Şekil+ … ( Slogan )” şeklinde tescilsiz marka kullanımı bulunduğu görülmektedir.
Esasen, taraflar arasındaki uyuşmazlık ” … ” slogan marka sözcüğü üzerinde toplanmaktadır.
Marka hakkı, SMK’nın 7/1. maddesi hükmü gereği, tescille kazanılır. Bu ilke, mülga Marka KHK’da 6. maddede aynen yer almaktadır. Tescilli marka geriye doğru başvuru tarihinden itibaren koruma sağlamakta olup koruma sağlaması için markanın tescil edildiği şekilde kullanılması gerekir.
İDM tarafından dosya kazandırılan birikişi raporu ile yeni nesil halı ibaresinin soyut olduğu, davacı şirkete özgülenebilecek bir durumu bulunmadığını belirtilmiştir.
Davacının tescilli markasındaki ” … ” ibaresinin … ibaresi altında oldukça küçük biçimde yazıldığı, bütüncül olarak bakıldığında anılan sloganın markanın tali unsuru olduğu görülmektedir. Davacının da yargılama sırasındaki beyanlarına yansıdığı üzere bu ibare bilgi verici nitelikte olup mücerret sözcük olarak yalnız başına ayırt ediciliği bulunmaktadır. Şöyleki; özellikle son yıllarda gelişen teknoloji ile birlikte yeni nesil ibaresinin bir çok sektörde (… ev, … televizyon vb) kullanımına rastlanılmaktadır. Bu kullanımla birlikte dilimizde de tanımlayıcı anlamı itibariyle yaygın kullanımının geliştiği, günlük hayat içerisinde oldukça yoğun kullanılmaya başlandığı, bir teknolojiyi tanımladığından marka algısı yaratmayacağı ve bu sebeple ürünün ya da hizmetin işletmeye bağlılığını sağlamayacağı veya diğer işletme ürün ya da hizmetlerinden ayırmaya yetmeyeceği dolayısı ile ayırt edici niteliğe haiz olmadığı gibi günlük ve ticari hayatta herkesin kullanımına açık jenerik bir ifade olduğu anlaşılmaktadır. Bu itibarla, davacının markası ile davalının kullanımı arasında bir benzerlik oluşturmadığından, davalının mevcut kullanımı davacının marka hakkına tecavüz teşkil etmemektedir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olmasına, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70-TL’den peşin alınan 44,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30-TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 25.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.