Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1041 E. 2023/306 K. 27.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1041
KARAR NO : 2023/306

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04.02.2020
NUMARASI : 2015/155 E. – 2020/80 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 27.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 27.02.2023

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.02.2020 tarih 2015/155 E. – 2020/80 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, 17.11.2014 tarihinde, müvekkiline ait ve dava dışı …’nin sürücüsü olduğu … yabancı plakalı araca, davalı şirket tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalanan, davalı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı aracın arkadan çarptığını, müvekkiline ait araçta büyük hasar oluştuğunu, kaza sonrasında aracın … A.Ş.’ye bağlı … yetkili bayisine bırakıldığını, kusurun davalı araç sürücüsünde olmasına rağmen, Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü tarafından düzenlenen kaza tespit tutanağında hatalı olarak müvekkiline ait araç sürücüsünün asli kusurlu olarak gösterildiğini, kaza tespit tutanağında belirtilen kusura itiraz ettiklerini, müvekkiline ait aracın arka kısmının pert olduğunun kaza fotoğraflarında görüldüğünü, sigortalı aracın ise ön kısmının pert olduğunu, müvekkiline ait aracının şerit ihlali yapmadığını, sigortalı karşı aracın müvekkilinin aracına arkadan çarpmakla kalmayıp davacıya ait aracın önüne geçerek yaklaşık 30 metre sürüklendiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 15.10.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 17.398,00 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı … A.Ş. vekili, kaza tarihindeki teminat üst limitinin araç başına 26.800,00 TL olduğunu, Karayolları Trafik Kanunu 85/1 maddesi ve trafik poliçesi genel şartları 1. maddesi gereğince kusur ve poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduklarını, kazaya karışan araçların kusur oranlarının tespiti gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün tali kusur olarak kaza tespit tutanağında belirlendiğini, faiz talebinin sigortaya müracatta bulunulmaması nedeniyle dava tarihinden yasal faiz olarak saptanabileceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, kazanın meydana gelmesinde kusurlu olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 02.05.2016 tarihli bilirkişi raporunda davacıya ait araç sürücüsü …’nin %75 oranında, davalı …’ın ise %25 oranında tali kusurlu olduğu, hasar yönünden yapılan incelemede davacıya ait araçta KDV dahil 59.593,45 TL hasar oluştuğu, değer kaybının 3.500,00 Euro olduğu, kusura oranına göre hasar miktarının 14.898,36 TL olacağı, yurtdışı … Şti tarafından …’e hasar için 19.02.2015 tarihinde 58.753,51 TL ödeme yapıldığı ve 21.07.2015 tarihinde … A.Ş.’den kusura isabetle 14.668,37 TL talep edildiği, davalı … ve … A.Ş.’nin araçta oluşan 3.500,00 Euro karşılığı 9.783,55 TL değer kaybının %25 kusura oran ile 2.445,89 TL’lik miktarından sorumlu olduklarının bildirildiği, İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/529 Esas sayılı dosyasından verilen kararda davacının %75 kusurlu olduğu kabul edilerek karar verildiği, itiraz üzerine İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda hasar miktarının 59.593,00 TL, değer kaybının 10.000,00 TL olduğu, davalı …’ın %25, davacıya ait araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu olduklarının tespit edildiği, hasar miktarı olan 59.593,00 TL’den 58.753,51 TL … ödemesi düşülerek davacıya tazmini gereken hasar miktarının 839,94 TL olduğu, değer kaybı yönünden de İstanbul Adli Tıp Kurumu’nca belirlenen 10.000,00 TL’den %25 kusura oran ile 2.500,00 TL değer kaybının davalılardan tahsili gerekeceği sonucuna varılarak, davanın kısmen kabulü ile 839,94 TL hasar, 2.500,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 3.339,94 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ile davalı … tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporda, müvekkiline ait araçtaki değer kaybının 10.000,00 TL olarak kabul edildiğini, ancak bu miktarın hatalı bir şekilde çok eksik hesaplandığını, kazadan önceki rayiç piyasa değeri ortalama 250.000,00 – 300.000,00 TL arasında olan müvekkiline ait araçta yaklaşık 60.000,00 TL bir hasar mevcutken değer kaybının 10.000,00 TL olarak gösterilmesinin otomotiv sektörü piyasasının olağan işleyişine aykırı olduğunu, müvekkiline ait aracın markası, modeli, kilometresi ve donanımının yanı sıra daha önce hiç onarım ve tamirat görmemiş olması dikkate alındığında belirlenen değer kaybının düşük olduğunu, kusur oranının hatalı belirlendiğini, müvekkiline ait aracın sürücüsünün trafik kurallarına uygun olarak normal bir hızla sağ şeritte seyir halindeyken, davalının sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müvekkiline ait araca hızlı ve kontrolsüz bir şekilde tam arkadan çarptığını, müvekkiline ait aracın şerit ihlali yapmadığını, kazaya davalının sebebiyet verdiğini, davalı sürücünün çarpmanın etkisiyle müvekkiline ait aracın önüne geçerek yaklaşık 30 metre sürüklendiğini ve ancak durabildiğini, salt bu durumun dahi davalı sürücünün çok süratli bir şekilde müvekkiline ait araca arkadan çarptığının bir kanıtı olduğunu, şayet kaza aksi yönde iddia edildiği şekilde gerçekleşmiş olsa idi, müvekkilinin aracının tam arka kısmı yerine sağ arka çapraz kısmının, davalının aracının ise sol ön çapraz kısmının hasar göreceğini; … yetkili bayiince müvekkiline ait araçtaki tamirat ve yedek parça masrafının, işçilik ile KDV dahil toplam 59.593,45 TL olarak fatura edildiğini, bu tutarın 58.753,51 TL’sinin dava açıldıktan ve faturalar kesildikten çok sonra … sigorta şirketi tarafından karşılandığını, bakiye 839,94 TL’nin ise müvekkili tarafından karşılandığını, davanın açılmasına davalıların sebebiyet verdiklerini, bu nedenle yargılama giderlerinin davalılara yüklenmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, İzmir 8 Asliye Hukuk Mahkemesi ve Yargıtay 17. Hukuk Dairesi kararlarının Mapfre sigorta lehine olduğunu, kendisinin davacıya karşı açtığı davada Yargıtay kararının da lehine çıktığını, davacının olayla ilgisi olmayan yanında çalıştırdığı kişileri tanık göstererek davayı etkilemeye çalıştığını, olay yerinde olduğunu beyan eden tanığın ne kendisini ne de arabayı tanıyamadığını, renkleri dahi tutturamadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazasından kaynaklanan hasar tazminatının kazaya sebebiyet veren aracın işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, davacıya ait araç sürücüsü …’nin tek yönlü, üç şeritli yolda orta şeritte seyri sırasında yolun en sağ şeridine geçip yan yol bağlantısından yan yola geçmek isterken, dikkatsiz ve tedbirsizce davrandığı, sağ yan taraflarından seyretmekte olan araç trafiğine dikkat etmeden kontrolsüz ve hatalı bir şekilde aracının doğrultusunu değiştirdiği, girmek istediği bağlantıyı kaçırmış olması sebebiyle, zorunlu bir hali oluşmamasına rağmen yaya trafiğine kapalı yolda yolcu indirmek amacıyla aniden durarak trafiği tehlikeye soktuğu, sağ şeritte aynı yönde seyretmekte olan davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın, kendi aracına arkadan çarpmasına sebebiyet verdiği, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışlarından dolayı 2918 sayılı KTK 56/d, 59 ve 84/f-k maddelerini ihlal ettiğinden kazanın oluşumunda %75 oranında asli derecede kusurlu bulunduğu, davalı sürücü …’ın ise sevk ve idaresindeki araç ile seyir halinde iken, yola gereken dikkat ve özeni göstermediği, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde seyir ettiği, seyri sırasında aracının hızını yol, görüş, hava, trafik ve vasıtanın teknik özelliğini dikkate alarak, müteyakkız şekil ve tedbir alabilecek düzeyde tutmadığı, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışından dolayı 2918 sayılı KTK’nın 52/a-b maddelerini ihlal ettiğinden kazanın oluşumunda %25 oranında kusurlu bulunduğu; kaza sonucu davacıya ait araçta oluşabilecek hasar miktarının, dosya içerisindeki … yetkili servisi …’e ait onarım faturası, eksper raporu, bilirkişi raporu, diğer evraklar ve fotoğrafların detaylı olarak incelenmesi, olay tarihindeki parça fiyatları, DAT (AB ve Almanya’da kabul görmüş hasar inceleme ve ekspertiz programı) üzerinde marka tarafından zaman etütleri yapılmış ve kabul görmüş işçilik ücretleri ve piyasa rayiçleri göz önüne alınarak hasar miktarının KDV dâhil 59.593,45 TL olacağı; aracın 2. el alınır satılır değerlerinin 2. el piyasasındaki genel geçerli uygulamalar, DAT sistemi üzerinden alınan veriler göz önüne alındığında, değerinden 3.500.00 Euro kaybedeceğinin tespit edildiği anlaşılmaktadır. Aynı heyetten alınan ek raporda Almanya’da en fazla kabul gören yönteme göre yapılan hesaplamada davacıya ait araçta meydana gelen değer kaybı tutarının 3.520,00 Euro olduğu, bu nedenle asıl rapordaki görüşlerde değişiklik bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Mahkemece Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda davacıya ait aracın kaza tarihindeki 2. el piyasa değeri ile aracın kaza sonrası 2. el piyasa değeri arasındaki fark olan 10.000,00 TL tutarında değer kaybı oluştuğu, KDV dahil hasar bedelinin 59.593,00 TL olduğu tespit edilmiş olup, toplam 69.593,00 TL maddi tazminatın kusur oranına göre %25’i olan 17.398,00 TL’den davalıların sorumlu oldukları yönünde görüş bildirilmiştir.
Bilirkişiler tarafından tespit edilen kusur oranlarının aksi ispat olununcaya kadar resmi belge niteliğinde olan kaza tespit tutanağı ile uyumlu olmasına, aynı şekilde davalı tarafından, eldeki davanın davacısı ile sürücü … aleyhine açtığı İzmir 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/529 E. sayılı dosyasında alınan kusur tespit raporu ile uyumlu olmasına, kusur durumunun tespit edilenden farklı olduğuna dair dosya kapsamında başkaca bir delil bulunmasına göre, davacı vekili ile davalı …’ın kusur oranına ilişkin istinaf sebebi yerinde değildir.
Anayasa Mahkemesinin 17.07.2020 tarihli 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. (Yargıtay 17. HD’nin 03.12.2020 tarih 2019/6271 E. -2020/8104 K.). Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Dava tarihinden sonra 19.06.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanunun 18. maddesiyle KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı olarak dikkate alınarak…. hesaplanır” ibareleri eklenmek suretiyle Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Böylelikle poliçe tarihi itibariyle ister eski genel şartlar ister yeni genel şartlar yürürlükte olsun Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra değer kaybı tazminatının yeni genel şartlara göre hesaplanması mümkün değildir. Değer kaybı, aracın trafik kazası sonucu hasarlanıp, onarılmasından sonraki değeri ile hiç hasarlanmamış haldeki değeri arasındaki farka ilişkin olup araçtaki değer kaybı belirlenirken, aracın markası, yaşı, modeli ve hasar gördüğü kısımları dikkate alınarak aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark göz önüne alınarak belirlenmelidir. (Yargıtay 17. HD’nın 07.03.2016 tarih ve 2015/15003 E. 2016/2856 K. sayılı ilamı)
Somut olayda hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan raporda davacıya ait aracın kaza tarihinden önceki 2. el satış değerinin tespiti ile aracın tamir edildikten sonra ikinci el satış değerinin tespiti ve arasındaki fark olan 10.000,00 TL değer kaybı hesaplanmış olduğundan, davacı vekilinin değer kaybı tutarının düşük olduğuna dair istinaf sebebi yerinde değildir.
Dava, belirsiz alacak davası niteliğinde, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 10.000,00 TL maddi tazminat istemiyle açılmış, davacı vekili, 15.10.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporu uyarınca dava değerini 17.398,00 TL’ye yükseltmiş olup, bu tutarın 14.898,00 TL’si hasar bedeli, 2.500,00 TL’si ise değer kaybına ilişkindir. Ne var ki bu hesaplamada dava dışı yabancı kasko şirketi tarafından davanın açılmasından sonra 19.02.2015 tarihinde yapılan ödeme dikkate alınmamış olup, davacı vekilince de ödeme dikkate alınmadan ıslah isteminde bulunulmuştur. İlk derece mahkemesince, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi raporunda belirlenen 59.593,00 TL hasar bedelinden dava dışı yabancı kasko şirketi tarafından ödenen 58.753,51 TL’nin mahsubu ile bakiye 839,94 TL hasar bedelinin ve ayrıca 2.500,00 TL değer kaybı bedelinin davalılardan tahsiline karar verilmiş olup, vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekili ve davalı …’ın istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL’den peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 228,15 TL harçtan peşin alınan 57,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 171,15 TL harcın davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı ve davalı … tarafından yapılan giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 27.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.