Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1093 E. 2023/364 K. 03.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1093
KARAR NO : 2023/364

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20.01.2020
NUMARASI : 2019/758 Esas 2020/33 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
KARAR TARİHİ : 03.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 03.03.2023
İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.01.2020 tarih 2019/758 Esas 2020/33 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 26.07.2018 tarihinde davalı şirket tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalanan, dava dışı …’a ait … plakalı aracın müvekkiline ait … yabancı plakalı araca çarpması sonucu maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kazanın oluşumunda karşı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin aracında oluşan hasar miktarının 5.338,82 Euro olarak tespit edildiğini, müvekkilinin Almanya’da ikamet etmesi nedeniyle zararın Alman rayiçlerine göre Euro üzerinden belirlenmesi gerektiğini, KTK 97. md gereğince davalıya başvurulmasına rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve belirsiz alacak davası niteliğinde olmak üzere, müvekkilinin aracında kaza sebebiyle oluşan 1.000,00 Euro hasar bedelinin, davalı sigorta şirketinden temerrüde düştüğü 20.03.2019 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 S.K.4/a md. göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkili şirketin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında, poliçe teminatı dahilinde ve poliçe teminat limitiyle sınırlı olarak sorumlu olduğunu, davacının kaza nedeniyle elde ettiği gelir ve tazminatların mahsubu gerektiğini, zararın ispat edilmesi, kusur ve zarar bakımından bilirkişi raporu alınması gerektiğini, araçta meydana gelen hasarın teminat kapsamı dışında olduğunu, davacının ancak dava tarihinden itibaren faiz talep edebileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, bilirkişi raporunda, davacının…plakalı aracı ile seyir halinde iken kavşak girişinde yavaşlaması ve ilk geçiş hakkını karşı araca vermesi ve sola geniş bir açı ile dönmesi gerekirken, caddeye dikkatsiz tedbirsiz ve kontrolsüz girmesi neticesinde, sigortalı aracın sol ön kapısına çarparak kazaya sebebiyet verdiğinden kazanın oluşumunda %75 oranında asli kusurlu olduğu, sigortalı araç sürücüsü …’ün, idaresindeki … plakalı aracı ile seyir halinde iken, her ne kadar geçiş hakkı kendisinde olsa da, kavşağa girerken yavaşlaması, dikkatli ve kontrollü kavşağa girmesi gerekirken, aksi tavrı neticesinde kazaya karıştığından kazanın oluşumunda %25 tali kusurlu olduğu, davaya konu aracın onarım masrafının Almanya koşullarında orijinal parça ile KDV dahil 5.338,82 Euro olduğu, davalı sigorta şirketinin %25 kusur oranına göre sorumlu tutulabileceği hasar miktarının (5.338,82 Euro x %25) 1.334,75 Euro olduğu yönünde görüş bildirildiği, bilirkişi raporunun hükme esas alınması gerektiği sonucuna varılarak davanın kısmen kabulü ile 1.334,75 Euro tazminatın temerrüt tarihi olan 20.03.2019 tarihinden itibaren işleyecek yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/A mad göre yürütülecek değişken faizi ile birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış kuru karşılığı TL olarak davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, hükme esas alınan bilirkişi raporunun gerçek kusur durumunu yansıtmadığını, kaza tespit tutanağında davalı sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunun tespit edildiğini, sigortalı araç sürücüsünün “Bosna bulvarı üzerinden Sipahi caddesine ilerlerken Menteş caddesinden çıkan …. plakalı araç sola dönüş yaparken sol tarafa çarptım. Kaza meydana geldi.” şeklindeki ikrarı ve müvekkilinin “Sol taraftan karşı sokağa (yöne) geçmeye çalışırken karşı taraftan yolun boşalmasını beklerken benim tarafımdan gelen araç bulunduğum kapıdan bana vurdu. Sinyal beklerken herhangi bir fren yapmadan” şeklindeki beyanıyla işbu kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin sağ tarafın boş olması sebebiyle kavşağa çıktığını, dönüş yapacağı sol tarafın boşalmasını beklerken hızla gelen sigortalı araç sürücüsünün müvekkilinin aracına çarptığını, sigortalı araç sürücüsünün önceden kavşağa girmiş bulunan ve bu sebeple geçiş üstünlüğü bulunan müvekkilinin aracına yol vermesi gerekirken; dikkatsizliği, tedbirsizliği ve aşırı hızda seyretmesi sebebiyle müvekkilinin aracına çarparak kazanın oluşumuna sebebiyet verdiğini, müvekkilinin geçiş üstünlüğüne sahip olduğu halde sigortalı araç sürücüsüne geçiş önceliğini vermediğinden bahisle müvekkiline kusur izafe edilmesinin hatalı olduğunu, Karayolları Trafik Kanununun 57. maddesi ile kavşaklarda geçiş hakkının düzenlendiğini, c bendine göre “kavşak kollarının trafik yoğunluğu bakımından farklı oldukları işaretlerle belirlenmemiş ise; motorlu araçlardan soldaki sağdan gelen araca, geçiş hakkını vermek zorundadırlar.” şeklinde hüküm bulunduğunu, müvekkilinin aracının sağ kaideye göre geçiş hakkına sahip olduğunu, bilirkişi raporunda karşı araç sürücüsünün seyrettiği yolun ana yol, müvekkilinin seyrettiği yolun ise tali yol olduğu kanaati ile müvekkiline asli kusur izafe edildiğinin görüldüğünü, tarafların kazanın oluşumundaki kusur oranları tespit edilirken kaza yerindeki verilerin dikkate alınması gerektiğini, oysa hükme esas alınan bilirkişi raporu ile kaza yerinden 30-40 metre ileride bulunan refüje dayalı olarak sigortalı araç sürücüsünün seyrettiği yolun ana yol olduğunun tespit edildiğini, yolun daha sonra bölünmüş hale geldiğinden ve müvekkilinin karşı araç sürücüsüne öncelik vermesi gerektiğinden bahisle müvekkiline kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkilin bulunduğu yere dur levhasının kazadan sonra konulduğunu, kaza tespit tutanağı dikkate alınarak asli kusurun sigortalıya yüklenmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeniyle davacının aracında oluşan hasar bedelinin kazaya sebebiyet veren karşı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda açıklanan gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava konusu trafik kazasındaki kusur durumuna ilişkin olup, davacı vekili bilirkişi raporunda tespit edilen ve mahkemece hükme esas alınan kusur oranlarının hatalı olduğunu, sigortalı karşı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu olduğunu iddia etmiştir.
Her ne kadar bilirkişi raporunda kaza tespit tutanağının resmi makamlarca düzenlendiği belirtilmiş ise de, taraflar arasında düzenlendiği anlaşılmakta olup, sigortalı … plakalı araç sürücüsü …’ün “Bosna Bulvarı üzerinden Sipahi Caddesine ilerlerken Menteşe Caddesinden çıkan … plakalı araç sola dönüş yaparken sol tarafıma çarptı” şeklinde beyanda bulunduğu, …plakalı araç sürücüsü …’in ise “Sol taraftan karşı sokağa geçmeye çalışırken, karşı taraftan yolun boşalmasını beklerken benim tarafımdan gelen araç bulunduğum kapıdan bana vurdu” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, davacının sevk ve idaresindeki Almanya plakalı …plakalı aracı ile cadde üzerinde seyir halinde iken kavşağa geldiğinde, bu caddeden sola dönüş yapmak isterken, kavşak girişinde yavaşlaması ve ilk geçiş hakkını dönmek istediği caddede seyir halinde olan araca vermesi ve sola geniş bir açı ile dönmesi gerekirken, caddeye dikkatsiz tedbirsiz ve kontrolsüz girmesi neticesinde, sigortalı aracın sol ön kapısına çarpmasına ve kazaya sebebiyet verdiğinden, KTK’nun 52/A maddesindeki “Kavşaklara yaklaşırken, hızlarını azaltmak” 52/B maddesindeki “Hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak” 57/A maddesindeki “Kavşağa yaklaşan sürücüler kavşaktaki şartlara uyacak şekilde yavaşlamak, dikkatli olmak, geçiş hakkı olan araçların önce geçmesine imkan vermek zorundadırlar”, 67/A maddesindeki “Sürücülerin, park yapmış taşıtlar arasından çıkarken, duraklarken veya park yaparken taşıt yolunun sağına veya soluna yanaşırken, sağa veya sola dönerken, karayolunu kullananlar için tehlike doğurabilecek ve bunların hareketlerini zorlaştıracak şekilde davranmaları yasaktır”, 84/F maddesindeki “Doğrultu değiştirme manevralarını yanlış yapma” ve 84/H maddesindeki “Kavşaklarda Geçiş önceliğine uymama,” maddelerini ihlal etmesiyle kazanın oluşumunda %75 oranında asli kusurlu olduğu; sigortalı araç sürücüsü …’ün sevk ve idaresindeki … plakalı aracı ile, cadde üzerinde seyir halinde iken, her ne kadar geçiş hakkı kendisinde olsa da, kaza noktasına, kazanın oluş şekline ve araçların hasar yerine bakıldığında, ayrıca görüşün de açık olduğu ortamda, kavşağa girerken yavaşlaması, dikkatli ve kontrollü kavşağa girmesi gerekirken, bu kurallara uymadığı, KTK’nun 52/A maddesindeki “Kavşaklara yaklaşırken hızlarını azaltmak” maddesi ve 52/B maddesindeki “Hızlarını, kullandıkları aracın yük ve teknik özelliğine, görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmak” maddelerini ihlali neticesinde kazanın oluşumunda %25 oranında tali kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Belirlenen kusur oranlarının kaza tespit tutanağındaki beyanlar ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğu, kusur durumunun tespit edilenden farklı olduğuna dair dosya kapsamında kanıt bulunmadığı değerlendirildiğinde, davacı vekilinin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL maktu harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03.03.2023