Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1033 E. 2023/291 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1033
KARAR NO : 2023/291

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14.02.2020
NUMARASI : 2018/772 E. – 2020/57 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 23.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.02.2023
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.02.2020 tarih 2018/772 E. – 2020/57 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, taraflar arasında Franchise Anlaşması Ön Protokolü imzalandığını, bu anlaşma ile davalı borçluya ait bowling salonu içinde bulunan cafe-bar-restoran bölümünün davalı şirketin sahibi olduğu “…. Cafe Bar Sistemi” markası ve logosu altında işletilmesinin kararlaştırıldığını, protokolün 3. maddesinde franchise anlaşması doğrultusunda davalıya ödenecek bedel gösterildiğini, yapılacak ödemelerin, ROP sistemi kayıtlarına göre hesaplanacağını, davalının ödemesi gereken bedeli ödemediğini, sözleşmeyi haksız ve mesnetsiz olarak fesih ettiğini, yapılması gereken ödemelere ilişkin hesaplama yapılarak düzenlenen faturaların davalı şirkete tebliğ edildiğini, ödeme yapılmayınca davalı borçlu aleyhine 28.498,44-TL asıl, 3.498,18-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 31.996,62-TL alacağın ödenmesi istemi ile başlatılan takibe itiraz edildiğini belrterek; itirazın iptali ile takibin devamına, asıl alacağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, taraflar arasında şarta bağlı ön protokol imzalandığını, protokolün franchise anlaşması hükmünde olmadığını, davacı tarafından düzenlenen ihbarname ile şarta bağlanmış ön protokolün fesh edildiğini, fesh edilen ön protokol nedeniyle davalının alacak hakkının doğmadığını, geçerli bir franchise sözleşmesi bulunmadığını, davacı tarafın franchise hukukundan kaynaklı ya da akdi hiçbir mesuliyetini ifa etmediğini, icra inkar tazminatı şartlarının oluşmadığını, belirterek; davanın reddine, davalı lehine %20′ den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı tarafın davalıdan talep edebileceği alacağın 27.499,98-TL olduğu, ihtarnamenin 17/07/2018 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, borcun ödenmesi için 3 günlük süre verildiği, 20/07/2018 tarihi itibariyle temerrüdün gerçekleştiği, bu tarihten itibaren takip tarihine kadar temerrüd faizi isteminin yerinde olduğu, takibin 09/08/2018 tarihinde yapıldığı görülmekle, 137,50-TL faiz istenebileceği, davacının toplamda 27.637,48-TL alacağının bulunduğu, belirtilerek; davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun itirazın iptali ve fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit olduğundan davacı yararına iptal edilen kısım üzerinden % 20 tazminat verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, taraflar arasındaki protokolün franchıse anlaşması hükmünde olmadığını, şarta bağlanmış bu ön protokolün davalı tarafından fesh edildiğini, karşı tarafın hiçbir alacak hakkı doğmadığını, taraflar nihai anlaşmaya varamadıklarını, belirsiz süreli ön protokol bu nedenle 6 aylık dönem sonu itibarıyla fesh edildiğini, davacı tarafın akdi hiçbir mesuliyetini ifa etmediğini, alacağın likit olmadığını, davalının itirazında haklı olduğunu, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı vekili istinafa cevap dilekçesi ile davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, franchise sözleşmesi kapsamında alacağın tahsili istemi ile yapılan takibe itirazın istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Franchise Sözleşmesi, franchise verenin, kendisine ait üretim, işletme ve pazarlama sistemini oluşturan fikri ve sınai unsurlar üzerinde, franchise alana kullanma hakkı (lisans) tanıyarak, onu kendi işletme organizasyonuna dahil etmek ve onu sistem içerisinde devamlı olarak desteklemek borcu altına girdiği; franchise alanın ise sisteme dahil mal ve hizmetlerin sürümünü kendi nam ve hesabına yapmayı ve franchise verene belirli bir ücret ödemeyi taahhüt ettiği sürekli bir borç ilişkisi kuran çerçeve bir sözleşmedir. Söz konusu sözleşmeler içeriklerine göre çoğu zaman, lisans sözleşmesi, kira sözleşmesi, alım-satım sözleşmesi, komisyon sözleşmesi gibi sözleşmeleri de içinde barındıran çerçeve (şemsiye) sözleşmeler niteliğindedir. Franchise sözleşmesini ilgilendiren bir somut olayda, ihtilaf sözleşmenin hangi kısmına ilişkin ise o kısma ilişkin kuralların uygulanması gerekir. Söz gelimi, franchise sözleşmesi kapsamında mal alımına ilişkin bir ihtilaf çıkmış ise TBK’nın alım-satım sözleşmeleri, kira ilişkisine ilişkin ihtilaf çıkmış ise TBK’nın kira sözleşmelerine ilişkin kısımların uygulanması, birden fazla kısımda ihtilaf çıkmış ise her bir ihtilaf bakımından o kısma ilişkin TBK hükümlerinin uygulanması gerekir.
Ön sözleşme 6098 Sayılı TBK.nun 29. maddesinde düzenlenmiştir. Hukukumuzda sözleşmeler serbestçe yapılabilecek olup, herhangi bir şekil şartına tabi değildir. Sözleşmenin yapıldığı anda fiili ve hukuki imkansızlık nedeni ile asıl sözleşmenin yapılması mümkün olmayabilir. Bu durumda TBK.nun 29/1. maddesindeki “bir akdin ilerde kurulmasına ilişkin sözleşmeler geçerlidir.” şeklinde hüküm ile ön sözleşme yapılabileceği kabul edilmiştir. Böylece taraflar, şartlar oluşunca yapacakları asıl sözleşmeyi şimdiden teminat altına almış olurlar. Ön sözleşme kavram olarak tarafların ileride bir başka sözleşme (asıl sözleşme) yapacaklarına ilişkin akdettikleri bir sözleşmeyi ifade eder. Diğer bir deyişle akit yapma borcunu doğuran hukuki işlemden ibarettir. Konusu da her zaman borçlandırıcı bir işlemdir. Ön akit de ilerde yapılacak olan asıl akdin konusunun ve esaslı şartlarının yeterince bir açıklıkla saptanmış olması hiç olmaz ise saptanmasının mümkün olması, tarafların karşılıklı olarak açıkladıkları iradelerin birbirine uygun olması gerekir. Ön sözleşme asıl sözleşmeyi yapma vaadinden ibaret olup, başlı başına bir akittir. Ön sözleşme de bir akit olup, tarafları bağlar. Asıl sözleşmenin yapılmasını isteme açısından tarafları alacaklı-borçlu durumuna sokar.
Taraflar arasında düzenlenen franchise anlaşması ön protokolü ile davalıya ait bowling salonu içinde bulunan cafe restoran bar bölümünün, davacıya ait cafe bar sistemi marka ve logosu altında işletilmesi karşılığında davacıya sözleşme ile belirlenen bedelin ödeneceğinin, sözleşmesinin 6. maddesi ile sözleşmenin geçerli olabilmesi için franchise alanın franchise veren mimarı ile sözleşme yapması gerektiğinin kararlaştırıldığı ve bu kapsamda davalı ile ilgili mimarlık şirketi arasında 04.10.2016 tarihli mimarlık sözleşmesinin de imzalandığı sabittir. Davacı tarafından sözleşme kapsamında alacaklı olduğu ileri sürülmüş, davalı ise taraflar arasında gerekçeli bir sözleşme bulunmadığı savunulmuştur. İDM tarafından dosya kazandırılan bilirkişi raporu ile tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesinde davacı tarafından tanzim edilen faturaların davalı tarafından franchise bedeli hesabına borç kaydı yapılarak kaydediliği, belirtilerek sözleme kapsamında davacının davalıdan 27.499,98-TL alacaklı olduğu hesap edilmiştir. Sözleşme hukukunda sözleşmeye bağlılık esastır. Eldeki dava dosyasına konu olayda da taraflar arasında geçerli bir franchise sözleşmesi kurulmuş olup davalı borçlu sözleşmeden kaynaklı edimini ödeme edimini ifa etmesi gerekir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olmasına, ticari defterlerinin VUK ile TTK hükümlerine uygun olarak tutulmasına, açılış ve kapanış onaylarının yaptırılmasına, defter kayıtlarının birbirini doğrulamasına, davalının defter kayıtların davalı aleyhine delil oluşturmasına, taraflar arasında geçerli bir franchise sözleşmesi bulunmasına, davacının sözleşme kapsamında alacaklı olduğunu ispat edilmesine, aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanamamasına, davalı borçlunun takibe itirazında haksız olup sözleşmeye dayalı takibe konu alacağın takip tarihi itibariyle hesaplanabilir ( likit ) olmasına, hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayanağı maddî delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir hukuka aykırılık bulunmamakla, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalının istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.887,9-TL’den peşin alınan 471,99-TL’nin mahsubu ile bakiye 1.415,92-TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 23.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.