Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1064 E. 2023/295 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1064
KARAR NO : 2023/295

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2020
NUMARASI : 2017/1054 Esas 2020/95 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 23.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.02.2023

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07.02.2020 gün ve 2017/1054 Esas 2020/95 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde davacının yaralanarak iş gücü kaybına uğradığını, davalının zararı karşılamakla yükümlü olduğu, başvuru üzerine sigorta şirketi tarafından yapılan ödemenin davacının zararını karşılamadığı belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00-TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında dava değerini artırarak 117.517,22-TL’ye çıkarmıştır.
CEVAP : Davalı vekili, davanın zamanaşımına uğradığını, davalının ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, başvuru üzerine davacıya 11.127,04-TL ödeme yapıldığını, davacının davalıyı ibra ettiğini, hak düşürücü sürenin geçtiğini, bakiye zararın bulunmadığını, kusurun tespit edilmesi gerektiğini, davalının geçici iş görmezlik zararı ve tedavi giderlerinden sorumlu olmadığını, maluliyet ve aktüer raporu alınması gerektiğini, dava tarihinden yasal faiz talep edilebileceğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, ibraz edilen ibraname başlıklı 12/04/2011 tarihli belgede, 28/06/2009 tarihinde meydana gelen kaza nedeniyle davacının … Sigorta A.Ş’den meydana gelen zarar ve ziyananına karşılık 11.127,04-TL tazminat bedelini aldığını, adı geçen şirketi kazadan dolayı kendisine yönelen her türlü borçtan ve taahhütlerden kayıtsız şartsız ve gayri kabile rücu ibra eylediğini, 38921 sayılı poliçe ile sigorta vasıta sahip ve şöförünü, tahsil ettiği 11.127,04-TL miktara kadar ibra ettiğini, bu miktarı aşan maddi zararlarının … plakalı vasıta sahip ve şöföründen talep etmek hususundaki bütün haklarını saklı tuttuğunu beyan ve kabul ettiğini, belgenin altında davacı asilin isim, kimlik bilgileri ve imzasının olduğu, davacının kendi adına ibranameyi imzaladığı, söz konusu miktarın davacıya 10/05/2011 tarihinde ödendiği, bu ödeme yapılırken sigorta şirketi tarafından maluliyet raporunun ve aktüer raporunun alındığı, davacının ibraname tarihi sonrasında uğradığı cismani zarardan dolayı gelişen bir durumun olmadığı, davanın 18/09/2017 tarihinde açılmış olmasına göre davacı tarafça karşı konulmayan ibra tarihi olan 12/04/2011 tarihinden ve ödeme tarihi olan 10/05/2011 tarihinden itibaren 2 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, belirtilerek; davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, ibranmenin makbuz hükmünde olduğunu, çoğun içinde azda vardır ilkesi gereğince ibranameninde iptalinin talep edildiğini, davacının zararının artarak devam ettiğini, davacının ibra ve makbuz tarihi itibariyle var olan zararı ile kaza tarihinden bu sağlık durumunda gelişen ve olumsuz yönde seyreden sol dizindeki kırığın kalıcı hale gelmesi, karaciğerindeki işlev kaybı ve psikolojik rahatsızlık nedeniyle artan zararının da tazminata konu edildiğini, iki yıllık süreye bağlı kalmadan yargılamaya devam edilmesi gerektiğini, davalının esas aldığı aktüer raporunda maluliyet oranının % 6 olarak hesaplandığını, gelişen durumun söz konusu olduğunu, zamanaşımının adli tıp raporundan sonra işlemeye başlayacağını, ibranamenin bağımsız bir irade ile verilmediğini, ibra ve ödeme belgesinin yok sayılması gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili istinafa cevap dilekçesi ile davacının istinaf başvurusunun reddini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, ZMMS poliçesi kapsamında trafik kazası nedeni ile davacının maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre trafik kazası nedeni ile davacının oluşan zararından davalı … şirketinin, sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.(Yargıtay HGK’nun 15.06.2011 tarih ve 2011/17-142 E. – 2011/411 K., 17. HD’ nın 20/05/2013 tarih ve 2012/8984 E. – 2013/7276 K. sayılı ilamları)

2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Sorumluluğa İlişkin Anlaşmalar” başlıklı 111. maddesi uyarınca tazminat miktarlarına ilişkin anlaşmaların iptali koşulu belirlenmiştir. Anılan düzenlemeye göre tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasada belirtilen 2 yıllık süre, hak düşürücü süre olup mahkemece bunun re’sen dikkate alınması gerekir. Davanın iki yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılması halinde ise önceki ödeme tarihi verilerine göre hesap yapılıp fahiş bir fark olup olmadığı değerlendirilmeli; şayet ödenmesi gereken tazminatı ile ödenmiş olan miktar arasında fahiş fark olduğu saptanırsa verilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmelidir.( Yargıtay 4. HD’nın 20.12.2021 tarih ve 2021/20621 E. – 2021/10611 K. Sayılı ilamı ) 2918 sayılı KTK.’nın 111/2. maddesinde düzenlenen iki yıllık süre hak düşürücü süre olup, zamanaşımında olduğu gibi durması ya da kesilmesi de söz konusu değildir. ( Yargıtay 4. HD’nin 27.06.2022 tarih ve 2021/11015 E. – 2022/9421 K. sayılı ilamı ) Ancak, maluliyetin tespitinde tedaviyi gerektiren, zamanlan gelişen ve artan bir durumun varlığı halinde iki yıllık bu hak düşürücü sürenin uygulanması mümkün değildir. ( Yargıtay 17. HD’nin 14.12.2020 tarih ve 2020/2756 E.- 2020/8371 K. sayılı ilamı )
Davaya konu olay, 28.06.2009 tarihinde meydana gelmiş, davacının başvurusu üzerine davalı … tarafından hesaplanan tazminat miktarı davacı tarafa 10.05.2011 tarihinde ödenmiş ve davacıdan ibraname alınmıştır. Hasar dosyası içeriğinde mevcut, davacıya ait 01.03.2011 tarihli Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu raporuna göre davacının özür durumunun % 8 olduğu belirtilmişitir. Dosyaya kazandırılan 30.07.2018 tarihli Adli Tıp raporunda ise olay tarihinde geçerli olan yönetmelik hükümlerine göre davacının iş gücü kaybının % 17,2 olduğu belirtilmiş olup her ne kadar özürlü sağlık kurulu raporunda hangi yönetmelik hükümlerine göre maluliyet tespiti yapıldığı belirtilmemiş ise şeklen de olsa maluliyet oranında bir artış söz konusudur. Adli tıp raporunda, bu durumun maluliyetin tespitine ilişkin uygulanan mevzuat farklılığından mı yoksa davacının maluliyetinde zamanla gelişen ve artan bir durumdan mı kaynaklandığına dair yeterli açıklamaya yer verilmemiş olması karşısında, yapılan inceleme ve araştırma yetersizdir. Zira, davacının maluliyetin tespitinde tedaviyi gerektiren, zamanlan gelişen ve artan bir durumun varlığının tespiti halinde 2918 sayılı KTK’nın 111/2. maddesinde ön görülen iki yıllık hak düşürücü süre uygulanmayacak olup bu hususun tereddüte imkan tanımayacak şekilde tespit edilmesi gerekir. Eksik inceleme ile karar verilemez.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; İDM tarafından, Manisa Merkezefendi Devlet Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulu raporuna ilişkin tüm hastane evrakları celp edilerek, olay tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik hükümlerine göre davacının mevcut yaralanması nedeni ile ortaya çıkan maluliyetinde tedaviyi gerektiren, zamanla gelişen ve artan bir durum bulunup bulunmadığı hususunda Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulu tarafından kurul halinde düzenlenecek açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli ek maluliyet raporu dosyaya kazandırılıp varsa rapora yönelik itirazlar karşılanmak suretiyle, oluşacak sonuca göre usuli kazanılmış haklar da gözetilerek karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca davacının istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 07.02.2020 gün ve 2017/1054 Esas 2020/95 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.