Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1070 E. 2023/322 K. 28.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1070
KARAR NO : 2023/322

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17.09.2019
NUMARASI : 2018/1132 Esas 2019/907 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
DAVA TARİHİ : 01.10.2018
KARAR TARİHİ : 28.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 28.02.2023

İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.09.2019 tarih 2018/1132 Esas 2019/907 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 17.08.2018 tarihinde müvekkiline ait, davalı … tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalanan, dava dışı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı ticari araç ile … plakalı aracın maddi hasarlı trafik kazasına karıştıklarını, kaza sonrası davalı şirkete hasarın ihbar edildiğini, davalı şirket uhdesinde hasar dosyası açıldığını, görevlendirilen sigorta eksperinin müvekkiline ait araçta KDV hariç 18.624,19 TL tutarında yedek parça, 2.895,00 TL işçilik olmak üzere toplam KDV dahil 25.392,00 TL tutarında hasar oluştuğunun tespit edildiğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 25.06.2019 tarihli dilekçesi ile, dava değerini 12.731,00 TL’ye yükseltmiştir.
Davacı vekili, 26.06.2019 tarihli dilekçesi ekinde, dava konusu alacağın davacı … tarafından …’a temlik edildiğine dair 01.10.2018 tarihli temliknamenin bir suretini dosyaya sunduğu anlaşılmıştır.
CEVAP : Davalı vekili, ekspertiz raporuna uygun olarak, kaza nedeniyle oluşan hasar bedelinin 08.10.2018 tarihinde 12.661,00 TL olarak davacıya ait aracın onarımının yapıldığı servise ödendiğini, davacı tarafın bu davada haksız ve kötüniyetli olduğunu, ödemenin hasara ilişkin yansıtma faturası olmadan yapıldığı için KDV tutarının ödenmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı … tarafından dava konusu trafik kazasından dolayı davacıya ait araçta oluşan hasar nedeniyle davacı tarafa davadan sonra 08.10.2018 tarihinde 12.661,00 TL ödeme yapılmış olduğu, alınan bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde davacıya ait sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, dava konusu trafik kazası nedeniyle davacıya ait araçta KDV dahil toplam 25.392,64 TL hasar meydana geldiği, davalı … tarafından bu hasar nedeniyle davacı tarafa davadan sonra 08.10.2018 tarihinde yapıldığı anlaşılan 12.661,00 TL’lik ödemenin mahsubuyla davacı tarafın talep edebileceği bakiye hasar tazminatının 12.731,64 TL olduğu yönünde görüş bildirildiği, dava değeri 12.731,00 TL olarak ıslah edilmiş olduğundan bu talep ile bağlı kalınarak; davadan sonra ödendiği anlaşılan 12.661,00-TL yönünden konusu kalmayan dava nedeniyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, dava değerinin arttırılmasına ilişkin dilekçe ile talep edilen 12.731,00 TL’lik tazminattan davadan sonra yapılan 12.661,00 TL’lik ödemenin mahsubu ile davacı tarafın talep edebileceği tazminat tutarının (12.731,00 TL – 12.661,00 TL =) 70,00 TL olduğu, gerekçesiyle davadan sonra 08.10.2018 tarihinde ödenen 12.661,00 TL yönünden konusu kalmayan dava nedeniyle davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, bakiye 70,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile temlik alan davacı …’a verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, hükme esas alınan bilirkişi raporunda müvekkilinin davalıdan 25.392,00 TL alacaklı olduğunun tespit edildiğini, dava açıldıktan sonra davalı tarafça 12.661,00 TL kısmi ödeme yapıldığını, ödemenin dava açıldıktan sonra, ancak bilirkişi raporu tanzim edilmeden önce yapılmış olduğunu, bilirkişi raporu doğrultusunda dava açarken talep ettikleri alacak tutarının attırıldığını, yapılan ödeme mahsup edildikten sonra bakiye tutarın arttırım konusu yapıldığını, bedel arttırım dilekçesinde bakiye alacak tutarını talep ettiklerini belirttiklerini, ancak mahkemece değer artırım dilekçesi ile talep ettikleri tutarın ödeme düşülmeden talep edilen tutar olduğu kabul edilerek yalnızca 70,00 TL yönünden davanın kabulüne karar verildiğini verilen bu kararın hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava konusu alacağın temlik edilmesi ile birlikte alacağa ilişkin hak ve talep haklarının da temlik alana geçtiğini, artık …’in işbu davayı açabilmesine imkan bulunmadığını, alacak hakkı sahibinin 01.10.2018 temlik tarihinden itibaren … olduğunu, dava takip yetkisi bulunmayan …’in davanın bu aşamasına kadar yapmış olduğu tüm işlemlerin geçersiz olduğunu, ayrıca alacağın temliki sözleşmelerinin 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’na göre damga vergisi ödemesine tabi olduğunu, bu verginin ödenmiş olması gerektiğini, davacı tarafa bu vergi eksikliğinin tamamlatılmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, dava açılmadan önce sigortalının hasar ihbarı üzerine hasar dosyası açıldığını ve yapılan ekspertiz incelemesi neticesinde 12.661,00 TL hasar belirlendiğini, müvekkili şirket tarafından belirlenen bu tutarın davacıya ödendiğini, davanın kısmi dava olarak kabul edilmesi halinde ise, ıslah edilen 2.731,00 TL kısmın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinden faiz talep edilmesinin de mümkün olmadığını, hükme esas alınan bilirkişi raporundaki tespitlerin hatalı olduğunu, poliçenin 4. sayfasında yer alan özel şartların 11. ve 12., 16. maddelerinde müvekkilinin parça tedariki ve onarımın yapılacağı servisi belirleme, eksper atama hakkının açıkça yer aldığını, davacının poliçe tanziminden sonra 14 günlük itiraz süresinin bulunduğunu, Hazine Müsteşarlığı tarafından 27.10.2010 tarihinde yayınlanan 2010/38 numaralı ZMMS ve kasko sigortası kapsamında parça tedarikine ilişkin sektör duyurusuna göre, sigorta şirketinin tedarik hakkının bulunduğunu ve bu bağlamda iskontonun da uygulanabileceğini, bilirkişilerce iskontonun uygulanamayacağına yönelik tespitin yerinde olmadığını, ekspertiz raporunda yer alan işçilik ücretinin, davacı tarafça tamirin yaptırıldığı …’den alınan tutarlarla aynı olduğunu, işçilik bedelinin toplam 1.275,00 TL olarak bildirildiğini, müvekkili tarafından sigortalıya ödenen bedelde yer alan işçilik tutarının da 1.275,00 TL olduğunu, servisin kendisinin iskonto yaptığını, müvekkili şirketin de servisin istediği bedeli ödediğini, ödeme hasara ilişkin yansıtma faturası olmadan yapıldığı için KDV tutarının ödenmediğini, gerçek zararın ödenen hasar miktarından fazla olduğunun, davacının bu tutardan fazla ödeme yapıldığının ya da borçlanıldığının davacı tarafça kanıtlanması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, kasko poliçesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davadan sonra ödenen tutar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, bakiye tutar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı … vekili tarafından, davacının aracında meydana gelen hasar bedelinin tahsili amacıyla eldeki davanın açıldığı, ıslah aşamasında davacı vekilince dosyaya 01.10.2018 tarihli temlik sözleşmesi sunularak, dava konusu alacağı temlik alan …’ın davacı sıfatıyla Uyap sistemine kayıt edilmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır. Davalı vekilince, temlik eden davacının temlik sözleşmesinin varlığına rağmen, dava takip yetkisi bulunmayan temlik eden davacı …’in davanın bu aşamasına kadar yaptığı tüm işlemlerin geçersiz olduğu ve damga vergisinin tamamlatılmadığı istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de, temlik sözleşmesinin geçersizliğine ilişkin bir iddianın bulunmamasına, temlik eden davacı tarafça yapılan usulü işlemlerin tekrar edilmesini gerektiren bir nedenin bulunmamasına, davalının yükümlülüklerini ağırlaştıran bir durumun da bulunmamasına göre, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Belirsiz alacak davasını düzenleyen 6100 Sayılı HMK 107. maddesinde; “(1) Davanın açıldığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceği veya bunun imkânsız olduğu hâllerde, alacaklı, hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmek suretiyle belirsiz alacak davası açabilir. (2) (Değişik:22/7/2020-7251/7 md.) Karşı tarafın verdiği bilgi veya tahkikat sonucu alacağın miktarı veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenebilmesi mümkün olduğunda, hâkim tarafından tahkikat sona ermeden verilecek iki haftalık kesin süre içinde davacı, iddianın genişletilmesi yasağına tabi olmaksızın talebini tam ve kesin olarak belirleyebilir. Aksi takdirde dava, talep sonucunda belirtilen miktar veya değer üzerinden görülüp karara bağlanır.” hükmüne yer verilmiştir. Bu hükme göre, belirsiz alacak davasının alacak miktarının veya değerinin tam ve kesin olarak belirlenemediği ya da imkansız olduğu hallerde belirsiz alacak davası açılabilecektir. Davacıya ait araçta trafik kazası sonucu meydana gelen gerçek zarar miktarı taraflar arasında tartışmasız ve açıkça belirli olmayıp, dava tarihi itibariyle zararın miktar ve değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin davacıdan beklenemeyeceği anlaşılmakla HMK’nın 107. maddesine uygun olarak, belirsiz alacak davası açılması mümkündür. (Yargıtay HGK 17.11.2020 tarih 2017/17-1102 E. 2020/905 K. sayılı ilamı) Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, temlik eden davacıya ait, davalı şirket tarafından sigortalı … araç sürücüsü dava dışı …’ın dikkatsiz ve kontrolsüz bir şekilde kavşağa giriş yaparak sağından gelen motosikletin seyir yönünü kapatmasıyla karıştığı olayda, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışından dolayı kazanın meydana gelmesinde 2918 sayılı KTK’nın 47/1-c maddesi gereğince %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, dava dışı motosiklet sürücüsü …’nın ise kusurunun bulunmadığı; sigorta eksperinin 14.09.2018 tarihli raporunda araçta 9.766,05 TL yedek parça ve 2.895,00 TL işçilik olmak üzere toplam 12.661,05 TL (KDV Hariç) hasar meydana geldiğinin tespit edildiği, bu raporda yedek parça fiyatlarında %47,56 oranında iskonto uygulandığı, dava konusu aracın tamir edildiği servis ile sigorta şirketi arasında parça tedariki konusunda bir anlaşmanın olmadığı, araçta değişmesi gereken yedek parçaları servisin temin etmesi nedeniyle, davalı … tarafından yedek parça iskontosu uygulanamayacağı, dava konusu araçta tespit edilen hasarların nitelik ve boyut anlamında kaza tespit tutanağını doğrular şekilde uyumlu olduğu, sigorta eksperi tarafından düzenlenen raporda değişmesi gerektiği belirtilen yedek parçaların, bahse konu araca ait yedek parçalar olduğu ve değişmesinin gerektiği, yedek parça fiyatlarının ve işçilik bedellerinin piyasa rayiç değerlerine uygun olduğu, davalı … şirketinin, davacı tarafa hasar tazminat bedeli olarak 08.10.2018 tarihinde 12.661,00 TL ödeme yaptığı, olay tarihi dikkate alınarak değiştirilmesi gereken toplam yedek parça bedelinin 18.624,19 TL, işçilik bedelinin 2.895,00 TL olmak üzere toplam 21.519,19 TL olduğu, KDV eklendiğinde ise toplam 25.392,64 TL olduğu, buna göre davalı … şirketinin bakiye hasar tazminat yükümlülüğünün 12.731,64 TL (25.392,64 TL – 12.661,00 TL = 12.731,64 TL) olduğu görüşü bildirilmiştir.
Davalı … ile anlaşmalı ya da yetkili servisleri arasında yapılan anlaşmalara göre iskonto uygulanması davacıyı bağlamayacak olup, davalı taraf iskonto indirimi yapılmadan, davacının gerçek zararından sorumludur. Hüküm kurmaya, denetime elverişli ve dosya kapsamına uygun bilirkişi raporunda iskontosuz hesaplama yapılarak, gerçek zarar tespit edilmiştir. Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Temlik eden davacının aracında, dava konusu trafik kazası nedeniyle yedek parça ve işçilik olmak üzere toplam 25.392,64 TL hasar meydana geldiği tespit edildiği, davacı vekilinin bu tutardan davalı tarafça dava tarihinden sonra ödenen 12.661,00 TL mahsup edilerek dava değeri 12.731,00 TL’ye yükseltildiği halde, ilk derece mahkemesince 12.731,00 TL’den davadan sonra ödenen 12.661,00 TL’nin mükerrer olarak mahsup edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Davacı vekilinin istinaf sebebi yerindedir.
Yukarıda açıklanan gerekçelerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kabulü ile yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, hükmün gerekçesi düzeltilerek davanın reddine dair yeniden esas hakkında karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.09.2019 tarih 2018/1132 E. – 2019/907 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Dava tarihinden sonra, 08.10.2018 tarihinde ödenen ve konusuz kalan 12.661,00 TL yönünden karar verilmesine yer olmadığına,
Bakiye tazminat tutarı olan 12.731,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile temlik alan davacı …’a verilmesine,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince konusuz kalan kısımla ilgili olarak alınması gerekli 179,90 TL maktu karar ve ilam harcı ile kabul edilen kısımla ilgili olarak hesaplanan 869,65 TL nispi karar ve ilam harcının toplamı olan 1.049,55 TL harçtan başlangıçta ve ıslah aşamasında alınan toplam 217,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 831,77 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı taraftan alınan 88,80 TL harç ile, tebligat ücreti 86,50 TL, müzekkere gideri 26,00 TL ve bilirkişi ücreti 900,00 TL olmak üzere toplam 1.012,50 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak temlik alan davacı …’a verilmesine,
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak temlik alan davacı …’a verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
4-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.049,55 TL’den peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 995,10 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf yoluna başvuru harcı ve 22,00 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 170,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28.02.2023